Kalbim Senin (Tamamlandı)

By serabss

1.1M 44.4K 5.6K

"Neden böyle bir şey yaptın Yiğit abi ?" "Senin için Derin. " "İyi de neden? Neden benim için hayatını mahvet... More

Tanıtım
1 . BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
ALINTI
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
ALINTI
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
FİNAL

36. BÖLÜM

14.5K 621 110
By serabss

 Derin hocanın ders bitti demesiyle birlikte hemen eşyalarını topladı. Bir an önce kantine gitmek istiyordu çünkü çok acıkmıştı. Çantasını koluna takıp sınıftan çıktı. Kantine geldiğinde Yaprağı masalardan birinde görünce hemen yanına gitti. 

"Merhaba."

"Merhaba."

"Nasılsın bakalım Yaprak hanım?"

"İyiyim. Asıl sen nasılsın hamilelik nasıl gidiyor?"

"İyi gidiyor bir hafta sonra üç aylık olacak. "

"Evet ama hala göbeğin çıkmamış. "

"Aslında çok hafif çıkmış. Sadece elbisede belli etmiyor. Zaten bir süre daha belli etmese daha iyi."

"Neden?"

"Biliyorsun bir ay sonra finaller başlıyor ve ilk yıl bitiyor.  O zamana kadar kimse hamile olduğumu öğrenmese daha iyi . Zaten ikinci senemde donduracağım. "

"Derin sence de bebek için biraz erken değil miydi? Sonuçta henüz yirmi yaşındasın ve önünde bitirmen gereken bir okulun vardı."

Derin Yaprağın dediklerini dinlerken aklı bundan altı ay öncesine gitti. Düşük yaptığını öğrendiğinde ne kadar da üzülmüştü. Üstelik o zaman şu an Yaprağın düşündüklerini kendisi de düşünüyordu. Ama yine de ne kadar üzüldüğünü hatırladı. Zaten o yüzden bu kadar erken anne olmayı istemişti. O bebekten sonra kendini suçlu hissetmiş koruyacağı bir bebek istemişti.

"Evet erken. Ama şu an annelik duygusu beni o kadar mutlu ediyor ki bütün bunlar aklıma bile gelmiyor. "

"Sen bilirsin. Ben hep senin yanındayım biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum Yaprak iyi ki varsın. "

İki arkadaş birbirleriyle sohbet ederken Yaprak konuyu sürekli Derin'in abisine getiriyordu. Ama bunun o da farkında değildi. Çünkü şu an kalbi Yağız Efe için yine heyecanla atmaya başlamıştı. O evlendiği zaman kalbinin derinlerine gömdüğü duyguları yine açığa çıkmıştı. Elinde olmadan Yağız Efeyi düşünüyor onunla ilgili hayaller kuruyordu. 

"Derin bu saatten sonra diyelim ki Miray çıktı geldi. Abin kabul eder mi onu? "

"Bilmiyorum Yaprak. Ama bence kabul etmez. Sonuçta şu an bu halde olmasının tek sorumlusu Miray. Üstelik iki aydır fizik tedaviye gitmesine rağmen hiç bir şekilde ilerleme olmuyor. Hem bu saatten sonra o kabul etse bile biz kabul etmeyiz. "

"Anladım. "

Derin Yaprakla ne kadar sohbet etmek istese de ders saati geldiği için yerinden kalkıp sınıfına gitti. Sırasına oturup dersini dinlemeye başladı. Neyse ki bu son dersti bundan sonra eve gidip dinlenecekti. Bebeği yavaş yavaş kendini belli ediyordu. Sürekli uykusu geliyor ve ayakları çok çabuk ağrımaya başlıyordu. 

Nihayet son ders de bittikten sonra çantasını toplayıp okuldan çıktı. Yaprağın daha iki dersi vardı bu yüzden kendisi gidecekti eve. Okulun önüne geldiğinde Yiğiti kendisini beklerken görünce hızla yanına gidip sarıldı. 

"Hoş geldin. "

"Hoş buldum. "

"Bu gün erken çıkmışsın?"

"Derin artık alış buna. Kendi işimin patronuyum ve canım ne zaman isterse çıkabilirim. "

"Bak sen hemen da havalara girmişsin. "

"Eh olsun o kadar hak ettim bence. "

"Hem de sonuna kadar. "

"Hadi atla arabaya bir şeyler yemeye gidelim. "

"Olur. "

Birlikte arabaya bindiklerinde Yiğit arabayı sürmeye başlamıştı. 

"Eee söyle bakalım. Kızımızın canı ne istiyor?"

"Yiğit yine mi aynı konu? Daha cinsiyeti belli değil. Hem kız değil erkek olacak ben hissediyorum. "

"Ee ben de hissediyorum kız olacak. "

"Hayır erkek olacak. Hem ben karnımda taşıyorum onu ben daha iyi hissederim. Oğlumuz olacak. "

"Sen öyle san. Benim sana benzeyen dünyalar güzeli bir kızım olacak. Ben de ömrümün sonuna kadar sizi hep seveceğim. "

"Ne yani oğlumuz olunca onu sevmeyecek misin?"

"Hoba! Bu nereden çıktı? Tabi ki seveceğim. Babasının aslan parçası olacak o. İkimiz senin hayatının en değerlileri olacağız ve seni hep koruyup seveceğiz. "

"Ya Yiğit çok seviyorum seni. "

Derin içinden yükselen isteğe engel olamayıp Yiğit'in araba kullanmasını umursamayarak yanağına öpücüğünü kondurdu. Ardından da boynunu kokusunu içine çekerek öpmüştü. Çok seviyordu bu adamı canından bile çok. 

"Derin araba kullanıyorum. "

"Biliyorum. Ama ne yapayım öpmek istedim. "

"Tamam hayatım sen bu isteğini eve sakla evde bol bol öpersin. Şimdi söyle bakalım ne yemek istersin?"

"Balık ekmek. Biliyorsun ki  kendim pişiremiyorum. Kokusu rahatsız ediyor. "

"Tamam o zaman gidelim de kızımızı doyuralım."

"Bak hala. Oğlumuz olacak bizim. "

"Tabi karıcım tabi."

Yiğit arabayı balıkçıya sürerken Derin de elini karının üstüne koymuş hissetmeye çalışıyordu. Hem bir kitapta okumuştu. Anneler hissederdi bebeğinin cinsiyetini Derin de hissediyordu. Oğlu olacaktı. Yiğite benzeyen onun gibi masmavi gözleri olan küçük bir Yiğit olacaktı. Derin bunları düşündükçe yüzünde oluşan gülümsemeye engel olamayınca bu Yiğit in dikkatinden kaçmadı.

"Hayırdır karıcım yüzünü bu kadar güldüren şey ne?"

"Yok bir şey sadece seni ve bebeğimizi hayal edince mutlu oluyorum. Onu seninle aynı giydirdiğimi düşünmek beraber top oynadığınızı hayal etmek mutlu ediyor beni. "

"Bunları çok güzel hayaller ama bunları ikinci çocuğumuza sakla hayatım. Çünkü bebeğimiz kız olacak. "

"Hayır erkek olacak. "

"Kız olacak. "

"Erkek olacak. "

"Tabi hayatım sen öyle san ama merak etme ikinci çocukta şansımızı bir kez daha deneriz. "

"Sen var ya tam bir gıcıksın Yiğit başka da bir şey demiyorum sana. "

"Ben de seni seviyorum hayatım. "

Derin bir şey demeyip yolu izlerken beş dakika sonra araba gidecekleri yere geldikleri için durmuştu. Yiğit arabadan inerken Derin hala kollarını göğsünde bağlamış oturuyordu. Yiğit Derin'in kapısının yanına gelip kapıyı açtığında Derin kıpırdamamıştı. 

"Yok artık. Şimdi neden trip yiyorum ben ne yaptım? "

"Bir şey yapmadın. Sadece OĞLUMUZ sana küstü bu yüzden canı yemek istemiyor. "

"İster o ister. Annesi istesin o da ister. Hadi hayatım in arabadan yiyelim yemeğimizi. "

"Eh peki madem iniyorum. Ama oğlumuz hala sana kızgın sadece canı çok balık ekmek istediği için geliyorum. "

"Sen gel yiyelim. Ben sonra onunla barışırım. "

"Tamam. "

Derin arabadan inip Yiğit'in yanında durduğunda Yiğit daha fazla dayanamayıp onun yanağına öpücüğünü kondurmuştu. 

"Yiğit ne yapıyorsun?"

"Ne yapıyorum karımı öpüyorum. "

"Herkesin içinde yapma. "

"O zaman sen de bu kadar tatlı olma. "

"Artık yemek yiyebilir miyiz? "

"Tabi ki."

Beraber dışarıya atılmış olan taburelere oturdular. Siparişlerini verdikten sonra yemeklerini beklerken bu sırada ikisi de denizi izliyordu. Beş dakika sonra balık ekmekleri geldiğinde Derin hızla yemeğini yemeye başlarken Yiğit de yemeye başlamıştı. Yiğit balık ekmeğini bitirmeden Derin bitirmiş yavru kedi bakışlarını Yiğite gönderiyordu. 

"Ne oldu?"

"Bana bir tane daha söyler misin?"

"Derin yarım ekmek yedin hayatım. Bir tane daha zararlı olmasın?"

"Yok bir şey olmaz. Söyle sen. "

"Peki. "

Yiğit adamdan bir tane daha istedikten sonra beş dakika sonra o da gelmişti. Bu sırada Yiğit kendi ekmeğini bitirmiş Derini izliyordu. O kadar iştahla yiyordu ki sanki az önce yarım ekmeği yiyen o değilmiş gibi. Aslında bu kadar yemesine rağmen hala göbeği çıkmamıştı. Ama hafiften kilo almaya başlamıştı. Tabi Yiğit bunu Derini söylememişti ve söylemeyi düşünmüyordu. Çünkü Derin in kaç gün boyunca kendisine küs kalacağını tahmin bile edemiyordu. Bu yüzden susmak en iyisiydi. 

Derin yemeğini bitirdikten sonra kalkmışlardı. Derin arabaya bindiğinde Yiğit de hesabı ödeyip arabaya gelmişti. Yiğit arabayı eve doğru sürerken Derin kendini uykunun kollarına bırakmıştı. Yemek yedikten sonra uyku bastırmıştı bu yüzden de gözlerini kapatıp kendini uykuya bırakmıştı. 

Yiğit onun uyuduğunu anlayınca arabayı daha dikkatli sürerek eve gelmişti. Evin önünde durduklarında arabadan inip evin kapısını açtı. Ardından da tekrar arabanın yanına gelerek Derini kucağına alıp eve girdi. Derini salondaki koltuğa bıraktıktan sonra gidip arabayı kilitleyerek tekrar içeriye geldi. 

Koltukta uyuyan Derini uyandırmadan odaya çıkıp üstüne eşofman ve tişört giydikten sonra tekrar aşağıya indi. Saat henüz beş oluyordu. Derin uyanıncaya kadar projesini tamamlayabilirdi. Laptopunu açıp projesini tamamlamaya başlamıştı. 

*

Derin gittikçe artan tuvalet ihtiyacıyla gözlerini açtığında kendisini salondaki koltukta gördü. Ama şu an bunu düşünemiyordu. Çünkü bir an önce lavaboya gitmesi gerekiyordu. Hızla yattığı yerden doğrulup kendisini lavaboya atmıştı. Rahatladıktan sonra elini ve yüzün yıkayıp tekrar salona geldiğinde Yiğit ona bakıyordu. 

"İyi misin?"

"İyiyim. Sen ne yapıyorsun?"

"Projemi tamamlıyorum. Bitmek üzere. "

"Ben kaç saattir uyuyorum?"

"Bir buçuk saat oluyor. "

"Off baya uyumuşum. Neyse kahve içer misin?"

"İçerim. "

"Tamam o zaman yapıp geliyorum. "

Derin mutfağa kahve yapmaya giderken Yiğit de biten projesini kaydedip kendini koltuğa attı. Beş dakika sonra Derin elinde kahvelerle geldikten sonra Yiğit'in yanına oturup kollarının arasına girdi. Yiğit bir eline kahvesini alırken bir elini de Derin'in beline sarmıştı. Sessiz bir şekilde kahvelerini içerken Yiğit bu gün aklına takılan soruyu Derin sordu. 

"Derin sen neden bebeğimizin erkek olmasını bu kadar istiyorsun?"

"Bilmem. Her zaman ilk çocuğumun erkek olmasını istemişimdir. Çünkü insanın bir abisinin olması çok güzel bir duygu. Ben bu duyguyu en güzel şekilde yaşadım. Ve ileride bir kızım olursa onun da aynı şeyleri yaşamasını istiyorum. "

"Aslında bu konudan bakınca sana hak verdim. İlk çocuğumuzun erkek olması güzel olurdu. Ama ben yine de kız olmasını istiyorum. "

"Artık seninle bu konuyu tartışmayacağım. Zaten bir sonra ki kontrolde belli olacak o zaman görürsün sen. "

"Göreceğiz karıcım. "

Derin bir şey söylemeyip bu anın tadını çıkardı. Başını tekrardan Yiğidin göğsüne koyarak gözlerini kapattı. Burununda sevdiği adamın kokusu karnında ikisinden bir parça vardı. Ve şu an Derin dünyanın en mutlu insanıydı. Bu durum Yiğit için de aynıydı. Çünkü o da şu an kendini çok huzurlu hissediyordu. Derin'in saçlarına öpücük kondurup onu kollarının arasına daha çok çekerek kahvesinden bir yudum aldı. 

Derin arada sırada kahvesini içerken bir anda aklına gelen çilekle dudaklarını yalamıştı. Ama istediği çilek değildi. İstediği çilek reçeliydi. Annesinin yazın yaptığı kavanozlara koyup kaldırdığı çilek reçellerini şu an deli gibi istiyordu. Bu yüzden hızla yerinden doğrulup elindeki kupayı sehpanın üstüne koydu. 

Yiğit ise Derin'in bir anda yerinden kalkmasıyla şaşkınca ona bakıyordu. Acaba Derin'in aklına yine ne gelmişti? Şimdi öğrenecekti. 

"Ne oldu hayatım?"

"Çilek reçeli istiyorum. "

"Tamam gidelim mutfağa dolapta vardı. Gördüm ben. "

"Hayır onu istemiyorum. Ben annemin yaptıklarından istiyorum. O da geçen gün bitti. Yiğit ben çilek reçeli istiyorum. "

"Hayatım ne fark eder ki? O da reçel bu da reçel."

"Off hayır ben annemin reçelini istiyorum. "

"Tamam hayatım. Hadi annenlere gidelim o zaman. "

"Gerçekten mi?"

"Gerçekten. "

Derin mutluluktan hızla Yiğite sarılmış dudaklarına küçük bir öpücük bıraktı. Ardından da hızla kapının yanına gidip ayakkabılarını giyerek Yiğiti bekledi. Yiğit arabanın anahtarlarını alıp Derin'in yanına geldiğinde arabaya binip Derin'in evine doğru ilerlediler. Kapının önüne geldiklerinde araba durunca Derin hızla arabadan inip kapıyı çalmaya gitmişti. 

Yiğit de arkasından gidip yanında durduğunda Ayla hanım kapıyı açmıştı. Karşısında kızını ve damadını görünce şaşırsa da onları içeriye davet etti. 

"Hoş geldiniz kızım. Geçin içeriye. "

"Hoş bulduk annem. "

Derin içeriye geçerken Yiğit de onun arkasından Ayla hanımın elini öpüp içeriye geçmişti. Derin kahve içen babasını öptükten sonra koltukta oturan abisinin yanağına öpücük kondurup abisinin yanına oturdu.  Yiğit de herkesle selamlaşıp Mehmet beyin yanına oturmuştu. Beraber sohbet etmeye başladıklarında Derin daha fazla dayanamayıp annesini kolundan tutup mutfağa çekiştirdi. 

"Aaa! Kızım ne oluyor? "

"Anne nolur bana yaptığın çilek reçelinden kaldığını söyle. "

"Bir kavanoz kalmış kızım hayırdır. "

"Yaşasın. Anne canım şu an o kadar çekiyor ki lütfen hemen ver. Bir an önce yemek istiyorum. "

"Tamam kızım. Zaten hemen şu dolapta dur vereyim. "

Ayla hanım dolaptan son kalan kavanozu çıkardıktan sonra Derin hemen kavanozu annesinin elinden almıştı. Hızla çekmeceden kaşık alıp kapağını açtığı kavanozun içine daldırıp yemeye başladı. Ağzında hissettiği tatla gözlerini kapatıp bu anın tadını çıkardı. Ağzındaki bitince kaşığını tekrar reçele daldırıp yemeye başladığında Ayla hanım şaşkınca kızına bakıyordu. 

"Kızım bari ekmekle yeseydin. "

"Yok anne böyle çok güzel. "

Derin reçelini yemeye devam ederken Ayla hanım hala şaşkınca kızına bakıyordu. Çünkü eğer biraz daha böyle devam ederse kızının şekeri yükselecekti. Kavanozun neredeyse yarısına gelmek üzereydi. Ve bu Ayla hanımı korkutuyordu. Bu yüzden Derin son kaşığı aldıktan sonra kavanozu kızının elinden aldı. 

"Yaa. Anne versene. "

"Yeter kızım. Şekerin yükselecek. Bu kadar tatlı şeyler iyi değil. "

"Ama canım istiyor. "

"Anlıyorum seni kızım. Ama bu kadar yeter. Kalanını da başka zaman yersin. "

"Ama-"

"Aması yok Derin. Hadi kalk meyve götürelim içeriye. "

Derin yüzünü asarak meyvelerini hazırlayıp içeriye götürdüğünde suratı asık bir şekilde koltukta oturur pozisyona gelmiş abisinin kollarının arasına girdi. Yağız Efe kardeşini sarmak istediğinde kolunun çalışmadığını hatırlamıştı. Bu durum sinirlerini bozduğunda diğer elinin yumruğunu sıkmaktan parmak boğumları bembeyaz olmuştu. Resmen artık yarım bir insan olmuştu. Ve bu durum kanına dokunuyordu. 

"Kızım hayırdır moralin bozuk sanki. "

"Yok bir şey babacım. "

"Emin misin?"

"Ben sana kızımızın derdini söyleyeyim hayatım. Az önce yarım kavanoz reçel yedi. Ben de ona zararlı deyip elinden alınca suratını astı. "

Yiğit Ayla hanımın söyledikleriyle şaşkınca Derine bakarken o hiç oralı olmamış bakışlarını başka yöne çevirmişti. Yiğit karısının son zamanlar da tatlıya olan düşkünlüğünü biliyordu. Ama gerçekten artık bu kadarının Derine zararlı olduğunu düşünmeye başlamıştı. Kontrole gittiklerinde bu konuyu doktorla konuşmayı aklının bir köşesine not etmişti. 

"Annen haklı kızım bu kadar tatlı zararlı. Kalanını da başka bir gün yersin. "

"Ama babacım ben şimdi yemek istiyorum. "

"Derin konu kapandı. Al ye şu elmayı unutursun reçeli. "

Derin annesinin ağzına tıktığı elmayı yerken aklı hala bitiremediği reçeldeydi. Herkes meyvesini yeyip sohbet ederken konu iki aydır olduğu gibi yine Yağız Efe'nin fizik tedaviye gitmek istememesiydi. 

"Oğlum yapma ama böyle doktor fizik tedavi ile iyileşebileceğini söyledi. "

"Ama işe yaramıyor anne. İki aydır gidiyorum ve sizde görüyorsunuz ki hiç bir işe yaramıyor. Kararım kesin artık gitmeyeceğim. "

"Yağız saçmalama. Biz ne hayallere şirket kurduk. Şimdi sen böyle evde oturarak bütün hayallerini elinin tersi ile itecek misin?"

"Yiğit kararım kesin artık fizik tedaviye gitmeyeceğim. "

"Olmaz öyle şey yarın gelip seni alacağım ve gideceğiz. "

"Hayır. Konu kapandı. Daha fazla konuşmak istemiyorum. "

"Tamam. Senin son sözün buysa yarın görüşürüz kardeşim. O zaman göreceğim ben seni. Hadi Derin kalkalım artık geç oldu. "

"Tamam. "

Yiğit ve Derin herkesle vedalaşıp evden çıkıp arabaya binmişlerdi. Derin abisinin durumunu düşündükçe üzülüyordu. Yiğit ise yarını dört gözle bekliyordu. Bakalım Yağız efendi ona alacağı hediyeyi görünce nasıl tepki verecekti?  Araba evin önünde durduğunda inip eve girdiler. Odaya çıktılarında Derin kendini banyoya atmıştı. Yiğit ise üstünü değişip yatağa geçmişti. Derin de banyodan çıkıp pijamalarını giyip yatağa girmişti. 

Yiğit Derini kollarının arasına alıp saçlarının arasına öpücük kondurdu. İşte huzur buydu. Günün sonunda Derin'in kollarının arasında olacağını bilmek ona huzur veriyordu. Derini kendine daha çok çekip sarıldığında Derini ne kadar sıktığının farkında değildi. 

"Yiğit nefes alamıyorum. "

 "Pardon hayatım farkında değilim. "

"Biliyorum. Ama böyle giderse sevgiden ölen ilk insan olarak tarihe geçeceğim. "

"Derin nasıl konuşuyorsun öyle ölmek falan Allah korusun. "

"O zaman siz de severken biraz daha dikkatli olan Yiğit bey. "

"Üzgünüm Derin hanım ama elimde değil. "

"Bundan sonra daha dikkatli olan o zaman Yiğit bey. Sonuçta ben hamile bir kadınım. "

"Biliyorum bebeğim. Ve sizi çok seviyorum. "

"Biz de seni çok seviyoruz. "

Yiğit Derin'in dudaklarına küçük bir öpücük kondurduktan sonra Derini tekrar kollarının arasına alıp gözlerini kapattı. Derin de Yiğide sarılıp gözlerini kapatarak kendini uykunun kollarına bıraktı. 

*****

Derin duyduğu alarmın sesiyle kıpırdanıp arasında olduğu kollara daha çok sarılarak uykusuna kaldığı yerden devam ettiğinde Yiğit alarmı kapatmıştı.

Yiğit alarmı kapattıktan sonra yavaşça yataktan kalkmaya çalışmıştı ama Derin ona daha çok sarılıp buna engel oldu.

"Hayatım. İşe gitmem gerekiyor."

"Ya bana ne ben seninle uyumak istiyorum."

"Hayatım ama bu gün toplantım var. "

"Off Yiğit tamam git."

Derin Yiğitten ayrılıp ona arkasını döndüğünde Yiğit istemese de mecburen yataktan kalkmıştı. O da Derin'in kollarının arasında uyumak istiyordu ama bu gün olmazdı. Bu gün hem toplantısı vardı. Hem de onlar için çok özel bir gündü. Yiğit'in hazırlık yapması gerekiyordu.

Banyoya gidip işlerini hallettikten sonra tekrar odaya gelip dolabın karşısına geçerek üstünü giydi. Bu sırada yatakta uyanmış bir şekilde kendisin izleyen Derini fark etti.

"Manzara güzel mi hayatım?"

"Ne manzarası ya?"

"Sabahtır beni izliyorsun ya. Onu diyorum."

"Yok öyle bir şey. Benim sadece gözüm dalmış. Seni izlediğim falan yok."

"Sen öyle diyorsan öyledir tabi."

Yiğit son olarak saçını da düzelttikten sonra yatakta oturan Derin'in yanına gidip dudaklarını öptü. Derin her ne kadar ilk başta karşılık vermese de sonra daha fazla dayanamayıp o da öpmüştü Yiğiti. Birbirlerini tüketircesine öptükten sonra Yiğit zor da olsa ayrılmıştı Derinden.

"Kendine ve bebeğimize dikkat et hayatım. Akşam geldiğim zaman bu öpücüğünü devamını getireceğim."

"Tabi canım çok beklersin sen."

"Akşam görüşürüz karıcım."

Yiğit Derine öpücük atıp odadan çıktığında Derin onun arkasından yüzünde oluşan tebessüme engel olamamıştı. Seviyordu Yiğiti hem de her şeyden çok.

Ellerini karnına koyup artık kendisini hafiften belli eden bebeğini okşadı.

"Bebeğim baban çok iyi bir adam ve annen onu çok seviyor. İnşallah sen de ona benzersin. "

Derin bebeğiyle konuştuktan sonra yataktan kalkıp banyoya gitti. İşlerini halledip tekrar odaya geldiğinde hızla üstünü değişti. Bu gün 21 Mayıstı. Yani evlilik yıl dönümleriydi.

Bu gün tam bir yıl etmişti Yiğitle evleneli. Derin'in aklına evliliklerinin ilk ayları geldiğinde tebessüm etti. O zamanlar Yiğite abi diyordu. Ve aklının ucundan bile onu bu kadar seveceği geçmiyordu. Ama sonra Yiğit Derin'in kalbine girmişti. Şu an karında onun çocuğunu taşıyordu.

Derin bütün bu olanlardan hiç pişman değildi. İyi ki o gün Yiğit evlerinin önünden geçmiş ve Serkanla evlenmesine engel olmuştu. Bu gün bu kadar mutlu olmalarının tek bir nedeni vardı o da Yiğitti.

Odayı topladıktan sonra aşağıya indi. Mutfağa gidip bir şeyler atıştırdıktan sonra evden çıkıp Asya'nın yanına gitti. Bu gün için ondan biraz fikir alacaktı. Çünkü Yiğit için evden sürpriz hazırlayacaktı.

Asya'nın evine geldiğinde kapıyı çalıp beklemeye başladı. Aradan bir dakika geçmesine rağmen kapı açılmamıştı. Bu yüzden Derin bir kez daha çaldı kapıyı. Belki de Asya abla Emiri uyuturken kendisi de uyumuştu diye düşündü. Kapı yine açılmayınca tam üçüncü kez çalacakken kapı açılmıştı.

Kapı açıldığında Derin karşısında Eymen abisini üstünde sadece baksır ile görünce hemen arkasını döndü.

"Hassiktir. "

"Eymen sakın bana o halde kapıyı açtığını söyleme!"

Derin arkasını dönmüş duyduğu konuşmaları dinlerken yüzün çoktan kızarmaya başlamıştı.

"Allah seni kahretmesin Eymen gir içeriye çabuk. Derin sen de dönebilirsin artık."

"Yok abla ben gideyim. Başka zaman gelirim."

"Aaa olur mu öyle şey gir içeriye."

Asya Derin'in kolundan tutup zorla içeriyi soktu. Derin içeriye girdiğinde bile başını yerden kaldırmamış gidip oturmuştu koltuğa. Asya da gelip oturdu yanına.

"Ay Derin kusura bakma. Eymen bir anda kapıyı çalana sinirlenip o halde açtı kapıyı. Gerçi o an üstünde ne olduğunun farkında bile değildi o yüzden böyle oldu. "

"Önemli değil abla asıl siz kusura bakmayın rahatsız ettim sizi."

"Yok kız aslında sana teşekkür etmem gerek."

"Niye abla."

Asya tam Derine anlatacakken Eymen'in sesini duyunca sustu.

"Asya çıkıyorum ben. Derin abicim sen de kusura bakma."

"Yok abi önemli değil."

Eymen evden çıktıktan sonra Asya eltisine dönüp konuşmasına kaldığı yerden devam etmişti.

"Derin vallahi seni Allah gönderdi. Kız bizim ki niyeti bozmuş tutturmuş Emire kardeş yapalım diye. Her bulduğu yerde sıkıştırıyor beni. Tamam bu durumdan şikayetçi değilim ama. Emir henüz küçük ve ikinci çocuk için çok erken."

"Abla bir şey soracağım."

"Sor tabi kuzum."

"Senin çocuğun olacak mı?"

"Evet geçen ay doktora gittik. Doktor artık bir sorun olmadığını istediğim zaman çocuğumun olabileceğini söyledi. Sonunda tedaviler bir işe yaramış. Eee bunu duyan Eymen durur mu? Adam inmiyor tepemden. İnşallah bir kazaya kurban gitmemişimdir. "

Derin onun söylediğine gülerken Asya da gülmüştü. Neyse ki Emir uyuyordu da iki elti rahatça sohbet edebiliyorlardı. Bir süre sohbet ettikten sonra Derin aklındaki konuyu açtı Asyaya.

"Abla bu gün bizim Yiğitle evlilik yıldönümümüz. Ve ben Yiğite bir şeyler hazırlamak istiyorum ama aklımda hiç bir şey yok. "

"Öncelikle daha nice yıllarınız olsun canım."

"Sağ ol abla."

"Şimdi gelelim asıl meseleye. Bu sizin ilk yıldönümüz. Eee benim tanıdığım Yiğit muhakak bir şeyler hazırlamıştır. Sana bir şeyden bahsetmedi mi?"

"Hayır sabah toplantım var dedi. Akşam için de bir şey demedi. Off bence kesin unuttu. "

"Yok kızım bence unutmamıştır o. Gör bak bir iki saat sonra mesaj gelir akşam için hazır ol diye. "

"Öyle mi diyorsun abla."

"Öyle tabi. Hem bekleyelim eğer ondan atak gelmezse bu defa biz hazırlarız bir şeyler. Bu gece Yiğit'in aklını başından alman lazım. Ne giyeceğini hazırladın mı?"

"Hayır biz evin içinde oluruz diye bir şey hazırlamadım."

"Ah be Derin. Evin içinde olsanız bile bunlar önemli şeyler. Böyle özel gecelerde süslenmen gerek. Kocanın aklını başından alman lazım. Hadi kalk alışverişe gideceğiz."

"Ama-"

"Aması yok. Ben gidip Emire bakıyorum uyanmışsa hazırlanıyorum ve evden çıkıp alışverişe gidiyoruz."

Asya yerinden kalkıp odaya giderek Emire bakmıştı. Derin de bu arada Asya'nın dediklerini düşünüyordu. Acaba Yiğit bir şeyler hazırlayacak mıydı bu gece için? Deli gibi merak ediyordu. Hem bir şey hazırlamasa bile sorun değildi. Derin böyle şeylere pek takılan biri değildi.

Ama bu onların ilk evlilik yıl dönümleri olduğu için de içten içe istemiyor da değildi. Her genç kız gibi o da kocasının bir şeyler hazırlamasını istiyordu.

Bunları düşünürken Asya Emiri de almış gelmiş beraber çıkmışlardı evden. Eymen'in arabasına binip doğruca alışverişe merkezine gittiler. Mağazaları gezerken Asya kendisine bir kaç parça bir şey almıştı ama Derin hala kendine göre bir şey bulamamıştı.

"Derin bu nasıl?"

"Abla o biraz fazla kısa değil mi? "

"Kız sus. Sabahtır ne göstersem bir bahane buldun. Ama yeter. Hadi dene şu elbiseyi bu elbise alınacak."

Derin kabine gidip elbiseyi denedikten sonra Asya onu beğeniyle süzmüş itiraz etmesine izin vermeden almıştı elbiseyi. Mağazadan çıktıktan sonra iç giyim mağazasına girmişlerdi. Asya kendisine bir şeyler aldıktan sonra Derine de yardımcı olmuş. Elbisesini uygun Yiğit'in aklını başından alacak bir kırmızı takım aldırmıştı.

Nihayet alışverişleri bittiğinde bir yerde oturup yemek yemişlerdi. Bu arada Derin sürekli telefonuna bakıyordu ama hala hiç bir mesaj yoktu.

"Abla hiç bir mesaj yok Yiğitten. Kesin unuttu."

"Bir şey olmaz kuzum. Sen de güzel bir sofra hazırlar elbiseni giyersin. Öyle kutlarsınız."

"Doğru diyorsun."

Derin her ne kadar morali bozulsa da belli etmeyip önündeki yemeği yedi. Yemekten sonra arabaya bindiklerinde Derin telefonuna gelen bildirim sesiyle hızla okudu mesajı.

"Bu akşam saat altı da hazır ol bahar kokulum. Seni almaya geleceğim."

Derin okuduğu mesajdan sonra hemen yanında oturan Asya ya dönmüştü.

"Ay abla mesaj attı. Bu akşam altıda hazır ol diyor. "

"Ya ben sana demiştim. Saat üç olmuş bir an önce eve gidelim de hazırlayalım seni. "

Araba yirmi dakika sonra Derin'in evinin önünde durduğunda beraber arabadan inip içeriye geçtiler.

"Hadi Derin sen gir bir duş al. Ben de bu sırada bu küçük canavarı emzireyim."

Derin hemen denileni yapıp yukarıya çıktı. Banyoya girip kısa bir duş aldıktan sonra bornozunu giyip saçlarını kuruttu. Ardında da Asya ablasını çağırdı.

"Abla."

"Geldim. "

Asya odaya geldiğinde Derin'in arkasına geçti.

"Evet saçlarını dalga yapalım. Zaten normalde düzler değişiklik olsun. "

Asya şekillendirici fişe takıp bekledi. Isındıktan sonra Derin'in saçlarını yapmaya başladı. Ama bu sırada iki de bir de ağlayıp ilgi isteyen oğluyla da ilgileniyordu. Bu yüzden Derin in saçını tam kırk beş dakika da bitirmişti.

"Evet bu bitti. Sırada makyajın var. "

Asya Derin in makyajını da yapmaya başladı. O da bittiğinde son olarak dudaklarına kırmızı ruj sürmüştü.

"Ya abla ruj sevmiyorum."

"Rujsuz olmaz. Erkekler dudakları her zaman çekici bulur. Eee senin dudakların da maşallahı var. Rujla bunları biraz daha belirgin yaptık sadece. Vee evet işte bitti. Hadi sen üstünü giy. Ben aşağıdayım. "

Asya odadan çıktıktan sonra Derin saate baktığında beş buçuk olduğunu gördü. Hemen kıyafetini de üstüne giydi. Ardından aynanın karşısına geçip kendisine baktığında gerçekten de beğenmişti kendisini. Elbisenin boyu biraz kısa olsa da yavaş yavaş alışmıştı.

Ayakkabılarını eline alıp odadan çıktı. Toplu ayakkabılarla bu merdiveni inemezdi. Bir kez bu merdivenler yüzünden bebeğini kaybetmişti. Bir daha bunu göze alamazdı. Bu yüzden her zaman yaptığı gibi dikkatli bir şekilde merdivenleri inip Asyanın yanına geldi.

"Of of Derin sen afet olmuşsun. Allah Yiğite yardım etsin. Dikkat et seni direk yatağa atmasın."

"Ya abla deme şöyle."

"Valla ben sadece söylüyorum. Yiğit uygulayacak bunları. Ama kendinizi fazla kaptırmayın sonuçta hamilesin. "

"Bebeğe bir zararı olur mu ki?"

"Yok kızım şaka yaptım ben. Çok sert olmadığı sürece bir şey olmaz. Neyse ben gideyim artık size iyi eğlenceler."

Asya evden çıktıktan sonra Derin de ayakkabılarını giyip koltuğa oturdu. Hep yaptığı gibi elini karnının üstüne koyup bebeğiyle konuştu.

"Bebeğim. Sence baba bizi nereye götürecek? Acaba bize ne hazırlamış? Çok merak ediyorum annecim."

Derin oğluyla konuştuğu sırada dışarıdan duyduğu korna sesiyle yerinden kalkıp kapının yanına geldi. Derin bir nefes alıp kapıyı açarak dışarıya çıktı. Yiğit karşısında arabaya yaslanmış bir şekilde onu bekliyordu. Ve çok ama çok yakışıklı olmuştu. Üstündeki takım ona çok yakışmıştı. Son zamanlarda uzattığı sakallarını kesmiş yakışıklı yüzü ortaya çıkmıştı. 

Derin orada durup Yiğiti izlemeye bir son verip yavaşça ona doğru yürümeye başladı. Bu sırada Yiğit nefesini tutmuş kendisine yaklaşan Derini izliyordu.

Derin bu gece çok güzel olmuştu. Yiğit'in aklını başından alacak kadar çok hem de. Üstüne giydiği kırmızı elbise ona çok yakışmış pürüzsüz uzun bacaklarını gözler önüne sermişti. Yiğit bu duruma sinirlense de sonradan gidecekleri yerde kimsenin olmadığı aklına gelince susmuştu.

Derin yanına geldiğinde Yiğit elinden tutup dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu.

"Çok güzel olmuşsun Derin çok ama çok güzel."

"Teşekkür ederim. Sen de çok yakışıklı olmuşsun."

Yiğit arabanın kapısın açıp Derini bindirdikten sonra kendisi de şoför koltuğuna geçip çalıştırdı arabayı. Araba yolda kayarken Yiğit Derin'in oturduğu için daha da kısalan elbisesinden bacaklarına bakmaktan kendisin alamıyordu.

"Nereye gidiyoruz Yiğit?"

"Sürpriz. Bu gece soru sormak yok. Kendini sadece bana bırakacaksın. Anlaştık mı?"

"Anlaştık. "

Yiğit Derinin ellerinin üstüne öpücük kondurduktan sonra zor da olsa tekrar yola odaklandı. Yarım saat sonra geldiklerinde Yiğit arabayı durdurup indi arabadan. Derin'in yanına gelip onun kapısın açarak elini tutmuş onu da indirmişti arabadan.

Derin koluna girdiğinde Yiğit kapıdaki valeye anahtarı verdiğinde içeriye girmişlerdi. Derin geldikleri yerin şıklığına şaşırırken buranın ne kadar pahalı olduğunu düşünüyordu.

Derin bunları düşünürken bir anda kulağına dolan keman sesiyle şaşkınca Yiğite baktığında Yiğit onu sesin geldiği yere doğru yönlerdirdi. İçeriye girdiklerinde Derin şok oldu. Koskoca mekanda sadece ortada bir masa vardı. Ve bu masanın üstü yemeklere donatılmıştı.

Masaya doğru ilerlemeye başladıklarında geçtikleri yerlerde güller vardı.

"Yiğit burası-"

"Şşşh. Gel hadi."

Beraber onlara hazırlanan masaya geldiklerinde Yiğit Derinin sandalyesini çekmişti. Derin oturduktan sonra Yiğit da onun karşısına oturmuştu.

"Nasıl beğendin mi?"

"Yiğit bütün bunlar burası muhteşem."

"Hepsi senin için hazırlandı. Bu gece burada sadece ikimiz olacağız."

"Ama sen bütün bunları nasıl yaptın? Bir sürü paran gitmiştir şimdi."

"Derin bu gece hiç bir şey düşünme. Burası arkadaşımın mekanı ve o da bana bir güzellik yaptı merak etme sen. Bu gece sadece ikimizin gecesi. Başka şeyleri boş ver."

"Tamam."

Garson yanlarına geldiğinde Yiğit ikisi için de vermişti sipariş. Garson gittikten sonra Yiğit masanın üstünde duran Derin'in elini tutmuş ikisine de birer öpücük kondurmuştu.

"İyi ki girdin hayatıma Derin. Sensiz yarım kalan gönlümü tamamladın. Hayatıma güneş gibi doğdun. Ben senin hayalinle yaşarken sen bunu gerçek yaptın."

"Asıl sen iyi ki girdin hayatıma. İyi ki o gün bizim evin önünden geçtin. İyi ki evlendin benimle. Bu gün bu kadar mutluysak bunların hepsi senin sayende."

"Sen benim on iki yıl boyunca ettiğim duamın kabulüsün Derin. Yerin hep gönlümün en güzel köşesi olacak. Kalbimde sadece sen ve ilerde olan kızlarımız olacak."

"Benim kalbimde de sadece sen ve bebeğimiz olacak. Seni seviyorum adamım."

"Seni seviyorum kadınım."

Onlar birbirlerinde kaybolmuşken garson yemeklerini getirmişti. Gelen yemeklerden sonra yemeklerini yemeye başladılar. Bir yandan da sohbet ediyorlardı.

"Yiğit bana küçüklük anılarımızı anlatsana. Bazılarını hatırlamıyorum. "

"Tabi anlatayım. Bak şimdi benim hiç unutmadığım bir tane var. Anlatınca hatırlarsın belki sen. "

"Tamam anlat hadi."

"Seni gördüğümde sen daha altı yaşındaydın. O zaman ben de on iki tabi. Sen bizim peşimizden ağlayınca tutulmuştum sana. Gözlerinden yaş gelsin istememiştim o an. Tabi çocuk aklı ile ilk başta anlamadım. Sonra seni her görüşümde kalbim hızla attı. Hele ki sana yaklaştıkça o kadar hızlı atıyordu ki hasta oldum diye korkmuştum bir keresinde. Gidip abime anlattığım zaman aşık olduğumu söylemişti."

Derin onun dediği şeye güldüğünde Yiğit de gülmüştü. Gerçekten o zamanlar çok güzeldi.

"Eee sonra ne oldu?"

"Sonra ben her senin yanına geldiğimde daha çok tutuldum sana. Artık abinle her buluştuğumuz zaman kendimi bir şekilde seninle oyun oynarken buluyordum. Ve bu oyunlar genelde senin evcilik oyunların oluyordu. Ve abin hep benimle dalga geçiyordu. Neyse bir gün size geldiğimde sen yine ağlıyordun. "

"Ya yine ne Yiğit, ben mızmız bir çocuk muydum?"

"Hayır hayatım ama evin en küçüğü olduğun için biraz nazlı olabilirsin. Her neyse o gün yine senin yanına gelip neden ağladığını sorduğum zaman abinin seninle kuaförcülük oynamadığını söylemiştin. Ben de sen üzülme diye seninle ben oynayayım dedim. Kabul ettin. Ama keşke etmeseydin. "

"Niye ki?"

"Çünkü dudaklarımı, yanaklarımı gözümü pastel boya ile boyamış saçlarıma da toka takmıştın. O halini gören abin benimle bir süre dalga geçti. O da yetmezmiş gibi o halde eve gitmek zorunda kalmıştım. Ve yoldaki bütün çocuklar benimle dalga geçmişti. Ama en zor olanı evdi. Annem beni banyoya koymuş tam bir saat yıkamıştı. Yüzümdeki boyalar ancak çıkmıştı. "

Derin Yiğit anlattıklarına artık kahkahalarla gülerken az da olsa hatırlamıştı. O günü çünkü annesi Yiğiti o hale getirdiği için kızmıştı kendisine.

"Ya Yiğit seni öyle hayal edemiyorum. Bir an gözümün önüne geldi de. Kusura bakma."

"Yok canım ne kusuru. Zaten bütün mahalleye rezil olmuştum. Biraz da sen gül. "

"Biliyor musun o gün annem bana kızmıştı. Seni o hale getirdiğim için. Ben de bütün suçu sana atmıştım o istedi diye."

İkisi de akıllarına gelen bu anıyla güldüklerinde. O an bir kez daha anlamışlardı. Kader onların ağını daha küçükken örmüştü.

Küçüklük anılarından konuşa konuşa yemeklerini yedikten sonra tatlı olarak Derin'in en sevdiği yaş pasta gelmişti. Pastalarını yedikten sonra ortamda yükselen müzik sesi ile Yiğit yerinden kalkıp karşıma geçtiğinde beni dansa kaldırdı. Piste geldiğimiz zaman kollarımı boynuna doladım. O da kollarını belime sarmıştı.

Özdemir Erdoğan'ın Bana Ellerini ver adlı şarkısında dans etmeye başladığımız zaman bu şarkının düğünümüz de ki dans şarkımız olduğunu hatırladım.

"Yiğit bu düğündeki dans şarkımız değil mi?"

"Evet. Bu şarkı ikimizin şarkısı. Sen ilk defa bu şarkıda benim kollarımın arasında oldun. Bu yüzden bu gece de bu şarkıda dans etmek istedim seninle."

"Ya senin ne kadar güzel bir kalbin var."

"O kalp seninle dolu olduğu için o kadar güzel."

Derin Yiğit'in bu sözlerinden sonra başını onun omzuna koyup gözlerini kapattı. Kendisini bu anını güzelliğini bıraktığında Yiğit'in nefesi ensesine çarpıyordu.

İkili şarkı bitene kadar birbirlerine sarılı bir şekilde dans ettiler. Şarkı bittikten sonra Derin başını Yiğit'in omzundan kaldırdı.

Yiğit karşısında duran Derine daha fazla dayanamayıp dudaklarını birleştirdi. Onu öptüğünde Derin de karşılık vermişti. Bir süre öpüştükten sonra nefes almak için ayrıldıklarında alınlarını birleştirdiler.

Nefesleri düzene girdiği zaman Yiğit Derin'in yanaklarından tutup alnını öptü.

"Sizi seviyorum kadınım."

"Seni seviyoruz adamım."

Yiğit Derin'in elinden tutup tekrar masaya oturttu onu. Sandalyeye astığı ceketinin cebinden Derine aldığı hediyeyi aldı. Derin'in yanına gelip kutuyu ona verdi.

"Benim sana hediyem. Bunu boynundan hiç çıkarmamanı istiyorum."

Derin açtığı kutuda gördüğü kolye ile gözlerinin dolmasına engel olamadı. Kolye çok güzeldi. Küçük bir adamın elinde bir kalp vardı.

"Bu adam benim. Elimdeki kalp de senin. Ve şunu unutma Derin. Benim Kalbim Senin."

"Çok teşekkür ederim Yiğit. Bu çok anlamlı ve güzel bir hediye hiç çıkarmayacağım boynumdan. Hadi tak."

Derin saçlarını topladığında Yiğit arkasına geçip kolyeyi boynuna taktı. Derin'in boynuna da küçük bir öpücük kondurduktan sonra yerine geçti.

"Yakıştı. "

"Evet. Şimdi sıra benim hediyeme geldi."

"Derin ne gerek var hediyeye."

"Olmaz öyle. Sen istediğin zaman bana hediye alıyorsun ben de sana bir şey aldım. İnşallah beğenirsiniz."

"Senin varlığın bile bana verilmiş en güzel hediye iken. Senden gelen hediyeyi nasıl beğenmem."

Derin onun bu sözlerine gülümseyip çantasından Yiğit için aldığı hediyeyi çıkardı. Kutuyu Yiğite uzattığında Yiğit elinden alıp açtı kutuyu. Gördüğü hediye ile gülümsedi. Derin çok şık bir deri bileklik almıştı. Üstünde de küçük harflerle ikisinin adı yazıyordu. Yiğit kutusundan çıkarıp koluna taktı.

"Çok güzel hayatım teşekkürler. "

"Rica ederim. Beğenmene sevindim. Sana bileklik çok yakıştırıyorum bu yüzden aldım."

"Sağ ol bitanem. "

Bir süre daha sohbet ettikten sonra saat on ikiye geldiğinde artık kalkmışlardı. Mekandan çıktıklarında dışarıda bekleyen arabalarına bindiler. Yarım saat sonra eve geldiklerinde Derin hemen ayağındaki topuklu ayakkabıları çıkardı. Salona doğru yürüyecekken kendisin bir anda Yiğit'in kucağında buldu.

"Yiğit ne yapıyorsun?"

"Seni odamıza taşıyorum. "

Derin bu durumdan memnun bir şekilde kollarını Yiğit'in boynuna dolayıp kokusunu içine çekti. Bir erkeğin bu kadar güzel kokmaması gerekiyordu. Yiğit'in kokusu Derini çok etkiliyordu. Hele bir de bu hamilelik hormonlarından sonra Yiğit'in kokusunun müptelası olmuştu.

Odaya geldiklerinde Derin daha fazla dayanamayıp Yiğit'in boynuna öpücük kondurdu.

Yiğit hissettiği öpücük ile daha fazla dayanamayıp Derini yatağın üstüne bırakıp kendisi de ağırlığını vermeden üstüne uzandı. Akşamdan beri Derin aklını almıştı bu yüzden vakit kaybetmeden birleştirdi dudaklarını.

Birbirlerini tüketircesine öptükten sonra nefes almak için ayrıldıkları zaman Yiğit Derin'in boynunu öptü. Ama Derin'in boyundan bağlı elbisesi buna engel olunca hızla arkasındaki düğmeyi açıp elbisenin üst kısmını sıyırdı.

Dudaklarını özgürce Derin'in boynunda dolaştırıp yakıcı öpücüklerini kondurduğu zaman oradan ayrılıp Derin'in üstündeki elbiseyi tamamen çıkardı. Ancak gördüğü kırmızı tanga ile aklı başından gitmişti.

"Derin bu?"

"Senin için."

"Var ya aklımı başımdan alıyorsun."

Yiğit hızla kendi üstündeki kıyafetlerinden kurtulup kendisini tekrar Derin'in üstüne bıraktı. Her yerini öpüp gerekli ilgiyi gösterdikten sonra artık birleşme zamanları gelmişti. Kendisini Derin'in içine ittiğinde bu gece bir kez daha onu ne kadar sevdiğini söylemişti. 



Ben geldimmmmmmm. Biliyorum geç kaldım. Bu yüzden hepinizden özür diliyorum. Lütfen kusura bakmayın. Ama inanın elimde olan bir şey değildi. Yazamıyordum. Resmen ilham gelmiyordu. Ve hal böyle olunca da size uyduruk bir şeyler yazmak istemediğim için yazmadım. Bu bölümü de bir aydır anca yazdım. 

İnşallah beğenirsiniz. 

Sizce bebek kız mı olacak erkek mi? Düşünceleriniz bekliyorum.

Peki sizce son sahne nasıldı. Yiğit ve Derin televizyonda ne gördü? 

Diğer kitaplarıma hepinizi bekliyorum. Zeynep ve Serkan'ın hikayesi de profilimde var adı "İntikam Aşkı"

Sınır: 200 oy 50 yorum.

Diğer bölümde görüşmek üzere. Hepinizi seviyorum. Sevgiyle kalın. 😚 💞






Continue Reading

You'll Also Like

18.2K 2.8K 30
Polis Amiri Akın Avcı, gökten herkese üç elma düşecek olsa kendi payına düşenin bir kız olduğunu hiç bilmiyordu! Ta ki o güne kadar... Bahçesindeki a...
5.5M 186K 99
Basit bir TikTok akımı en fazla ne sonuçlar doğurabilir ki ?
377K 15K 47
İnat uğruna evlenilir mi? Çiftimiz Gecem ve Aktan olursa, ikisi de keçiden hallice olursa... Evet, kocaman bir evet hem de... Bakalım bu düşman karı...
471K 22.1K 19
Yasmîn, annesiyle birlikte Zemheroğlu konağında çalışmaktadır. Zemheroğlu Mardin'in en köklü aşiretidir. Yasmîn'in babası bir gece ansızın annesini...