Kalbim Senin (Tamamlandı)

By serabss

1.1M 44.4K 5.6K

"Neden böyle bir şey yaptın Yiğit abi ?" "Senin için Derin. " "İyi de neden? Neden benim için hayatını mahvet... More

Tanıtım
1 . BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
ALINTI
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
ALINTI
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
FİNAL

29. BÖLÜM

16.4K 735 113
By serabss

Derin yeni güne gözlerini midesinin bulanması ile açtığında hızla Yiğit'in kollarının arasından çıktı. Hemen banyoya gidip klozete eğilerek dün akşam yediklerini çıkardı. Midesini boşaltıp doğrulduğu zaman Yiğit yanına gelerek onun kalkmasına yardım etti. Lavaboda elini yüzünü yıkamasına yardım edip onu kucağına alarak yatağın üstüne bırakmıştı.

"İyi misin?"

"İyiyim. Dün gece uyumadan önce yediğim dondurma bozdu midemi galiba."

"Olabilir ben sana dedim ama ikinci topu yeme diye."

"Ama Yiğit çok güzel bir tadı vardı. "

"Belli oluyor halinden."

"Yiğit lütfen uzatmayalım. Söz bir daha akşamları o kadar dondurma yemeyeceğim. Şimdi sadece dinlenmek istiyorum. "

"Dersin yok mu bu gün."

"Var ama öğleden sonra."

"Tamam o zaman sen dinlen ben çıkarım birazdan."

"Tamam."

Derin kendini çok yorgun hissettiği için gözlerini kapatmış uykuya dalmıştı. Yiğit onun uyuduğunu anlayınca çok fazla ses çıkarmamaya çalışarak üstünü değişip hazırlandı. Hazır olunca Derin'in yanına yaklaşıp anlına bir öpücük kondurdu.

Evden çıktığında aklı Derinde kalmıştı. Zaten son zamanlarda Derin hem çok durgun olmuş hem de çok halsiz olmuştu. Sürekli uyumak istiyordu. Yiğit her ne kadar düşünmek istemese de kötü bir şey olmasından korkuyordu.

******

Derin telefonunu çalması ile huzursuzca gözlerini açıp telefonunu eline aldı. Arayanın Yiğit olduğunu görünce gülümseyip açtı telefonu.

"Uyandın mı uykucu?"

"Evet senin telefonun ile uyandım."

"Tahmin etmiştim kendi kendine uyanamayacağını bu yüzden aradım zaten. Saat bire geliyor derse geç kalma."

"Ne bire mi geliyor? Benim dersim saat bir buçukta kapat telefonu Yiğit yetişmem lazım."

Derin Yiğit'in kapatmasına fırsat vermeden telefonu kapattı. Hızla yataktan çıkarak banyoya gitti. İşlerini halledip üstünü giydikten sonra evden çıktığında saat biri on geçiyordu. Otobüsle yetişmesi imkansız olduğundan hemen taksi durağına gidip bir taksiye binerek okula geldiğinde doğruca dersin olacağı amfiye girmişti. Neyse ki yetişmişti. Hoca beş dakika sonra derse girdiğinde çantasından kağıtlarının çıkarıp not almaya başladı.

45 dakikalık ders nihayet bitince Derin hemen yerinden kalkarak kantine gitti. Bu sabah hiç bir şey yememişti. ve karnı acayip derecede acıkmıştı. Bi ara derste guruldayacak diye korkmuş neyse ki korktuğu başına gelmemişti. Kantine geldiğinde hemen karışık bir yarım tost söyleyerek boş bir masaya oturdu. On dakika sonra tostu gelince hızla onu yemeye başladığında gözü hiçbir şey görmüyordu.

Nihayet karnı doyduğunda son dersine girmek için tekrar sınıfa gittiğinde hocanın bu gün gelmediğini ve dersin boş olduğunu öğrendi. O an yaşadığı mutluluk tarif edilemezdi. Çünkü eve gidip dinlenecekti. Hemen eşyalarını toplayıp okuldan çıktığında hızlı adımlarla durağa ilerleledi. Durağa geldiğinde bir anda önünde duran siyah bir araba ile şaşırıp bir kaç adım ileri gitti. Bu sırada arabadan inen kişiyi karşısında görünce şok olmuştu.

"Senin ne işin var burada?"

"Buradan geçiyordum seni görünce bir selam vermek istedim."

"Ben senin selam verebileceğin kadar yakın olduğun biri değilim şimdi git buradan."

"Ya ben seninle yakın olmak istiyorsam."

"İyi o zaman şunu unutma dünyada bir sen kalsan yine de dönüp bakmam sana."

"Çok büyük konuşuyorsun Derin."

"Sen adımı nereden öğrendin?"

"Beni çok hafife alıyorsun. Sadece iki gün içinde senin hakkındaki her şeyi öğrenmiş biri olarak bunu kendime hakaret sayarım."

"Bak sana daha önce de söyledim Baran Kılıç benim seninle bir işim olmaz git kendine başka bir eğlence bul."

"Olmaz ben seni istiyorum."

Derin bu adama laf anlatamayacağını bildiği için cevap vermeye bile tenezzül etmedi. Daha fazla bu adamla muhattap olmak istemediği için hemen oradan geçen bir taksiyi durdurup bindi. Şu an tek istediği o adamdan uzak olmaktı. Taksiye evin adresini söylediğinde içinden şansına lanet ediyordu. Tam her şey bitti mutlu olacağım derken şimdi bir de bu Baran Kılıç çıkmıştı.

Ne kadar itiraf etmekten çekinse de deli gibi korkuyordu. Bu adam Serken gibi değildi. Eli kolu baya uzundu ve Derin ne yapacağını bilmiyordu. Hele kendisiyle konuşurken adamın gözlerinde görmüştü her şeyi yapabileceğini. Ama işte Derin ne yapacağını bilmiyordu. En iyisi bu konuyu Yiğite söylemekti. Çünkü Serkanda düştüğü hataya bir daha düşmek istemiyordu. Üstelik şimdi evliydi ve o duruma bir daha düşmek istemiyordu.

Taksi evin önünde durduğunda parasını ödeyip indi taksiden. Eve doğru ilerlediğinde anahtarla kapıyı açıp içeriye girip kapıyı kapattı. Salona geçerek kendini yorgunlukla koltuğun üstüne bıraktı. Bir süre öylece uzanmış ne yapacağını düşünmüştü. En iyisinin yine Yiğite söylemek olduğuna karar verince yerinden kalkmış mutfağa giderek yemek yapmaya başlamıştı.

Canı acayip derecede köfte ve patates çektiği için onları yapmaya başladı. İlk başlarda kızartma kokusu çok rahatsız etse de sonradan böyle olmayacağını anladığı için fularlarından birini almış burununu kapatarak öyle yemek yapmaya devam etmişti.

Yemek bittiğinde mutfağı toparlayıp odasına giderek üstüne sinen kızartma kokusundan kurtuldu. Tekrar salona geldiğinde Yiğit'in gelmesine daha bir saat olduğu için televizyonun karşısına geçerek kanalları gezmeye başladı. Bir güldürü programı bulup izlemeye başladığında zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı ta ki kapı çalana kadar. Duyduğu kapı sesiyle hemen yerinden kalkıp kapıyı açtığında Yiğit'i karşısında görünce sıkıca sarıldı.

"Hoşgeldin."

"Hoşbuldum."

"Hadi geç içeri çok açım bir an önce yemek yemeye başlayalım."

"Çok mu acıktın? Keşke yeseydin sen."

"Tek başıma canım istemiyor. Seninle yemek istedim."

"Tamam o zaman hemen içeriyi geçeyim de yemek yiyelim."

Yiğit içeri girdiğinde Derin hemen mutfağa geçerken Yiğit odaya çıktı. Üstünü değişip ellerini yıkadıktan sonra mutfağa tekrar indiğinde masanın çoktan hazır olduğunu gördü. Masaya oturduğunda Derin de tabakları doldurmuş beraber yemeye başlamışlardı. Derin son zamanlarda olduğu gibi yine iştahla yemeğini yerken Yiğit onun bu haline gülümseyip o da yemeğini yedi. Yemekten sonra Yiğit direk salona gitti.

Normalde Derine sofrayı toplamasında yardım ederdi ama bu akşam beşiktaşın maçı vardı ve başlamasına sadece beş dakika kalmıştı. Yiğit salona giderken Derin de sofrayı toparlayıp onun ardından salona gitti. Yiğit'in maç izlediğini görünce yanına oturup kollarının arasına girdi. Her ne kadar maçtan nefret etse bile şu anda Yiğit'in kollarının arasında olduğu için mecburen izliyordu.

Onun kollarının arasında olmak o kadar huzur vericiydi ki Derin o anlarda her şeyi unutuyordu. Başını Yiğit'in göğsünden kaldırıp boynuna öpücük kondurduğunda Yiğit'in kokusu o anda çok çekici geldi Derine. Bunda yemekteyken Yiğit'in sadece sporcu atletiyle oturmasının etkisi de baya büyüktü. Resmen hormonları tavan yapmıştı. Kendine engel olamayıp tekrardan Yiğit'in boynuna öpücüğünü kondurduğunda Yiğit hala bir tepki vermemiş maçı izlemeye devam etmişti.

Derin ise artık sinirlenmeye başlıyordu." Tamam anladık maçı seviyorsun ama ben de burada seninle yakın olmak istiyorum önceliğin ben de olması lazım ama sen şimdi görürsün Yiğit bey."

Derin zaten Yiğite yapışık oturduğu için hiç zorlanmadan Yiğit'in kucağına ata biner gibi oturdu. Nihayet Yiğit'in dikkatini çekmeyi başarmıştı. Çünkü Yiğit gözlerini maçtan çekmiş ona şaşkın gözlere bakıyordu.

"Derin ne yapıyorsun ya maçın en heyecanlı yerinde."

"Hiç bir şey yapmıyorum. Sadece senden biraz ilgi istiyorum."

"Tamam güzelim geç şimdi koltukta otur ben maç bitince sana istediğin ilgiyi gösteririm."

Derin henüz Yiğit'in söylediklerinin şokunu atlatamamışken bir de onun kendisini kucağından kaldırıp koltuğa oturtması ile neye uğradığın şaşırdı. Bu karşısında ki kesinlikle Yiğit olamazdı. Tamam onun futbolu ne kadar sevdiğini biliyordu ama bu kadar olacağını tahmin etmemişti. Sinirle yerinden kalkıp merdivenlere ilerlediğinde bir yandan da söyleniyordu.

"Sen görürsün Yiğit bey ben sana ne yapacağımı biliyorum."

Odaya geldiğinde direk dolabının önüne geçmiş en seksi geceliğini çıkartıp üstüne giymişti. Gözleriyle aynı renk olan geceliğin derin göğüs ve sırt dekoltesi yetmezmiş gibi boyu da tam kalçalarının altında bitiyordu. Aynada ki görüntüsünden memnun olup tokayla topladığı saçlarını da salık bırakıp eliyle de biraz dalgalandırdığı zaman hazır olmuştu.

"Şimdi de benimle ilgilenme o zaman görürsün sen."

Odadan çıkıp merdivenleri inerek salona geldiğinde derin bir nefes alıp yavaş adımlarla Yiğit'in yanına ilerledi. Tam televizyonun önünde durup orta sehpa da duran bardakları almak için eğildi. Yiğit bir anda gördüğü görüntü ile yutkunup yerinde doğrulduğunda Derin hiç oralı olmayıp bardakları alıp doğruldu.

"Derin... bu halin ne?"

"Ne var ki halimde? Uyumak için geceliklerimi giydim sonra su almak için aşağı indim bardakları da burada görünce onları da aldım."

"Sadece bu kadar mı? Sen şimdi bunları benim için giymedin mi?"

"Hayır tabi ki de. Hem sen maçını izlemeye devam et benim de zaten çok uykum geldi uyuyacağım. Hadi iyi geceler."

Derin bardakları bırakmak için mutfağa gittiğinde Yiğit kedinin ciğere baktığı gibi arkasından baktı. Bir yandan maça bakarken bir yandan da Derine bakıyordu. Şu an çok önemli bir seçim yapması gerekiyordu. Ya burada oturup bu maçı izleyecekti ya da Derinle birlikte odaya çıkıp kendi maçını yapacaktı. Kararsız bir şekilde öylece beklerken Derin'in mutfaktan çıkmış merdivenlere ilerlediğini görünce hızla yerinden kalktı ve Derin daha merdivenleri çıkmadan onu yakalayıp kucağına aldı.

"Yiğit ne yapıyorsun?"

"Madem sen maç izlememe engel oldun bende kendi maçımı yapmaya karar verdim. Ama bu maç farklı sadece sen ve benim aramda olacak."

"Bu defa da ben istemiyorum. Sen git o çok kıymetli Beşiktaşınla yap maçını."

"Derin delirtme beni."

"Aman delirsen ne olacak ?"

"Aslında haklısın sen benim henüz deli halimi görmedin ama inan bana bu gece sana bu yönümü göstermekten büyük bir zevk alacağım."

Derin Yiğit'in sözlerinden sonra istediğini elde edeceğini anlayınca kendini Yiğit'in kollarına bıraktı. Yiğit hızla onu odaya taşıdığında aynı hızla yatağa yatırıp öpmeye başlamıştı. Derin bu dudakları bu gece o kadar çok istemişti ki resmen ikisi de birbirlerini sömürüyorlardı. Yiğit gözü dönmüş bir şekilde Derin'in geceliğini çıkarıp attığında dudaklarının yeni rotası göğüsleri olmuştu. Son zamanlarda oldukça dolgun olmuş göğüsleri resmen Yiğit'in aklını başından alıyordu.

Bir süre Derini sevdikten sonra artık dayanacak gücü kalmadığı için Yiğit hızla ikisini de çıplak bıraktı. Derin'in hazır olduğunu anlayınca beklemeden içine girdiğinde Derin çığlık atmıştı. Ama bir o kadar da hoşuna gitmişti ve sertlik. Yiğit üstünde gittikçe hızlanırken Derin de ona ayak uyduruyordu. Biraz zaman sonra Yiğit kendini nefes nefese Derin'in üstüne bıraktığında Derin kollarıyla sarmıştı Yiğiti.

"Nasıl gördün mü deli tarafımı?"

"Gördüm ama eğer yarın sancım olursa elimden çekeceğin var."

"Eee o kadarı da senin suçun kudurtmayacaktın beni. Hem gece daha yeni başlıyor. Ben senin için şampiyonları ligi maçından vazgeçtim kolay mı."

"Yiğit sinir etme beni zaten bak vallahi şimdi banyoya giderim elini bile süremezsin bana."

"Tamam hemen sinirlenme şaka yaptım. Hem sen biliyorsun ki ben senin için her şeyden vazgeçerim maçta neymiş."

Derin Yiğit'in bu sözlerinden sonra dudaklarını birleştirip onu öpmeye başladığında böylelikle ikinci uzun geçecek olan geceyi de başlatmış oldu.

******

Derin yeni güne gözlerini yine mide bulantısı ile açtığında hızla yerinden kalkıp banyoya koşmuş içindekileri çıkarmıştı. Yerinden doğrulup lavaboda yüzünü yıkamış yatağa tekrar geri döndüğünde Yiğit'in de baksırın giydiğini gördü. Neyse ki kendisi gece yatarken Yiğit'in tişörtünü giymişti. Yoksa banyoya çıplak gitmek zorunda kalacaktı. Yorgunca yatağa uzandığında Yiğit de hemen yanına oturdu. Yiğit elini alnına koyup ateşine baktığında ateşi olmadığını gördü. İyi de bu kız neden son zamanlarda sürekli hastaydı?

"Derin iyi misin?"

"Bilmiyorum. Hasta değilim ama sürekli midem bulanıyor ve kendimi çok yorgun hissediyorum."

"Bu böyle olmaz kalk hadi hazırlan doktora gideceğiz. Zaten bu zamana kadar gitmememiz hata."

"Yiğit hareket edecek halim bile yok lütfen gitmeyelim."

"Derin hadi. Ben gidip alt katta ki banyoda duş alırken sen de duş alıp hazırlan sadece on beş dakikan var sonra hastaneye gideceğiz."

"Ama senin bu gün işin var o ne olacak."

"Ben arayıp izin alırım sen hazırlan."

"Tamam."

Yiğit dolaptan kıyafetlerini alıp alt kata inerken bu arada da patronunu arayıp izin almıştı. Zaten aklı Derindeyken işe pek konsantre olacağını sanmıyordu. Hemen banyoya girip duş almış aynı hızla da üstünü giyerek tekrara üst kata odaya geldiğinde Derin hala banyodaydı. Yatağın üstüne oturup onu beklemeye başlarken komidinin üstünde olan Derin'in telefonuna mesaj gelince yerinden kalkıp telefonu eline aldı.

Normalde izinsiz asla birinin telefonuna bile dokunmayan biriydi. Ama böyle şeyleri Derinle aralarında sorun etmiyorlardı. İkisi de birbirlerinin telefonlarına bakmakta özgürlerdi. Zaten Yiğit isme bakıyordu sadece eğer kız ismi olursa okumuyordu. Şimdi de aynı şeyi yapacaktı. Mesaj bölümüne girdiğinde en son mesaja bakarken bilinmeyen bir numaradan geldiğini görünce merak ederek açtığı sırada resmen kan beynine sıçramıştı.

"Sana beni çok hafife aldığını söylemiştim. Bak seninle ilgili her şeyi öğrendiğim gibi numaranı bile buldum. Sana bir kez daha söylüyorum Derin. Sen benim olacaksın ister güzellikle ister zorla - Baran Kılıç"

Yiğit mesajı tekrar tekrar okurken yazılanları hazmetmeye çalışıyordu. Bu adam kim oluyordu da karısına bunları yazıyordu. Sinirle elindeki telefonu duvara fırlattığında gözü dönmüş bir şekilde odadaki her şeyi bir anda kırıp dökmeye başladı. O kadar sinirliydi ki gözü hiç bir şey görmüyordu. Resmen elin piçi gelmiş karısına onu istediğini yazmıştı.

Derin saçlarını kuruttuğu esnada duyduğu kırılma sesleriyle hemen banyodan çıkıp odaya geldi. Yiğit'in her şeyi kırıp döktüğünü görünce şaşkınlıkla onu izliyordu. Yiğit onu fark ettiğinde hızla yanına gelerek kollarını iki yandan tutarak sıkmaya başlamış bir yandan da konuşmuştu.

"O ŞEREFSİZİN SENİNLE NE İŞİ VAR DERİN? O PİÇ SANA NE HAKLA MESAJ ATABİLİR? NASIL SENİ BENİM ELİMDEN ALABİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜR?"

Derin şaşkınca Yiğit'in söylediklerini dinlerken hiçbir şey anlamamıştı. Yiğit neyden bahsediyordu. Yoksa Serkan mı yine bir şeyler yapmıştı?

"Yiğit ben anlamıyorum kimden bahsediyorsun?"

"KİMDEN OLACAK BARAN KILIÇTAN."

"Sen... senin nereden haberin oldu?"

"SEN NE DİYORSUN DERİN? BU ADAM SENİ RAHATSIZ MI EDİYORDU?"

"Yiğit yalvarırım bir dinle lütfen."

"NEYİ DİNLEYECEĞİM YA ADAMA DA Kİ RAHATLIĞA BAK GELMİŞ BENİM KARIMI RAHATSIZ EDİYOR. BENİM KARIMI LAN BENİM"

Derin kollarını kaldırıp Yiğit'in yüzünü ellerinin içine almış dudağına bir öpücük kondurarak onu sakinleştirmeye çalışmıştı.

"Yalvarırım sakin ol ben şimdi sana her şeyi anlatacağım ama ne olur önce bir dinle lütfen."

"Tamam anlat dinliyorum. Ama önce bu adamın ne zamandan beri seni rahatsız ettiğin söyle."

"Partiden bir kaç gün sonra okulun önüne geldi benimle konuşmaya çalıştı. Ama sana yemin ederim ben ona onu istemediğimi söyleyip ayrıldım ondan sonra dün yine karşıma çıktı. Benim hakkımda her şeyi öğrendiğini söyledi."

"VE SEN BUNLARI BANA YENİ Mİ SÖYLÜYORSUN?"

"Yemin ederim dün söyleyecektim ama unuttum."

"Ulan adam resmen sana seni eninde sonunda alacağın dair mesaj atmış ama yok ben onun dersini daha o gece vermeliydim. Gerçi henüz geç kalmış sayılmam yemin ediyorum bu defa onu elimden kimse alamayacak."

Yiğit hışımla odadan çıkarken Derin onun kötü bir şey yapmasından korkarak o da onun arkasından gitti. Merdivenlerin başına geldiğinde bir anda başının dönmesi ile daha ne olduğunu anlamadan yer ayaklarının altından kayıp da merdivenlerden yuvarlanmaya başladığında ağzından çıkan son şey Yiğit olmuştu.

Yiğit hızla merdivenleri inip kapıya ulaştığında anahtarını ve ceketini almış tam çıkacakken önce Derin'in ona seslenmesini duymuş sonra da yuvarlanma sesi duydu. Açtığı kapıyı kapatıp merdivenlerin başına geldiğinde gördüğü görüntü ile şok olmuştu. Derin merdivenlerin bittiği yerde baygın bir şekilde yatıyordu. Hemen yere oturarak başını tutup dizine koyduğunda alnının kanadığını görünce konuştu.

"Derin yalvarırım aç gözünü Derin lütfen kendine gel. DERİN."

Bir yandan hafif hafif yüzüne vurarak onu uyandırmaya çalışırken bir yandan da ağlıyordu. Ancak Derin uyanmıyordu. Hemen Derini kucağına alıp kapıya doğru ilerlediğinde bir anda Derin'in bacaklarının arasının kanla kaplanmış olduğun görünce daha da telaşlandı. Hızla arabaya gelip Derini arka koltuğa uzattıktan sonra kendide şoför koltuğuna geçmiş arabayı hızla hastaneye sürmeye başlamıştı. Bir yandan da Derinle konuşuyordu.

"Derin yalvarırım aç gözlerini. Lütfen beni böyle çaresiz bırakma lütfen beni böyle bırakma beni sensiz bırakma."

Araba yolda son sürat ilerlerken normalde yirmi dakika olan yolu on dakikada geldi. Hızla hastanenin önünde durup arabadan indiğinde hızla hastaneye doğru bağırmıştı.

"SEDYE GETİRİN. "

Hastane görevlileri sedyeyle geldiğinde hemen Derini arabadan indirip sedyeye koyduğunda görevlilerle beraber hızla ilerlemeye başlamıştı o da. Sedye acil müdahale alanına girince Yiğit'in girmesine izin vermediler.

Yiğit öylece duvarın önüne çöküp beklemeye başlarken bir yandan da ellerindeki kana bakıp daha çok ağlıyordu. Eğer Derine bir şey olursa kendini hiç affetmezdi. Çünkü onu durdurmak için peşinden geliyordu. Onun yüzünden düşmüştü. Bunları düşünürken çalan telefonunu daha yeni fark edip açmıştı.

"Çok şükür açtın be oğlum. Neredesiniz? Size geldik kapı duvar."

"Abi çok kötü bir şey oldu. Derin merdivenlerden düştü hastanedeyiz."

"Ne diyorsun lan sen nasıl düşer? Hangi hastane?"

"Merkezdeki."

Eymen hemen telefonu kapatıp Asya ile birlikte hemen arabaya binip hastaneye doğru ilerlemeye başladıklarında Yiğit ise iyi bir haber duymak için ALLAHA dua ediyordu. Yaklaşık on beş dakika sonra Eymen ve Asya geldiğinde bile Derinden hala hiçbir haber yoktu. Eymen kardeşinin o halini görünce hemen yanına gidip ona sarıldığında Yiğit de sıkıca sarılmıştı abisine.

"Uyanmadı abi. Ben o kadar seslendim ona beni bırakma dedim ama hiç tepki vermedi. Bir şey olmaz ona değil mi? Eğer ona bir şey olursa ben yaşayamam."

"Olmaz tabi koçum ne olacak sen içini ferah tut birazdan doktor çıkıp onun çok iyi olduğun söyleyecek."

"Ama çok kan vardı abi çok."

"Ne kanı? Başını falan mı çarpmıştı?"

"Başı da hafif kanıyordu ama bacaklarının arasında çok kan vardı. "

Eymen duydukları ile başını Asya ya çevirdiğinde onun da aynı şeyi düşündüğünü gözlerinden anladı. Çünkü onlar böyle bir şeyi yaşamışlardı ve şu an Derin ve Yiğit'in bunu yaşamaması için dua ediyorlardı. İnşallah düşündükleri şey olmazdı. On dakika sonra doktor odadan çıktığında üçü birlikte hemen doktorun yanına gittiler.

"Eşim nasıl o iyi mi? "

"Bakın beyefendi eşinizin durumu iyi uyuyor şu anda. Ama diğer konu için inan elimizden geleni yaptık ama buraya geldiğinde zaten her şeyin çok geçti."

"Ne diyorsunuz doktor bey hangi diğer konu?"

"Eşiniz 6 haftalık gebeydi. Ama maalesef bebeği kurtaramadık üzgünüm."

*******

Serkan & Zeynep

Zeynep yaptığı yemeğin altını kapatıp salona geçtiğinde bu gün evde kimse olmadığı için kendini ilk defa bu kadar rahat hissediyordu. Ayşe hanım ve kocası bir akrabalarının düğünü için Antalya ya gitmişti bu gün. Ve tam iki gün boyunca Zeynep rahat bir nefes alacaktı.

Koltuğa oturup televizyonu açtığında ayaklarını da orta sehpaya uzatmış ilk defa bu evde bu kadar rahat oturmuştu. Kanalları gezerken hiç bir şey bulamamanın hüsranını yaşarken bir çizgi film kanalında şirinleri görünce izlemeye başlamıştı. Bir yandan da elini karnına koymuş bebeğiyle konuşuyordu.

"Annecim bak sana çizgi film açtım. Belki şu an bunu yapmam çok saçma ama ben bu yaşımda bunu izleyemeyeceğime göre tek bahanem sen kalıyorsun. Ama bak bu ikimizin arasında kalacak sakın anneyi ispiyonlamak yok"

Zeynep keyifle bebeğiyle konuşurken iki hafta önce onu neredeyse kaybedeceği aklına geldikçe kendi hala kötü hissediyordu. Şu hayata katlanmasının tek sebebi bebeğiyken onu kaybetseydi işte o zaman bu hayatın hiçbir anlamı kalmazdı.

Eli karnında televizyonu izlerken biten çizgi film ile televizyonu kapatıp yan tarafta duran telefonunu eline alıp abilerinin arayıp aramadığına baktığında aramamış olmalarına üzülmüştü. Düşük olayından ailesinin de haberi olmuştu. Ve abileri o gün eve gelmiş kardeşlerinin nasıl olduğuna bakmışlardı. Yiğit o eve girmemeye yemin etmesine rağmen sırf kardeşi için gelmişti.

O gün abilerinden bir sürü fırça yemişti. Bunların hepsi kendine neden dikkat etmediği konusundaydı. Bir süre kalıp gittiklerinden bundan sonra her gün telefonla arayıp onu soracaklarını söylemişlerdi. Özellikle de Yiğit bunu Serkan'ın gözüne baka baka söylemişti. Buradaki amacı ise hele bir karşı çık gör bak neler oluyor demekti.

O günden sonra abileri gelmemişti ama her gün arayıp nasıl olduğunu sormuşlardı. Bu gün aramamalarına ise şaşırmıştı Zeynep. Ancak belki işleri olduğunu düşünerek onları akşam aramaya karar verip telefonuna yüklediği oyunu oynamaya başladı.

Aradan geçen bir saat sonra kapı çaldığında yerinden kalkıp kapıyı açmaya gittiğinde karşısında Serkanı görünce şaşırmıştı.

"Ne bakıyorsun öyle ilk kez mi görüyorsun beni?"

"Hayır."

"İyi o zaman çekil de içeri gireyim."

Zeynep kenara çekildiğinde Serkan içeri girmiş elindeki poşeti Zeynebe uzatıp konuşmuştu.

"Birazdan maç başlayacak bunları hazırlayıp getir."

Zeynep Serkan'ın neden erken geldiğini anlayınca elindeki poşetle mutfağa gidip aldıklarına baktığını zaman gördüğü bira ve cipse yüzünü buruşturmuştu. Hiç sevmiyordu bu zıkkımı ve nasıl içtiklerini hala anlamıyordu. Cipsi tabağa boşaltıp biranın da ağzını açarak salona geldiğinde Serkan'ın koltuğa oturmuş ayaklarını da ortaya sehbaya uzatarak merakla maçın başlamasını beklediğin görünce elindekileri yanına bırakıp diğer koltuğa oturup öylesine televizyona bakmaya başlamıştı. Bir süre sonra gözleri yavaşça kapandığında kendi uykunun kollarına bırakmıştı.

Serkan heyecanla maçı izlerken biten birası ile Zeynebe seslenmişti. Ama onun kendisine cevap vermediğin gördüğünde kafasını ondan tarafa çevirip baktığında onun koltuğun köşesine kıvrılmış bir şekilde uyuduğunu görmüştü. Hiç oralı olmayıp tekrar televizyona odaklanmaya çalışsa da başarılı olamamıştı.

Çünkü Zeynep şu an hiç de rahat olmayan bir pozisyonda yatıyordu. Ve her ne kadar ondan nefret etse de sonuçta onun çocuğunu taşıdığı için ona acıyıp yerinden kalkarak Zeynebi kucaklayıp yatak odasına götürmüştü. Yatağa yatırdıktan sonra odadan çıkıp mutfağa giderek yeni bir bira açıp tekrar maçın önüne kurulmuştu.

Maç bittiğinde Serkan yerinden kalkıp odaya yürümeye başladığında hafiften başı dönüyordu. Üç tane bira içtiği için kafası biraz güzel olmuştu. Yalpalaya yalpalaya odaya geldiğinde kendini hemen yatağa attığında yan tarafında uyuyan Zeynep dikkatini çekince yavaşça ona yaklaşıp beline kollarını sararak vücutlarını birleştirdiğinde burnuna dolan Zeynebin kokusuyla boynuna küçük küçük öpücükler kondurmaya başladığında Zeynep gözlerini açmıştı.

İlk başta ne olduğun anlamaya çalışırken boynunda gezen dudaklar ve yoğun içki kokusu kısa sürede ne olduğunu anlamasına yardımcı olmuştu. Hemen kendini geri çekmek istediğinde Serkan buna izin vermedi.

"Serkan bırak beni."

"Hayır. Bu gece benim olacaksın."

"Serkan saçmalama doktorun dediklerini unuttun her halde iki ay bana elini süremezsin."

"Yemişim doktorunu onun bi bok bildiği yok hangi erkek iki ay dayanır?"

"Karısını sevip ona değer her erkek bunu yapabilir."

"İyi o zaman bizim için bir sıkıntı yok çünkü ben seni sevmiyorum o yüzden şimdi seninle sevişeceğim."

"Serkan bırak beni. Zaten leş gibi içki kokuyorsun midem bulanıyor."

"Zeynep sinir etme beni bu gece sevişeceğiz dediysem sevişeceğiz."

"Serkan lütfen-"

Zeynep cümlesini tamamlayamadan dudaklarına kapanan dudaklar ile susmak zorunda kalmıştı, Serkan onu öptüğünde Zeynep aldığı alkol tadı ile midesinde hissettiği yükselme sonucu hemen Serkanı üstünden itip banyoda giderek midesindekileri boşalttı. Geri geldiğinde Serkan yatağın içinde yüz üstü uzanmış bir şekilde bulmuştu. Zeynep yatağa yaklaştığında uyku ile uyanık arasında gidip gelen Serkan Zeynebin kalbinin kırılacağını düşünmeden konuştu.

"Bunu sen istedin Zeynep. Madem sen bana istediğimi vermiyorsun ben de başkasından alırım. Ama sakın karşıma geçip de neden yaptın diye sorma. "

Zeynep duydukları ile ağlamaya başladığında Serkanı seven kalbine bir kez daha lanet etmişti. Ne olurdu yüzü kadar kalbi de güzel olsaydı. Ama işte olmuyordu. Daha doğrusu Serkanda olmamıştı yüzünün güzelliği kalbine vuramamıştı. Bir kadın olarak her ne kadar kocasının onu sevmediğini bilse de bunları duymak canını yakmıştı. Ağlaya ağlaya gidip salonda uyuduğunda aslına bunun ilk ağlayarak uyuyacağı gece olmayacağını bilmiyordu.

Sınır: 180 oy 50 yorum

Bölüm bitti inşallah beğenirsiniz.

Diğer bölümle ilgili tahminlerinizi alayım. Ben diğer bölümü yazmak için resmen çıldırıyorum çünkü aklımda çok güzel şeyler var. Eğer sizde okumak için çıldırıyorsanız bence hemen sınır geçilmeli.

Lütfen herkes emeğime saygı duysun oy versin. Çünkü gerçekten de okunma sayısı ve sınır arasında çok büyük bir fark var. Beni anladığınızı düşünüyorum. Ve sınırın hemen geçilmesini bekliyorum.

Oy veren ve yorum yapan ve emeğime saygı duyan herkese çok teşekkür ederim.

Hepinizi seviyorum ve bölüm hakkındaki yorumlarınızı merakla bekliyorum sevgiyle kalın.😚

Continue Reading

You'll Also Like

3.5M 75.9K 28
Gökalp mahallesinde sonsuz aşkın ateşiyle kavrulan iki ayrı ruh... Almina, geçmişi acılarla dolu küçük bir kadındı. Bir gün ansızın yaşadığı şehir o...
4.4M 329K 58
"Bu kitap babası tarafından sevilmeyen ve hiç bir zaman sevilmeyeceğini düşünen kızlara ithafen yazılmıştır..." (Haziran-Temmuz ayları arasında kitap...
Unutursun By eniiiM

Teen Fiction

371K 24.7K 54
"Allah der ki, kimi benden çok seversen onu senden alırım. Ve ekler, onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım. Ve mevsim geçer gölge veren ağaç...
466K 21.9K 19
Yasmîn, annesiyle birlikte Zemheroğlu konağında çalışmaktadır. Zemheroğlu Mardin'in en köklü aşiretidir. Yasmîn'in babası bir gece ansızın annesini...