LAVİNİA (ölüm çiçeği)

By mihrininbahcesi

1.2M 75K 8.5K

Hayat hiç bir zaman adil olmamıştı. Bazı insanlar vardı, kendi yağında kavrulan elinde ki ile yetinebilen. Ba... More

1/Giriş
2/Özkan Ailesi
3/ÖZKAN VS ŞADOĞLU
4/KADER
5/YOSUN
6/HATIRALAR
7/PANO
8/DÜĞÜN HAZIRLIKLARI
9/WHİTE GARDEN
10/VERASET İLAMI
11/EVLENMEK Mİ?
12/GERÇEKLER
13/YUSUF
14/Enişte Almaya
15/Kaza
!DUYURU!
16/HAYIRLI İŞ
17/MAHALLE İMAMI
18/Sevgili Karıcım
19/BİLMECE
20/ŞİFRE
21/DENİZ ÖZKAN
22/KIVIRCIK
23/DÜĞÜNÜMÜZ VAR!!
24/DUBAİ
25/KIZARAN YANAKLAR
İFRİT GÜZELI
26/AÇIĞA ÇIKAN SIR
27/GEÇMİŞ
28/İstanbul'u Yakıyoruz
29/İTİRAF
30/Kız İsteme
31/Yusuf'un Kalbi
32/Akif Hancı
33/Oyun Bitti!
34/Her Şey Bitti!
35/MAHKEME
36/YANGIN
Röportaj
37/Yeni Başlangıçlar
38/ŞİDDET!
39/Romantizm %100
Özel Bölüm/Hamileyim
Yeni Bir Hikaye
YOUTUBE!

40/Elveda!Final

27.9K 1.6K 357
By mihrininbahcesi

DÜZENLENDİ✔

Allah'a hamd olsun.

Resulullah sallallahu aleyhi vesellem Medine'ye geldiğinde Medinelilerin kutladıkları iki gün vardı. Resulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: 'Şüphesiz Allah bu iki günü daha hayırlı olanıyla değiştirdi. Bunlar; Kurban bayramı ve Ramazan bayramıdır.

Allah eğlence ve kutlama olan iki gününü zikir, şükür, mağfiret ve af günleri ile değiştirmiştir.

Mümin bir kimse için bu dünyada üç bayram vardır:

Her hafta tekrar eden bayram, her sene birer defa gelen iki bayram, sünnete göre bu bayramlar tekrar etmez. Her hafta tekrar eden bayrama gelince, o Cuma Günü'dür.

Senede tekrar etmeden gelen iki bayrama gelince, şüphesiz bu iki bayramın her biri yılda sadece bir defa gelirler.

Birinci Bayram: Ramazan orucunda sonra gelen Ramazan Bayramıdır. Ramazan orucunun tamamlanmasından sonra kutlanır. Oruç İslam'ın şartlarından üçüncü şarttır. Müslüman üzerlerine farz olan Ramazan ayının orucunu tamamladıklarında, bu oruçlarının tamamlamaların karşılık Allah onara toplanıp Allah'ın verdiği nimetlere karşılık Allah' a şükür etmek, zikir etmek, tekbirler getirebilecekleri bir bayram ile ödüllendirmiştir. Allah bu bayramda Müslümanlara aynı şekilde namaz ve sadakayı da meşru kılmıştır.

İkinci Bayram: Zilhicce ayının 10. Günü olan Kurban bayramıdır. Kurban bayramı iki bayramın en büyüğü ve en faziletlisidir. Kurban bayramı haccın tamamlanmasından sonra kutlanır. Müslümanlar haclarını tamamladıklarında günahları affedilir.

Şüphesiz hac Arefe günü vakfeye durularak tamamlanır. Arefe'de vakfeye durmak haccın en büyük şartıdır. Çünkü Resulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: 'Hac arafe'dir.'

Arefe günü ateşten kurtulma günüdür. Allah Arefe gününde Müslüman ülkelerden vakfeye duranları ve durmayan Müslümanları cehennemden azad eder. Bundan dolayıdır ki Arefe'den sonraki gün bütün Müslümanlar tarafından bütün Müslüman devletlerde bayram olarak kutlanır. Hacda olanlar ve olmayıp ülkelerinde olan diğer Müslümanlar tarafından kutlanır.

Bütün Müslümanlara ibadet etmekle Allah'a yakınlaşma meşru kılınmıştır. Bu ibadet kurbanların kanını akıtmakla olur.

Bu günün faziletleri aşağıdakilerle özetlenebilir:

1.Allah katında en hayırlı gündür:

İbn Kayyım Rahimehullah Zadul Mead adlı eserinde şöyle demiştir: 'Allah katında en hayırlı gün Kurban bayramı günüdür. Kurban bayramı günü büyük hacc günüdür. Çünkü Resulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: 'Allah katında en hayırlı gün Kurban bayramı günüdür.'

2.O büyük hacc günüdür:

İbn Ömer Radiyallahuanhuma gelen rivayete göre İbn Ömer şöyle dedi: Resulullah sallallahu aleyhi vesellem hacını yaptığı hac döneminde Kurban Bayramı günü şeytan taşlama bölgesinde durdu ve bugünün büyük hacc günü olduğunu söyledi.'

Kurban bayramı günü en büyük olmasının nedeni Haccın en faziletli amellerin bugün yapılmasından dolayıdır. Nitekim hacılar bu gün içerisinde aşağıdaki ibadetleri yaparlar:

1.Şeytan Taşlama

2.Kurban Kesmek

3.Tıraş Olmak ya da Saçlarını Kısaltmak

4.Tavaf

5.Sa'y

3. Bu gün Müslümanların bayram günüdür:
Resulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: ' Arefe günü, Kurban bayramı günü ve Teşrik günleri biz Müslümanların bayramıdır, ve bu günler yeme içme günleridir.'Allah en iyi bilendir.

Kurban bayramınız mübarek olsun😊

*****

Bulaşıkları makinaya atıp salona geçtim.Bütün gün can sıkıntısından girmediğim köşe,bucak kalmamıştı.Yusuf şimdi bu halimi görseydi kesinlikle kaos çıkartırdı.Zaten onun yüzünden işide bırakmak zorunda kalmıştım.Neymiş efendim hamile hamile çalışılır mı?

Daha 5 aylık olmasına rağmen ne çalışmama ne de evde temizlik yapmama izin veriyordu.Üstüne üstlük Hatice ablayı da tembihlemiş yerden bir çöp bile kaldırsam hemen haberi oluyordu.Allah'tan Hatice abla alışverişe çıkmıştıda rahat bir nefes alabilmiştim.

Akşamları Yusuf gündüzleri gölgesi Hatice abla bana şu bes ayı zehir etmişti.Bera'ya göre ise bu çok normal bir durummuş.Demir'in ona olan tavrını anlatınca Yusuf'a şükür etme konumuna gelmiştim.Her zaman oturduğum cam kenarında ki koltuğa oturmak isteyince giren krampla iki büklüm oldum.

Son bir haftadır oldukça artçı olan bu ağrılardan Yusuf'un haberi yoktu.Yine söylemek istemedim ama bu sefer ki diğerlerinden daha inatçı çıkıp geçmek bilmedi.Bir elim belimde bir elim karnımda zar zor dikelip telefonuma ulaştım.Yusuf'un numarasını tuşlarken sık sık nefes almayı da unutmadım.

Telefon üçüncü çalıştan sonra meşgule atılınca telefonu koltuğa doğru attım.Bu adam neden meşgule almıştı şimdi,normal de ilk seferde açılan telefon bugün üç kez çalmış ve meşgule atılmıştı.Tabi yardıma ihtiyacım vardı ya sen de meşgul ol Yusuf.

Bu sefer ki ağrı daha şiddetli olunca iki büklüm eğilip dişlerimi sıkmaya başladım.Doğum başlamamıştı değil mi?Şuan daha beş aylıktı olamazdı.Hamilelik hormonlarım yüzünden sakin olamazken bir yandan ağlıyor bir yandan da az önce koltuğa fırlattığım telefonumu almaya çalışıyordum.

Aklıma ilk gelen isim beş ay boyunca her gün yanımda olan Sıraç abim oldu.Ağrılarım yüzünden telefonu tutamayacak raddeye gelince hoparlörlere alıp tekrar koltuğa attım.İlk çalışta açıldığı için şanslıydım.

"Efendim güzelim."

"Abi,çok kötüyüm ve Yusuf'a ulaşamıyorum."

Arkadan gelen düşme ve kırılma sesleri arasında Sıraç abimin sesini duymakta zorlandım.En son duyduğum şey geliyorum oldu ve telefon kapandı.Aradan on dakika geçmiş ve sancılar daha çekilmez hale gelmişti ama Sıraç abim hala ortada yoktu.Bu süre zarfında ise durmadan Yusuf'u aramıştım ama o açmamışdı.

Sıraç abim hala gelmezken ambulansı aramaya karar verdim yoksa bebeğim için her şey çok geç olacaktı.
Ambulansı aradıktan beş dakika sonra evde olunca içime endişe tohumları serpildi.Ne Yusuf telefonu açıyordu ne de Sıraç abim.

Ambulans görevlileri sayesinde en yakın hastahaneye giderken durmadan birilerini aramıştım ama hiç kimse açmamıştı.Sinan,Demir abi,Murat abi hatta Sıraç abim hiç biri ortada yoktu ve Yusuf'un telefonu artık çalmıyordu.

"Evet genç annemiz nasıl bakalım."

Doktorun bu sıcak tavrı beni her ne kadar sakinleştirsede aklım hala Yusuf'da idi.

"Ben iyiyim kızım nasıl?O iyi mi?"

"İyi,kızınız da oğlunuz da gayet sağlıklı."

"NE!"

Ben yanlış duymamıştım değil mi?Bir kız bir de oğlan demişti.Karnım da bir değil iki can taşıyordum.Heyecanım iki kat daha fazla artarken bozulan hormonlarım sayesinde hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.Doktor bana şaşkın şaşkın bakarken neden ağladığımı anlamaya çalışıyor gibiydi.

Hem heyecan hem az evvel ki korkum hem de hamilelik hormonlarım bir araya gelince ben bile kendime şaşırmıyor değildim.Bayan doktor beni sakinleştirmek için uğraşırken hızla açılan kapı ile odağını değiştirdi.Ben hıçkıra hıçkıra ağlarken yanı başımda duran adamın tanıdık kokusu ile ona sarıldım.

Yusuf gelmişti!

"N-nerdesin s-sen?"

Hıçkırıklarım arasında her ne kadar konuşmaya çabalasam da zorlanıyordum.Oda da sadece ikimiz kalmıştık Yusuf beni kucağına çekerken hem ona muhtaçtım hem de kızgındım.Muhtaçtım çünkü onsuz yaşayamazdım,kızgındım çünkü yanımda değildi ben kızımı kaybettiğimi sanarken yanımda değildi.

"Özür dilerim güzelim,çok özür dilerim.Yanındayım,yanınızdayım."

"Değildin!Aradım açmadın."

"İşim vardı yosunum yoksa açmazmıydım o lanet telefonu."

Elimle omzuna vurup "Lanet okuma."diye bağırıp geri çekildim.Yusuf ise hiç bozulmadan geri çekilip ayak ucuma oturdu.Ellerimi sıkı sıkıya tutup gözlerini gözlerime kenetledi.

"Nasılsınız güzelim."

"İyiyiz.'

"Öyleyse neden ağlıyorsun."

Omuzlarımı silkip gözlerimi kaçırdım.Şimdi nasıl söyleyecektim bir bebeğimiz daha olacak diye ayrıca beş ay boyunca nasıl olurda haberimiz olmazdı.Yusuf'un evhamlı halleri yüzünden neredeyse her hafta doktora gidip kontrol oluyordum ama doktorum bana hiç ikinci bir çocuktan bahsetmemişti.Ben çikolata gözlüme nasıl açıklayacağımı düşünürken içeri giren doktor ile rahat bir nefes aldım.

"Tekrar geçmiş olsun Korel hanım."

"Sağolun doktor hanım."

"Aklınızda ki soruların çoğu gözünüze yansımış durumda.Bunca ay nasıl saklandığını merak ediyorsunuzdur."

"Saklanan nedir?"

Doktorun açıklamasıyla araya giren Yusuf'u umursamadan yerimde doğrulup tekrar doktora döndüm.

"Evet!Yani koskoca beş ay boyunca nasıl haberimiz olmaz.Her hafta doktor kontrolüne gittiğime rağmen nasıl olur da belli olmaz."

"Bunun tıbbi olarak tek bir açıklaması var o da gizli gebelik."

"Gizli gebelik mi?'

"Yeter!Bana ne olduğunu biri anlayacak mı?"

Daha fazla sakin kalamayan Yusuf araya girince artık ona anlatmanın vakti gelmişti.Önce derin bir soluk çektim içime sonra yanımda duran koca adamının elini tutup gözlerine baktım.

"Yusuf?"

"Anlat güzelim."

"Bizim bir kızımız olacak ya hani."

"Kızım taksit taksit anlatmasana şunu."

"Biraz sabırlı olamazmısın adının hakkını versen diyorum."

"Olamam konu sensen asla sabırlı bir adam olamam."

"Tamam o zaman devam ediyorum.Bizim sadece kızımız olmayacak."

"B-buda ne demek?"

"İkiz!"

"İkiz?"

"Hıhı ikiz."

Sessizlik.Beni anlamıştı değil mı?Hamile olduğumu duyduğu an bile böyle tepki vermemişti.Bağırıp çağırmış hatta mutluluktan kurban bile kesmişti ama şimdi sakindi, durgundu.Yoksa istemiyormuydu,tek çocuk mu istiyordu.

"Yusuf!"

"Yusuf!"

"İkiz mi?Bizim şimdi iki çocuğumuz mu olacak."

"Evet iki çocuğumuz olacak."

"O da kız mı?"

Başımı iki yana sallayıp "Hayır oğlan!"dedim.Sonrasında Yusuf hızla yataktan kalkıp bağırmaya başladı.

"Allahhhhhh!Baba oluyorum,yeniden baba oluyorum."

Bir yandan bağıran bir yandan da alnıma öpücük konduran Yusuf resmen hastaneyi ayağa kaldırdı.Doktorumuz oldukça anlayışlı olduğu için ses etmeden bizi izliyordu daha doğrusu Yusuf'un yaptığı şebeklikleri izliyordu.Çikolata gözlüm bağırarak sevinmeye devam ederken odanın kapısı bir kez daha açıldı ve şaşkın bakışlarıyla bütün dostlarımız tek tek içeriye doluştu.

"Hayırdır Yusuf'um neye borçluyuz bu neşeni."

"Abi baba oluyorum."

Demir abi gibi herkes tuhaf tuhaf Yusuf'a bakarken onlara hak veriyordum.Zaten hepsi baba olacağını biliyordu.Bu ne saçma bir açıklamaydı böyle.

"Kardeşim bu yeni bir şey değil ki,biz bunu beş aydır biliyoruz."

"Sinan oğlum oluyor."

"Nasıl bebeğin cinsiyeti mi değişmiş."

Bu soruyu soran Bera'ydı.Allah aşkına cinsiyet nasıl değişebilirdi.Sadece bilinmezlik olabilirdi.Herkes ona tuhaf tuhaf bakarken o da ne var dercesine omzunu sallamak ile yetinti.

"İkinci kez baba oluyorum.İkizlermiş!"

Yusuf bağıra bağıra tüm hastaneye ikizlerimizin olacağını duyururken bütün dostlarımızdan şaşkınlık nidaları yükseldi.

"Şimdi enişte bey senin bu yaygaran sırf oğlun olacak diye öyle mi?

"Erkek adamın erkek çocuğu olur kızım,tabi ki de ondan bu havalar."

Aslı ve Sinan yine kendi araların da tartışacak bir konu bulmuşlardı bile,zaten Sinan'ın Aslı'ya takılmadığı bir dakika bile yoktu ki!Ne zaman yan yana gelseler kedi köpek gibi didişip duruyorlardı.

"Sağlıklı olsunlar da gerisi önemli değil benim için."

Benim çikolata gözlüm tartışmaya çok güzel bir şekilde son verince herkes gülmeye başladı.Ardından bir kez daha sırayla tebrik etmeye başladılar.Tabi Sinan yine farkını ortaya koydu.

"Abicim Allah analı babalı büyütsün insaAllah.Altınlar birdi iki oldu şimdi."

"Ayy aynen yaa şimdi oda da sorun oldu biz her şeyi kız bebek için tasarladık.Şimdi ne yapacağız Korel."

"Merak etme Aslı daha dört ay var oğlum için de herşeyi hallederiz insaAllah."

Yusuf Sinan'dan kurtulur kurtulmaz soluğu yanı başımda alıp elini ellerimin üzerine koydu.

"Merak etme güzelim her şey hallolur."

Avucumda ki elleri sıkıca sararak karşılık verirken ikimizde gülümsedik.Sıraç abim koşarak odaya girerken kan ter içindeydi.Benden ardı arkası kesilmeyen özürler dilemeye çoktan başlamıştı bile.Başına gelen olayı duyunca ona hak verdim.Bizim eve doğru gelirken bir genç kızın zorla alıkonulduğunu görmüş ve yardım etmek zorunda kalmıştı.

Çok şükür kızı sağ salim kurtarmış ve ailesine teslim etmişti şimdi oda yanımıza gelmiş küçücük odanın bir kenarında oturuyordu.

"Eee yeni gelin,kızımızın adı belli oğlanın adı ne olacak."

"Bilmem ki Bera."Bunu söylerken Yusuf ile göz göze geldim o da bana tebessüm ederek kendi fikrini öne söyledi.

"Kızımızın adı Aselhan,oğlumuzun adı da ona uygun olsun istiyorum."

"Asilhan'a ne dersin Yusuf'um."

Demir abi kendi fikrini ortaya atınca Bera hemen atladı.

"Demir!Bırakta kendi çocuklarının isimlerine kendileri karar versinler.Neden insanları etkiliyorsun."

"Ben ne dedim şimdi yavrum."

Bera'nın konuşmaya niyeti vardı belliydi bu ama ona izin vermeden hemen araya girdim.

"Ben çok beğendim sen ne dersin hayatım."

Yusuf'un yüzünde ki tebessüm açıkça ne istediğini belli etsede yine sormak istedim.Karnıma koyduğu eli bir an içimi titretsede hızla kendime gelip herkes gibi bende sevdiğim adamı dinledim.

"Hayırlısıyla aramıza hoşgeldiniz Aselhan ve Asilhan."

******

Elimde meyve tabağı önümde binbir çeşit abur cubur ile televizyonun başına kurulmuş internetten açtığım bir filmi izliyordum.Şöyle bir düşününce bütün hayatım çalışmakla geçmişti.Hiç kendime ayıracak vaktim olmamıştı.Bundan asla şikayetçi değildim ne de olsa çalışan demir ışıldardı ama böyle ayağımı uzatmış keyfime bakerken de zamanın da kendime çok yüklendiğimi fark ettim.

Film bitince televizyonu kapatıp duvarda ki saate baktım.Neredeyse altıya geliyordu ve Yusuf birazdan evde olurdu.Eğer ki beni böyle abur cubur yerken görürse kıyamet kopardı.Zaten son bir haftadır başımın etini yiyordu.Neymiş efendim ben hiç sağlıklı beslenmiyormuşum,çocuklar benim yüzünden sağlıksız olacakmış.

Hayır sanki ben istiyordum.Bu ufak tırtıllar istemese ben niye yiyeyim öyle değil mi ama,neyse Hatice abla yemekleri yapmış evine gitmişti az sonra Yusuf'da damlardı.En iyisi o gelmeden buraları toplamaktı.

Son tabağıda bulaşık makinesine attıktan sonra havalandırdığım salona geçip beş buçuk aydır oturduğum koltuğa kuruldum.Yusuf bu koltuğu bana özel almıştı.Ben diyorum bu adam manyak diye ama kimse bana inanmıyor.Daha iki aylık hamile iken aramış taramış en rahat koltuklardan alıp gelmişti.Bu da yetmezmiş gibi beş aydır okumadığı çocuk dergisi, kitabı kalmamıştı.

Hayır ben bile bu kadar önem vermiyordum anneleri olarak ama Yusuf maşaAllahı vardı yani,elin de olsa üç beş adam tutar hamilelik sürecinden okul dönemlerine kadar yapılacak her şeyi araştırır bir bir uygulardı.Tabi sadece çocuklarımızı düşünmüyordu.Bana gösterdiği özen ve önem ise hatsafada idi.

Bırakın elimi sıcak sudan soğuk suya sokmak önümde duran kumandayı bile almama izin vermiyordu.Resmen bana camdan insan muamelesi yapıyordu.Her ne kadar annem ve Nazlı anne bunların normal olduğunu söylese de ben asla normal karşılayamazdım.Çevremde evli ve hamile olan arkadaşlarım vardı ve hepsi neredeyse karınları burunlarında olmalarına rağmen çalışmaya devam ediyorlardı.

Ayaklarımı uzatmış koltukta pineklemeye devam ederken evin kapısı açıldı ve anahtarın vestiyere bırakılma sesi geldi.Sonun da eve gelebilmişti.Onsuz gerçekten de bu ev hiç çekilmiyordu.

"Hayatım sen mi geldin?"

"Selamun aleyküm güzelim.Ben geldim."

Omzuna astığı ceketi ve dirseklerine kadar katladığı gömleği ile yorgun bir şekilde içeri giren adamla kalbim dört nala koşmaya başladı.Son zamanlarda sırf sünnet diye sakalını uzatmaya başlayan Yusuf gerçekten nefes kesiciydi.

"Aleykum selam.Hoşgeldin."

Elinde ki ceketi rasgele bir koltuğa fırlatıp yanıma geldi ve alnıma sıcak bir öpücük kondurdu.Daha sonra beni biraz iterek yanıma uzanıp başını dizims yerleştirdi.Artık bir rutin haline gelen bu hareketiyle elim saçlarını buldu.Her gün işten geldikten sonra önce alnıma küçük bir buse kondurur sonra da başını dizlerime koyup günün yorgunluğunu atmaya çalışırdı.

"Günün nasıl geçti güzelim."

"Her zaman ki gibi sıkıcı."

"Her zaman ki gibi şikayetçi."

Elimi omzuna geçirip tekrar saçlarına doğru çıkardım.

"Bana bak adam saçların elimin altında yolmayayım şimdi."

"Sen bana kıyamazsın ki hatun."

Yine hatun deyip beni hipnozite etmeyi başarmıştı işte.Dizimde olan başına doğru gelip yanağına kocaman bir öpücük kondurdum.Geri çekilecekken vazgeçip alnı ile saçının bitiş yerinden öpüp tekrar sırtımı koltuğa dayadım.

"Senin günün nasıl geçti adam."

"Yorgunum,hiç bir şey bilmiyorum.Tek istediğim yüzümü kucağına koymak başımın üzerinden dolaşan elini hissetmek ve sonsuza dek öyle kalmak hatun."

Hiç bir şey demedim,daha doğrusu diyemedim.Eğer tek isteği buysa ben sonsuza dek böyle kalmaya razıydım.Ayaklarını koltuğa doğru uzatınca bende başımı geriye yasladım ve öylece uyaya kaldık.

Kulaklarıma çalınan ezan sesiyle gözlerimi zar zor açtım.Hava kararmaya yüz tutmuştu anlaşılan yatsı okunuyordu.Uykulu gözlerimi bir kaç kez ovalayıp kucağımda yatan eşsiz adama döndüm.Öyle huzurlu ve öyle güzel yatıyordu ki bir an ona imrendim.Cami imamının sesi son bulurken artık Yusuf'u uyandırmak zorundaydım.

"Yusuf."

"Hayatım."

Omzunu bir kez daha dürttüm ama yine ses yoktu.

"Canım."

"Sevgilim."

Ama bu kadar romantizim yeterdi.

"Uyansana be adam!"

"Ne oldu,sancın mı var?Yoksa doğum mu başladı!Ne gülüyorsun kadın,çantan nerede!"

"Sakin ol koca adam ben iyiyim sadece ezan okundu ve bende seni uyandırdım."

"Öperek uyandır olmadı bir iki tatlı söz söyle de öyle uyandır.Neden bağırarak uyandırıyorsun be hatun.Aklım çıktı."

Kucağımdan kalkıp tam karşıma oturunca gülerek onu izledim. Kıyamam ya sırf benim için diken üzerinde uyuyordu.Tabi geçen hafta hastahaneye kaldırılınca ödü kopmuştu bir de işleri yüzünden telefonu sessize almış ardından inşaat alanına gidice telefon çekmez olmuştu ve bende ne ona ne de diğerlerine ulaşabilmiştim.Ee sütten ağzı yanınca yoğurdu üfleyerek yiyordu yiğidim.

"Ama o kadar seslendim Yusuf dedim, canım dedim,hayatım dedim,aşkım dedim kalkmadın ben ne yapayım."

"Sen aşkım dedin!"

"Tamam belki onu dememiş olabilirim ama valla diğerlerini dedim."

Gür kahkası salonu inletirken çattığım kaşlarımla bütün sinirimi ona yönelttim.

"Ne gülüyorsun be adam."

"Hatun erkeğin odununu gördüm ama kadının odun olanını da ilk defa sende görüyorum."

"S-Sen şimdi bana odun mu dedin."

Cevap vermeden koltuktan kalkıp hole doğru ilerlemeye başladı ve arkasından bağıran beni susturma için kısa bir cevap verdi.

"Söylenmeyi kes de kalk abdest al vakit geçiyor benim odun yarim."

Söylene söylene uzandığım koltuktan kalkıp alt kattaki lavaboya girdim.Güzelce abdestimi aldıktan sonra namazlıklarımı giyinip alt katta ki küçük odaya geçtim.Yusuf arka arka ya seccadeleri sererken kapı önünde durup bir müddet onu izledim.Hamile olduğumu öğrendiğim ilk haftanın sabahı çalan alarmla namaza uyanmak yerine yanağıma bırakılan sulu öpücüklerle uyanmıştım.Gözümü açtığımda ise çikolata gözleri ve insan öldüren gülümsemesi ile karşılaştım.

Ben ona böyle mest olmuşken ağzından çıkan kelimelerle beni bir kez daha kendine hayran bırakmış ve aşık etmişti.Sözleri hala dün gibi aklımdaydı."Uyan bakalım uyuyan sultan kocan bugün sana imamlık edecek."Allah'a binlerce kez şükürler olsun ki bana Yusuf gibi güzel bir adamı bahşetmişti.O günden bu güne bir vakit namazını es geçmemişti.Bir de yetmezmiş gibi her sabah,akşam ve yatsı namazlarında bana imamlık ediyordu.Bunların en güzeli ise onun kur-an öğrenme aşkıydı.

Her akşam bir saat mutlaka benden ders alırdı.Daha iki gün önce kurana geçmesine rağmen maşaAllahı vardı.Kelamları öyle güzel zikir ediyordu ki hayatımın geri kalan bütün yıllarında ondan kuran-ı kerim tilaveti dinleyebilirdim.Yaradan ona öyle güzel bir ses bahsetmiş ki onun sesi ile kuran-ı dinleyen her kim varsa resmen imana gelirdi ve ben bu sesi her gün duyduğum için Allah'ın sevilen kullarındandım.

"Vakit geçiyor hatun gel artık."

Ben onu düşünürken geçen zamanın olduğum mekanın farkına varamıyorumdu ki.Şimdi için de namaz kıldığımız oda kırmızının bütün tonlarını içinde bulunduruyordu.Yusuf odayı küçükken gittiğimiz kur-an kurslarına benzetmiş ve içine bir sürü cüz,kuran vb.şeyleri doldurmuştu.Ona bu kadar şeyin fazla olduğunu söylediğimde ise "Çocuklarımız doğduğu zaman güzeller güzeli annelerinden burada dinlerini öğrenecek ve Allah'ı zikir edecekler."demişti.

Hemen arkasında yerimi almadan önce ağzımdan dökülen kelimelerin tanıdıklığıyla ikimizinde yüzünden büyük bir gülümseme belirdi.

"Hangi küçük sevabımın büyük karşılığısın bilmem ki yarim."

****

Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetlerine...

Allah'u teâla her müslümanın gönlüne göre versin.InşaAllah bizler de günün birinde Allah yoluna baş koymuş hayat arkadaşları ile karşılaşırız inşaAllah.

İyisiyle kötüsüyle yolun sonuna geldik sevgili çiçekler.Bu bir veda değil bunu sakın unutmayın kısa bir ayrılık sadece.

Tam olarak tarihi bilmiyor olsam da yaklaşık 3-4 aya yakındır sizlerle beraberdim.Yaptığınız her yorum emin olun yüzümde tebessümler açmasına sebep oldu ve yayınladığım her bölümün de sizin yüzünüzde tebessüm açtıysa ne mutlu bana.

Unutmayın ben kitabi sizlere islami olarak ışık tutması için yazmadım.Elbette ki benim de nefsime yenik düşerek islamdan aykırı yazdığım şeyler olmuştur.Benim tek gayem kalp gözünüzün açılmasını istemek.Bir kadın nasıl mini etek giyiyor diye onu yadırgamak bize düşmezse bir tesettürlünün de nefsine yenik düşerek yaptığı şeyleri yadırgamak bize düşmez.Bizler kusur arayanlardan değil kusur kapatanlardan olmalıyız.

Yusuf ve Korel'in hikayesini yazdığımdan bu yana benimle, bizimle birlikte olan ablalarıma,kardeşlerime ve arkadaşlarımı çok çok teşekkür ediyorum Allah hepinizden razı olsun. InşaAllah bu desteğinizi diğer tüm seriler için de devam ettirirsiniz.

Unutmadan özel bölümler için kitabı takipte kalmayı unutmayın.

Bir sonra ki seride görüşmek dileğiyle kendinize çok iyi bakın Allah'a emanet olun çiçekler😍😍🤗

Hepinizi özleyecek olan yazarınız Mihriban...🤗

Continue Reading

You'll Also Like

1M 49.2K 44
Mimarlık son sınıf öğrencisi olan Feride Erva Önay, okulunun bitmesi için günler sayarken hayatının son derece yolunda olduğunu düşünmektedir. Artık...
12.9K 758 8
bedel uğruna evlenen kadın herşeye rağmen sevdi adamı çocuğu olmuyor diye üstüne kuma getirildi güçlü aşiret kadınlarınından biriydi Zilan aşkı uğrun...
25.5K 3K 34
"Benim değil. Koruduğun inancının muhafızısın." dediğimde aniden gözlerime baktı. Bir kılıç kadar keskindi bakışı. Gülümsedim. Kaşları çatık hayretle...
29.6K 1.5K 9
Komedi tarzı bir hikayedir. İstanbul'lu götü pullu. İşte tam beni anlatan iki kelime. İstanbul'luydum, parasız, pulsuz, yalancı, üç kağıtçı, romanti...