LAVİNİA (ölüm çiçeği)

By mihrininbahcesi

1.2M 74.9K 8.5K

Hayat hiç bir zaman adil olmamıştı. Bazı insanlar vardı, kendi yağında kavrulan elinde ki ile yetinebilen. Ba... More

1/Giriş
2/Özkan Ailesi
3/ÖZKAN VS ŞADOĞLU
4/KADER
5/YOSUN
6/HATIRALAR
7/PANO
8/DÜĞÜN HAZIRLIKLARI
9/WHİTE GARDEN
10/VERASET İLAMI
11/EVLENMEK Mİ?
12/GERÇEKLER
13/YUSUF
14/Enişte Almaya
15/Kaza
!DUYURU!
16/HAYIRLI İŞ
17/MAHALLE İMAMI
18/Sevgili Karıcım
19/BİLMECE
20/ŞİFRE
21/DENİZ ÖZKAN
23/DÜĞÜNÜMÜZ VAR!!
24/DUBAİ
25/KIZARAN YANAKLAR
İFRİT GÜZELI
26/AÇIĞA ÇIKAN SIR
27/GEÇMİŞ
28/İstanbul'u Yakıyoruz
29/İTİRAF
30/Kız İsteme
31/Yusuf'un Kalbi
32/Akif Hancı
33/Oyun Bitti!
34/Her Şey Bitti!
35/MAHKEME
36/YANGIN
Röportaj
37/Yeni Başlangıçlar
38/ŞİDDET!
39/Romantizm %100
40/Elveda!Final
Özel Bölüm/Hamileyim
Yeni Bir Hikaye
YOUTUBE!

22/KIVIRCIK

23.8K 1.6K 148
By mihrininbahcesi

DÜZENLENDİ✔

Multi; Demir Soylu

Kadın;
Yediği yemekle değil,gördüğü sevgiyle doyar.Harcadığın para kadar değil,gösterdiğin sevgi kadar güzelleşir.Aldığı solukla değil,verdiğin güvenle yaşar.Öptüğün dudakla değil,ettiğin duayla mutlu olur.Ve bir kadını anlamıyorsun bil ki sözleriyle değil,gözleriyle konuşuyordur.
İyi anlayın.



İçinde bir yer sanki lime lime etinden ayrılıyor gibiydi,sebebi belliydi ama nedeni işte orası bilinmezdi.Bu hissi ilk defa yaşıyordu ve bundan hiç de hoşnut değildi.Ne olmuştu,nasıl olmuştu hiç bir fikri yoktu ama bunu yapanı biliyordu.

Yusuf içinde  kopan fırtınaya anlam veremez bir şekilde oturduğu küçük ve rahatsız edici hastahane sandalyesinden hızla kalkıp kendini koridora attı.Arkasından ona seslenen annesini duymamazlıktan gelip temiz hava alabilmek için bahçeye çıktı.Sağ eli ile boynundaki kravatı söküp bir köşeye fırlattı ve sinirle kendini boş  bankın üzerine bıraktı.

"Kardeşim?"

Sinan,Yusuf'tan telefon alır almaz önce restoranta uğramış sonra da soluğu hastahanede almıştı. Arkadaşının dağılmış halini görünce Korel'e verdiği değeri daha net anlamıştı.Hala Korel ile tanışamamışdı ama kız gözünü ilk açtığında onunla tanışacak ve kardeşini bu hale getiren kızı bir de kendi gözleri ile görecekti.

"Kayıtları getirdin mi Sinan?"

Yusuf kaza anını görememişti.Korel şefi görmek için yanlarından ayrılınca o da gelen telefon  ile masadan kalmış restorantın arka kapısına doğru ilerlemişti.İşler ile ilgili çıkan ufak pürüzü buradan halledemeyeceğini anladığında sıkıntıyla nefesini dışarı vermiş ve yangın merdivenlerinden mutfak bölümüne geçmişti.Korel'e haber verip ayrılacakken bir çığlık sesi duymuştu ve sesin sahibini hemen tanımıştı.

Bu onun Yosun'uydu.Hızla merdivenlerin olduğu kısama koşarken ayaklarının dibine düşen kadın ile kalbi atmayı bırakmış ve kanı çekilmişti adeta.Kızın kanlar içinde görüntüsü aklına geldikçe çıldıracak gibi oluyordu.Anlık sinirle kafasını merdivenlerin başında  duran adama çevirdiğinde yıllardır karşı karşıya geldiği o iti görmüştü.

Deniz Özkan!

Sinan'ın elinde çevirdiği telefonunu alıp hızla galeriye girdi.Korel'in tadavisi devam ederken onu bu hale getiren şerefsizi bulacak ve cezasını kesecekti.Kendine geldiğinde Sinan'ı arayıp kamera kayıtlarını almasını istemişti.Galeriye  girerek  ilk sırada duran videoyu açtı ve yeşil gözlerin sahibinin kameranın açısına girişini izledi.

Mutfağa girmiş ve yaklaşık yirmi dakika sonra çıkmıştı.İşte ne olduysa o ara olmuştu.Deniz şerefsizi kızın koluna asılıp onu kendine  çevirmişti.Konuşmaları daha net duymak için telefonun sesini bir kaç kademe yükseltmişti.Kendi kadınına ettiği hakaretler adamı haddinden fazla öfkelenirmişti.

Büyük cüssesi sinirlendiği için kasları gerilmiş ve dışarıdan ulaşılmaz bir görüntü sergiliyordu.Adi herifin son sözlerinden sonra telefonu adeta parçalayacak şekilde sıkmaya başlamış ama yarım saniye sonra bütün siniri kuş olup uçmuştu çünkü küçük kadını o lafları adamın ağzına tıkıp yüzüne sert bir tokat geçirmişti. Yusuf,Korel'in bu hareketi ile kızıyla gurun duyan bir baba edasıyla göğsünü kabartmış ve farkında olmadan mırıldanmıştı.

"İşte benim kızım!"

Tabi tam yanında duran Sinan Yusuf'un bu halini de mırıldandığı cümleyide duymuştu.Videonun geri kalanından Yusuf çıldırmış gibi ayağa kalkıp telefonu bahçenin en uzak köşesine fırlatmıştı.Sinan hava da uçan telefonu ile şaşkınca arkadaşına döndü.

"Lan!Oğlum telefonumdan ne istedin."

"S...... telefonunu da seni de!Bana o herifi bul Sinan!Bana o adi piçi  bul! Bir saate kalmadan Deniz ÖZKAN'ı bulacaksın!"

Sinan arkadaşının esip gürlemesiyle oturduğu banktan kalkıp yanına geldi.Elini omzuna koyarak arkadaşını sakinleştirmeye çalıştı.

"Sakın ol Yusuf.Bak bu işi bırak kanunlar halletsin,sana söz o şerefsizin içeri girmesi için elimden geleni yapacağım."

Sinan bu sözleri söylerken kendine oldukça güveniyordu ne de olsa  babası adı geçen bir milletvekiliydi ve bu da Sinan'a ister istemez güç veriyordu.

"Başlatma lan kanununa.O it içeri girer mi sanıyorsun.Eli kolu uzun o piçin!"

"Abi kendin diyorsun,bak bu Deniz sağlam ayakkabı değil.Arkası sağlam,başını belaya sokma!"

Yusuf, Deniz'e olan öfkesini arkadaşından çıkarmak istercesine boğazına sarıldı.

"Sen ne dediğin farkındamısın lan!Eli kolu uzun diye korkup geri mi çekileceğim.Benim kadınıma el kaldıran herifi rahat bırakacağımı mı sanıyorsun."

Sinan arkadaşının şu anki acısını bildiğinden ona saldırmasını umursamadı.Deniz karanlık adamdı ne pislik varsa içine bulaşmış piyasaya da adını böyle duyurmuştu ama onun yanı sıra Yusuf her işinde kanunlara göre oynamış ve asla pis işlere bulaşmamıştı.

"Abi ben sana herifi rahat bırak demiyorum izin ver ben onu finansal yoldan çökelteyim.He illa ağzını burnunu kırmak istiyorsan önce Demir abiyi arayalım.Böyle birden  Deniz'in üzerine çullanırsak herkesi  riske atarız başta da Korel'i, belli ki herif kafayı yengeye takmış.Halletse  halletse Demir abi halleder bu işi.Hem bilirsin bu alemde herkes tanır,sayar Demir abiyi."

Yusuf aklı başında bir adamdı ve Deniz gibi heriflerin üzerine böyle gitmesinin ailesini tehlikeye atacağının farkındaydı ama mantıklı düşünemiyordu hem nasıl düşünecekti ki aklı fikri içeride yatan minik kadındaydı.Ya ona bir şey olsaydı korkusu  ile içi içini yiyip duruyordu.Doktorun söyledikleri içine bir nebzede olsa su serperken Sinan'ı arkasında bırakıp az ileriye park ettiği arabasına yöneldi.

Sinan arkasından bağırsağa onu umursamadan  direksiyon başına geçip gaza yüklendi.Sanki bu gece olanları unutmak istercesine  yüklendi gaz pedalına yarım saatlik yolu on beş dakikada  geldiğinde kapıda önünü kesen korumaları es geçip içeri girmeye çalıştı  ama buna engel olan koruma ile bütün gecenin hıncını ondan çıkardı.

Yüzüne attığı tek yumruk ile koskoca adam yere yığılırken Yusuf'un etrafı birden koruma ordusu ile sarıldı.Erkeksi bir hırlama ile üzerlerine yürüyen adam bir kaç korumayı daha haşat ettikten sonra sinirle diğerlerine döndü fakat duyduğu ses ile yumruğunu karşında ki adamın yüzüne indiremeden durmak zorunda kaldı. 

"Vay benim gözü kara Yusuf'um gelmiş."

Yusuf karşında kolları iki yana açılmış adamı görünce üzerine çeki düzen verip kollarını iki yana açmış onu bekleyen adama sarıldı.İki eski dost hasret giderirken korumalar mahcup bir şekilde kafalarını önlerine eğmişlerdi.Demir çalışanlarına sonra hesaplaşacağız bakışı atarken iki eski dost içeri geçip oturdular.

"Seni burada görmeyi neye borçluyum Yusuf'um!"

Yusuf karşında bütün heybeti ile oturan otuz beş yaşlarında ki abisine baktı.Gözlerinde artık nasıl bir ifade  barındırıyorsa karşındaki adamın yüzündeki gülümseme silinmiş ciddi  bir surat ifadesine bürünmüştü.

"Hayırdır Yusuf'um nedir bu halin?"

"Deniz Özkan!"

"Bu sefer daha büyük bir şey yapmış olmalı ki soluğu benim kapımda alıp adamlarımı pelte çıkardın Yusuf'um. "

Yusuf adamın alay kokan sesine gülerken özür niteliğinde kafasını salladı ve devam etti.

"Kadınıma el sürdü abi.Benim karıma el kaldırdı!Söyle abi ben şimdi bu ite ne yapayım. "

Demir,Yusuf'un ağzından çıkan kelimelerle bir an donup kaldı.Ne demek karıma el kaldırdı.

"Oğlum sen ne zaman evlendin ve benim bundan niye haberim yok."

Yusuf oturduğu koltukta gerilip ileriye doğru eğildi ve ellerini bacalarının arasında birleştirdi.

"Abi uzun hikaye daha düğün yapmadık.İmam nikahı kıydık,düğüne sen de davetisin ama konumuz bu değil Deniz şerefsizi."

Demir elini kardeşi diye gördüğü adamın omzuna koyarak dostane bir tavırla iki kez vurdu."Sen bu işi bana bırak koçum!Kanun adamısın sen.Bırak ben bildiğim yoldan gideyim sen de kendi yolundan ilerle."

"Bu arada gelinimizi al bir akşam yemeğe gel yengen de bende tanışalım şu seni nikah masasına oturtan kız ile."

Yusuf kafasını olumlu bir şekilde  salladıktan sonra elini Demir abisinin  dizine koyup az önce onun yaptığı gibi iki kez vurdu."Eyvallah abi,eyvallah."

**********

Korel gözlerinde ki ağırlığı hiçe sayarak araladığında nerede olduğunu hemen anladı.Gözlerinin önündeki perde görüşünü bulanıklaştırsa bile duyduğu yoğun dezenfekte kokusuyla bir hastahane odasında olduğunu anladı.

Bilinç altına dolan kareler ile neden burada olduğunu anlaması çok kısa sürdü.İçinde o herife olan öfkesi kat ve kat büyürken kendine de sitem etmeyi unutmadı.Nasılda güçsüzdü,nasıl da çaresizdi.En nefret ettiği şeyde buydu birilerinin önünde çaresiz kalmak!Bir kadın olarak erkeklerin üzerlerinde kurduğu egemenlikten nefret ediyordu.

Beyaz oda da kolumda ki serumla bakışırken kapı açıldı. Annem,teyzem,Nazlı anne,Kiraz ve Elif aynı anda içeri girince yüzümde ki ifadeyi silip gülümsemeye çalıştım tabi sadece çalıştım.

"Güzelim iyi misin?"

"İyiyim anne merak etme."

Annem ayak ucumda otururken herkes tek tek nasıl olduğumu sormuştu.Gözlerim kapıya dönerken onu bekledim.Beni buraya onun getirdiğini biliyordum,beni bulduğunda beynime işleyen sesi hala kulaklarımdaydı."Bana bak güzelim,buradayım tamam mı!Uyuma,uyuma güzelim!"Bunları söyleyen adam neden şimdi burada değildi.Neden yanımda olacağını söyleyip beni burada bırakmıştı.

"Anne çıkmak istiyorum."

"Tamam güzelim.Zaten doktor taburcu olabileceğini söyledi.Ben işlemleri yapıp geleyim."

Nazlı anne,teyzem ve annem işlemler için odadan çıkınca Elif ve Kiraz ile baş başa kaldım.Giyinmek için kalkmaya çalıştığımda kızlar hemen yardımcı oldu.Onların yardımı ile üzerimi giyinirken gözüm üzerinde yer yer olan kan lekelerine takıldı bir an midem kasıldı ve kanın kokusu  midemi bulandırdı.Elif durumumu anlamış gibi yanıma gelip elini sırtıma koymuştu.

"İstersen biraz dinlen bende sana bir kaç parça kıyafet getireyim."

"Gerek yok Elif.Eve gitmek istiyorum."

Elif kafasını sallayıp beni onaylayınca koluma girdi.Kiraz ise çantamı ve telefonumu alıp peşimizden gelmeye başladı.Kızlar ile koridora çıktığımızda annemlerde  bize doğru geliyordu.

"Korel iyisin değil mi?"

"İyiyim Nazlı anne, sadece biraz başım ağrıyor."

"Normaldir kızım altı dikiş attılar."

Altı dikiş mi!Ellerim istemsizce başıma giderken alnımda hissettim sargı bezi ile bir an duraksadım.Aynılı camdan kendime baktığım da alnımda ki koca sargı bezi dikkatimi çekti.Yüzümü buruştururken Elif tekrar koluma girip beni çıkışa yönlendirdi.Hastanenin içinden çıkınca bir an esen soğuk hava ile üşümüştüm.Akşam civarlarıydı ve hava serindi.Teyzem arabasını getirmek için yanımızdan ayrılınca Elif'e daha bir sokuldum.

"Üşüdün mü?"

"Evet,soğukmuş."

"Aslında hava oldukça sıcak.Sen üşüyorsun."

Teyzemin arabası önümüzde durunca hiç bir şey söylemeden oraya doğru yönelmiştim ki önümüzde duran baska bir araçla durmak zorunda kaldım.Siyah aracın kapısı açılıp da Yusuf indiğinde göz göze geldik.

Sabah ki halinden eser yoktu, üzerinde ki gömleğinde kan lekeleri vardı anlaşılan benden bulaşmıştı. Saçları dağılmış ve takım elbisesi kırışmıştı.Büyük adımlarla yanıma geldiğinde kimseyi umursamadan tek elini belime atıp beni kendine çekti. Bana sarılıyordu!Kimseyi umursamadan.Bütün kan hücrelerim yanağıma toplanırken onu kendimden uzaklaştırmaya çalıştım  ama bu imkansızdı kocaman cüssesinin yanında ben bir sinek gibi kalıyordum.

"Neden çıktın hastahaneden.Bu gece burada kalsaydın."

"Doktor taburcu olabileceğimi söyledi."

Kendini geri çekip elini alnımda ki sargı bezine götürüp parmaklarını yavaşça üzerinde gezdirdi.Tek eli tekrar belime bulunca bugün daha ne kadar şaşıracağım bilmiyordum.Bu Yusuf kimdi hiç bir fikrim yoktu. Bana o kadar yakın davranıyordu ki bir an gerçekten beni düşündüğünü ve önem verdiğini düşündürmüştü.

"Hadi daha fazla ayakta durma,eve gidip dinlenmen gerek."

Cevap vermemi beklemeden beni arabasına doğru götürüp koltuğa oturtmuştu.Emniyet kemerimi bağlarken saçları yüzüme değiyordu ve bu da beni güldürmüştü.

"Neden gülüyorsun?"

Yusuf tek kaşı havada şaşkın bakışlarla benin izlerken elimi omzuna koyup ittirdim.

"Gıdıklanıyorum."

"HasbinAllah."Yusuf sabır çekerken aynı zamanda gülüyorduBenden sonra Nazlı anneyi teyzemin arabasına bindirirken annem ve teyzem de çoktan arabaya binmişti.

Elif ve Kiraz'da bizim arabaya binince Yusuf şoför koltuğuna geçip arabayı çalıştırdıı.Yirmi dakikalık yolculuktan sonra eve gelince yine Yusuf'un yardımı ile arabadan inmiş salona geçmiştim.Yusuf koca adımlarla salondan çıktığında annesini getireceğini anladım.Harika bir kalbi vardı görünüş ve olarak ne kadar değişirse değişsin bana göre o hala eski Yusuf'tu.Kara Yusuf'tu.

Herkes içeri geldiğin de annem hızla mutfağa ilerledi.Ee sonuçta o bir türk kadınıydı her ne kadar yaralı olsamda  ilk önceliği misafirleriydi, hele bir de dünür olunca daha bir heyecanlıydı.

Aradan yarım saat geçmiş ve saat gece yarısına gelmişti.Nazlı anne artık evlerine gitmek için ayaklandığında herkes onları geçirmek için kapıya ilerlemişti bende kalkmak isteyince Yusuf'un delici bakışları ile tekrar oturmak zorunda kalmıştım.

Yaklaşık beş dakika sonra kapı kapanıp araba sesi geldiğinde elimi hızla başıma atıp şalı mı hızla çektim daha sonra aynı işlemi boneme uyguladım.Zaten başım ağrıyordu bir de üstüne sıkı sıkıya bağlandığım bonem ve saçım daha çok ağırmasına neden olmuştu.

Son olarak tokamı açıp önümde ki masaya attım.Kıvırcık ve gür saçlarım belimden aşağıya dökülürken tek elim ile saçlarımı karıştırmaya başladım.Gözlerimin önüne dökülen saçları geri çekmeye çalışırken içeriden gelen adım sesleriyle anneme seslendim.

"Anne sana zahmet saçlarımı örsene bağlayınca başım ağrıyor."

Annem yanıma yaklaşıp elini saçlarıma daldırınca gözlerimi kapattım.Çocukluğumdan bu yana biri saçımı elleyince gözlerimi kapatırdım.Örgünün sonlarına gelince gözüme düşen bir kaç tutamı çekiştirip"Anne bunlarıda al uyuyamam böyle."Önümde ki saçları almak için ellerini yüzüme yaklaştırınca tenime değen el ile ürperdim.Sert eller yüzüme değince boğazıma bir yumru oturdu bu annem değildi!

Yerimden kalkıp hızla arkamı dönünce gördüğüm kişiyle küçük bir çığlık atıp bir kenara fırlattığım şalımı aramaya başladım,bir yandan da söylenmeyi eksik etmiyordum.

"Senin burada ne işin var ya,hadi geldin niye ses vermiyorsun.Onu da geçtim sen niye benim saçımı örüyorsun.Konuşsana ne adam!"

"Bir susmadın ki kızım konuşayım."

Elime aldığım şalı kafama atıp iki yana dolarken sinirle Yusuf'a bakıyordum.Koltuğun arkasında duran bedeni bana yaklaşırken geri adım attım ama o çoktan dibimde bitmişti.Havaya kalkan eli şalı mı tutup indirdiğinde kocaman olmuş gözlerle onu izliyordum.Önüme düşen bir kaç tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırırken kulağıma yaklaşmış ve oldukça kısık bir ses tonuyla fısıldamıştı.

"Saçlarına ne yaptın Yosun!"

********

İpek şalımı elime alıp başıma örttüm.Elim ile elbisemin önünü düzeltirken gözlerim aynadan sargım ile kesişti,dün akşam Yusuf pansuman yapıp daha küçük bir sargı bezi takmıştı.Aklıma dün gece gelince yanaklarım kızarmıştı.Saçlarım küçükken dalgalaydı ama yaşım büyüdükçe saçlarım kıvırcık bir hal almıştı buna bende anlam veremesemde sonuç böyleydi.

Başımdan çektiği şalımı bir kez daha elinden alıp başıma getirdiğimde bir kaç adım geri gidip ondan uzaklaşmıştım.O da koltuğa geçip oturduğunda ona neden burada olduğunu sordum.Neymiş efendim bir şey olur diye bu akşam burada kalacakmış.Annemin buna karşı çıkacağını söylediğimde çoktan uyumaya gittiğini ve kendisine misafir odasını ayarladığını söylemişti.Sinirle yanından geçip odama gideceğim sırada kolumdan tutup yanına oturtmuş ve rahatsız olduğum için sargıyı yenilemişti. Şimdide tam yanımda ki odada uyuyordu.

Odamdan çıkıp salona geçtiğimde kimse ile karşılaşmamıştım.Mutfağa girip kahvaltıyı hazırlamaya başladığımda dolabın üzerindeki ufak not dikkatimi çekti.

Restorantta işlerim var erken çıkmak zorunda kaldım.Kendine iyi bak ve bol bol dinlen.

Annen..

Bir de notun altına annen yazmıştı yahu sanki onun yazdığını anlamayacaktım.Hazırladığım kahvaltı sofrasına şöyle bir göz atıp misafir odasına doğru ilerledim acaba Yusuf hala evdemiydi belki de sabah erkenden kalkıp gitmişti.Odanın kapısına geldiğimde elimi kaldırdım,  tam kapıya vuracakken geri çektim kendimi,acaba çağırmasamıydım hem kendi kalkardı birazdan değil mi.

Geri dönüp gidecekken vazgeçip kapıya yaklaştım kulağımı dayayıp içeriyi dinlemeye başladığımda hiç bir ses yoktu.Ya gitmişti ya da hala yatıyordu.Daha net duya bilmek için biraz daha yaklaşıp ağırlığımı kapıya verince olanlar olmuştu.Koca kapı bir anda açılmış ve kapıya adeta ikinci bir tahta gibi yapışan ben bir anda öne doğru savrulmuştum.Belimin iki yanını saran kollar ile düşüşüm yavaşlarken en son kaya gibi bir beden ile yeri boylamıştım.

Açıkçası bu bölümü yazarken pekte  içeme sinmedi umarım beğenirsiniz..Ayrica yeni bölümün ne zaman geleceğini merak ediyorsanız instagram sayfamızı takip edip bildirimleri açabilirsiniz,böylelikle yeni bölümlerden haberiniz olur..😍😍

Ve sevgili  okurlar bir sonraki bölüm için halay mendilleriniz hazırlayın düğünümüz var😂😂

Continue Reading

You'll Also Like

6.6K 756 23
WattpadRomanceTR| Yetişkinliğe Adım Atanlar Okuma Listesinde. Her şey küçük bir asker ziyaretiyle başladı. "En küçük hareketin dahi ezberim de." Dura...
2.2M 139K 59
Bir kar yağar ince ince Komandonun hali nice Bir operasyon var bu gece Vur vur dağcı komando Vur paraşütçü komando (Komando Marşı) **** ATEŞOĞLU aşir...
ZEMHERİ By 🌙

General Fiction

7.2K 634 11
Merih'in aşkından habersiz olan Mislin bir berdel uğruna birleşecek hayatlarında onların neler beklediğinden habersiz iki genç. Merih:Kalbimin...
389K 20.9K 33
"Ne bağırıp duruyorsun? Konağı ayağa kaldırdın!" Karşımda dikilen adama yumruğumu gerçirmemek için içimde verdiğim mücadeleden söz bile edemezdim. E...