LAVİNİA (ölüm çiçeği)

By mihrininbahcesi

1.2M 75K 8.5K

Hayat hiç bir zaman adil olmamıştı. Bazı insanlar vardı, kendi yağında kavrulan elinde ki ile yetinebilen. Ba... More

1/Giriş
2/Özkan Ailesi
3/ÖZKAN VS ŞADOĞLU
4/KADER
5/YOSUN
6/HATIRALAR
7/PANO
8/DÜĞÜN HAZIRLIKLARI
9/WHİTE GARDEN
10/VERASET İLAMI
11/EVLENMEK Mİ?
12/GERÇEKLER
13/YUSUF
14/Enişte Almaya
15/Kaza
!DUYURU!
16/HAYIRLI İŞ
17/MAHALLE İMAMI
19/BİLMECE
20/ŞİFRE
21/DENİZ ÖZKAN
22/KIVIRCIK
23/DÜĞÜNÜMÜZ VAR!!
24/DUBAİ
25/KIZARAN YANAKLAR
İFRİT GÜZELI
26/AÇIĞA ÇIKAN SIR
27/GEÇMİŞ
28/İstanbul'u Yakıyoruz
29/İTİRAF
30/Kız İsteme
31/Yusuf'un Kalbi
32/Akif Hancı
33/Oyun Bitti!
34/Her Şey Bitti!
35/MAHKEME
36/YANGIN
Röportaj
37/Yeni Başlangıçlar
38/ŞİDDET!
39/Romantizm %100
40/Elveda!Final
Özel Bölüm/Hamileyim
Yeni Bir Hikaye
YOUTUBE!

18/Sevgili Karıcım

25.5K 1.7K 197
By mihrininbahcesi

DÜZENLENDİ✔

Bütün müslüman aleminin Ramazan bayramı mübarek olsun...

Ben size bayram şeker olarak yeni bir  bölüm verdim.Sizde bana bayram şeker olarak yorum verin😍

Ve bu şekilde yazılan yerler Yusuf beyimizin düşüncelerini temsil edecek bu bölümde ve daha sonra ki bölümlerde çokca göreceksiniz... iyi okumalar bol yorumlar😘😘

                             

************************

Sinirlerim tepemde horon çekerken hırsla Yusuf'a baktım ama pekte umrunda olduğum söylenemezdi. Murat abi imama yardımcı olarak oturmasını sağladığında bende yanımda dikilen hödüğü dönüp sinirimi kontrol altına aldım.

"Banyoya kadar eşlik edeyim,malum abdest alman gerek."

Yusuf itiraz edecek gibi olsada artık nasıl baktıysam bir şey demeden peşimden gelmeye başladı.Salondan çıkıp koridora girince odamın kapısını hırsla açıp girmesine bekledim.Yusuf içeri girince bende arkasından odama girip kapıyı aralık bıraktımYusuf sanki hiç bir şey olmamış gibi sırtını dolabıma yaslayıp ellerini göğsünde birleştirdi.

"Sen ne yaptığının farkında mısın.Ne demek imam getirmek.Bizim evliliğimiz kağıt üzerinde olacaktı peki sen ne yaptın.Eve imam getirdin."

Sinirlenmişti.Hem de hiç olmadığı kadar.Karşısında ona sinirle bağıran kadın onu anlamıyormuydu,bunu onun için yaptığını nasıl anlamazdı.Sırf kızın islami yaşam biçimi için imam getirmişti ama kız ona bağırıyordu.Ne bekliyordu aynı evde kalacaklardı,aynı yerde nefes alacakları ve aynı ortamlarda bulunacaklardı.Her yerde asker arkadaşları gibi mi davranacaklardı.Buna mecburdu hem kendisi için hem de karşısında ki minik kadın için.

"Ne bekliyordun,asker arkadaşlarları gibi mi takılacağız.Seni bilmem ama benim öyle gezmeye hiç niyetim yok!Şimdi hazırlığını yap içeri gel."

Hödüktü işte bildiğin su katılmamış hödük.Çocuk oyuncağımıydı bu,tamam kağıt üzerinde sahte bir evlilik yapacaktık ama Allah katında yapılan evliliğin sahtesi mi olur du?Ne olacaktı şimdi artık vazgeçmesi de imkansızdı.Parmağında adamın taktığı yüzük ve tüm ailesi bu duruma şahit olmuşken artık vazgeçtim diyemezdi.

İçeride ki herkes onları bekliyordu az sonra karşısında bütün heybetiyle dikilen adamın karısı olacaktı ve artık onun dediği her şeyi yapmak zorunda olacaktı.Öyle kolay değildi ki Allah katında evli olmak.Kocasına karşı sorumlulukları olacaktı onun da istekleri olacaktı elbet,peki o zaman nasıl karşı gelecekti imam nikahlı kocasına.

Anlamıştı,karşında ki minik kadının korkularını anlamıştı.O da biliyordu bu nikahın getirilerini ama elinden başka da bir şey gelmiyordu.Her ne kadar kadının ona ihtiyacı varsa onun da bir o kadar ona ihtiyacı vardı.Ama kadının bilemediği bir şey vardı o da kendisi istemeden asla ama asla ona dokunmayacağıydı.Öyle bir adam değildi bir kadına isteği dışında dokunacak ve onu istemediği bir şeye zorlayacak bir adam değildi.Korel'in onu öyle görmesi her ne kadar canını sıksada belli etmemeye çaba gösterdi.

"Banyo koridorun sonunda.Abdest alabilirsin."

Yusuf beklemeden hızla odadan çıkıp gözden kayboldu.Bende artık olan olsun diyerek elime aldığım beyaz bir tülbent ile odadan çıktım.Abdestim olduğu için almama gerek yoktu.Tam salona gidecekken Yusuf'un sesi ile durdum ve onu bekledim.

"Beraber gidelim."

Ses etmeden salona doğru ilerledim. Herkes yerlerine oturmuş.Salonun ortasında ki dev masa kalkmış yerine üç beş tane yer minderi bırakılmıştı. Bizim salona girdiğimizi fark edince imam aceleyle hemen yere oturmuştu.Saate bakınca yatsıya az bir vakit kalmıştı.Gerçekten bu adam bu saate imami nasıl getirmeyi başarmıştı merak ediyordum.

Bende vakit kaybetmeden yere oturdum hemen ardından Yusuf oturmuştu.Aslı benim şahidim olarak Murat abide Yusuf'un şahidi olarak oturmuştu.Aslı elimde ki beyaz yazmayı alarak başımdan aşağıya örtüp yüzümün önüne getirmişti

(Kendi mezhebimden ilerledigim için belirtmeyi unutmuşum Korel şafii ve şafii mezhebinde kadının tek şahidi olabilir.)

Aslında hayalimdeki nikah böyle değildi.Lise son sınıftayken Aslı ile malay bir dizi izlemiştik.Zaten bende ki Malezya aşkıda buradan geliyordu. Başrolde ki kız kendi imam nikahında beyaz gelinlik benzeri bir elbise giymiş büyük bir sandalyede oturuyordu.

Hatta sandalye demeye bin şahit isterdi.Resmen taht gibi bir şeydi ve etrafı beyaz güller ile çevriliydi.Tam kızın karşısında ise bir sürü minder dizilmiş ve damat adayı tam ortada oturuyordu.Öyle güzel bir ortamı vardı ki hayallerimi dahi süslüyordu ama gel görki şuanki halim kat ve kat gerisindeydi.

Hoca dua ederek nikah aktini başlatmıştı.İsimlerimizi, babalarımızın ismini sorduktan sonra önünde ki kağıda yazmış daha sonra bir kaç soru sorduktan sonra bana dönüp can alıcı o soruyu sormuştu.

"Sen Sezer kızı Korel Sina Sağcı,Yunus oğlu Yusuf Şadoğlu'yu eş olarak kabul ettin mi?"

Ufak bir sessizlik oldu oda da Yusuf dahi herkes vereceğim cevabı bekliyordu.Bende sessiz kalarak ortalığı bulandırmamak adına pişman bir şekilde cevabımı verdim.

"Ettim"

Üç kere aynı soruyu tekrarladıktan sonra bu defa Yusuf'a dönüp aynı soruyu ona da sordu.

"Sen Yunus oğlu Yusuf Şadoğlu,Sezer kızı Korel Sina Sağcı'yı eş olarak kabul ettin mi?"

"Ettim"

"Ettin mi?"

"Ettim"

"Ettin mi?"

"Ettim"

Benim aksine Yusuf hiç tereddüt etmeden cevabını vermişti hemde gözlerime bakarak.Şahitlerede sorulduğunda onlarda kabul etmişti. İmam efendi Allah katında nikâhımızı kıymış ve evden ayrılmıştı.Aileler bir kez daha tebrik ettikten sonra iyi temennilerde bulunmuş ve evden ayrılmıştı.Yusuf en son çıkarken bana doğru dönmüştü bir şey söyleyecek gibiydi ama sonradan vazgeçip arabasına binip hızla ayrılmıştı.

*********

İsteme ve nikahın üzerinden tam bir hafta geçmişti.Bugün arife günüydü yani Ramazanın son gecesi.Nasıl geldi nasıl geçti bilinmezdi resmen.Bu bir hafta içinde ne Yusuf'u görmüştüm ne de telefonda konuşmuştuk.

Geçen gün Arslan bey ile konuşup evine taşınamayacağımı söylemiştim başta şaşırıp itiraz etsede sonra kabul etmek durumunda kalmıştı.Ona yakın bir zamanda evleneceğim için düzenimi bozmak istemediğimi söylemiştim tabi ki o da bunu anlayışla karşılamış ve kabul etmişti. Yanlız bu anlayış bana değil müstakbel eşimin soyadınaydı.

Bu her ne kadar gururumu incitsede üzerinde durmamıştım ne de olsa Arslan beye alışmıştım.Her ne kadar ona dede veya büyükbaba diye hitap etmemi istese bile yanlız kaldığın zamanlarda ondan Arslan bey diye bahsediyordum,bu daha iyi hissettiriyordu.

Ellerimle hazırladığım çiçek sepetini buz dolabına koymak için tezgahın arkasından çıkmıştım ki çalan telefonum ile sepeti eski yerine geri koyup telefonuma yöneldim.Ekranda yazan isimle kalbim bir an dört nala koşmaya başlasada kendime kızıp elimi kalbimin üstünden çektim. Adam bir haftadır ortalarda yoktu ne arıyor ne geliyordu.Bu yersiz sitemimi bir kenara atıp hızla telefonu açtım.

"Alo"

"Selamun aleyküm Korel."

"Aleyküm selam Yusuf."

"Fazla vaktim yok.Bugün şirkete gelmen gerek.Konuşacaklarımız var."

"Bugün önemli bir işim vardı?"

Bu bir bahane değildi gerçekten de işlerim vardı.Dün Selim adında bir adam aramış ve babamın avukatı olduğunu acilen benimle görüşmek istediğini söylemişti.Başta inanmamış hemen Kazım dayıyı aramıştım ne de olsa bana babamın avukatının kendisi olduğunu söylemişti.

Ama yanılmıştım Kazım dayı işleri yüzünden yurtdışına çıktığında babam Selim ile tanışmış ve onunla dostluk kurmuştu hatta bütün hayat hikayesini anlatacak kadar. Babasından ve yaptığı pis işlerden bile haberi varmış.Kazım dayı bana Selim'e güvenmem gerektiğini söylemiş buluşmamı istemişti ben de tekrar Selim beyi arayıp işlek bir caddede olan cafeye davet etmiştim. Hatta birazdan çıkmam gerekti.

Telefondan bir oflama sesi geldi,galiba sıkılmıştı.Bana bağırmasını hatta emir vermesini beklerken beni oldukça şaşırtan bir tavır sergilemişti.

"Birazdan önemli bir toplantıya gireceğim.Yaklaşık iki saat sürecek işin bitince şirkete gel.Yarın bayram ondan önce görüşüp konuşmamış gereken konular var."

Bu anlayışı karşında gerçekten şaşırmıştım.Hatta bu şaşkınlık konuşmama yansımış ve ben cevap bile verememiştim.Taki onun sesini bir kez daha duyana kadar.

"Korel ordamısın.?"

Aptalım gerçekten aptalım.

"Evet buradayım.Kusura bakma dalmışım.İki saat sonra görüşürüz. Allaha emanet ol."

"Sende ve dikkatli gel."

Sonrası boşluk.İki dakika normal davranmış sonrasında telefonu yüzüme kapatmıştı.Boşuna hödük demiyordum ki ben bu adama.Ciddi anlamada hödüktü.Yüzümdeki tebessümden habersiz sepeti dolaba yerleştirip çantamı alıp mekandan çıktım.

Ne de olsa avukat Selim beni bekliyordu.Kartal'da sahil kenarında ufak bir cafeye gelmiştim.Avukat Selim'i tanımıyordum nasıl bulacağıma dair bir fikrim yoktu telefonumu elime almış arayacakken ileride bana el sallayan tanıdık yüzü  gördüm.Kazım dayı.Onun burada ne işi vardı.Masaya yaklaştığımda arkası bana dönük bir kişi daha vardı.Avukat Selim olmalıydı.

Dayım ile selamlaştıktan sonra avukat ile de selâmlaştım.Avukat Selim kendini tanıttıktan sonra miras için gerekli koşullardan bahsetti. Evleneceğimi duyduğunda düğünden sonra Yusuf ile ofisine gidip miras işlemlerini halletmemi söylemişti.Bir saat geçtikten sonra kalkmaya hazırlanmıştım ki avukat Selim yanında duran siyah çantasını masaya koyup içinden bir kaç kağıt ve bir karakuri çıkardı.Karakuriyi gösterip."O babamındı."dedim

"Evet Korel hanım.Babanız mirası aldıktan sonra bunu da size vermemi istedi."

Avukat Selim'in elinde tuttuğu ahşap karakuriyi elime aldım.Babam bu japon bulmacalarını çok severdi.Evde bunlardan daha milyonlarcası vardı.Ahşap karakuriyi elimde götürüp getiriyor çıkıntıları birleştiriyordum.Oldukça zor bir bulmacaydı babam sırf bu yüzden bunları çok severdi.

"Sezer'in bunlardan ne zevk aldığını hiç anlamamıştım.Şirkette bile düzinelerce vardı."

Dayım haklı bir isyan ile babamın bu zafindan yakınmıştı.Aslında haklıda sayılırdı.Çoğu erkek araba,yat tarzı şeylere heves ederken babam bu oyuncaklara heves etmiş harika bir koleksiyon yaratmıştı.

"Sen bir de evdekiler görmel-"

Devam edemeden karakuri çözülmüş ve içinden bir parça öne çıkmıştı. Böyle olmaması gerekirdi,bu gizli bir bölmeydi.Kazım dayı ve avukatın tuhaf bakışları altında çıkan küçük bölmenin kapağını açtım içinde rulo tarzı bir kağıt vardı.Kağıdı açtığımda ise bunun bir fotoğraf olduğunu anladım.Aile fotoğrafı.Babam annem ve ben.Resmin yanı sıra içinde bir kağıt parçası vardı.Avukat Selim ve dayım fotoğrafa dalmışken çaktırmadan ufak notu hızla alıp avucumda sakladım.

Onlar kendi aralarında eskiyi yad ederken müsade isteyip kalktım. Neredeyse iki saattir buradaydım ve Yusuf beni bekliyordu.Onlar hala cafede kalırken bende hızla aracıma binip Şadoğlu Holdinge doğru yol aldım.Ama aklım hala çantama attığım not kağıdındaydı.

Her ne kadar şimdi okumak istesemde eve gidene kadar sabır etmeliydim.Şirketin otoparkına arabayı park edip yan koltuktan çantamı aldım.Avukat Selim'in verdiği dosya ve karakuri koltuğun üzerinde duruyordu.Aslında evlendikten sonra bunları bana verecekti ama dayımın ısrarı üzerine şimdi alabilmiştim.
Hepsini dikkatlice torpidoya yerleştirip arabadan indim.

Kasvetli ve boğuk olan otoparktan hemen çıkmak için hızla asansörlerin olduğu kata ilerledim.Sekizinci katın düğmesine basıp beklemeye başladım.Açılan kapıdan dışarıya çıktığımda yine temiz ve ferah olan koridorlar karşılamıştı beni.

Geniş koridoru hızla arşınlarken sekreter masasını gördüm.
Sema,Yusuf'un sekreteriydi.Aslında onu tanımıyordum ama teyzem biraz bahsetmişti.Hatta nişanlı olduğunu kıskanmamı gerektirecek bir durum olmadığını da söylemişti.Yani ne gerek varsa buna,sanki ben Yusuf'u kıskanacak bir pozisyondaydım. Tamam nikahlı eşiydim sonuçta ama bu aşk evliliği değildi bu yüzden kıskanmam gerekmiyordu.

Sema beni görmesiyle ayağıya kalkıp selam verdi.Yusuf'un odasının kapısını açınca parmağında ki tek taş yüzük dikkatimi çekmişti.Güzeldi ve büyük.Neden dikkatimi çekmişti bilmiyordum.

"Buyrun Korel hanım siz içeri geçin, Yusuf beyin toplantısı bitmek üzeredir.Ben kendisine geldiğinizi haber vereyim."

"Tabi,teşekkür ederim."

Sema memnuniyetle gülümseyip odadan çıkmıştı.Söz aile arasında yapılmıştı ve hala medyanın haberi yoktu.Semanın beni böyle içeri almasının tek sebebi ise Yusuf'un ona benden bahsetmiş olmasıydı.Anlaşılan sözlü olduğumuzu biliyordu, bu ilgi alaka boşa değildi.

Hoş ben artık onun sözlüsü değildim dün itibari ile artık karısıydım ama bunu bilen yoktu.Bir müddet odayı inceledikten sonra daha fazla kurcalamamak adına oldukça yumuşak görünen koltuklardan birine oturdum.Beş dakika geçmişti ki telefonum çalmaya başladı.

Arayan Warda Fakhriydi.Bütün bu evlilik mevzusu babamın öldürüldüğünü falan duymadan önce yeni bir iş sektörüne açılmayı planlıyordum.Malezya'da bir organizasyon sayesinde tanıdığım Warda Fakhri ünlü bir tasarımcıydı. Tasarladığı mücevherler ile adını belli bir kısma duyurmuştu.Bende elimdeki ufak çaplı sermayeyi yatırım amaçlı kullanmak isterken Allah karşıma onu çıkarmış ve anlaşmıştık. Tabi gelin görün ki ben kızı yarı yolda bırakmış üstelik arayıp vazgeçtiğmi bile haber verememiştim.Telefon üçüncü kez çalarken açıp kulağıma yaklaştırdım.

"Alo"

"Esselamu aleyküm Korel."

"Ve aleyküm selam Warda."

"Nasılsın canım."

"Elhamdulillah.Sen nasılsın."

"Elhamdulillah."

Hafif aksaanı ile konuşan Warda gülme istediğimi arttırıyordu. İngilizcesinde tatlı bir aksaan vardı. Hem komik hem tatlı.

"Beni unuttuğunu sandım.Bir arayayım da kendimi hatırlatayım istedim."

Warda'nın sahte sitemi ile tebessüm ettim.Ama haklılık payı da vardı tabi ki,tam cevap verecekken açılan kapı ile o tarafa döndüm.Yusuf bütün heybeti ile kapıdan içeriye girdi.Giydiği simsiyah bir takımıyla nefesim kesilmişti.Bu adam hep böyle heybetli ve nefes kesicimiydi yoksa bana mı öyle geliyordu.Yusuf'un dudağı hafifçe yukarıya kalkınca onu izlediğimi fark etmiş olduğunu anladım.Gülüyordu.Hemen önüme dönerken telefon başında unuttuğum Warda aklıma geldi.

"Gerçekten beni unuttun, şimdi de telefonda unuttun Korel."

"Özür dilerim.Ayrıca seni unuttuğum falan yok."

Yusuf kapının orada durmayıp yanımdan geçip koltuğuna oturmuştu. Selam vermek adına başını sallayınca bende aynı şekilde selam verdim.Rahatsız etmemek adına ayağıya kalmış gidecekken eli ile oturmamı işaret etti.Gerisin geriye otururken o da dosyalara gömülmüştü.Bende konuşmama geri döndüm.

"Bizim ortaklık meselesi ne oldu. Senden ses soluk çıkmayınca arıyayım dedim."

"Warda ben gerçekten özür dilerim.Her şey o kadar üst üste geldi ki benim ne seni arayacak vaktim ne de ortaklık için vaktim oldu."

"------"

"Seni böyle yüz üstü bırakmak istemezdim ama dediğim gibi yeni bir sektörü şuanda kaldıramam hem yakın zamanda evleniyorum ve bu bile benim için bir sebep."

Evlilikten bahsettiğim zaman Yusuf'un elinde ki kalemi düşürdüğünü fark ettim ama bana belli etmemek için hemen toparlanmış ve çalışıyormuş gibi davranmaya devam etti ama beni dinlediğine adım gibi emindim.

"Ne!Ne ara evlenmeye karar verdin?Ayrıca aşk olsun bana neden haber vermedin."

"Biraz ani gelişti ama söz düğün davetiyemi ilk sana göndereceğim ve yüz yüze konuşma fırsatı yarayacağım.Senden tekrar özür dilerim."

"-----"

"Tamam canım sen de Allah'a emanet ol inşaAllah görüşürüz."

Yüzümdeki tebessüm ile telefonu kapatırken Warda'nın anlayışına şükür ettim.Telefonu tekrar çantama yerleştirirken Yusuf da başını dosyalardan kaldırdı.

"Yeni bir sektör hı!"

"Artık değil.Buna vaktim yok."

Bir erkeğe göre oldukça zarif bir şekilde kravatını gevşetip koltuğunda biraz daha rahat oturdu.

"Evlenince koca parası yiyeceğim diyorsun o zaman.Tamam benim için bir sorun yok."

"Ne!Sen nasıl? Havaya doğru kıvrılan dudağıyla şaka yaptığını anladım.Gözlerimi devirip bende şakasına ortak oldum.

"Tabi ki de!Boşu boşuna mı Türkiye'nin en zengin adamına evlilik teklifi ettim."

Yusuf'un kahkahası ofisi çınlatırken ben hipnotize olmuş bir şekilde onu izliyordum.İlk defa normal bir şekilde sohbet ediyorduk ve o kızmak bağırmak yerine gülüyordu hatta kahkaha atıyordu.

"Zeki olduğunu biliyordum."

Bu iltifatı beni utandırmıştı.Başımı önüme eğip tebessüm ettim.O da ağızından kaçırmış olacaktı ki toparlamaya çalıştı.

"Seni buraya neden çağırdığımı merak ediyorsundur."

"Evet."

"Seninle evlenirsem ne istersem verebileceğini söyledin.Şimdi  tam zamanı senden istediğim bir şey var."

Bende ne zaman söyleyecek diye merak ediyordum.Aslında bunu söylerken benden isteyeceği şey için telaşlı değildim ama şimdi ya yapamayacağım bir şey isterse diye endişelerim vardı.

"Seni dinliyorum!Ne istiyorsun."

"Saraçoğlu holdingte söz hakkı."

Ne Saraçoğlu Holdingte söz hakkı mı?İyide daha kendim bile orada çalışmıyorken bunu nasıl sağlayabilirdim ki,ne yönetimdeydim ne de bir hisseye sahiptim.Bunu nasıl yapacaktım ki!

"Ben bunu nasıl sağlayabilirim ki?"

"Senden beni yönetime sokmanı istemedim.Sadece yönetime gireceğini biliyorum tek yapman gereken o koltuğa oturduğunda beni temsil etmen ve dediklerimi yaptırman"

Ne Saraçoğlu holding ne de parası umrumda değildi.Tek terdim o yaşlı bunağın bana attığı kazığı ona geri ödetmekti.Artık benim param ile beni yönetemeyecekti.Bunu ise karşım da oturan minik kadın sağlayacakdı.

Aslında Saraçoğlu holding umrumda bile değildi.O koltuğa kimin adına oturduğum kimi temsil ettiğim bile önemli değildi.Tek istediğim o şirketin gizli bilgilerine ulaşabilmekti.Benden istediği şeyi pek tabi yapabilirdim benim için zor bir şey değildi.Ne Arslan bey ne de amcam ve oğulları umrumda bile değildi tıpkı benimde onların umrunda olamadığım gibi.
Bende masaya biraz yaklaşarak Yusuf ile aynı pozisyonu aldım ve elimi ona doğru uzattım.

"Anlaştık.Sen en hızlı şekilde yönetime girmemi sağla ben de o koltuğa seni temsil etmek için oturayım."

Yusuf bir bana bir de uzattığım elime bakıp koca eli ile ellerimi kavradı ve kalbimi saniyede milyon kez çarptırarak o sözleri söyledi.

"Hemen yarın yıldırım nikahı kıyabiliriz sevgili karıcım."

Continue Reading

You'll Also Like

1M 49.2K 44
Mimarlık son sınıf öğrencisi olan Feride Erva Önay, okulunun bitmesi için günler sayarken hayatının son derece yolunda olduğunu düşünmektedir. Artık...
12.6K 751 8
bedel uğruna evlenen kadın herşeye rağmen sevdi adamı çocuğu olmuyor diye üstüne kuma getirildi güçlü aşiret kadınlarınından biriydi Zilan aşkı uğrun...
25.3K 3K 34
"Benim değil. Koruduğun inancının muhafızısın." dediğimde aniden gözlerime baktı. Bir kılıç kadar keskindi bakışı. Gülümsedim. Kaşları çatık hayretle...
126K 8.6K 80
"Muhammet abi..." Arkamı döndüğümde kız kardeşlerimin can dostu Rumeysa'yı gördüm. Gözlerini kaçırıp tekrar bana baktığında sesini duydum. Rahatsız o...