Sweet Creature/Larry Stylinson

By LouehlovesHazza

71.6K 4K 6.6K

İki arkadaş, aynı arkadaş çevresi, aynı duygular, aynı korku, aynı cinsiyet eğilimi. #2 Ziam #15 Larry #19 La... More

Trailler
Come Here Little Cat
Shit! I can't write
Oh No Neill
Louis...Your Leg..
I'll Kill Your Gay Ass
Maybe.... They Can Be
Captain Neill
I Wake Up To Kiss You
All The Love
I Mean You're Brave
özür
I Wanna Lay Where S/He Lays
THANK YOU
Keep Going
Concerts
Fucking Nightmare?
Teşekkürler
Coming Out
TEŞEKKÜRLER ve görüşürüz
Ö.B/Stop This Argument
Ö.B/I Wrote You A Song
Ö.B/Right Now I Need You To Here With Me
Ö.B/Two Hearts In One Home
Ö.B/ You Are My World
Ö.B./ And I Marry You Harry

And I'll Be Gone Tonight

2.1K 153 312
By LouehlovesHazza

-2016-

Hırsla kıyafetlerimi çantama koymaya başladım. Gözlerim dolu doluyken önümü göremiyorken hala onu görmem normal değildi.

Evet bu kıyafetlere ihtiyacım yoktu ama onu son kez görmek istiyordum. Son kez beraber aldığımız, beraber seçtiğimiz evde onu görmek istiyordum.

Eve ilk girdiğimiz zaman gözümün önüne gelince derin bir nefes verdim.

Ev ne kadar güzel olsa da beni garip bi şekilde rahatsız etmişti. Kapının girişinde durup Harry'ninde o rahatsız edici enerjiyi almasını umdum. Bu evden çıkmak istiyordum. Evin içine gireli sadece birkaç dakika olmuştu ama şimdiden çıkmak istiyordum. Harry tahminime göre salon olan odadan çıkıp kapının yanında duran bana baktı. Yüzümü buruşturdum. Umarım sevmediğimi anlardı. Kafasını sağ omzuna doğru eğip güldü.

"Bu evi alıyoruz." Joseph'e doğru konuştuğunda garip garip ona baktım.

Joseph'i kağıt işlemleri için göndermişti. Yanına gidip onu vazgeçirmeye çalışmıştım.

"Emin misin Harry? Onca evden sonra buraya daha bakmadan sevmene şaşırdım. Diğer odalar güzel olmayabilir. Bence gidip bakalım." Diğer odaların dar ve şekilsiz olmasını umarak konuştum. Gerçekten rahatsız olmuştum burda ama bunu Harry'e söyleyemezdim. O gayet mutlu gözüküyordu. Onun mutluluğunu bozmak istemiyordum.

Derin bir nefes alıp yatağımızdaki tişörtü alıp spor çantama attım. Tişörtün yerine kendim oturuken göz yaşlarımı silip bana neden evi aldığımızı söylediği zamanı düşünmeye başladım.

"Loueh" göğsümden kafasını kaldırıp bana bakmaya başladı. Gözlerimi izlediğimiz filmden ayırmazken dinlediğimi belirten bir ses çıkarttım.

"Bu eve ilk girdiğimiz zamanı hatırlıyor musun? Yüzündeki rahatsızlık ifadesi kilometreler ileriden bile anlaşılabilirdi." Cümlesini kıkırdaması ile sonlandırdığında ona çevirdim gözlerimi. Gülüşü ile hafiften gülümserken, söylediği cümle ile kaşlarımı çattım.

"Rahatsız olduğumu anladığın halde bu evi aldık. Neden?" Gözlerini göğsüme çevirdi ve hafiften sırıttı.

"Bir magazinde okumuştum. Eğer sevdiğiniz kişinin sizden gitmesini istemiyorsanız onun rahatsız olduğu şeyi favorisi yapmanız gerekiyormuş." Kafasını kaldırıp bana baktı.

"Senin gitmeni istemiyordum. O yüzden bu riski göze aldım. Burayı evin gibi hissettirecek ve aramızdaki şeyi güçlendirecektim." Durup yutkundu. Güç topluyormuş gibi elini göğsüme koydu.

"Ya da sana o hissi kazandırmayacak ve seni kaybedecektim." Düşünmesi bile onu üzerken ben sadece dediği şey üzerine gülümsedim.
"Seni asla bırakmam Hazza bunu bil. İstesen de istemesen de."

Birkaç yıl önce dediğimin tersini yapıp onu bırakıyordum.

Buna üzülebilirdi ama üzülmeyecekti. İlk bırakan kişi oydu.

Kapının kapanma sesi geldi ve sonradan Harry'nin sesi.

"Hayatım evdeyim." Hıçkırığımı durdurup yüzümdeki göz yaşlarını sildim. Çantamı alıp aşağıya indiğimde gözüme ilk çarpan şey kırışmış gömleğiydi. Harry asla kırışmış bir gömlek giymez. Üstündeki kırışmış ise yanındaki çantasında tişörtünü çıkartıp onu giyerdi. Demek ki başka kişi ile  uğraşmaktan bu ayrıntıyı fark edeceğim aklına gelmemişti.

Aşağıya indiğimi ayak seslerimden anlayıp arkasını dönmeden çantası ile uğraşmaya devam etti. Parfümünü çıkartıp üstüne sıkarken konuşmaya başladı.

"Loueh yemek yedin mi? İstersen yemek yapabilirim." Aklımda sadece üstündeki kokuyu parfüm ile kapattığı düşüncesi kalırken sesiz kaldım. Arkasını dönüp bana baktığında derin bir nefes aldı.

Beni şu an ne olarak görüyordu acaba. Aldattığı kocası? Ona değer veren kişi? Değer verdiği kişi? Sevdiği kişi?  Yoksa sadece gözleri kızarık, saçı  başı dağılmış , şarkı söylediği gruptan biri olarak mı?

"Loue-" yanıma yaklaştığında elimi kaldırıp durdurdum onu.

"Yaklaşma sakın." Bana anlamayarak baktı.

"Tanrım neye ağlıyorsun bita-"

"Siktiğimin sevgi sözcüklerini kullanmaktan vazgeç!" Yüzüne karşı bağırdığımda gözlerini kırpıştırdı. Şu anda bile tek düşünebildiğim onu nasıl incittiğim olurken. Yanına gidip özür dilemek ona sarılmak istedim. Her şeyden çok sevdiğim gözleri yarı dolu bir şekilde bana bakmaya başladı.

"Ne oluyor? Bu siktiğimin çantası ile napıyorsun?" Dehşet içinde gözleri benle çanta arasında gidip gelirken sinirle çantayı yere bıraktım.

"Bu mu?" Diyip çantayı ona doğru tekmeledim hafiften. Çanta tam ayaklarının önünde dururken bana baktı.

"Sana sinirli iken sırf seni  görmek için uğraştığım şey. İçindeki hiçbir kıyafete ihtiyacım yok ama-" derin bir nefes alıp alayla konuşmaya devam ettim.

"Sırf seni görmek için çantaya attığım kıyafetler." Tam ağzını açıp bır şey diyecekken onu susturdum.

"Beraber seçtiğimiz, senin sayende oluşan tarzımın oluşturduğu karmaşa. Söyler misin neden yaptın? Neden çok severken bıraktın? Anlamıyorum yetmedim mi? İstediğin her şeyi zamanında yerinde yapmadım mı? " sinirle kolumu havaya kaldırıp dövmelerimi gösterdim.

"Sırf sen istedin diye sevmediğim mürekkeple eşleşen dövmeler yapmadım mı? Ama drama kraliçesi her zamanki gibi yetinmedi bunla." Derin bir nefes alırken gözlerimde birikmiş gözyaşlarını geri göndermeye çalıştım. Önüne attığım çantayı kenara itip bana yaklaşmaya başladı.

"Hayatım sakinleş." Titreyen sesi ve ne zaman sinirli olursam olayım kullandığı ses tonu ile konuşmaya başladı.

"Hayır Harold hayır. Sakinleşemiyorum anlıyor musun? Elime fotoğraflar geçtiğinden beri sakinleşemiyorum."

"Sikeyim. Bana Harold diye seslendirecek kadar ne yapmış olabilirim." Sinirle söylendiğinde güldüm. Asla ona adı ile seslenmezdim. Sadece sinirli olduğumuzda ya da bir şeyi vurgulamak için yaptığımız bir şeydi.

Titreyen elimle telefonu açıp gelen fotoğrafı ona doğru tuttum.

"Loueh hayır ya-"

"Sus bu karmaşadan  nasıl çıkmaya çalıştığını duymak istemiyorum. Her zaman sana inandım ama bundan kurtulamazsın elimde kanıt varken olmaz."

"Dinle beni!" Bağırdığında bir adım geriye attım. Her hücrem onun bir şey söylemesini ve bu gece ona sarılarak uyumamı istiyordu.

"Her zaman benden kuşku duydun seni aldattığım yönünde. Bana hiç mi inancın olmadı?"

"Konuyu başka yerlere çekerek bundan kurtulamazsın. Hatta bu zahmete hiç girme." Hayır böyle bir şey yapmadım ya da yanlış anlaşılma diyerek cümleye girmemesi canımı acıtıyordu. Onun yerine kendisini savunmaya haklı çıkartmaya çalışmıştı. Bilmiyordu ki yalan olduğunu ya da yapmadım diyerek başlasa cümleye ona inanacağımı. Kapıya doğru hızla ilerlemeye başladım. Elimi tuttuğunu hissettiğimde ona bakmadan hızla elimi çektim. Kapıdan koşar adımlarla çıktığımda Harry'nin arkamdan geldiğine adım gibi emindim. Ama o bana varamadan ben arabaya binmiştim. Motoru çalıştırıp camdan ona baktım. Bahçede durmuş ağlayarak  bana baktığında yutkundum. Ağzını oynatarak beni sevdiğini söylediğinde önüme dönüp arabayı sürmeye başladım. Birkaç sokak ötede durduğumda telefonu açtım. Karşıma onların fotoğrafları çıkarken yutkunup aramalara girip Liam'ı aradım.

"Efendim Loui-"

"Zayn ve Niall'ı alıp bizim eve gidin. Harry'nin size ihtiyacı var."

"Dostum ne olu-" cümlesinin bitmesine izin vermeden telefonu yüzüne kapattım. Yeniden o resmi açtım. Yaşlar artık gözlerimde duramazken kalbim ise acıdan yerinde duramıyordu. Tüm hislerim karman çorman olmuş bir durumda resme bakmaya devam ettim. En son sinir  üzüntüyü geçerek en başa çıktı. Telefonu yan koltuğa attım.

İlahi bakış açısı:

Louis ,Nick ve Harry'nin öpüştüğü fotoğrafa bakıp ağlarken Liam Zayn ve Niall ağlamaktan yorgun düşmüş Harry'i evin bahçesinde bulmuşlardı. Harry eve taşınırken Louis sinirle direksiyonuna vurmaya başladı. Siniri sanki böyle geçicekmiş gibi. Harry yorgunluktan bayılacakmış gibi olduğu için çocuklara hiçbir şey anlatamamıştı. Çocuklar ise  onu zorlamadılar ve uyumasına izin vermediler ama Harry tam tersine tüm gece uyumayıp sabah kadar ağladı.

Louis ise mesajlara aramalara dayanamayıp uçak moduna almıştı ve annesinin yanına yani hastahaneye sürmüştü arabayı. Jay git gide kötüleşiyordu. Kanser onu içten içe bitiriyordu ama her zaman gülümsemiş ve çocuklarının yanında olmuştu.

Louis annesinin göğsünde ağlarken Jay hiçbir şey sormamış ve oğlunun ağlamasına izin vermişti. Biraz sakinleşince her şeyi anlatmıştı. Jay bir şey dememiş sadece hastahanenin yatağında hafiften kayarak Lou'nun yatması için yer bırakmıştı. Louis yorgunluktan saniyesinde uyurken Jay uyanık kalmış oğlunun saçları ile oynamıştı. Bir yanı çok iyi biliyordu Harry'nin böyle bir şey yapmayacağını diğer yanı ise oğlunun böyle bir  hale düşmesinin yanlış anlaşılmayla olmayacağını düşünüyordu.

Tüm gece oğlunun yükünü üzerine alıp Louis ve Harry hakkında düşündü. Oğlunun Harry diye uykusunda sayıklaması onu bin kat daha üzerken çocukları için dua etti. Onlar yeniden bir araya gelmesi için ve mutlu olmaları için.

Diğer bölümde görüşmek dileğiyle.

All The Love xoxo

Continue Reading

You'll Also Like

33.9K 4.5K 22
Harry ve Louis, köpeklerinin oyun arkadaşı bulması için bir sosyal medya sitesine kayıt yapar.
256K 6.9K 37
soğuk ve acımasız mafyanın bir kıza aşık olup onu takıntı haline getirmesi ve piskopatlaşması ama bunu kıza yansıtmamaya çalışarak unutulmaz bir aşk...
1.5K 176 5
-Güzeller güzeli Harry, Prens Louis'e fazlasıyla aşıktı.. onların aşkı Harry 14, Louis 15'iken 28 Eylül 1979'da başlamıştı.. sarayın ormanında.. çok...
1.3M 51.2K 32
"Bana bakıcılık yapmaktan vazgeç ben senin bakıcılık yaptığın çocuk değil karınım " dediğimde sinirle , bakışları tekrar beni bulmuştu. Yüzünde memnu...