Ö.B/Stop This Argument

1.4K 93 60
                                    

"Beni dinleyecek misin artık? 4 ay oldu. Siktiğimin 4 ayı! Ne olup olmadığını bilmeden bana arkanı dönüp gittiğin 4 ay!" Evime kadar gelmiş şu an kapıda bana bağırıyordu. Sinirlerimi yatıştırmak adına derin bir nefes aldım

"Elimde sen ve Nick' in öpüştüğü fotoğraf var ve her akşam üstüne parfüm boşaltıp yanıma geliyordun! Sence bundan ne çıkartabilirim?" Sinirle elim kapı kulpuna gitti tam kapatacakken eli ile itti.

"Seni aldattığımı sandığın için mi 4 ayını cehennem gibi geçirdim!" Cümlesini bittikten sonra kahkaha attı.

Neyi komik bulupta böyle gülebiliyordu?

"Her neyse." Diyip kapıyı kapattım. Boşluğuna geldiği için kapıyı kapatabildim. Gecenin 1'iydi ve kapıma dayanmıştı. Evi kapıya dayanan yumrukları ve üst üste çalınan zil doldurduğunda merdivenlere yöneliyordum.

"Siktiğimin kapısını aç ve anlatacaklarımı dinle. Kapıyı açana kadar burdayım." Bağrışları benim yukarı ulaşmam ile artık mırıltıdan farklı değildi. Geceleyin burda kapının önünde kalmayacağını biliyordum. En fazla 1 saat durur giderdi. Her türlü içim acıyordu , o benim bebeğimdi. Bağırmaktan büyük ihtimal boğazı ağrıyordu, zaten son zamanlarda fazlası ile kilo vermişti. Diğer çocuklardan duyduğuma göre fazla ayakta duramıyordu vitaminsizlikten, hep oturup dinlenme ihtiyacı hissediyordu.

Hemen eve gitmesini umdum.

••••••••

Uykumdan rahatsızlıkla uyandığımda gözlerimi kırpıştırdım. Penceremde güneşin daha yeni doğduğunu belirten bir hava vardı. Telefonuma uzanıp saate baktım.

5.30!

Ben Louis Tomlinson, uykusundan bu saatte uyanmıştım. Harry olsaydı tarih falan atardı.

Harry! Yatağımdan hızlıca kalkıp aşağıya doğru ilerledim. İçimden eve gitmesini umarken kapıya ulaşmıştım. Derin bir nefes alıp kapıyı açtım. İlk başta görüş alanımda bir şey görmezken içim biraz rahatlamıştı ta ki kafamı yere indirenedek. Hemen kapımın yanındaki duvara yaslanmış uyuyordu. Kararsızlıkla ona bakıp kucağıma aldım. Beklediğimden daha hafif bir yükle karşılaştım. Sanki bir bebeği kaldırıyor gibi hissediyordum.

Biz kavga etmeden önce onu taşımak git gide zorlaşmıştı. Nedenini bilmiyordum, sağlıklı yiyordu ve kilo almamasına rağmen gün geçtikçe taşımak zorlaşıyordu ama şimdi kucağımda 4 ayın sonunda erimiş haldeydi. Pişmanlık duygusu tüm bedenimi sarmıştı. Kapıyı ayağımla kapatıp onu odama taşıdım. Yatağıma yatırırken önce kaşlarını çatsada sonra rahatlıkla yan tarafına döndü.

••••

Harry ile 1 ya da 2 saat daha ilgilenip mutfağa inmiştim. Buzdolabına bakarken ne yapacağımı bilmiyordum. Elimi belime koyup biraz daha baktıktan sonra klasik kahvaltı için gereken şeyleri koydum sonra pancake için gerekli malzemeleri çıkarttım. Biraz yanmış ve parça parça olacaktı ama hiçbir şey yapmamaktan iyiydi.

Pancakeleri masaya koyarken gözlerini kaşıyarak içeri girdi.

"Lou?" Şaşırıp mutfakta olduğu yerde durdu. Masaya bakmadığını fark edince bana şaşırdığını anladım. Büyük ihtimal onu içeriye alıp gittim sanıyordu.

"Hadi otur bakalım." Masaya ondan önce oturdum.

"Lou bak her şey şö-"

"Tamam Hazz konuşacağız ama önce oturup yemek ye." Onun bu hale düşmesini izlemek yerine, onu güzel bir şekilde doyurduktan sonra ne söyleyecekse dinlemeyi tercih ederdim.

Kahvaltı gayet sessiz bir şekilde geçmişti. Tabi benim Harry'e kızıp zorla yemek yemesini sağlamam dışında.

Koltuğa oturup sigara yaktım. Karşımdaki koltuğa oturup en ön kısmına geldi. Elimi ona anlat dercesine uzattım.

"Louis seni aldatmadım. Aldatmamda. Neden böyle düşündüğünü bilmem lazım önce."

Elimi cebime uzatıp telefonu aldım. Telefonu açarken aylardır hiç durmadan baktığım fotoğrafı ona gösterdim.

İlk başta kaşları çatılsada diğer eli kendi telefonuna gitti. Bir şeyler yaptıktan sonra iki telefonu da bana uzattı. Elime aldığımda bu sefer kaşlarını çatan bendim.

"O fotoğraftaki ben değilim fark ettiysen ve fotoşop olduğu çok belli nasıl anlamadın. Sözde kafamın olduğu ve boyunla birleşen yere bak hafiften sakal var. Biliyorsun ben sakal uzatmam."

Kendi telefonumdan Harry ve Nick' in öpüştüğü fotoğraf vardı. Diğerin de ise Nick ve başka bir adamdı. Aynı mekan da ve aynı kıyafet vardı.

"Peki haftada en az üç gün eve geç gelmen? Hep bana yaklaşmadan önce parfüm sıkıyorsun tişörtlerin kırışık oluyor. Tanrı aşkına sen tişört giymeyi bile sevmezsin!" Sesim sona doğru yükselmişti

"Lou sen ciddi misin?" Cümlesi biter bitmez gülmeye başladı. Ona düz bir ifade ile bakmaya devam ettim. Elimdeki neredeyse hiç içmediğim sigarayı küllüğe koydum. Kahkası kesilirken hiç ifadesi değişmemiş olan bana çevrildi bakışları.

"Siktir sen ciddisin." Kafamla onayladım.

"Lou bunu sana da söylemişti. Spor salonuna başladım. Tanrım bunu konuşmuştuk." Diyip bir yere odaklandığında kaşlarımı çattım öyle bir şey hatırlamıyordum.

"Niall'ın doğum günü sonrası, eve giderken sana anlatmıştım." Bana hatırlamam için baktığında kaşlarım artık birleşecek gibi hissediyordum.

"En son Niall'a sarılarak şat attığımı hatırlıyorum. Ordan sonrası yok." Elimle başımı ovdum.

Elimden telefonunu alıp bir şeyler yapmaya devam etti. Sonra bulduğu şeyi bana gösterdi.

Aynanın önündeydi saçında bandana vardı altında geniş şort üstünde ise tek omzuna atılmış bir havlu. Tek eli ile barış işareti yaparken diğeri ile telefonu tuttuyordu. Gözüm yanındaki adama kaydığında istemsizce kaşlarım çatıldı ve bakışlarım Harry'e döndü.

"Antreman koçum." Anladığımı belirtircesine başımı salladım. Resim özelliklerine girdiğimde Ekim'i gösteriyordu. Bu da kavgamızın olduğu zamanlar demek oluyordu. Pişmanlık tüm vücudumu kaplarken gözüm Harry'e döndü. Ne diyeceğimi bilmiyordum.

"Ben-" sözümü kesti.

"Ne diyeceğini bilmediğini biliyorum Louis. Sana kırgınım hem de çok ve kolay kolay düzelmeyecek." Onayladım. Tam bir maldım. Nasıl böyle bir şey düşünebilmiştim.

"Ama sana olan özlemim kırgınlığımı geçiyor." Koltuğundan kalkıp direk dudaklarımızı birleştirdi. İlk başta ne olduğuna şaşırsamda sonra ellerimi beline koyup onu öpmeye başladım. Hala ayakta durduğunu ve eğildiğini fark ettiğimde belindeki elim ile onu kucağıma çektim.

İşte özlediğim kişi şu an kollarımın arasındaydı.

Sonunda bir bütün olmuştum.

Merhabaaaaaa

Burayı özlemişim. Hem de çok.

Dediğim gibi elveda değil görüşürüz. Çünkü burası ilk kitabım ve o acemilik ile atladığım bölümler olaylar çok fazla var ve buraya yazmayı seviyorum.

Eğer hala bu kitap kütüphanizdeyse ve okuyorsanız teşekkür ederim. Artıdan Adicci adlı bir hikayem var ona bakmanızı da öneririm fkfndlfm.

Neysee görüşürüz

All The Love xoxo

Sweet Creature/Larry StylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin