And I'll Be Gone Tonight

2.1K 153 312
                                    

-2016-

Hırsla kıyafetlerimi çantama koymaya başladım. Gözlerim dolu doluyken önümü göremiyorken hala onu görmem normal değildi.

Evet bu kıyafetlere ihtiyacım yoktu ama onu son kez görmek istiyordum. Son kez beraber aldığımız, beraber seçtiğimiz evde onu görmek istiyordum.

Eve ilk girdiğimiz zaman gözümün önüne gelince derin bir nefes verdim.

Ev ne kadar güzel olsa da beni garip bi şekilde rahatsız etmişti. Kapının girişinde durup Harry'ninde o rahatsız edici enerjiyi almasını umdum. Bu evden çıkmak istiyordum. Evin içine gireli sadece birkaç dakika olmuştu ama şimdiden çıkmak istiyordum. Harry tahminime göre salon olan odadan çıkıp kapının yanında duran bana baktı. Yüzümü buruşturdum. Umarım sevmediğimi anlardı. Kafasını sağ omzuna doğru eğip güldü.

"Bu evi alıyoruz." Joseph'e doğru konuştuğunda garip garip ona baktım.

Joseph'i kağıt işlemleri için göndermişti. Yanına gidip onu vazgeçirmeye çalışmıştım.

"Emin misin Harry? Onca evden sonra buraya daha bakmadan sevmene şaşırdım. Diğer odalar güzel olmayabilir. Bence gidip bakalım." Diğer odaların dar ve şekilsiz olmasını umarak konuştum. Gerçekten rahatsız olmuştum burda ama bunu Harry'e söyleyemezdim. O gayet mutlu gözüküyordu. Onun mutluluğunu bozmak istemiyordum.

Derin bir nefes alıp yatağımızdaki tişörtü alıp spor çantama attım. Tişörtün yerine kendim oturuken göz yaşlarımı silip bana neden evi aldığımızı söylediği zamanı düşünmeye başladım.

"Loueh" göğsümden kafasını kaldırıp bana bakmaya başladı. Gözlerimi izlediğimiz filmden ayırmazken dinlediğimi belirten bir ses çıkarttım.

"Bu eve ilk girdiğimiz zamanı hatırlıyor musun? Yüzündeki rahatsızlık ifadesi kilometreler ileriden bile anlaşılabilirdi." Cümlesini kıkırdaması ile sonlandırdığında ona çevirdim gözlerimi. Gülüşü ile hafiften gülümserken, söylediği cümle ile kaşlarımı çattım.

"Rahatsız olduğumu anladığın halde bu evi aldık. Neden?" Gözlerini göğsüme çevirdi ve hafiften sırıttı.

"Bir magazinde okumuştum. Eğer sevdiğiniz kişinin sizden gitmesini istemiyorsanız onun rahatsız olduğu şeyi favorisi yapmanız gerekiyormuş." Kafasını kaldırıp bana baktı.

"Senin gitmeni istemiyordum. O yüzden bu riski göze aldım. Burayı evin gibi hissettirecek ve aramızdaki şeyi güçlendirecektim." Durup yutkundu. Güç topluyormuş gibi elini göğsüme koydu.

"Ya da sana o hissi kazandırmayacak ve seni kaybedecektim." Düşünmesi bile onu üzerken ben sadece dediği şey üzerine gülümsedim.
"Seni asla bırakmam Hazza bunu bil. İstesen de istemesen de."

Birkaç yıl önce dediğimin tersini yapıp onu bırakıyordum.

Buna üzülebilirdi ama üzülmeyecekti. İlk bırakan kişi oydu.

Kapının kapanma sesi geldi ve sonradan Harry'nin sesi.

"Hayatım evdeyim." Hıçkırığımı durdurup yüzümdeki göz yaşlarını sildim. Çantamı alıp aşağıya indiğimde gözüme ilk çarpan şey kırışmış gömleğiydi. Harry asla kırışmış bir gömlek giymez. Üstündeki kırışmış ise yanındaki çantasında tişörtünü çıkartıp onu giyerdi. Demek ki başka kişi ile  uğraşmaktan bu ayrıntıyı fark edeceğim aklına gelmemişti.

Aşağıya indiğimi ayak seslerimden anlayıp arkasını dönmeden çantası ile uğraşmaya devam etti. Parfümünü çıkartıp üstüne sıkarken konuşmaya başladı.

Sweet Creature/Larry StylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin