Ö.B/ You Are My World

1.1K 82 108
                                    

Elimdeki kalemi çevirmeye devam ettim. Gözlerim ise önümdeki kağıtlara odaklanmıştı. Tek yapmam gereken hayır istemiyorum demekti ama hayranlarım bunu yapmamı istiyordu. Onlar bana cesaret veriyorlardı o yüzden yavaşça olumsuz anlamda  kafamı sallayıp elimdeki kalemle önümdeki kağıdı yavaşça öbür tarafa ittim.

"Şarkılarımı satmayı kabul etmiyorum."  Karşımda Sony'nin elemanlarından biri ve benim şu anlık menajerim duruyordu.

"Bunu istediğini söylemiştin. Hem bu şarkıları sen söyleyemezsin. İzin vermeyiz buna."

"Şu anlık izin veremezsiniz. İstersen albümün çıkış tarihini daha ileri alırım ama bu şarkıları söyleyecek bir kişi varsa o da benim" Sıkıntıyla oflayıp kafasını ellerinin arasına aldı.

"Louis anlaşmayı sonlandırmaya çalıştığını biliyorum ama buna ne Simon izin verir de ne de Modest" Gülümseyip yavaşça yerimden kalktım.

"İzle ve gör Bob. Özgür olana kadar savaşacağım ve o siktiğimin anlaşması iptal olduğunda ise kağıdı çevirip çevirip bir yerlerine sokabilirsin."

Arkamdan küfür ettiğini biliyordum ama umursamadan olduğum odadan çıktım. Koridorda Harry beni bekliyordu.

"Hey" Odadan çıktığımı fark etmediği ve onu korkutmak istemediğim için sakin bir ses tonuyla seslenmiştim. Kafası direk bana dönerken hızla yerinden kalkıp dibime girdi. Kollarını boynuma doladı.

"Hey. Ne yaptın, imzaladın mı?"

"Hayır"

Rahatlamış bir şekilde derin bir nefes verip kollarımın arasından çıktı. Yüzünde çok büyük bir gülümseme vardı.

"Tanrıya şükürler olsun. Bir an gerçekten o şarkıları satacağını düşünmüştüm."

"Bir an ben de öyle düşündüm Hazza. Hadi evimize gidelim" Birkaç hafta içinde albümüm çıkacağını bilerek eve doğru gitmeye başladık. Korku ve heyecan her yanımı sarmıştı ama asansöre doğru ilerlerken yanımda sesizce yürüyen küçük kurbağaya baktım. O yanımda olduğu sürece her şeyin altından gelebileceğimi biliyordum.

3 hafta sonra

Stresle parmaklarımı yemek masasına vururken önümdeki bilgisayara bakıyordum. Sabahın 10'uydu ama birazdan albümüm yayınlanacaktı youtube üzerinden. Derin bir nefes alıp gözlerimi mutfakta kahvaltı ile uğraşan diğer yarıma çevirdim. Fearless şarkım kulağıma geliyordu ama yanında çok güzel bir ekleme ile. Harry elindeki salatalığı keserken bir yandan ise şarkıya eşlik ediyordu. Stresimin yerini huzur doldurmaya başladığında önümdeki laptopu kapatıp mutfağa ilerledim.

Kollarımı önümdeki kıvırıcığın beline dolayıp burnumu saçlarına daldırdım. Küçük dansı direk durmuş ve bana doğru yaslanmıştı.

"Nasıl hissediyorsun Lou?" Sesinden endişelendiği belli oluyordu. Benim çok korktuğumu ve streslendiğimi biliyordu. Benim için çok özel bir albümdü. Modest'in ne dediğine takmayı biraz bıraktığım göstergesiydi. Hiçbir şarkımın içinde cinsiyet belirtmemiştim. Eğer Modest'in etkisi hala üzerimde olsaydı şarkılarımın içinde sürekli 'girl' ya da 'she' kelimelerinin geçeceğinin farkındaydım. Artık farklıydı. Anlaşmamız neredeyse sonlanmak üzereydi ve Simon bunu bitirmemem için elinden gelen her şeyi yapıyordu ama bıkmıştım. Artık onun himayesi altında olmayacaktım.

"İyiyim Hazza'm. Bir de senin o güzel sesini duydum daha da iyi oldum." Kıpırdayıp kollarımın arasında bana döndü. Zaman kaybetmeden dudağına küçük bir öpücük yerleştirdim.

"Sesimi her zaman duyuyorsun zaten"

"O yüzden her zaman iyiyim ya. O güzel sesini her zaman duymasan tanrı bilir şimdi nasıl olurdum." Gülümsemesi genişlemiş ve yanakları kırmızı olmaya başlamıştı. Neredeyse 7 yıldır evli olmamıza ve 10 yıldır sevgili olmamıza rağmen hala kızarması beni şaşırtıyordu. Ona olan sevgi sözcüklerimin böyle etkilemesi ise beni dünyadaki en şanslı adam olduğumu gösteriyordu.

Sweet Creature/Larry StylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin