Ortaya Karışık

By dyg_dyg

10.2K 473 176

3 erkek 1 kız gezmeleri hiçbir zaman sorun olmamıştı, arkadaşlık denilen bağ çünkü kopmazdı, sadece daha güçl... More

1. Bölüm: Bir Baba iki Oğul
2. Bölüm: Bomba!
3. Bölüm: Garip!
4. Bölüm: Şey
5. Bölüm: Kafa Çekmek
6. Bölüm: "Aşığım"
7. Bölüm: Allah'ın Espri Anlayışı Olmasaydı Ornitorenkleri Yaratmazdı.
8. Bölüm: Tesadüfün Böylesi
9. Bölüm: Gruplama
10. Bölüm: Olduk
11. Bölüm: Pis Şeyler
12.Bölüm: "Sen Teyzemle Evlen!"
13. Bölüm: Ceylan (1. Sır)
14. Bölüm: Halo/Hale (2. Sır)
15. Bölüm: Günaydın
16. Bölüm: Liste
17. Bölüm: Telgraf, Papatya, Şarkı, Dilek
18. Bölüm: İlk ve Son
19. Bölüm: Hiç
20.Bölüm: 3 Silahşörler + d'artagnan (3,5 Aşk)
21. Bölüm: We Could Be the Same! (Aynı Olabiliriz!)
23. Bölüm: Can
24. Bölüm: Şiir
25. Bölüm: Karışık
26. Bölüm: İstanbul
27. Bölüm: Kader
28. Bölüm: Tepetaklak
29. Bölüm: Barda
30. Bölüm: "Atlas Vazgeçti!"
31. Bölüm: Lego House (Lego Evi)
32. Bölüm: Eğer İstersen
33. Bölüm: Yeni Bir Gün
34. Bölüm: Büyük Kavgalar
35. Bölüm: Bu Kız
36. Bölüm: Hastahane
37. Bölüm: Ben de Aras
38. Bölüm: Mükemmel!
39. Bölüm: Londra'daki İlk Akşam
ÖNEMLİ-lütfen okuyun
40. Sen Oldun (FİNAL PART -1)

22. Bölüm: Sıkıcılar, Sevişkenler, Saplar, Sakatlar...

334 14 4
By dyg_dyg


Merhaba öncelikle biraz geç yayınlandı farkındayım ama yoğun iş temposu, gittiğim kongre, öğrencilerimin sınavları, gideceğim başka bir kongre için hazırlık... 15 aylık kızımla konuşma egzersizlerimiz ve inatlaşmalarımız, eşimin iş nedeniyle bir süre seyahate çıkışı üstüne de astım, alerji ve üst solunum yolu enfeksiyonu derken bu kadar uzadı bölüm aklımdaydı ama yazmaya hiç fırsatım olmadı. Umarım beğenirsiniz. 

Bölüm şarkısı The Kooks_ Naive 

-İnal-

Pazar günü... Yeni çalışma günüm merhaba. Her türlü garip düşüncemin olduğu beyinim ergimeyle sıvılaşıp ondan sonra da buharlaşarak benden ayrılacak. Benimle aynı durumda olmayıp, bana iyi misin bakışları atan bir adet Dünya ve beni çoook ciddi bir şekilde süzen üvey kardeşime karşılık olarak böyle dümdüz bön bön bakıp: "Ne var? Ne oldu? Sen sevgilinle sevişeceğini annene söylüyorsun ben eve sarhoş bir arkadaşımı getiremiyorum öyle mi?" diye çıkıştım Erkin'e.

"Haklı..." diye kafa salladı Dünya Erkin'e benim için.

"Sen sus! Neredeydin dün bütün bir gün? Yolda kalan arabaların bile ilk yardım servisleri, destek ekipleri oluyor? Sen ne-re-dey-din?" diye çıkıştım.

"Haklı..."diye kafa salladı Erkin Dünya'ya bakarak.

"Birbirinize bir copy paste yapmasanız çok tatlı bir ikili o-la-bi-lir-si-niz..." dedim yapmacık bir sırıtmayla.

"Sen de yine heceleme yapıyorsun, yeni okumaya başlamış çocuklar gibi." Dedi Dünya.

"Dünyaaaa..." dedim elimde kalacaklar bunlar resmen benim elimde kalacaklar...

O arada Nezih Bey kafenin unuttuğunu sandığım kapısından arz-ı endam ederek hepimizi kendisine bakmamızı sağladı: "Naber gençlik?"

"İyiyiz Nezih dedeciğim sen nasılsın?" diye laf attı Erkin.

"Sizin çuvallamanızın keyfini çattım Şirince'den geliyorum, birazdan yukarı çıkıp duş alıcam ama önce günün çalışanı İnal Bey'den bir mocca rica ediceğim. Ya da günün bir diğer talihlisi Erkin Umar'dan aynısını isteyeceğim." Diye sırıtarak Dünya'nın yanındaki bara yaslanarak oturdu.

Bunun üzerine Erkin dişlerinin arasından: "Moccayı bardakta mı yoksa üstünde mi tercih edersin?"

"Yok koçum, ben kahveyi bardakta tercih ediyorum, bazılarına yakıştığı gibi benim üstümde olmuyor. Çok sakil duruyormuş..." dedi yarım ağız ama gözleri fıldır fıldır dönüyordu. Resmen yine laf bana dönüp gelmişti. Bu sırada gelen müşterileri karşılamak için Erkin menüleri kapıp hemen yanlarına gitti.

"Ooo... Ağır ol dostum!" diye lafa girdi Dünya sonra da limonatasını fondip yapıp diliyle biraz dudaklarının kenarında yalandı. O sırada telefonuna bir mesaj geldi ve hemen açıp baktı. Bir anda yüzü saçma ama tam anlamıyla şebek bir sırıtmayla aydınlandı ve hemen hızlıca bir şeyler yazdı.

"17. Masaya bir serpme kahvaltı, 3. Masaya bir donat ve Americano. Ve yüzünde ki bu sırıtmayla kime, ne yazıyorsun?" diye sordu siparişleri alma işini tamamlayıp yanımıza gelen Erkin.

Bunun üzerine hemen ciddileşen Dünya omuz silkerek ve gözlerini kaçırarak -ERKİN'DEN GÖZLERİNİ Mİ KAÇIRDI O?- : "Hımmm.... Yok bir şey. Sude saçma sapan bir şey yazmış da." Dedikten sonra yine gelen mesaja bakmasıyla yüzü kıpkırmızı kesildi.

Nezih dikkatlice Dünya'nın yüzüne bakarak konuştu: "Sude hem bir anda seni çılgınca sevindirip diğer mesajıyla da domates olabilecek kadar utandırabiliyor yani ha?"

"Yaaa... Di mi? Tatlı kız işte sence nasıl? Ne düşünüyorsun onun hakkında?" diye sordu Nezih'e.

"Valla hoş, kız çok güzel ve akıllı bir kız ama Allah sahibine bağışlasın be kuzu... Çok sakin, çok düzgün bildiğin çok saf, herkesin kendi gibi olduğunu düşünüp irdelemeden pat diye işin işine dalıyor... Hani Ceyda'ya saf diyoruz ya değil, o naif."

"Tarzın değil yani..." dedim.

"Değil kesinlikle ortak yönümüz de sadece Dünya."

"Aynı sınıftasınız oğlum daha ne istiyorsun?" diye söze girdi Erkin.

Nezih çenesini kaşıdı: "Şöyle açıklayayım: Erkin..."

"Evet?"

"Aylin ismini duyduğunda ne hissediyorsun?" diye sordu Nezih Erkin'i tartar gibi.

"Ovvv..." diye iç çektikten sonra cevap verdi Erkin: "Bedenim titriyor. Beni her öptüğünde aklım sadece onunla doluyor. İnsanın tek kelime etmeye gereksinim duymadan anlaşabildiğini keşfettim be oğlum. Tek bakış yeterli... Aylin kalbim, beynim, hormonlarım." Dediğinde hepimiz güldük.

Cevabı yeteri kadar Nezih'i tatmin etmiş olmalıydı ki işaret parmağını bana doğrulttu: "Ceyda senin için ne?"

İki gece önce kollarımda sarhoş bir şekilde taşıyıp, o tatlı sarhoşluğuna bittiğim kızı düşündüm: "Katıksız heyecan ve özveri. Susuz kalmak gibi bir şey... Hele arada bir şeyler olduğunu bilip de adını koymaya utanma hali var ya... Bir şeye çok yaklaşıp onun olmasından hemen önce olan o kalbinin gümlemesini duyma anı var ya Ceyda o işte..."

Kafasını sallayıp Dünya'ya döndü: "Peki sen..." diyecekken Erkin araya girip hemen Nezih'in sözün kesip kolunu Dünya'nın omzuna attı: "Peki o ne? Yavaş gel koçum, bitti o işler. En yakın arkadaşımı yedirtmem ben kimseye. Öz kardeşime bile!"

Bunu söylemesi üzerine Dünya'nın yüzü biraz gölgelenir gibi oldu ama hemen bozuntuya vermeden elini omzundaki elin üstüne koyup sıvazladı: "Tamaaaam, sakin ol şampiyon! Neyse ben bir su boşaltıp geliyorum." Deyip tuvalete doğru yol aldı. O sırada cebine bir mesaj geldiğini belirten minik melodiyi duyup işkillenmiş bir şekilde kendime kızarak ekranı açtım, bizden bir şey sakladığını adım gibi biliyordum fakat ben de bu yaptığımla kıza en büyük saygısızlığı yapmıyor muydum, "CIA ajanı mıyım? Neden cebime şifre koyayım ki? Çok mu önemli benim hayatım ya? Kullanan kullansın, alan alsın, okuyan okusun." Diyen arkadaşıma resmen ellerimle, uygulamalı olarak düşüncelerinin ne kadar yanlış olduğunu kanıtlıyordum. Pislik İnal! Merakım vicdanıma ağır basınca hemen gelen mesaja baktım 'his' diye birinden gelmişti: "O dudakların tadına baktığım zamanlar da gelecek..." NEE? Kim len bu? Yoksa... Yok canım, Serhan değildir... Başka biri olmalı hani şu 1 aydır kendi başına çıktığı yürüyüşlerde tanıştığı yeni biri iyi bari neyse... Diğer mesajlara bakmak istediğimde silinmiş olduklarını gördüm tam o 'his' denen hergeleyi arayacaktım ki arkadan tuvaletten çıkan Dünya'nın sesini duyup hemen telefonu tezgâha koydum. Yine de tedbiri elden bırakmamak lazım diye düşündüm. Bir daha Dünya'nın üzülmesini gönlüm hiç razı değildi.

-2 Gün Sonra-

-Dünya-

"Niye otobüsle gidiyoruz okula ya? Bizim arabamız yok mu? Abi anlamıyorum 3 yıldır araba var altımızda niye toplu taşımadan vaz geçemiyoruz? Öyle tıkış tıkış... Sarı Çizmeli Mehmet Ağa ve Ayşe, Fatma, Hayriye 3'lüsü ile akraba olabilmek için mi?" diye söylene söylene otobüsten inen Nezih'e kahkaha atarak bakıyorduk.

"Ekonomi yapıyoruz benim gıcık şebeğim..." diye saçlarını karıştırdım.

"Beeen, gıcık şebek?" diye eliyle kendini gösterdi.

"Evet sen." Diye lafa girdi arkasını dönerek Erkin, İnal'la birlikte bizim önümüzde yürüyorlardı. Tam okulun turnikelerinden geçecektik ki Ceyda'nın arabası önümüzde durdu ve tek bir manevrayla park etti.

"Oooo..." diye dirseğimle İnal'ın böğrünü dürttüm ve göz kırptım: "Seninkinde neler varmış neler..."

"Eee... Kimin..." derken bir durdu. Hakikaten Ceyda İnal'ın nesiydi? Aylin ve ben arkadaşlarıydık hatta bana bazen aynı yaşta olduğumuzdan ikiz derdi, Erkin kardeşiydi, Nezih kuzeni ama Ceyda kimdi onun neyiydi? Serhan için bile flörtüm diye biliyordum ama onlar bunun bile adını koyabilmiş değillerdi. Ben de bundan feyz alarak takıldım: "a) kimin sevgilisi, b) kimin flörtü, c) kimin arkadaşı d) hepsi..." diyince bana gözlerini devirerek karşılık verdi.

O sırada Erkin tam bize laf atacakken arabadan inen Aylin'le Serhan'a gözleri kayınca dişlerini sıkıp Aylin'e doğru yürüyüp kızı belinden tuttu ve beni geçtim Serhan'ın bile ateşli olarak nitelendireceği bir şekilde öptü. Dudakları biraz ayrılınca Aylin hemen açıklamada bulundu: "Arabasıyla motorunu bakıma göndermiş, kesinlikle yol boyunca konuşmadık, karşı koyamam sonuçta Ceyda'nın arkadaşı, onun arabası..." diye Serhan'ı kafasıyla işaret ederek Erkin'e açıklama da bulundu.

İnal da "Çocukluk arkadaşıma sırtımı dönemem." diye şoför koltuğundan inen Ceyda'nın yanına salak bir sırıtmayla gidince Nezih'le ikimiz arabanın diğer tarafında durmuş Serhan'la dımdızlak kalmıştık. 2 gündür attığı sayısız muzip, müstehcen, melankolik -daha fazla m'li sıfat var mıydı?- Mayhoş! O ekşi-tatlı anlamında bi kere!- mesajdan sonra bana gözlerinde soru sorar gibi ve anlamlandıramadığım başka bir şekilde bakan Serhan'la gözgöze gelmemeye çalışıyordum ki bu durumdan hiçbir şeyin farkında olmayan Nezih beni kurtardı: "Şunlar..." dedi Aylin'le Erkin'i işaret edip "Sevişkenler... Pazar sevişkenleri..." durdu sonra eliyle İnal'ları işaret edip: "Diğerleri ise... Sıkıcılar." Sonra Serhan'ı beni ve kendini işaret edip: "Biz de saplar güruhuyuz kuzum, hoş sen şu herifle neredeyse Sevişkenler'i Erkin'lerden devralacaktınız ama herfin uslu duramaması yüzünden hep birlikte sapları oluşturduk..."

"İyiymiş ama biz olsak olsak sakatlar olurduk onunla, kafadan sakatlar..." dedim Serhan da hafifçe gülümseyerek kafasını salladı.

"Hadi koçum çok oyalandık biz gidelim." Diye koluna girip Serhan'ın yanından geçerken gözlerimi kısıp alaycı bir şekilde baktım: "Diğer sap gelmek ister misin? Gölge etmeyelim istersen?" diye fısıldadım. Çekicilik ve muziplik karışımı bir gülüşle dudaklarını yalayıp bana baktı.

Biz önde Serhan arkada, Nezih'in: "Ya o değil de benim artık bi ilişkiye ihtiyacım var en düzgününden..." diye söylenmesiyle tasarım fakültesi binasına girdik.

Ders arasında bilgi manyağı olmuş ve benden fersah fersah uzağa gitmek isteyen başımın ağrısını geçirmek için şakaklarıma masaj yaparken -ah lodos ah lodos bu rüzgâr migrenimi tavan yaptırıyordu- bir el beni birinci sınıfların boş stüdyosuna doğru çekip duvara yapıştırdı ve beni çeken elin sahibi başını boyun boşluğuma dayayıp kokumu iyice içine çekti: "Bu Dünya'daki tek koku benimki mi?" diye sordum gözlerimi kapayıp gülümseyerek. Aramızdaki bu tensel gerilim olmadan duygularımızdan emin olmak için koyduğum öpüşme yok yasağı hiç işe yaramıyordu. Hatta dudaklarımız birbirine değmediği için daha çok o ağır auraya giriyorduk. Kafasını hafifçe kaldırıp çeneme küçük bir öpücük kondurdu, gülümsedi ve gözlerini gözlerime sabitleyerek işaret parmağını burnuma hafifçe dokundurup: "Bu Dünya'daki tek koku bu..." dedi ve ellerini belime yerleştirip bana bakmaya devam etti.

"Bunu nasıl yapıyorsun?"

"Neyi?"

"Benim yanımda 180 derece farklı olmayı?"

"Çünkü senin yanında çok farklı hissediyorum..."

"Nasıl hissediyorsun?"

"Aşık... Ve Sap!"

İki elimi açıp ona göstererek salladım hafifçe ve güldüm: "Ben de konu ne zaman buraya gelecek diye düşünmüştüm."

"Bak hemen getirdim sevgilim seni hiç kırar mıyım?"

"Biz sevgili değiliz, flört ediyoruz."

"Sen benim sevgilimsin, ben de senin sevgilin olma yolunda emin adımlarla ilerliyorum. Bu arada sap olmadığımı Nezih'e bir ara uygulamalı göstereyim diyorum."

"Ne zaman göstereceksin bakalım?" dudağımı dişlerimin arasına alıp bıraktım.

Kulağıma doğru eğildi ve başparmağını dudağımda gezdirdi: "Kurallar kitabını çöpe attığımız zaman." diye fısıldadı.

Kafamı yavaşça sallayıp gülümsedim: "Bizim için iki seçenek sundu farkındaysan..."

"Sakatları alayım ben..."

"Neden?" diye gülümsedim.

"Seni tanıdıktan sonra aklımın %99'nu kırıp sadece %1' ile hareket ettiğim için olabilir." Dedi muzip bir şekilde sonra da ekledi: "Sevişkenlik sevişemeyen azgınlarda kalabilir."

"Çok ayıp, farkındaysan biz de sevişmiyoruz."

"İstersen hemen, burada, şimdi bu sorunsalı ortadan kaldırabiliriz." Diye takıldı.

"Sağol almayayım. Hem farkında mısın? Bi stüdyo furyası başlattın. İlk stüdyoda tanışıp konuştuk, ilk kez stüdyoda öpüştük ve kaçak göçek ilk ders aramız burada." Dedim.

"Fark ettim..." deyip beni bıraktı elimi avuçlarına alıp öptükten sonra: "Hadi derse geç kalmayalım." Dedi ve bana göz kırparak sınıftan çıkıp gitti.

Sakatlar... Ahhh... Serhan gidince ağrıyan başımla yine yalnız kalmıştım.

O sırada gelen mesaj sesiyle irkildim. His: "Sınıftaki masana ağrı kesici bıraktım, migrenin azdığında gülümsemen daha bir çarpıklaşıyor. Çok çekici ama acı çekmeni istemiyorum." Gülümseyip boş sınıfa son bir kez baktıktan sonra kapıyı ardımdan kapadım. Emir Serhan Umar'a aşık olmak elimde değildi, zaten aşık olmuştum.

-Bölüm Sonu-

Continue Reading

You'll Also Like

98.7K 9.9K 19
*avareyim,asudeyim,yorgunum bilmiyorum,neden sana vurgunum? -bir mahalle hikâyesi- 18/05/2023 " Dökme yüzünü." dedi. Yüzüne vuran kızıl ateşlere ba...
311K 17.4K 61
Hadi ama nerden bilebilirdim ki okulun ilk gününden müdürün oğluna tekme atıcağımı!
Haz By 🍀

Romance

256K 3.4K 18
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...
2M 32.5K 53
- Ahh...abim gelicek yapamayız.. Üstümdekileri delice yırtarak çıkardı. - Abini boş ver gece. Bugün gelmeyecek güzelim Erkekliğini boxer'ından çıkar...