AŞK ÇIKMAZI

By kirazhk

733K 33.7K 1.3K

Birbirine çok yakın iki dost.. ve iki ayrı aşk küçük oyunlar büyük aşklar okunmaya değer bir hikaye sizi bekl... More

1.BÖLÜM
2.bölüm
3.BÖLÜM
4.bölüm
5.bölüm
6.bölüm
7.bölüm
8.bölüm
9.bölüm
10.bölüm
11.bölüm
12.bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.bölüm
16.bölüm
17.bölüm
18.bölüm
19.bölüm
20.bölüm
21.BÖLÜM
22.bölüm
23.bölüm
24.bölüm +16
25.BÖLÜM
26.bölüm
27.bölüm
28.bölüm
30.bölüm
31.bölüm
32.bölüm
33.bölüm
34.bölüm
35.bölüm
36.bölüm
37.BÖLÜM
38.bölüm
FİNAL
EK BÖLÜM
EK BÖLÜM PART 2
EK BÖLÜM PART 3
EK BÖLÜM PART 4
EK BÖLÜM PART 5
EK BÖLÜM PART 6
YENİ KITAP
EK BÖLÜM PART 7

29.bölüm

13.4K 673 20
By kirazhk

AŞK ÇIKMAZI

29.BÖLÜM

Aynada kendi aksine baktığında, mutlulukla gülümsedi Eylül. Bembeyaz elbisenin içinde o kadar güzel hissediyordu ki kendisini.

"Nazlı bu çok güzel" Nazlı,Eylül'ün anlattıklarını idrak etmeye çalışıyordu aslında bir yerden de. Duyduğu hiçbir şey mantıklı gelmiyordu.

"Sen şimdi evlendikten sonra annen ve babanla yaşadığın eve geçeceksin öyle mi?Ve Savaş seni istemeye gelecek.Daha neler duyacağım? Bu ne saçmalık"dedi kendi kendine Nazlı.Cidden bunlar deliydi.Hiçbir işleri normal olmuyordu.

"Evet aynen öyle olacak. Savaş'a tam söylemedim ama babam bayağı bayağı tehdit etti beni. Rahat bırakmayacak biliyorum. Neyse kapatalım bu konuyu, şu çiçekleri de taksana saçıma"

Heyecandan ölecekti birazdan. Resmen aşık olduğu, sevdiği adamla evleniyordu ve karnında ondan bir parça vardı.

"Bebeğim mutlu musun?"diyerek karnını okşadı genç kız. Kendisini hiç eksik hissetmiyordu. Bebeği buradaydı, en yakın dostu yanındaydı. Annesini ve babasını aramıyordu bile.

"Teyzeciğim senin bu annen tam bir deli"dedi Nazlı, kızın karnını okşayarak. Eylül cesaretli ve dik bir kızdı. İstediği bir şey varsa eğer onu ne yapar ne eder alırdı.

"İyi ki yanımdasınız Nazlı. Sen olmasaydın ne yapardım bilmiyorum"

Gözünden yaşları süzülürken, diğer yandan mutlulukla gülüyordu Eylül. Normalde sulu göz bir insan değildi ancak bu aralar durduramıyordu kendisini.

"Ya gel buraya"diyerek sarıldı Nazlı arkadaşına sıkıca. "Bak ağlama makyajın akacak" Eylül geri çekildi ve yaşlarını sildi hızlıca.

"Tamam tamam iyiyim hadi aşağı inelim."
Birazdan merdivenlerden inecek ve tamamen sevdiği adamın olacaktı ve bir daha asla ayrılmayacaklardı.

—-

Savaş içinde ki bu heyecana anlam veremiyordu. Eylül,bebeğini taşıyordu ve zaten onlar hep birlikte olacaktı. Bir imza için bu kadar heyecanlanması normal değildi.Ya da normaldi,Eylül karısı olduğunda herkes artık tamamen bilecekti bunu,kimse ona yaklaşamayacaktı ve soyadını taşıyacaktı.Eylül Bulut olacaktı.

"Sen evlendiğin zaman yanında olacağım aklıma bile gelmezdi,gelsemde buna engel olmak için seni mutsuz etmek için gelirdim heralde"dedi Yiğit.Cidden burada olması garip geliyordu. Savaş, Yiğit'e baktığında aslında bu zamana kadar nasıl bir saçmalık yaptığını bir kez daha anlamıştı.Babasının annesine yaptığı şeyi Yiğit'e mağal edemezdi ve Meleği de yani kız kardeşini de suçlayamazdı. Ancak kendi umutsuzluğu kendi ailesinin olmayışı düşman yapmıştı onlara.Şimdi ise bir ailesi vardı,Eylül vardı bebeği vardı,geriye kalanların, geçmişin, yaşadıklarının bir önemi yoktu.

"Bunu itiraf etmek zor ama senin burada olman beni güçlendiriyor"dedi Savaş.
Yiğit cidden bu itirafı beklemiyordu.O anda içinden geleni yaptı ve bir anda sarıldı Savaşa.Genç adam şaşkınca kalırken, öyle değişik hissetmişti ki.İkisi de sanki iki kardeş bir arada olsa her şeyin üstesinden gelebilirlermiş gibiydi.Savaşta sarıldı kardeşine,sırtına vurdu gülerek.

"Tamam oğlum kızlar görecek yanlış anlayacak, düşmanız deyip duruyoruz"
Şakaya vurmasa koca bir adam olarak ağlayabilirdi Savaş.Yiğit gülerek geri çekildi ve omuzuna vurdu kardeşinin.
"Kardeş miyiz?" Kanları birdi hatta huyları bile aynıydı. Bunca zaman içten içe aslında birbirlerine ne kadar çok ihtiyaçları olduğunu yeni yeni anlıyorlardı.

"Kardeşiz"dedi Savaş.Merdivenden sesler gelince geri çekildi ikiside.Bu durumu kızlara nasıl açıklayacaklardı bilmiyorlardı.Zaten Savaş Eylül'ü görür görmez unutmuştu her şeyi.Vucudunu beyaz uzun elbisesinin içinde o kadar nefes kesici görünüyordu ki.Başına taktığı beyaz çiçekler öyle yakışmıştı ki.Savaş hayranlıkla yaklaştı sevdiği kadına.

"Şimdiden böyleysem gelinlik giydiğin zaman kalp krizi geçirebilirim"dedi Savaş Eylül'ün ellerini tutarak.Eylül de gözlerini alamıyordu Savaştan, bu adam hep jilet gibi olmak zorunda mıydı?

"Nikah memuru nerede?"

"Bahçede" Savaş genç kızın elini tuttu ve bahçeye doğru yürüdüler.Yiğit de  Nazlı da arkalarından gitti.Bahçeye çıktıklarında masada sıkılmış bir nikah memuru gördüler,tabi ses çıkarmıyordu adam. Yiğit ve Savaş gibi iki tane bakışlarıyla döven adam vardı sonuçta .Sandalyeye oturdular ve nikah memuruna odaklandılar.Yiğit ve Nazlı da şahit olmuşlardı doğal olarak.Nikah memuru konuşmaya başladı ve asıl konuya geldi. Kabul ediyor musunuz?diye sorduğunda memur;İkisi de büyük bir istekle evet demişlerdi. Eylül'ün ise heyecandan artık elleri titriyordu.

"Bende sizi karı koca ilan ediyorum"dedi nikah memuru.Eylül güldü sesli bir şekilde,gerçekten inanmıyordu.Bugüne gelebileceğini asla tahmin edemezdi. İmzalar atıldığında Savaş karısının elini tutup ayağa kaldırdı.Yine öyle masum öyle güzel bakıyordu ki yanağına dokundu usulca.Artık bu güzel kadın karısıydı.

"Eşimsin"dedi Savaş,pürüzsüz yüzünden ayırmadı ellerini.

"Eylül Bulutum artık"Savaş daha fazla dayanamadı ve öptü karısının dudaklarını.Bu mükemmel kadın artık karısıydı.Ömür boyu masmavi masum gözlerine bakmaya doyamayacaktı. Dokunmaktan kendini alamadığı bedeni her zaman ellerinin arasında olacaktı,geri çekildiğinde ikiside aşkla birbirine baktı.Savaş usul usul bebeğini okşadı.
Eylül de gülerek elini kocasının elinin üstüne yerleştirdi çok mutlulardı çok.

Nazlı Yiğit'e baktığında onun da kendisine baktığını gördü. "Bir şey söylemedin."dedi Yiğit. Nazlı anlamsızca baktı "Ne söylemem gerekiyor?" diyerek gülümsedi.

"Karım ol demiştim." Nazlı yine heyecanla donmuştu,tamamen unutmuştu bunu. "Be-ben yani evlenme teklifi miydi o?"diye sordu gözlerini kaçırarak.Yiğit,gülerek genç kızı koltuğunun altına aldı.Saçına öpücük kondurdu.

"Tamam evlenme teklifi ederim"

"Hayır hayır etme"dedi bir anda Nazlı.Henüz buna hazır hissetmiyordu ki.Yiğit'i daha yeni affetmişti evet ona güveniyordu ama korkuyordu,kendince korkuları endişeleri vardı işte.

"Ne demek etme?"dedi kaşları çatılarak adam.Nazlı konuyu hızlıca değiştirmek için " "Daha tebrik etmedim ama"diyerek sarıldı arkadaşına Nazlı.Yiğit ise çatık kaşlarla Nazlının kaçışını izliyordu.Hala güvenmiyor muydu?Evlenmek istemiyor muydu?

"Tebrikler "diyerek ikisiyle de tokalaştı Yiğit ve daha sonra nikah memurunu yolcu ettiler.

"Ee dans etmeyecek misiniz? Ben hemen bir şarkı açıyorum" Nazlı hızlıca slow bir parça açıp bahçenin en köşesine geçerken, Yiğit de başka bir köşede üzgün bir ifadeyle Nazlıyı izliyordu.

Eylül ellerini kocasının boynuna dolamıştı ve usul usul salınıyordu. Büyük düğünlere gerek yoktu. İnsan sevdiğiyle olduktan sonra nerede, nasıl evlendiğinin hiç önemi yoktu. "Evlendiğimiz için o kadar çok rahatlatım ki, diğer yandan da o eve gideceğin için fazlasıyla huzursuzum" Eylül'ün belini okşarken, onu gerçekten nasıl göndereceğini bilmiyordu. Üstelik karısını istemeye gitmek kadar da saçma bir durum yoktu.

"Ben önlemi mi alacağım. Bir video çekeceğim, bebeğime ya da bana bir şey olursa babam sorumludur diyeceğim o video da. Ve bana bir şey olduğu an ya da bebeğime o videonun gazetelerde, televizyonlarda yayımlanacağını söyleyeceğim. Babam asla cesaret edemez, bize zarar veremez"

Savaş, karısının alnına ba yanağına öpücükler kondurarak içini çekti. "Senden korkmalı mıyım sevgilim?" Eylül akıllıydı. Üstelik korkusuz ve cesurdu. O gün neredeyse bebeklerini kaybedeceklerdi ancak Eylül o kadar güçlüydü ki bunun bile üstesinden kolayca gelmişti. Ona hayran kalmamak elde değildi.

"Korkma sana bir şey yapmam" diyerek dalga geçerken, Savaşta gülerek dudaklarını kızın boynuna yerleştirdi.

"Eylül buz gibi olmuş tenin. İçeriye geçelim hadi. Üşümeni istemiyorum"

Genç kız başıyla onayladıktan sonra Yiğit ve Nazlıyı da çağırarak içeriye geçtiler hep beraber.

"Çok acıktım ben. Kutlama yemeği yemeyecek miyiz?" diyerek karnını sıvazladı Eylül.

"Üstünü değiştir çıkalım."dedi Savaş.

"Sende değiştir gel "

Beraber yukarıya çıktıklarında Yiğit,Nazlının yanına oturdu hemen. "Sorun ne Nazlı?" Tedirgin bir şekilde Yiğit'e döndüğünde onun gözlerinde ki kızgınlığı görebiliyordu .Yiğit gerçekten kızgındı çünkü kendisi Nazlıyla evlenmek için can atarken,bir ömür onunla geçirmek istiyorken onun bu tedirginliği ve kaçışı karşısında bozulmuştu.

"Sorun yok Yiğit."i

"Bana güvenmiyor musun?Benimle evlenmek istemiyor musun?"diye sorunca Nazlı başını iki yana doğru salladı.Öyle değildi işte bundan sonra Yiğit den başka hayatı olmayacaktı zaten ama mesele bu değildi.

"Yiğit öyle değil." Bunu ona anlatmak istiyordu aslında ama şimdi olmasını istemiyordu, daha sonra baş başa kaldıklarında  korkularından bahsedecekti.

"Nasıl peki Nazlı? Söyle?" Yiğit in sesi biraz sert çıksada, Nazlı ne söyleyeceğini bilemedi o anda.

"Evlenecek kadar sevmiyor musun beni?"

Artık ne diyeceğini bilemiyordu.Nazlı'nın korkuyla bakan gözlerini gördükçe kendisine kızıyordu adam.Ona bu güvensizliği kendisi vermişti. Oynadığı oyun yüzünden hala emin değildi ki belli ki. En azından Yiğit bu şekilde düşünüyordu.

Nazlı Yiğite biraz yaklaşarak ellerini genç adamın yüzüne yerleştirdi ve gözlerinin içine baktı. Yiğit bu cümleyi nasıl kurabilmişti bilemiyordu. Nazlı'nın ilk aşkıydı, her şeye rağmen affetmişti, kim yapardı bunu? Yalan söyleyen kandıran birini kim affederdi?Nazlı, hayatı boyunca güven ve yalan konusunda hassas olmuştu bunu çok iyi biliyordu Yiğit. Aşık olmayan sevmeyen bir kadın nasıl böyle bakardı.

"Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?"Yiğit, başını genç kızın boynuna yerleştirdi ve kokusunu içine çekti. "Özür dilerim öyle söylemek istemedim" Geri çekildi ve aşık olduğu gözlere baktı Yiğit.

"Neden o zaman?Neden korkuyorsun?"

"Baş başa kaldığım zaman konuşalım mı?Şimdi değil."

"Tamam yemek yedikten sonra ayrılalım onlardan. Sonra konuşalım"

Yiğit'e duygularını hislerini korkularını açarsa rahatlaya bilirdi belki.

"Çıkabiliriz"diyerek aşağı indi Eylül.

"Siz çıkın biz geliyoruz"diyerek araya girdi Savaş. Nazlı ve Yiğit dışarıya çıktığında,Eylül kocasına baktı hızlıca.

"Sana bir şey vermeyi unuttum"diyerek cebinden kutuyu çıkardığında, Eylül mutlulukla gülümsedi.

"Yine ters bir durum.Evlenmeden önce vermem gerekiyordu yüzüğümü"
Savaş gülerek karısının kaşının kenarına öpücük kondurdu ve ardından kutuyu açtığında, Eylül şaşkınlıkla yüzüğe baktı. Eski bir yüzüktü bu, ama çokta güzel bir yüzüktü.

"Savaş bu yüzük çok güzel"dedi heyecanla.

"Annemindi."deyince, Eylül gözlerini yüzükten kaldırıp mavi gözlere dikti,buruk bakıyordu o gözler.Evet Savaş Bulut buruk bakıyordu. Çünkü annesi söz konusu olunca böyle oluyordu. Ne tuhaftı... kocasının geçmişiyle ilgili çok fazla bilgiliye sahip bile değildi.

"Aşkım"diyerek Savaşın yanağına okşadı genç kız. Onun böyle bakması bile kalbini sızlatıyordu. "Biliyorum,annemin burada olmasını isterdin."diyerek devam etti Eylül,gözlerinin dolmasına engel olamamıştı.Annesinin öldüğünü biliyordu Eylül fakat nasıl olduğunu sorduğunda hiçbir zaman cevap alamamıştı.Her zaman geçiştirmişti.

"Annem mi dedin?"dedi Savaş gülerek.
Böyle içine çekmek istiyordu onu, artık sevmeye doyamıyordu karısını.

"Evet senin annen olduğuna göre benim de annem."

Savaş karısını kendisine doğru çekip sıkıca öptü dudaklarından, yavaş yavaş içine çeke çeke tadına vardı dudaklarının.
Eylül geri çekildiğin de ayakta zor duruyordu, resmen aşk sarhoşuydu.

"Sen benim başıma gelen en güzel şeysin."dedi fısıltıyla ve devam etti.
"Eylül, senden önce yarımdım ben,boşluktaydım kimsesizdim. Sen geldin ve hayatımda ilk defa gülümsedim, ilk defa kendimi buldum.Beni sakın bırakma, daha önce sana git dediğim de nasıl bırakmadıysan bundan sonra da hiç bırakma"

Eylül dolan gözlerini parmaklarıyla sildi.Çok mücadele vermişti, çok uğraşmıştı sevdiği adam için. Eğer o zamanlar Savaş git dediği zaman vazgeçseydi bu durumda olmayacaklardı. Bazı şeyler kolay olmuyordu ve Eylül zoru başarmıştı.

"Sen benim hayatımsın senden bir parça var içimde,istesekte bırakamayız birbirimizi" Eylül daha fazla duygusala bağlamamak için parmağını uzattı.
"Hadi yüzüğümü tak"dedi gülerek genç kız. Savaş yine çarpık gülüşüyle baktı sevdiği kadına ve yüzüğü parmağınına takarak avucunun içine öpücükler kondurdu.

"Bu yüzük çok değerli ve ben ona çok iyi bakacağım"diyerek sarıldı kocasına sıkıca.

"Biliyorum sevgilim"

Eylül'ün o yüzüğe çok iyi bakacağını biliyordu.Küçük bedeni kollarının arasına alıp saçlarının kokusunu içine çekti.Bir ömür bu kokuyla yaşayacak olmak paha biçilemezdi.

###

Sahilde güzel bir  restorana gelmişlerdi.Eylül iştahla yemek yerken nefes almak için geri çekildi.Gerçekten çok acıkıyordu bu aralar

"Eylül sakin ol yemek kaçmıyor"dedi Nazlı gülümsemeye çalışarak.Yiğit'in kendisine soğuk davrandığının farkındaydı.Gelene kadar arabada da hiç konuşmamıştı zaten ve bu dudum Nazlıyı fazlasıyla germişti.

"Çok acıkmışım" O böyle tatlı tatlı gülümseyip kızlarınca Savaş onu kendine çekmek ve doyasıya öpmek istiyordu.
"Size noldu?Neden konuşmuyorsunuz?" diye sordu Eylül.Yiğit ve Nazlı biribirine baktı aralarında ki gerilim belli oluyordu.

"Biz kalksak iyi olacak"dedi Yiğit.Eylül ne oluyor gibisinden baksada,Nazlı sonra diyerek kafasını salladı.

"Daha bir şey yemediniz ki."dedi Eylül.
Ne olmuştu bunlarin arasında böyle?Eylül merakla bakarken, Nazlının ifadesini daha sonra alacaktı.

"Başka zaman yeriz"diyerek ayaklandı Yiğit. Bir an önce Nazlıyla konuşmak istiyordu.Nazlı da ayaklanırken gülümsemeye çalışıyordu, bu meseleyi konuşmadan rahat yoktu anlaşılan.

"Sonra görüşürüz."diyerek uzaklaştılar oradan.

"Tartışmışlar galiba"dedi Eylül suratını yaslayarak.

"Merak etme, geçici bir şeydir. Sen iyi misin?"diye sordu Savaş, elini karısının karnına yerleşirererek.

"Evet ikimiz de iyiyiz" İyi olmaması için hiç sebebi yoktu, bebeği iyiydi kocası yanındaydı daha ne isterdi ki?

"Savaş akşam eve gideceğim değil mi?"
Bunu duyunca Savaş'ın yine morali  bozulmuştu.Eylül'ü hiç oraya göndermek istemiyordu. "Bak evlendik bir sorun yok hayatım. Konuştuk bunu"diyerek ikna etmeye çalıştı.

"O adama güvenmiyorum Eylül"

"Biliyorum ama bana güven, bir şey olmayacak"

"Evliliğimizin ilk günü karımla vakit geçirmem gerekiyorken şu hale bak. Babasının evine tekrardan gönderiyorum"

Savaş sinirlerine hakim olmaya çalışsada başarılı olamıyordu. Eylül'ü yanından bir saniye bile ayırmak istemezken, o hiç güvenmediği o herifin evine gidecekti.

"Bundan sonra ömür boyu vakit geçireceğiz zaten"

"Tamam kalkalım bırakayım seni"
Bir an önce su saçmaliğin bitmesini istiyordu Savaş. Eylük kocasına biraz daha sokularak elini onun bacağının üzerine yerleştirdi. "Bence biraz vaktimiz var" Eylül'ün cilveli ses tonu ve tutkulu bakışları karşısında, Savaş elini karısının beline yerleştirerek yutkundu. "Sen beni sahiden delirteceksin." diyerek karısının dudaklarında gezdirdi gözlerine.

"Evimize gidelim önce. Seni istiyorum"

Eylül'ün fısıltısı karşısında, Savaş daha fazla dayanamayıp sıkı bir öpücük kondurdu karısının dudaklarına. "Şu anda eve ışınlanmak istiyorum" dedikten sonra elini kaldırarak hesabı istedi adam. Eylül ise gülerek onun omzuna yaslanırken, dünyanın en mutlu kadını gibi hissediyordu.

###

Sahilde güneşin batışını izliyordu Nazlı,o kadar huzurlu bir ortamdı ki, yüzüne vuran rüzgar bile içini sıcacık yapıyordu.Yiğit'in parmaklarını saçlarında hissettiğin de ona doğru döndü.

"Anlat dinliyorum"dedi Yiğit. Korkularını, sebeplerini bilmek istiyordu.Neden evlenmek istemediğini öğrenmeliydi.

"Biliyorsun babam küçükken annemi bırakıp gitmiş."dedi ve gözlerini sevdiği adamın gözlerine dikti.

"Yiğit, o adam annemi çok seviyormuş. Severek evlenmişler ama başka bir kadın için çekip gitmiş. Annem o günden sonra kendine gelemedi, hala  bazen gizli gizli resimlere bakıp ağladığını görüyorum.Ben onun gibi olmaktan çok korkuyorum,evet biliyorum beni seviyorsun görüyorum bunu ama engel olamıyorum işte duygularıma,bunca zaman kabuklarımı hiç kimseye karşı kıramadım.Şimdi sen karşıma çıkana kadar bu hep böyleydi.Sen beni başka biri yaptın, bana kadın olduğumu hissettirdin, bana sevmenin ne demek olduğunu öğrettin.Ben zaten senden başkasıyla olamam ama evlilik benim için babamın annemi terketmesini temsil ediyor ve bir gün beni bırakırsan ben mahvolurum"

Nazlı gözyaşları içinde kalmıştı,anlatırken sırayla tane tane tüm  duygularıyla dökmüştü içini.Yiğit ise sabırla dinledi onu. İçinden bir şeyler kopmuştu,babası denilen o herifi bulsa kendi elleriyle boğardı herhalde.Gözünden akan yaşların her zerresini dudaklarıyla sildi genç adam öperek şefkat göstererek sevdi onu.

"Korkuyorsun biliyorum, görüyorum ama ben baban değilim ve asla baban gibi olmayacağım. Evlilik bizim için ömür boyu mutluluğu temsil edecek sevgilim,sana her şeyin üzerine yemin ederim biz çok mutlu olacağız"

Yiğit o kadar kararlı konuşmuştu ki Nazlı her şeyi unuttu o anda,sadece ona güvendi inandı. "Korkularıma engel olamıyorum.İnan bana seninle evlemek istiyorum ama nasıl olacak bilmiyorum"
Yiğit usul usul okşadı Nazlının saçlarını, o kadar masum o kadar güzeldi ki.

"Beraber yaşayarak atlatacağız bunları. Tek yapman gereken bana güvenmek"

Yiğit'in her söylediği şey kalbine işliyordu zaten,gözlerine bakınca korku falan kalmıyordu. "O zaman evlenelim"dedi Nazlı hem gülüyor hem ağlıyordu.Yiğit şaşkınlıkla bakarken duyduğunun doğru olduğuna inanmak istedi.

"Sen ciddi misin?Evlenelim dedim değil mi?"

"Evet evlenelim" Yiğit heyecanla sarıldı Nazlıya.Hiç beklemiyordu bunu. Demek ki Nazlının sadece güven veren sözlere ihtiyacı vardı, içini dökmeye ihtiyacı vardı. "Çok mutlu olacağız Nazlım. Söz seviyorum, çok mutlu olacağız" diyerek geri çekildi kızın yüzünün her bir santimine öpücükler kondurdu.

Tabi telefon çalınca büyü bozulmuştu.Nazlı ekrana baktığında annesinin aradığını gördü. "Efendim anneciğim?"

"Kızım neredesin?"
Sevdiğim adamın kollarındayım deseydi ne yapardı acaba? "Dışarıdayım anne bir şey mi oldu?"diye sordu Nazlı.

"Bursadan teyzen geldi eve gel sende hadi kızım" Bursadan teyzesi mi gelmişti?Şaşırmıştı çünkü normalde pek gelmezlerdi.

"Kim kim geldi anne anlamadım?"

"İşte Gülay teyzen, enişten. Bir kaç misafir geldi"

O bir kaç misafiri neden tedirginlikle söylemişti ki?Vardı bu işin içinde bir iş ama anlamamıştı Nazlı.

"Tamam anne geleceğim birazdan görüşürüz"

"Görüşürüz kızım"diyerek kapattılar telefonu.

"Ne olmuş?"diye sordu Yiğit.

"Teyzemle eniştem gelmiş beni çağırıyor gitsem iyi olacak" Ayrıca pat diye gelmezlerdi ki teyzesi ve eniştesi. Hayır annesi de sabah bir şeyler söylemeye çalışmıştı ama acelesi olduğu için çıkmıştı ve anlamamıştı Nazlı.

"Güzel,teyzenle de tanışmış olacağım"deyince Nazlı şaşkınlıkla baktı.

"Yiğit olmaz ne tanışması?Benim annemle konuşmam lazim bu evlilik meselesini"

"Merak etme ben daha önce hatırlarsan geldim size. Annen gayet seviyor beni."
Havalı havalı konuşmuyor muydu birde.Ee tabi adam haklı,kim sevmezki şu sıfatı?

"Ama evlilik başka bir şey sonuçta."

"Tamam ben sadece teyzenle tanışacağım başka bir şey söylemeyeceğim"

Nazlı hemen ayaklandı çünkü bu konuşma iyiye gitmiyordu hiç.Zaten Yiğit kafasına koyduğunu yapardı. Niye uğraşıyordu ki?

"Yiğit gerçekten beni hiç dinlemiyorsun.İyi tamam gidelim hadi"

Yiğit,Nazlı'nın heyecanlı halini gülerek seyrediyordu.Bu kadın hem güldürüyor hemen tutkuyla sarsmasını çok iyi biliyordu,tabi bildiği bir şey daha vardı bunların hiç birini bilerek yapmıyordu.

###

Ve ayrılık vakti gelip çatmıştı ve Savaş bu duruma fazlasıyla öfkeliydi. Saatlerce seviştiği ve koklamaya doyamadığı karısından ayrılmak zorundaydı." Şu hale bak. Bizim şu anda yatakta olmamız gerekirken ben karımı babasının evine bırakıyorum. dedi Savaş öfkeyle. Kaç saattir söyleniyordu bilmiyordu ama elinde değildi ki.Nasıl ayrı kalacaktı bilmiyordu,rüzgar estikçe o nefis kokusu burnuna dolmuyormuydu çıldıracak gibi oluyordu Savaş.

"Sevgilim benim."diyerek yanaklarını öptü Eylül.

"Çok dikkatli olacaksın bir şey olursa hemen arıyorsun,eğer birşey yap.."
Eylül sözünü kesmişti,bininci kere tekrar ediyordu çünkü.Endişelendiğini biliyordu fakat bir şey olmayacaktı.

"Eğer bir şey yaparsa hemen sana ya da dışarıda ki adamlarına haber veriyorum anladım hayatım" Savaş,karısını kendisine doğru çekti ve sarıldı sıkıca.En çokta boynunun kokusunu içine çekmeyi seviyordu.Öyle güzeldi ki hep burada bu pozisyonda yaşaya bilirdi.

"Yarın seni istemeye geleceğim.Allahım nasıl bir saçmalığın içine düştüm!"
Kim derdi ki tabi Savaş Bulut kız isteyecek, kulağa bile gülünç geliyordu.

"Ve hemen evleneceğiz yani babam öyle sanacak!"diyerek devam etti Eylül.

"Merak etme eğer babam bir pürüz çıkarmaya kalkışırsa zaten hemen evimize geleceğim." Savaş başıyla onayladı ve tekrar sarıldı.Eylül bedenini saran iri geniş kollardan öyle memnundu ki kayboluyordu o kollarda güvenliydi, huzurluydu ve arzu doluydu.

"Görüşürüz canım"diyerek dudağına öpücük kondurdu son kez.Oradan uzaklaşıp kapının önüne geldi arkasına baktığın da Savaşın hala orada olduğunu gördü ve anahtarı çıkarıp eve girdi.Salona girdiğinde annesini ve babasını oturur pozisyonda buldu. Şu ortam çok komikti aldatılan annesi aldatan babası ve hiçbir şey olmamış gibi davranmaları.

"Kızım hoşgeldin"dedi Ferda Arıkan ayağa kalktı ve sarıldı Eylüle.Fakat Eylül geri çekildi hemen.

"Babama ultrason fotografını senin yolladığını biliyorum anne. Üstelik zorla bebeğimin alınmasına ses çıkarmadığınıda"

"Henüz çok gençsin Eylül, ileride pişman olacağın şeyler yapıyorsun"

Birde bilmiş bilmiş konuşuyordu.Hiçbir zaman pişman olmayacaktı bundan emindi.

"Senin pişman olduğun gibi mi anne?"dedi sinirle Eylül.

"Ben asla seni doğurduğum için pişman olmadım."

"Çünkü onu sen doğurmadın"dedi Arif Arıkan. Eylül babasına baktı boş boş, yine ne saçmalıyordu bu adam!

"Ne saçmalıyorsun sen baba?"

"Arif ne diyorsun?"diyerek bağırdı Ferda hanım.

"Artık gerçeği öğrenme zamanı çoktan geldi.Ferda senin gerçek annen değil."
Eylül güldü sadece,bu adam iyice kafayı yemişti.Kendisine de kafayı yedirttireceklerdi bunlar yakında.

"Anne kocan iyi değil.Hiç iyi değil"
Annesinden bir şey duymak istiyordu Eylül, ancak sadece şaşkınlıkla bakıyordu.

"Anne bir şey söylesene ne susuyorsun!"

Öfkeyle bağırdı Eylül,kendi kendine gülmeye başladı, gerçekten kocaman bir saçmalık vardı ortada.

"Arif neler oluyor?Se sen bunu nasıl söylersin Eylül'e?"diyerek koltuğa çöktü Ferda Arıkan.Eylül elini başına koydu ve sakin olmaya çalıştı. Sahiden bu olanlara inanamıyordu, inanmakta güçlük çekiyordu.

"Hiç mi anlamadın kızım?Siz çok zıtsınız.Sen gerçek annene benziyorsun. Onun gibi doğalsın,gösterişten uzaksın, masumsun" Adamın sözleriyle ,Eylül'ün gülen yüzü tekrar soldu. Yavaş yavaş nefes alış verişi artıyordu, konuşamıyordu dili tutulmuştu sanki.

"Bu gerçek değil. Anne bir şey söylesene!Gerçek değil desene" diyerek bağırdı. Ferda hanım gözyaşları içinde başını kaldırdı ve doğrular şekilde başını salladı.
"Doğru" dedi sadece ve o anda Eylül'ün başından aşağıya kaynar sular döküldü.Bu duyduklarının kabus olmasını diledi. Bu kadarını kaldıramazdı, yapamazdı bunu!Tüm kanı çekilmiş gibi hissediyordu.

"Biliyorum çok şaşırdın ama gerçek bu"

Eylül,hıçkırarak elini kalbine koyduğunda yere çöktü usulca.Arif Arıkan kızını tutup kaldırmak istedi fakat genç kız buna engel oldu. "Dokunma bana!"diyerek bağırdı.

"Eylül,annenin kim olduğunu merak etmiyor musun?"diye sordu adam.
Eylül hıçkırmaktan konuşamıyordu başını kaldırdı ve babasına odaklandı.Böyle bir şey nasıl olurdu?Anlamıyordu  nasıl annesi başkası olurdu?

"Ya kafayı mı yedin sen! Önce annem başkası diyorsun, sonrada kim olduğunu merak etmiyor musun diyorsun! Delireceğim ya" Eylül ayağa kalkarak başını ellerinin arasına aldı ve bu durumu idrak etmekte zorlanıyordu. Nasıl olmuştu? Nasıl annesi başka birisi olurdu?

"Eylül, annen yaşıyor. Gerçek anneni tanımak istiyor musun?"

Eylül, babasına döndüğünde artık boğazı düğüm düğümdü ve nefes almakta zorlanıyordu. "Kim?"

"Kim olduğunu öğrenmek istiyorsan yapman gereken tek bir şey var; O da Savaş Buluttan ayrılman olacak"

###

Nazlı anahtarı kilide takdığında, sol tarafına doğru dönerek tedirgin bir ifadeyle Yiğit'e baktı. Onun heyecanını görebiliyordu ancak bu iyi fikir miydi emin değildi.

"Yiğit sen gelmesen mi?"dedi tekrardan Nazlı. Ne tepki verirlerdi bilmiyordu ki.Kızarlar mıydı?Kızmazlardı elbette, böyle bir şeye kendisi müsade etmezdi ve kimse de hayatına karışamazdı ancak Yiğit'i fazlasıyla sıkıştırırlardı.

"Nazlı açar mısın şu kapıyı?"

Nazlı,derin bir nefes alıp kapıyı açtığında içerden gelen yoğun ses ile kaşları çatıldı.Nasıl unutmuştu annesi birkaç kişi daha var demişti.

"Hadi güzelim bekleme kapıda"Yiğit almış başını içeriye gidiyordu, beklememişti bile Nazlıyı.

"Yiğit dur."diyerek peşinden gitti ancak ttakan kimdi.Bir anda ikiside kendilerini salonda buldular.Yalnız bir gariplik vardı.Eniştesi teyzesi tamam yanındaki kadın ve adam da tanıdık olabilirdi. Peki bu kendi yaşlarında ki adam ile masada duran koca çikolata çiçek neyin nesiydi?
Annesinin şaşkın bakışları karşısında Nazlının aklına hiç iyi şeyler gelmemişti.

"Anne neler oluyor?"diye sordu Nazlı.
Yiğit ise koltukta oturan adama bakıyordu. neler dönüyordu burada?

"Nazlı bu adamın ne işi var burada!'dedi fısıltıyla kadın.

"Tanışmaya geldi çünkü bugün evlenme teklifi etti"

Nazlının cevabıyla, kadın 'biz bittik'der gibi baktı.

"Yavrum gelsene bir elimizi öp bu arada bu yakışıklı beyfendi kim?" Teyzesinin bu çıkışı üzerine Nazlı, ne diyeceğini ne yapacağını şaşırmıştı.

"Nazlı neler dönüyor burada!"dedi fısıltıyla Yiğit. Tahmin ettiği şeyin olmamasını diledi yoksa birazdan büyük kavga kopacaktı.

"Bilmiyorum canım sen sakin ol."diyerek karşılık verdi Nazlı.

"Şey kusura bakma teyze misafirleri görünce şaşırdım"

"Onlar benim komşularım seni görmeye geldiler ehh hayırlısıyla olur inşallah"demişti teyzesi. Nazlı o anda sadece Yiğite odaklandı.Yüzü kas katı kesilmiş elleri yumruk olmuştu.Çünkü belli ki bu aile kendisini görmeye hatta istemeye gelmişti. İşte şimdi ortalık çok fena karışacaktı.

###

Evet bir bölümün daha sonuna geldik..
Şimdi diyeceksiniz bunlar neden bir mutlu olamadilar illa birşey cikariyorsun..ama napiyim bende böyleyim olaysız sıkılıyorum 😀😊Ne dersiniz artık bu muhteşem 4 lü ile vedalaşma vakti gelmedi mi.
Birkaç bölüme final yapayım mı.
Neyse iyi okumalar..bölüm vote ve yorumlarinizi bekliyorum

Continue Reading

You'll Also Like

330K 5.5K 20
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
618K 25.6K 44
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
121K 9.7K 17
"Abin falan dinlemem. Eğer o odaya gelirsem, sabaha kadar çığlık attırırım sana."
143K 4.3K 22
Ağzımı kapatmış güçlü eller baskısını biraz daha arttırırken Peyami bedenini benim ki ile bir bütün yapmak ister gibi sokuldu Göğüsüm hızla yükselip...