AŞK ÇIKMAZI

By kirazhk

733K 33.7K 1.3K

Birbirine çok yakın iki dost.. ve iki ayrı aşk küçük oyunlar büyük aşklar okunmaya değer bir hikaye sizi bekl... More

1.BÖLÜM
2.bölüm
3.BÖLÜM
4.bölüm
5.bölüm
6.bölüm
7.bölüm
8.bölüm
9.bölüm
10.bölüm
11.bölüm
12.bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.bölüm
16.bölüm
17.bölüm
18.bölüm
19.bölüm
20.bölüm
21.BÖLÜM
22.bölüm
23.bölüm
24.bölüm +16
25.BÖLÜM
26.bölüm
28.bölüm
29.bölüm
30.bölüm
31.bölüm
32.bölüm
33.bölüm
34.bölüm
35.bölüm
36.bölüm
37.BÖLÜM
38.bölüm
FİNAL
EK BÖLÜM
EK BÖLÜM PART 2
EK BÖLÜM PART 3
EK BÖLÜM PART 4
EK BÖLÜM PART 5
EK BÖLÜM PART 6
YENİ KITAP
EK BÖLÜM PART 7

27.bölüm

13.3K 751 24
By kirazhk

AŞK ÇIKMAZI

27.BÖLÜM

Daha ne kadar fazla şaşıra bilirdi bilmiyordu Eylül. Hala Savaş'ın ortak olduğuna inanamıyordu.

"Bu adamın ne işi var burada?"dedi Arif Arıkan anlamayan bir ifadeyle bakarak.Eylül ise hala inanamıyordu, bunca zaman bu yüzden ayrı kalmıştı bundan dolayı gitmişti. Ortak olmuştu babasıyla ve sonra dönmüştü.

"Yeni ortağın babacığım hayırlı olsun" dedi Eylül gülümseyerek.

"Allah kahretsin"dedi ve uzaklaştı yanından adam.Eylül gülümseyerek elini karnına koyduğunda rahat bir nefes aldı.Çok çok çok mutluydu.

"Bebeğim bak baban orada"diyerek fısıldadı. Hemen arkadaş olmuştu onunla.Konuşuyordu, derdini anlatıyordu minik bebeğine.Ama bir an önce bunu Savaşa söylemek istiyordu Eylül gözlerinde ki küçük maskeyi çıkardığında Savaşla göz göze geldi ve derin bir nefes aldı.

"Bittim adama!"dedi yanında ki kız,tabi onun yanındaki kızda karşılık verdi hemen. "Çok yakışıklı yatarım ben bu adamla net!"dedi diğer kız. Eylül yanlarına gidip ağzının payını vermek istedi ama durdu sonra.Savaş'ın bebeğini taşıyordu, bu kızlarla neyi konuşacaktı?Kendi kendilerine uzaktan uzağa bakmakla yetinirlerdi ancak. Savaş'ın etrafında bir sürü insan vardı ve tebrik ediyordu. Eylül ona doğru yaklaşarak, tebrik eden insanların arasına karıştı. Eylül gelince hepsi geri çekilmişti, çünkü Savaş Bulut'un ortağının kızıydı sonuçta.

"Tebrik ederim Savaş bey" diyereke elini uzattığında, Savaş tebessümle o eli tuttu ve dudaklarına götürerek öpücük kondurdu.   "Teşekkür ederim Eylül hanım" İkisi de birbirine sarılmamak, birbirini öpmemek için büyük bir çaba sarfediyordu.

"Babanızı göremedim. Bir merhaba demek isterim"

"Bir bakalım isterseniz beraber" diyerek adamın koluna girdiğinde beraber yürümeye başladılar. Bütün gözler onların üzerlerindeydi ve haliyle rahat hareket edemiyordu.

"Sana gerçekten inanamıyorum Savaş. Babamla ortak olduğuna inanamıyorum" diyerek duraksadı adamın gözlerinin içine baktı. Siyah bir takım giyinmişti, içinde beyaz gömlek vardı ve saçlarını arkaya doğru düzgün bir şekilde taramıştı. Yine mükemmel yakışıklı görünüyordu.

"Seninle olabilmek için yapamayacağım şey yok sevgilim. Bir an önce gitmek istiyorum, bir anca kokunu içine çekmek istiyorum."

Eylül etrafına bakarak "Beni takip et" dedi ve yürümeye başladı. Salondan çıkıp sola döndüğünde, boş bir ara buldu ve oraya dönerek Savaş'ı gördüğü an elinden tutup çekti. Bir an bile düşünmeden dudakları buluştuğunda, Savaş kızı duvara yaslayarak başını sağa doğru eğdi ve öpücüğünü derinleştirdi. Haftalardır hasretti bu dudaklara, günlerdir yanıp kavruluyordu onsuzlukla. Ellerini kızın beline daha sıkı sardığında, Eylül küçük bir iniltiyle adamın ensesinde gezdirdi parmaklarını. Nefes nefese kaldıklarında birbirlerinden yavaşça geri çekildiler ancak Savaş öyle çok özlemişti ki, kızın yüzünün her bir santimine öpücükler kondurarak başını onun boynuna gömdü.

"Çok özledim seni. Kokunu, teninini, sıcaklığını deli gibi özledim Eylül"

Eylülün kokusunu derin bir şekilde içine çekerken, genç kız ağlamamak için direniyordu. Hamilelikten dolayı hormonları iyice garipleşmişti zaten, Savaş'ın gelmesiyle tüm duyguları alt üst olmuştu.

"Bende seni özledim. Senin yokluğun benim için ne kadar zordu bilmiyorsun"

Savaş başını kaldırarak kızın yüzünü avucunun içine aldı ve dudaklarına üst üste öpücükler kondurarak derin bir nefes verdi. "Hepsini konuşacağız. On beş dakika sonra arkada ol tamam mı? Bir şekilde ayrılacağım buradan."

Eylül başıyla onaylarken,Savaş son kez kızın boynuna ıslak bir öpücük kondurarak oradan uzaklaştı. Genç kız lavaboya gittiğinde saate baktı fakat dayanamayacaktı şimdi gidecekti arka kapıya. Elbisesini toparlayıp arka kapıya doğru çıktı ve beklemeye başladı.

Hava çok soğuktu ama umurunda değildi.Önüne gelen arabayla gülümserken ,sonra aniden soldu gülümsemesi çünkü bu araba babasına aitti.Arif Arıkan öfkeyle arabadan inerken Eylül bir kaç adım geriledi.Ne olduğunu anlamadan suratına tokatı yediğinde, büyük bir şok yaşıyordu genç kız.

"Sen bana bunu nasıl yaparsın?"

Eylül şaşkınca bakmaktan başka bir şey yapamadı.Adam telefonu çıkarıp fotoğrafı gösterince,elini ağzıyla kapattı Eylül.Bu ultrason fotoğrafıydı, üstelik bu fotoğrafı annesi göndermişti.Odayı karıştırmıştı yani!

"O heriften mi bu bebek ha?"diyerek bağırdı Arif Arıkan ve kızının kolunu sıktı.
"Bu soruyu sorman bile hata.Tabiki de Savaştan."diyerek bağırdı Eylül.Arif Arıkan genç kızı sıkıca tuttu ve arabaya binmesi için zorladı.

"Bırak! Baba napıyorsun? Bırak beni!"

Eylül bağırıyordu ancak faydası yoktu, bir anda kendisini arabada bulmuştu.Arif Arıkan da direksiyona geçip arabayı sürmeye başlamıştı.

"Baba dur artık.Ne istiyorsun?Bak Savaş istedigin gibi birisi oldu. Bütün bu işleri bırakmak için bir adım attı!Bırak şu inadı!" bağırdı Eylül.Şu anda bu konumda olduğuna inanamıyordu,Savaşla buluşup ona bir bebekleri olacağını söyleyecekken şimdi babasının öfkesiyle karşı karşıyaydı.

"O bebeği aldıracaksın Eylül!" Eylül korkuyla elini karnına koyarken, olumsuz anlamda hızla başını iki yana salladı.Bunu yapmayacaktı, asla bunu yapmayacaktı.

"Asla! Aldırmayacağım. Bebeğime dokunmayacaksın baba"

Nasıl bunca yıl babasının gerçek yüzünü görememişti ona şaşırıyordu Eylül. Ya da şaşırmıyordu. Küçükken insan babasının da annesinin de nasıl insanlar olduğunu anlamıyordu. Onları kahramanı zannediyordu ancak büyüyünce aslında öyle olmadıklarını kavrıyordu. Eylül de bunu çok net görmüştü.

"Nereye gidiyoruz?Burası evin yolu bile değil! Nereye götürüyorsun beni!"

"Seni eve götürecek halim yok.Yarına kadar başka bir yerde kalacaksın ve yarın o çocuğu aldırıyorsun"

Eylül göz yaşlarına boğuldu aniden. Korkuyordu, deli gibi korkuyordu.Ya bulamazsa,ya Savaş bulamazsa kendisini!Hayır bunu kaldıramazdı, bebeğinin ölmesine asla izin vermeyecekti.Buna asla izin vermeyecekti.

###

Kamera kayıtlarını izledikten sonra öfkeyle odadan çıktı Savaş. Yumruğunu duvara geçirdiğinde, delirmemek için çabalıyordu. Eylülü beklemişti kapıda,gelmeyince merak etmiş görüntülere baktırmıştı.O herifin Eylül'ü nasıl zorla götürdüğünü izlemişti görüntülerde.Çok öfkeli ve kızgındı.Nasıl bulacaktı onu şimdi bilmiyordu.Eylül'e bir şey olursa o adamı öldürüdü!Eylül'ün babası olmasa çoktan bitirmişti zaten.Ne yapacaktı şimdi!Ne ne!Nazlıya sorabilirdi.Belki onun bir fikri olabilirdi.

Nazlı bir an olsun ayrılmıyordu Yiğitden,nasıl özlemişse  dokunmadan da duramıyordu.Başını Yiğit'in omuzundan kaldırdı ve sevdiği adamın gözlerine baktı.

"Bundan sonra benden hiçbir şey gizlemek yok"dedi Nazlı.

"Seninle ve benimle ilgili hiçbir şey saklamayacağım"diyerek alnına öpücük kondurdu adam. İşte bunu seviyordu, Nazlıyı öpmeyi, ona dokunmayı çok seviyordu.

"Seninle alakalı her şeyi de bilmek istiyorum. Sakladığın bir şey mi var yoksa?"

Yiğit gözlerini kaçırdığında ne demesi gerektiğini bilmiyordu.Savaşla kardeşlerdi ve Nazlı bunu bilmiyordu. Bunu söylemenin şu anda sırası değildi.

"Evet sana söylemediğim bir şey var ama şimdi değil güzelim daha sonra anlatacağım bunu sana"diyerek söz verdi Yiğit.

"Neyle ilgili ipucu ver en azından"

Yiğit,Nazlıyı sıkıca sarıp kokusunu içine çekti.Şimdi anlatmak istemiyordu bu gerçeği.O kadar huzurluydu ki bozmak istemiyordu şu anda.

"Şimdi değil zamanı gelince anlatacağım"
Nazlının saçlarını okşarken tekrardan kokusunu içine çekti.Nasıl bir güzellik nasıl bir duruluktu bu böyle.
"Tamam üstelemeyeceğim sana güveniyorum" İşte duymak istediği şey buydu 'güven' varsa her şey olurdu.Nazlı kendini affettirmişti ya gerisi önemli değildi.Telefonu çalınca ayağa kalktı hemen Nazlı,ekrana bakınca şaşırmıştı.

"Kim bu saatte?"

"Savaş."

Yiğit de ayaklanınca, Savaş'ın neden aradığını merak etmişti. İçinde bir kıskançlık yoktu artık.Belki de tek kıskanmadığı adamdı.Çünkü Savaşın artık Eylülü ne kadar çok sevdiğini biliyordu,kız hamileydi daha ötesi var mıydı?Sadece ortadan kaybolmuşken neden Nazlıyı arıyordu ki?

"Aç bakalım ne istiyormuş"

"Savaş?"diyerek açtı telefonu Nazlı.

"Nazlı neredesin?Konuşmamız lazım!"
Savaş kornaya basarken diğer yandan konuşmaya çalışıyordu,bütün adamlarını Eylül'ü bulması için görevlendirmişti ve onu bulmazsa kafayı yiyebilirdi.

"Bir şey mi oldu?"

"Arif Arıkan;Eylül'ü kaçırdı!"dedi öfkeyle Savaş. Onu koruyamamıştı, Eylülü, sevdiği kadını koruyamamıştı o adamdan!
"Ne!Ne kaçırması?Tamam dur ben Yiğit'in evindeyim oraya gel"

"Tamam geliyorum"

Nazlı boş boş ekrana baktı bir süre.Böyle bir şey nasıl olurdu?Arif Arıkan neden Eylül'ü kaçırırdı ki?

"Nazlı bir şey mi oldu?"

"Arif amca,Eylülü kaçırmış.Yani götürmüş heralde bilmiyorum" Ya iyi de ne olmuştu?Savaş nereden çıkmıştı ki şimdi? Nazlı bir ileri bir geri giderken neler olduğunu anlamaya çalıştı ancak bu imkansızdı.

"Savaş dönmüş yani"dedi Yiğit.

"Yiğit bak lütfen düşmanlığı unut.En azından bir süreliğine yap bunu. Şimdi Savaş buraya gelecek ve Eylül için çok endişeli"

Savaşa düşman değildi artık.Ne olursa olsun o adam Nazlıyı getirmişti.Onun sayesinde Nazlıyı tanıma fırsatı olmuştu ve o adamla aynı kanı taşıyordu, eskisi gibi de değillerdi zaten.Birbirleriyle uğraşmıyorlardı artık.

"Merak etme.Savaşla problemim yok güzelim. Otur sende endişelenme"

Hayatının belki en kötü son 3 haftasını geçirmişti Eylül ile beraber Nazlı.Kendisi, Yiğiti affedemezken o Savaş'ın yokluğuyla acı çekmişti.Tam her şey yoluna giricekken bambaşka sorunlar çıkıyordu.

Yarım saat sonra Savaş Yiğit'in evine geldiğinde zili çaldı ve beklemeye başladı bir süre sonra kapıyı açan Yiğit olmuştu.
"Buyur geç"dedi sadece Yiğit.Savaş başıyla karşılık verdi ve içeriye girdi hemen.

"Savaş neler oluyor?" Nazlı merakla bakarken, gerçekten ne olduğunu bilmek istiyordu.

"Arif Arıkan alıp götürmüş Eylül'ü, üstelik Eylül arabaya binmek istememiş. Bilmiyorum bende kamera kayıtlarından izledim.Nereye gidebilecekleri hakkında bir fikrin var mı?"

Savaş,hem öfkeli hem sabırsızdı hem de endişeliydi. Bir an önce Eylül'ü kollarına almak istiyordu.Zaten çok özlemişti onu şimdi birde bu saçma durum çıkmıştı.

"Savaş bilmiyorum ki. Onların bir sürü evi var. Ayrıca neden böyle bir şey yaptı ki Arif amca? Çok saçma"

"Adamlarıma söyleteyim aratsınlar"dedi Yiğit telefonunu çıkararak.

"Arıyorlar zaten gerek yok"

"Tamam şey yapalım Ferda teyzeyi arayalım"diyerek telefonunu çıkardı Nazlı. Hoş o kadın bilse bile kendisine söylemezdi muhtemelen ancak şansını denemek zorundaydı.

"Evine gidelim bence yüz yüze konuşuruz"dedi Yiğit.

"Sen bu kadar mantıklı mıydın?"dedi Savaş gözlerini kısarak.

"Şu durum da bile laf sokmaya çalışıyorsun"

"Çocuk gibi kavga etmeyinde hadi çıkalım"

Nazlı araya girmişti hemen. Bu ikisi huy olarak cidden benziyorlardı,ikisi de inatçının önünde gideniydi ve ikisi de manyaktı.

###

Eylül eli karnında öylece uzanmış yatıyordu. Hayatının en mutlu günü ile en berbat günü yine bir aradaydı.Savaş gelmişti tam her şey yoluna girecekti babası girmişti devreye.

"Bir şeyler ye hadi"dedi Arif Arıkan.

"Bebeği mi vermeyeceğim kimseye"

"Seni bırakıp gitmiş adam,kaç hafta sonra geri dönüyor. Hala o adamdan mı bahsediyorsun?"

"İş için gitti seni kendine kabul ettirmek için gitti!"dedi Eylül bağırarak.

"Sen bir hata yaptın Eylül ve bunun bedelini karnında ki ödeyecek"

"Sen ne zaman bu kadar acımasız oldun?"diyerek fısıldadı Eylül.Ağlamaktan helak olmuştu artık.Eğer bebeğinin alınmasına engel olamazsa bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

"Ben senin pişman olacağın bir şey yapmana engel oluyorum. Şu anda çok gençsin beni anlamazsın ama ileride anlayacaksın. Okulu bitmedi, evli bile değilsin! Karnında ki bebeğin babası bir mafya. Her ne kadar şu anda bundan vazgeçmeye çalışsada eli kanlı bir katil o!Yahu daha sen çocuksun, sen!O yüzden bu bebek doğmayacak Eylül. Kabul et ya da etme, bu çocuk doğmayacak"

Eylül arkasına dönerek başını duvara yasladığında, hüngür hüngür ağlamaya başladı. Buradan nasıl kurtulacaktı biliyordu, ne yapacaktı bilmiyordu. Ama bebeğinden ayrılmak istemiyordu. Bunu asla istemiyordu.

###

Muhteşem üçlü olarak Eylül'ün evinin önüne geldiklerinde, beklemeye koyuldular.Nazlı,şu üçlü olarak bir şeyler yapabileceklerini hiç ama hiç hayal edemezdi imkansızdı hatta ama işte hayat insana neler gösteriyordu.

"Nazlı zili çalsana ne bekliyorsun?"dedi Savaş sabırsızlıkla. "Bağırma lan."dedi Yiğit ve zili kendisi çaldı. Bir süre sonra kapı açılmıştı.

"Nazlı hoşgeldin"dedi kadın.

"Ferda teyze içeride mi?Tabi ki içeridedir nerede olacak"diyerek daldı içeri Nazlı. Savaş ve Yiğit de peşinden gidiyordu.Salona girdiklerinde Ferda Arıkanın koltuğa oturmuş boş boş yeri seyrettiğini gördüler.

"Ferda teyze"dedi Nazlı derin bir nefes alarak. Kadın başını kaldırdı ve hemen ayağa kalktı.

"Ne işiniz var burada?"dedi kadın sert bir tonda.

"Eylül nerede?"diye sordu Savaş kadına doğru yaklaşarak.Artık Eylül'ü görmek istiyordu. Artık onu bulmak istiyordu.

"Kızımın hayatını mahvettin"

Ferda hanım masada ki ultrason fotoğrafını Savaş'ın göğsüne vurdu.

"Eylül henüz 23 yaşında ve hamile!"dediği an Savaş beyninden vurulmuşa döndü.Eline aldığı ultrason fotoğrafına baktığında kalbinin deli gibi hızlandığını farketti.Eylül hamileydi?İkisini yan yana idrak edemiyordu.Bu gerçek miydi?Baba mı oluyordu? Şaşkınlıkla dudaklarını aralarken, sadece elinde ki ultrason fotoğrafına odaklanmıştı.

"Üstelik henüz evli bile değil insanlar neler konuşacak neler söyleyecek"diye devam etti kadın. Savaş duymuyordu bile sadece fotoğrafa bakıyordu,böyle bir şeyi aklından bile geçirmezdi.Sevdiği kadından ait bir parça vardı ikisine ait,bu parça Eylül'ün karnında büyüyordu öyle mi?Küçücük bir şeydi bu.

"Savaş iyi misin?"diye sordu Yiğit.Kendisi de garip oluyordu.Normal şartlar da amca olacaktı ama tabi şartlar normal değildi.Savaş başını kaldırdı ve Ferda hanıma odaklandı.

"Eylül'ün nerede olduğunu biliyorsunuz!" diyerek bağırdı Savaş.Yiğit ortalarına girdi ve kardeşini tutmaya çalıştı.Alakası olmayan biriyle düşmanı saydığı kişiyi ayırıyordu ve bu düşman kardeşiydi.

"Eylül o çocuğu aldıracak. Arif bunun için onu götürdü ve siz bundan sonra bir araya gelemeyeceksiniz"

Ferda Arıkan oradan uzaklaşırken Savaş kanepeye çöktü.Yiğit ise kadının arkasından bakıyordu. Kimi tehdit ettiğinin farkında mıydı bu kadın Savaş'ın ne kadar güçlü olduğunu unutmuşlardı büyük ihtimal.Savaş asla sevdiği kadını bırakmazdı bunu Yiğit çok iyi biliyordu.

"Bebeği mi aldırtacak"dedi Nazlı şaşkınlıkla.

"Buna asla izin vermem yerin dibine dahi girseler bulacağım" Savaş ve kapıya doğru yürürken Yiğit ve Nazlı birbirine baktılar.Şu olanlara ikisi de inanamıyordu.

ERTESİ GÜN

Eylül bütün gece uyuyamamıştı sanki her an bebeğini alacaklarmış gibi hissediyordu.İyi değildi hem de hiç iyi değildi.Sabah erkenden de yola çıkmışlar ve büyük bir kliniğe gelmişlerdi, klinikte bebeğini alacaklardı.Buraya gelene kadar her yolu denemişti ağlamıştı,kaçmaya çalışmıştı ama becerememişti.Genç kız hıçkıra hıçkıra ağlarken kilitli kapıyı tekrar zorladı.Çaresizliğin nasıl birşey olduğunu öyle iyi anlaşmıştı kininsanı delirtecek türden birşeydi bu.Kapı bir anda açılınca Eylül korkuyla baktı.Doktor ve hemşire girmişti içeriye.

"Lütfen oturun"dedi hemşire.

"Hayır hayır istemiyorum bunu zorla yapamazsınız!Şikayet ederim sizic hayır"
Eylül elini karnına koymuş sırtını duvara yaslamıştı.Savaşın gelmesini istiyordu artık aksi halde delirmesi an meselesiydi.

"Eylül hanım zorluk çıkarmayın"

Tabi ki tanıdığı para verip tuttuğu bir doktora getittirmişti babası.Doktor'un şu anda umrunda bile değildi.

"İstemiyorum!"diyerek çığlık attı Eylül. Koşmaya çalıştı fakat Doktor kendisini tuttuğu için çırpınışları fayda etmiyordu.

"Kimse yok mu?Babaaaaa!Baba izin verme buna yalvarırım baba!"

Bir anda hissettiği acıyla nefessiz kaldığını hissetti. Küçük bir iğnenin acısıydı bu ama bundan sonra belki de hayatının en büyük acısı olacaktı.Başı dönünce oturmak zorunda kaldı Eylül.

"Yapmayın,yapmayın ne olur"dedi fısıltıyla genç kız. Tavana dikmişti gözlerini ve boş boş bakıyordu.

"Bebeğim..."dedi son kez. Her şey bitmişti bundan sonra her şey bitmişti.Gözünden bir damla yaş süzülürken, gözleri kapandı ve gerisini hatırlamıyordu.

###

Savaş öfkeyle kliniğe girdiğinde Nazlı ve Yiğit de arkasındaydı.Burayı bulmak için sabaha kadar uğraşmışlardı peki ya yetişemediyse?Eylül bunu nasıl kaldıracaktı, peki kendisi bunu nasıl kaldıracaktı?Savaş oturmuş bir şekilde Arif Arıkanı görünce yumruğu indirdi suratına .

"Öldüreceğim seni!"diyerek bağırdı Savaş.

"Sen git Eylülü bul,ben hallederim" dedi Yiğit. Savaş koşarken Nazlı şaşkınlıkla bakıyordu.

"Hemen gitmezsen seni Savaşın elinden alamam"dedi Yiğit öfkeyle.Kendisi de zor tutuyordu zaten bu adamı dövmemek için.Bir insan kızına bunu nasıl yapardı anlamak mümkün değildi.

"Eylül'ü almadan gitmem!"dedi Arif Arıkan. Yiğit daha fazla kendini tutamadı ve adamın yakasına yapıştı. "Canına mı susadın lan?Sen kimlere kafa tuttuğunun farkında mısın?" Nazlı,Yiğiti geri çekmeye çalışıyordu çünkü şu anda kavganın hiç sırası değildi.

"Yiğit tamam lütfen bırak." Eylül'ü bulup iyi olduğunu görmek istiyordu, o yüzden bu adamla şu anda uğraşmanın sırası hiç değildi.Yiğit,adamı bıraktı ve geri çekildi.
"Bu iş burada bitmedi"dedi öfkeyle Arif Arıkan ve çıktı oradan.

Savaş kapıyı kırarcasına açtı.Korkudan olduğu yere çakılı kaldı.Eylül öylece baygın bir şekilde yatıyordu o adam eldivenleri takmıştı ve Eylülün alt kısmın da örtü vardı.Yaklaştı usulca Savaş.
"Siz kimsiniz?Buraya bu şekilde giremezsiniz" dedi Doktor. Savaş sadece Eylüle odaklanmıştı.Ondan başka hiçbir şey umrunda değildi.Solgun yüzü,ağlamaktan şişmiş gözleri ve yüzünde ki acı ifade içini yakmıştı.

"Yaptın mı?"diye sordu Savaş.Gözlerinin dolmasına engel olamamıştı.Eylül'ün hamile olduğunu öğrendiğinden bu yana kendinde değildi ve onun yok olma ihtimali öyle çok canını yakmıştı ki.İnsan görmediği, sesini duymadığı bir şey için üzülür müydü?Canı yanar mıydı?Babalığın nasıl bir şey olduğunu o anda anlamıştı ve sevdiği kadın,haftalardır hasret kaldığı kadın,onun acı çekmesi onun özlemi,ona bir şey olacak düşüncesi delirtmişti.Bugüne kadar birçok adam öldürmüştü,dayak yemişti, vurulmuştu başına her türlü şey gelmişti ama bu duygu en berbatıydı.Bu yaşadığı şey en ağırıydı.

"Dokundun mu bebeğime?"diyerek bağırdı Savaş.

"Henüz operasyona başlamadık"deyince yüzyılın en büyük rahatlamasını yaşadı Savaş.Öfkeyle adama daldı o anda.
"Sen nasıl böyle bir şey yaparsın lan!"diyerek yere yatırdı adamı, hemşire çığlık atarak çıktı odadan. Yiğit ve Nazlı gelince,Yiğit!Nazlıyı arkasına aldığında derin bir nefes alıp Savaşı aldı adamın üstünden.

"Dur şimdi sırası değil!Eylülle ilgilen onun sana ihtiyacı var"dedi Yiğit. Savaşı ilk defa bu şekilde görmüştü Yiğit.Ne olursa olsun her zaman güçlüydü şimdi ise korkan bir Savaşla karşı karşıya kalmıştı ama her şeye rağmen yine de güçlüydü.O kadar iyi anlıyordu ki onu, aynısı Nazlı'nın başına gelse yıkardı ortalığı.Nazlı Eylülün başına geldi ve saçını okşadı usulca.

"Eylül iyi misin?"dedi Nazlı korkuyla. Daha sonra Savaş'a bakıp ona sordu.

"Savaş iyiler mi?" Savaş başıyla onayladı sadece.Hali kalmamıştı,bitikti.Gözünden bir damla yaş düştüğünde hayatında ilk defa ağladığına yemin edebilirdi.Yiğit yerde ki adamı alıp odadan çıkıp kapıya çağırdığı adamlarına teslim etti. Nazlıda Eylülün pantolonunu giydirirken Savaş sevdiği kadına doğru yaklaştığında yüzü solgundu,gözünün kenarı ıslaktı,alnına öpücük kondurdu ve uzun uzun kokusunu içine çekti. Bundan sonra her şey çok farklı olacaktı.Kimse ne Eylüle ne bebeğine zarar veremeyecekti.Zaten kimse bunu yapmaya cesaret edememişti bugüne kadar. Sırf babası diye o adamın Eylüle zarar vermeyeceğini düşünmüştü ama yanılmıştı.Bundan sonra ne Arif Arıkan ne Ferda Arıkan Eylül'ün yanlarına bile yaklaşmayacaktı.

###

Baş ağrısı hafif ve burnum da tuhaf bir sızı...Derin bir nefes aldı önce Eylül beynini toparlayamamıştı henüz, yutkundu usulca boğazı kupkuruydu. Sonra aklına gelen şeyle irkildi, babası, bebeği. Bitmiş miydi?Almış mıydı bebeğini?Eylül gözlerini açtı ve beyaz bir tavan çıktı karşısına.Sağına baktığında Nazlıyı görünce kısa bir şok yaşadı.

"Nazlı"dedi kısık bir sesle. Nazlı başını kaldırdığında Eylülün uyandığını gördü.Hemen baş ucuna gitti.

"Eylül,canım benim iyimisin?"

Eylül yattığı yerden doğrulmaya çalıştı Nazlı da yardım etti ona.Eylül ruh gibiydi boş gözlerle bakıyordu sadece.

"Bebeğim..."dedi fısıltıyla genç kız.

"Bekle"diyerek gitti Nazlı.Kalbini sökseler bu kadar acır mıydı canı?Gözyaşları içinde elini karnına koydu Eylül.Gitmiş miydi bebeği şimdi?Almışlar mıydı onu?

"Seni koruyamadım.."dedi Eylül hıçkırarak.

"Korudun." Eylül başını kaldırdığında aşık olduğu o mavi gözleri gördü.Savaş bir saniye bile beklemeden yanına oturdu hemen kadının.

"Savaş"diyerek fısıldadı Eylül.

"Eğer onu korumak için elinden geleni yapmasaydın geç kalmış olabilirdim sevgilim"dedi Savaş ve elini Eylülün karnına yerleştirdi.Eylül ise gülümseyerek derin bir iç çekti.

"Bebeğimiz yaşıyor mu?"

"Evet bebeğimiz burada yaşıyor"

Eylül artık iyice delirmiş durumdaydı hem gülüyor hem ağlıyordu deli gibi.Haftalardır yapmak istediği şeyi yaptı Savaşın boynuna atladı özlemle.
Savaşın da farkı yoktu, öyle can yakıcıydı ki onsuzluk.Bundan sonra ayrı kalmak yoktu.

"Savaş çok korktum,çok korktum"
Hala sesinde endişe vardı Eylül'ün.Savaş geri çekildi ve özlemle yüzünün her santimini öptü. "Bundan sonra korkmak yok.Bundan sonra kimse size zarar veremeyecek"dedi Savaş. Eylül ise ellerini genç adamın omuzlarina koymuştu ona dokunmayı, hissetmeyi öyle çok özlemişti ki.

"Bebeğimizin olacağını sana ben haber veremedim ama onun ölmediğini sen bana haber verdin"dedi gözyaşları içinde Eylül.Etkisinden kurtulmuş değildi o anların ama kurtulacaktı, bunda sonra bebeğide Savaşta hep yanında olacaktı.

"Ben acıktım"diyerek içeriye daldı Yiğit.Eylül geri çekildi hemen. Yiğit napıyorsun!"dedi Nazlı gülerek.O da arkasından geldi.

"Hayatım çok açım ayrıca Eylül de açtır onunda yemesi gerekmiyor mu?Bebek gelişmez yoksa"dedi Yiğit.Sadece ortalığı biraz neşelendirmeye çalışıyordu, başka bir niyeti yoktu.

"Onu ben düşünürüm sen işine bak"dedi Savaş ters bir bakış atarak.

"Ya siz böyle bir araya gelince çocuk gibi davranıyorsunuz ayrıca alışın artık birbirinize daha çok göreceksiniz"dedi Nazlı.

Eylül de keyifle ayağa kalktığında, o kadar mutluydu ki. Şu anda bebeği yaşıyordu.Savaş yanındaydı,sevdikleri buradaydı.

"Nazlı bebeğimiz çok iyi"dedi kollarını açarak Eylül.Nazlı da ona doğru yürüdü ve sıkıca sarıldı Eylüle.

"Teyzesine çekmiş bir şey olmaz o küçük kuzuya"

Onlar öyle içten sarılıyorlardı ki.Savaş ve Yiğit o anda göz göze geldi,işte kardeşliğin kan bağıyla olmadığının kanıtıydı aslında bu.Ama farkettikleri bir şey vardı ikisi de sevdikleri kadınlar sayesinde birbirlerine düşman değillerdi.Hatta ilginçtir ki o hırsı, öfkeyi birbilerini bitirme isteği ortadan kalkınca sanki kardeşlermiş gibi birbirleri için acı çekmeleriydi.Savaş ayağa kalktı ve Yiğit'e doğru yaklaştı.

"Dün akşam yaptıkların için teşekkür ederim, yardım etmeseydin her şey farklı olurdu"dedi Savaş elini Yiğit'in omzuna koyarak.

"Ben olmasam da sen hallederdin biliyorum bu yüzden teşekküre gerek yok"dedi Yiğit. Savaş başıyla onayladı sadece. Şimdilik bunlar büyük adımlardı. Bakalım zaman neler gösterecekti.

###
Yorumlarinizi bekliyorum.Tekrardan okuyanlarda yorum atabilir mi?iyi okumalar.

Continue Reading

You'll Also Like

2M 32.5K 53
- Ahh...abim gelicek yapamayız.. Üstümdekileri delice yırtarak çıkardı. - Abini boş ver gece. Bugün gelmeyecek güzelim Erkekliğini boxer'ından çıkar...
311K 17.4K 61
Hadi ama nerden bilebilirdim ki okulun ilk gününden müdürün oğluna tekme atıcağımı!
616K 25.6K 44
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
279K 10.1K 34
Esra'nın tüm hayatı, 15 yaşında annesini kaybettikten sonra başlamıştı. Yıllar boyunca okulunu dahi bırakıp tamamen, annesinden sonra hayata küsen ku...