SİYAH

By poncikss1234

5.4K 2.8K 5.2K

Bazı anlar vardır ki hiç ummadığınız zaman birisi gelir ve sizi sıkıştığınız durumdan kurtarır. Hayatım bird... More

1- Adım
2- Zaman
3- Oda
4- Bakış
5- Kırılmış Fayans
6- Anlaşma
7- Sarılma
8- Yıkıldım Yıkıldık
9- Sigara Dumanı
10- Balo
11- Puzzle
12- Kalp
13- Alışkanlık
14- Hediye
15- Gülüş
16- Yüzük
17- Kar Tanesi
18- Mektup
19- Eski Ev
20- Deniz
21- Küçük Civciv
22- Tenime Yazılmışsın
23- Hastane koridorları
24- Yıldızlar
25- Güven
26- Araba
27- Haykırış
28- salıncak öpücüğü
29- Liyza
30- Kedi
31- Boşluk
32- Fotoğraf Albümü
33- Ayrılık
34-Siyah Gül Demeti
35- Geçmişin İzleri
36- Papatyalı Dere
37- Evlilik Teklifi
38- Kalabalık Düşünceler
39- Şirket Ziyareti
40- Yangın
42- Kız Çocuğu
43- Siz Kimsiniz?
44- Siyah Defter
45- Elmas'ın Günlüğü
46- Mezarlık Ziyareti
47- Doktor Kontrolü
48- Okunan Günlükler
49- Nikah Tarihi

41- Öğrenmeye Başlamak

127 80 139
By poncikss1234

Güray Kaya anlatımıyla;

Zaman, mekan ya da kişiler sanki hiç değişmiyor gibiydi.

Sanki yıllardır Elmas o yatakta yatıyor, yıllardır hastanedeymiş  gibi hissediyordum.

Beklemekten de sıkılmış, sanki hemen uyanacakta "hadi evimize gidelim." Diyecek gibiydi.

yorulmuştum.

Dışarıda verdiğim o korkuyu o an anlayamazken, şu an etrafımı sarmıştı.
Artık anlayabiliyordum.

Saatler geçmiyor, adım sesleri hep aynı noktaya gidip geliyordu. Günler birbirine girmiş gibi geliyor lakin ben hep o günde kalıyordum.

Dün, bugün ve yarın kavramları benim için bitmiş, hayatımda sadece saniye kavramları vardı.

Elmas, yattığı yerde saniyelerle yarışırken, benim burada pes etmem yakışmazdı.

Ateş elini omzuma atıp bana destek olmaya çalışırken aslında onların da desteğe ihtiyaçları vardı.

Ameliyathane kapısı açıldığında ayağa kalkıp sedyeye doğru ilerledik.

Yüzü bembeyaz olan Elmas'a baktığımda gözlerimi kapatıp o anın silinmesini bekledim.

Silinmiyordu, hafızama resmen kazınmış, tekrar tekrar önüme düşüyordu .

Beriz'in gözleri dolduğunda Kağan hemen onu oradan uzaklaştırmış, Beriz ile konuşmaya çalışıyordu.

Sedye yoğun bakım ünitesinde durduğunda hepimiz ayağa kalkıp oradaki  sandalyelere  yerleştik.

Kağan bana kahve almış, içmem için uzatıyordu.

Kahveyi elime aldığımda kahvenin sıcak dumanı yüzümde dans etti.

Evde Elmas'ın yaptığı kahveyi özlerken, elimdeki kahveyi kenara doğru resmen attım.

İçmek istemiyordum.

Yoğun bakım ünitesinin bekleme alanında otururken sıkılıp ayağa kalktım ve buğulu camdan Elmas'a bakmaya başladım.

Normalde düz yatmayı sevmeyen Elmas, şimdi dümdüz yatıyordu.

İç çekip Ateş'e dışarıya çıkacağımı, haber gelirse de nerede olursam olayım bana haber vermesini söyledim.

Ateş kafasıyla onay verdiğinde hastanenin çıkışına doğru adımlarımı attım.

Her adımım sanki ondan uzaklaşıyormuş gibi geliyordu.

Dışarı çıktığımda cebimden çıkardığım sigara paketimden bir dal alarak dudaklarıma götürdüm.

Çakmakla yaktığım sigarayı derin bir nefes alarak ciğerlerimi doldurdum.

Her derin nefeslerim onu koruyamadığım için, ona iyi bakamadığım içindi.

Son nefesimi çektiğimde sigarayı çöpe atmış, kimseye bir şey demeden arabaya doğru yürümeye başlamıştım.
Arabaya bindiğimde  direkt eve doğru sürmeye başladım.

Bir kaç dakika sonra eve giriş yaptığımda vakit kaybetmeden, bir o kadar da yavaş adımlarla Elmas'ın odasına geldim.

Kapıyı açtığımda onun kokusu burnuma direkt dolmuş, fark etmeden derin derin nefesler çektiğimde, daha önce neden böyle yapmadım diye kendime kızıyordum.

Bazen hayatınızdaki insanları ne zaman kaybedeceksiniz, bilemezsiniz.

Ben ilk defa pişmanlık yaşıyordum, pişmanlığım; ona sarılmamak, ona sevgimi hissettirmemek, ona güvendiğimi hissettirememekti.

Yanınızda bulunan insanları kaybetme korkusuyla yaşamayı, bu yaşımda öğrenmiştim.

Kalbim onunla birlikte tamamlanmışken, onun bir gidişi ile nasıl da paramparça olmuştu?

Odasından çıktığımda kendi odama giriş yaptım. Normalde hızlı hareket eden ben, yavaş olmayı öğreniyordum.

Her insan her yaşında bir şeyler öğrenirken, ben bu yaşıma kadar hiçbir şey öğrenemediğimi anlamıştım. Bana öğreten kişinin varlığı şu an ellerimden kayıp gidiyor hissi ile beni bulmuşken, bu hissi acilen yok etmem gerekiyordu.

Duşa girdiğimde o soğuk suyun verdiği "kendine geliş" hazzı beni kendime biraz olsun getirmişken, toparlanmam gerektiğini kendime bir kez daha hatırlattım.

Duştan çıktıktan sonra elime ne geçerse giyinmiş, seri adımlar ile kapının önüne gelmiştim.

Arabaya bindiğim sıra telefonum çalmaya başladığında hemen kimin aradığına baktım.

Ateş Kaya arıyordu.

Telefonu cevapladığımda direkt konuşmaya başladım;

-Gelişme mi var?

-Neredesin abi? Seni merak ettim, dışarıya çıktığımda araban park alanında yoktu.

-Eve uğradım, şimdi yoldayım geliyorum. Elmas nasıl? Bir gelişme oldu mu?

-Hayır abi gelince zaten konuşuruz kendine dikkat et tamam mı?

Bir şeyler geveledikten sonra telefonu kapatıp yan koltuğa attım.

Hastaneye yaklaşmak üzereyken birden içim sıkılmaya başlamıştı.

Yoğun bakım ünitesinin olduğu yere geldiğimde Ateş, Beriz, Kağan ve Liyza yan yana oturmuş bir şeyler konuşuyorlardı. Beni Ateş gördüğünde ayağa kalkıp bana sarıldı.

Bende ona karşılık verdiğimde hemen oturmam için yerini gösterdi.

Başımı iki yana salladıktan sonra camın önüne tekrar geldim.

Hemşireler Elmas'ı kontrol ettiğinde kendi aralarında bir şeyler konuşup dışarı çıktıklarında onları durdurdum.

içeri girmek için konuşmaya başladığımda hemşireler birbirine bakarken yaşını almış hemşire beş dakika sadece dedi ve beni hazırlamaya başladı.

Ateş selam söyle dediğinde boşluğuma denk gelip güldüğümde o da gülmeye başlamıştı.

Kısacası delirmek üzereydik.

Elmas'ın yanına geldiğimde, her bir zerresini hafızama kazımak adına bakarken, ellerini de tuttum.

Konuşmaya başlamadan önce alnını öptüğümde kalp atışının hızlandığını gördüm.

Beni bekliyormuş diye düşünürken, dakikamın azaldığını da kendime hatırlatmıştım.

-Elmas'ım ben geldim. Fazla vaktim yok, hemen konuşacağım. Senin beni dinlediğini biliyorum, hissediyorum. Elmas ben senin sayende hayatta kalıyormuşum, ben senin sayende hayatı öğreniyormuşum. Beni ben yapanın sen olduğunu gördüğümde seni kaybetmemek için elimden geleni yapmış gibi hissediyordum, yanılmışım. Seni kaybetmemek için hiçbir şey yapmıyormuşum. Kızgınım, üzgünüm duygularımı ifade edemiyorken, duygularımdan nefret ederken, sen bana duygularımın nasıl ifade edebileceğimi, duygularımızı nasıl sevmemiz gerektiğini öğrettin. Sen benim bu hayattaki yoldaşımsın. Hadi kalk evimize gidelim. Hadi kalk beraber sarılarak uyuyalım. Beni görünce titreyen ellerini tutup hayattan güç almalıyım. Seni çok seviyorum Elmas Kaya.

Son konuşmalarımı yaptığımda Elmas'ın yüzüne bakarken Elmas'ın ağladığını gördüm.

Hızlı adımlarla dışarı çıktığımda ilk gelen hemşireyi durdurup durumu anlattım. Kadının yüzünde tebessüm olduğunda iyi bir şey olduğunu o an anladım.

Kadın bu durumu açıklamaya başladı;

-Beyfendi o sizi duyuyor lakin sizinle konuşamadığı için duygularını dile getiremediği için etkiye tepki yapıyor. Bazı hastalarımızda el ele tutuşurken eli sıkma, ağlama, parmak oynatma gibi refleksler ortaya çıkıyor, Geçmiş olsun.

Hemşirenin açıklamasından sonra yüzünde birden tebessüm oluşmuş Ateş'e dönüp baktığımda onların da bana bakarak tebessüm ettiğini görmüştüm.

Doktor Elmas'ın olduğu yere giriş yaparken hepimiz camdan onu izliyorduk.

Kalp atışlarının hızlı atmasıyla doktor yanındaki hemşireye mırıldanıp bize doğru bakmaya başlamıştı.

Hemşire yanıma geldiğinde doktorun beni çağırdını söyledi.

Yeni maske, bone, önlük giyindiğimde odaya giriş yaptık.

Doktora döndüğümde konuşmaya başladı;

-Sizden tek bir ricam var, sadece Elmas hanımın elini tutun.

Elmas'ın yanına doğru çömelip elini tuttuğumda doktor monitöre bakmaya başlamıştı.

-Şimdi Güray bey, ona tek bir cümle kurun.

Elmas'ın yüzüne baktığımda derin bir nefes aldım ve "seni seviyorum" dedim.

Doktor tebessüm edip beni dışarı çıkarttığında "odamda konuşalım" demişti.

Onay verildiğinde doktorla ben yürüyor, ne söyleyeceğini merakla duymak istiyordum.

Odanın kapısının önüne geldiğimizde doktor odanın kapısını açtı ve beni içeri buyur ederek kapıyı kapattı.

Kendisi masasına otururken bende yanında duran koltuğa oturmuş, benimle ne konuşacak diye düşünüyordum.

-Öncelikle geçmiş olsun Güray bey, hastamızın durumunu ilk ameliyathane odasında da söylemiştim, o yüzden tekrar etmeyeceğim. Ama bir gelişme var. Bu gelişme refleks gelişmesi, reflekslerini kaybetmememiş olması bizim için çok önemli.

-Doktor bey, durumu biraz daha açar mısınız?

-Şöyle ki; sizi çağırmamın sebebi Elmas hanımın sizi duyup duymadığını anlamak için yaptığımız bir refleks çalışmasıydı. Hemşire hanım ile konuştuğunuzda ağladığını, onunla konuşurken kalp atışının hızlandığını söylemişsiniz. Bu onun için çok önemli detaylar. Belki hatırlar, belki hatırlamaz.

-Şunu da açıklayayım, hafıza kaybı demiştim hatırlıyor musunuz ?

Kafamla onay verdiğimde dikkatle doktoru dinlemeye devam ettim;

-Benim tahmini görüşüm sadece sizi hatırlayacak, diğer arkadaşlarınızın sesini, davranışlarını, adını ya da sevdiği hiçbir şeyi hatırlamayacak. Kısacası yeni doğmuş bebekler gibi olacak.

Doktorun açıklamalarından sonra Ateşgilin yanına yaratıp durumu tek tek hiçbir şeyini atlamadan anlattım.

Hepsi üzgün bakarken Liyza'nın konuşması ile birlikte dikkatlerini verdiler;

-Güray'ı hatırlaması bence çok iyi, neden derseniz Güray'ın yanında bizler de varız. Uyandığında hep beraber olacağımız için bizim çabamız ile beraber belki bir şeyleri kafasında birleştirip hatırlatırız.

Liyza'ya kafamla onay verirken burada durmamızın anlamı olmadığı için eve gitme kararı aldık.

Ev;
Yatağımda bir o yana bir bu yana dönerken diken üstündeymiş gibi hissediyordum.

Yatağımdan kalkıp banyoya ilerlediğimde aynanın karşısına geçip kendime baktım.

Gözlerim kızarmış, Göz altlarım çökmüştü. Saçlarım birbirine karışmış. Sanki kendime hiç vakit ayırmıyormuşum gibi duruyordum.

Sahi kendime vakit ayırıyor muydum?

Daha fazla aynaya bakmadan dışarı çıktığımda mutfağa doğru ilerledim.

Elimde sımsıkı tuttuğum telefonum birden çalmaya başladığında ekrana baktım.

Arayan kişinin doktor olduğunu gördüğümde hemen yanıt verdim.

-Güray bey hastaneye gelmeniz gerekiyor.

Onay dolu konuştuğumda kimseyi uyandırmamak adına sessiz ama bir o kadar seri adımlarla odama girip üzerimi değiştirdim.

Hazırlandıktan sonra kapıdan çıkarken kalbimin atma sesini duyabiliyordum.

Arabaya bindiğimde çalıştırıp yola çıktım.

Hastaneye hızla vardığımda arabayı park ettim.

Hızlı adımlarla acilden giriş yaptığımda asansörün oraya geldim.

Yoğun bakımın olduğu yere vardığımda doktorun odasına vardım.

Kapıyı tıklattığımda "gel" sesi duyuldu, içeri girdim.

Doktor ayağa kalktığında elini uzattı, sıktıktan sonra koltuğa oturdum.

-Hemen konuya giriyorum, durumu stabil lakin atakları olmaya başladı. Titremeler oluştu, nefes alıp verme de ise sorun var.

-Peki ne yapabiliriz?

-Size her gün on dakika vereceğim, hem sizin için hem de Elmas için çok iyi olacağına inanıyorum.

Teşekkür ettiğimde ikimizde odadan çıktık ve yoğun bakım ünitesinin olduğu bekleme alanında oturmaya başladım.

Doktorlar, hemşireler hızlı koşmaya başlarken hiddetle ayağa kalktım.

Cama baktığımda Elmas'ın kalbi durmuştu.

O an hayatım kararmıştı...

Merhaba Siyah ailesi 🖤

Bugün sizlerle beraber yeni bölüme hoş geldiniz 🖤

Medya; Siz ne anladınız? Yorumlarda buluşalım 🖤

Sizi çok seviyorum , iyi okumalar 🖤

Continue Reading

You'll Also Like

283K 16.9K 37
17 yıl önce annesi tarafından ölü olarak bildirilen Neva... Yıllardır onun hasretiyle yanıp tutuşan Akay ailesi... Ama... Ortada bir sorun vardı.Neva...
351K 29.7K 17
Sertçe yutkundum ve kısık çıkan sesimle "Çok acıyor mu?" diye sordum. "Evet ama senin ölmüş olman daha çok acıtıyordu." dedi. Gözlerimin dolmasına en...
89.6K 3.9K 17
Staj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?
372K 30.1K 46
"Uyan, kavga et, sigara iç, dolandır, uyu. Hayır, ben bundan ibaret değilmişim.." K.T. Bir dolandırıcı çetesinin üyesi olan Karmen, çeteyle birlikte...