Bakıcım BxB

By ssakinolun

72.8K 5.7K 547

Ageplay kitabı DEĞİLDİR. Doğu isimli kitabımdan gördüğümüz Burak'ın babaları Emin ve Aslan'ın kitabıdır. More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
Final
Özel bölüm
Özel Bölüm 2

27

1.6K 134 11
By ssakinolun

"Gel bebeğim, gel minnoşum."

Burak'ı belinden tutup kucağıma alınca sabah beni gördüğü için sevinçten çığlık atarak gülüyordu. Onun gülüşü yüzünden ben de gülüp boynundan öptüm sıkıca.

"Günaydın oğlum."

Hızlıca bezini ve üzerini değiştirip kucağıma aldım ve Odadan çıktım.

"Emin babanın yanına gidelim mi? Hem onu öp böyle sabah sabah güzel uyansın tamam mı?"

Kucağımda kıpır kıpır hareket etmeye başlayınca hızlıca beşiğini değiştirdim ve emziğini yanıma alıp odaya gittim. Kapıyı açıp bakınca Emin'in hala uyuduğunu görüp Burak ile beraber içeri girdim. Yatağa Burak'ı bırakıp yanlarına oturdum.

"Sevgilim."

Eğilip sıkıca öptüm birkaç kez.

"Emin."
"Hmm?"
"Hadi uyan."

Burak aradan girip Emin'in koynuna yatınca gülerek geri çekildim. Vallahi şerefsiz ya.

"Oyy!"

Emin hemen kendine gelip Burak'a sıkıca sarılıp üstüne doğru çekti.

"Seni yerim yer!"

Kafasını hafif kaldırıp Burak'ı öpmeye başlayınca Burak sadece bekledi. Minnoş bebeğim benim.

"Ah."
"Ne oldu?"
"Ne olabilir, canım yanıyor!"

Sinirle söylenip ters bir bakış attı ve arkasını döndü.

"Hayatım ağrı kesici getireyim dedim istemiyorsun, masaj yapayım dedim kabul etmiyorsun ne yapabilirim ki?"

Hemen arkasından yaklaşıp sarıldım sıkıca. Boynuna kafamı yaslayınca hafif kafasını çevirip yanağımdan öptü.

"Tamam tamam bir şey demiyorum. Oy seni de yerim."

Gülerek ben de öptüm boynundan. Burak ise sıkıca sarılmış öylece duruyordu. Sanırım yeniden uykusu geldi.

"Siz yatın burada. Ben kahvaltı hazırlayacağım."
"Yaa."

Tam kalkacakken üzerindeki kolumu tutup kalkma engel oldu.

"Biraz daha benimle kal."
"Burak açıktı bebeğim."

Kafasını eğip Burak'a baktı ve saçlarından öptü.

"İyi tamam o zaman."
"Burak yanında kalsın mı? Ya da ben götüreyim onu sen biraz daha uyu."
"Hayır kalsın benim yanımda."
"Hayatım zaten yorgunsun Burak şimdi daha çok yorar seni."
"Ay hep babası mı yoracak?"
"Allah Allah! Öyle mi olduk şimdi?"
"Hadi git kahvaltı hazırla sen. Beni de oğlumla baş başa bırak."
"Ne?"

Şaşırarak ona baktığımda kafasını salladı ne oldu anlamında.

"Ne dedin sen?"
"Ne demişim Aslan?"
"Lan seni yerim!"

Kolundan tutup kendime çektim hızlıca ve her yerinden öpmeye başladım.

"Ya ah! Canım acıdı hayvan! Ayy Burak düşecek, Aslan!"

Omzumdan itip Burak'ı kucağına çekti yeniden.

"Tamam. Seni oğlunla baş başa bırakıyorum."

Söylediği şeyi o kadar benimsemişti ki farkında bile değildi Burak'a oğlum dediğinin. O kadar benimsemiş yani.

"Bekleyin beni."

Odadan çıkıp mutfağa gittim ve önce Burak için meyve püresi var mı diye dolaba baktım.

"Eveet, oğlumuzun yemeği zaten hazıır. O zaman sadece babalar için hazırlasam yeter. Benim sevgilim ne yer? En çok domates sever. O zaman menemen yapalım. Peki reçel? Aa çilek bitmiş."

Dolaptan domates ve biber alıp tahtaya koyarken telefonunu çıkarıp Semih'i aradım. Biberlere başladığımda telefonu açtı.

"Efendim abi."
"Günaydın aslanım, ne yapıyorsun?"
"Günaydın abi. Salonu açtım işte bir şeyler yiyordum."
"Yemeğin bitince şu kahvaltıcıya yine birini gönder. Aynısından alsın. Bugün yokum bu arada bir şey olursa haber edersin."
"Tamam abi, bir sıkıntı yok değil mi?"
"Yok yok."
"Tamamdır ben hallederim. Görüşürüz abi."
"Görüşürüz."

Telefonu kapatıp doğradığım biberleri tavaya attım ve domatesleri soymaya başladım. Acaba başka ne yapsam?

"Çay yapsam mı? Yoksa kahve mi yapsam? Çay yapayım kahvaltı sonrası kahve içeriz. Bence patates de kızartayım."

Hızlıca menemeni yapıp patatesleri de kızarttım ve masayı hazırladım. Her şey hazır olunca odaya ilerledim. Emin telefonunu eline almış bir şeyler yapıyordu. Burak ise uyumuş yeniden bebeğim. Ama o kadar minnoş uyuyor ki.

"Şunun haline bak."

Emin dediğimi duyunca kafasını çevirdi Burak'a bakıp gülümsedi.

"Uyudu hemen. Hazır mı kahvaltı?"
"Hazır sevgilim. Hadi kalk."
"Uyandıralım."

"Minnoşum."

Burak'ın karnını okşayarak uyansın diye seslendi.

"Güzellik seni, hadi uyan."

Burak huysuz bir şekilde gözlerini açınca kucağıma aldım hemen.

"Şş hayır ağlama bebeğim. Şu an olmaz."

Yemekten önce huysuz olursa asla bir şey yemiyordu. Ve yemesi lazım çünkü uyanma ve yemek yeme saati geçti bile.

"Ihh."

Üzerimdeki tişörtü çekiştirerek kafasını boynuma saklayınca sırtını okşadım ve omzundan öptüm.

"Güzel oğlum benim. Şimdi yemek yiyeceğiz bebeğim, hem de senin çok sevdiğin püreden."

Yatağın etrafında dolaşıp Emin'in tarafına geçtim ve elinden tuttum.

"Hadi kalk."
"Burak'a püre mi yaptın? Dolapta vardı aslında."
"Yapmadım. Gördüm dolaptakini."
"Ha iyi."

Ayağa kalkıp koluma girdi ve sıkıca sarılıp yanağını omzuma yasladı.

"Burak, babanı artık benimle paylaşmak zorundasın."

Gülerek ona döndüm ve saçlarından öptüm.

"Ben elimi yüzümü yıkayıp geliyorum. Siz gidin."
"Tamam."

Mutfağa gidip Burak'ı sandalyesine oturttum ve püreyi önüme aldım hemen. Burak kısa bir süre sonra sekiz aylık olacaktı. Büyüyordu kerata. Gerçekten o kadar hızlı geçiyordu ki zaman. Ben daha şimdiden büyümesin, böyle kalsın istiyordum.

"Mm benim bile yiyesim geldi Burak."

Bir kaşık alıp ona uzattım. Her şeyi yediği gibi bunu da iştahla yiyince gülerek yanaklarını sıktım.

"O minik ağzını varya bir yerim senin."

Kendini geri çekip kaşığa uzanmaya çalışınca gülerek bir kaşık daha verdim.
Emin bu sırada mutfağa girdi ve Burak'ın arkasından dolaşıp yerine geçti. Geçerken de Burak'ın çenesinden tutup sıktı.

"Oo masa çok güzel görünüyor sevgilim. Ellerine sağlık."
"Afiyet olsun. Hadi otur başla hemen soğumadan."

......

"Aynen böyle. Aferin bak daha ikinci yapışında kavradın işi."
"Ama hala acıyor."
"Alışacaksın."

Matın üzerinde doğrulup oturdu ve nefeslendi. Gülerek karşısına geçip dudaklarından öptüm bastırarak.

"İstersen salona da gelebilirsin arada. Daha iyi çalışırsın."
"Hayır ben seninle çalışmak istiyorum. Hem Burak da var."
"Sen nasıl istersen."

Ayağa kalkmak için ellerini bana uzatınca hemen tutup kalkmasına yardım ettim. Ayağa kalkıp kollarını belime dolayınca sıkıca sarıldım.

"Çok yoruldum."
"Gel duş alalım."
"Aslan sadece duş alacaksan kabul ederim bak."

Gülerek belinden tutup hafif kaldırarak kucağıma aldım.

"Aşkım dur, Burak... Telsiz..."

Heyecandan cümle kuramayınca gülerek boynundan öptüm bastırarak.

"Daha uyanmaz."
"Uyanırsa?"
"Telsizi alırız yanımıza."
"Ama Aslan..."
"Şşş bu kadar düşünme hayatım."

Kucağımda onunla banyoya ilerledim ve hızlıca suyu ayarlayıp ona döndüm.

"Üstümü çıkarmam lazım. İnmeliyim."

Mecburen kucağımdan indirip ben de üzerimi çıkardım. İkimiz de soyununca kabine girip tekrar belinden tuttum.

"Emin."
"Efendim."
"Bu zamana kadar gerçekten sevebileceğim birine ihtiyacım olduğunu fark etmemiştim. Sen gelene kadar, hayatıma girene kadar. Bu yüzden gerçekten hislerimde ciddiyim. Bu konuda asla şüpheye düşmeni istemiyorum."
"Aslan?"
"Efendim."
"Senin yanında şüphe ettiğim bir şey yok. Sana inanıyorum. Şimdi öpüşelim."

Bir anda üzerime atılıp dudaklarıma kapandığında gülsem de karşılık verdim.










Continue Reading

You'll Also Like

1.8M 65.2K 58
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
TAKINTI By 🌙

Teen Fiction

1.8M 32.9K 36
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
116K 7.2K 22
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
248K 12.4K 71
4 arkadaşın numara komşuları üzerine iddiaya girmeleriyle başlar her şey... Argo, küfür vs. içerir!!!