Bakıcım BxB

By ssakinolun

72.8K 5.7K 547

Ageplay kitabı DEĞİLDİR. Doğu isimli kitabımdan gördüğümüz Burak'ın babaları Emin ve Aslan'ın kitabıdır. More

1
2
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
Final
Özel bölüm
Özel Bölüm 2

3

2.6K 173 4
By ssakinolun

"Hay senin gibi tişörtün."

Bir türlü önünü bulamadığım tişörtü zorla giyip odadan çıktım. Burak daha uyanmadığı için mutfağa gidip kahvaltı hazırlamaya başladım hızlıca. Kendime göre hazırladığım kahvaltının yanına biraz daha ekledim Emin için. Masayı da hazırlarken Burak'ın sesini duyunca elimdeki son tabağı masaya bıraktım. Tam odaya gidecekken telsizden Emin'in sesi de gelince bekledim.

"Günaydın yakışıklı. Günaydın minnoş. Günaydın bebeğim."

Her cümlenin sonunda Burak'ı öptüğünü anladığım sesler geliyordu. Onların gelmesini beklerken kahvemi de doldurdum.

"Günaydın! Biz uyandık babası!"

İkisi de yüzünde güller açarak mutfağa gidince ben de gülümsedim. Burak beni görünce çığlık atarak üzerime uzanınca hemen yakalayıp kucağıma aldım.

"Günaydın benim minnoşum!"

Boynuna yaslanıp üst üste öptüm ve sıkıca sarıldım. Burak ise kendince bana sarılmaya çalışıyordu.

"Günaydın. Kahvaltı hazırladım. Hemen otur istersen."
"Önce Burak için süt hazırlayım sonra yerim ben."

Tezgaha gidince masaya oturup Burak'ı da bacağıma oturttum.

"Ayrılık vakti geldi evlat."

Deyip kendi kendime güldüm.

"İlk kez mi bırakacaksın Burak'ı?"
"Evet."
"Zor olur senin için."

Kafamı salladım sadece. Karnından tutup minicik bedenini yukarı kaldırdım ve derin derin kokladım mis kokusunu.

"Oh güzelliğim benim."

Ellerini uzatıp yüzüme dokununca kendi kendine mutlu oldu. O gülünce ben de gülümsedim. Ağzıma yaklaştırdığı parmaklarını hızlıca öpüp ağzıma aldım. Çığlık atarak gülmeye başlayınca ben de güldüm.

"Seni yerim yer zilli!"

Emin karşımıza oturup Burak'ı almak için uzanınca yavaşça masanın üzerinden ona uzattım.

"Minik kuşu besleyelim."

Burak'ı kucağına yatırınca onu izledim bir süre. Burak her zamanki coşkuyla sütü içmeye başlayınca ben de yemeğime başladım.

"Ben öğlen bir ara eve gelirim. Burak'ı görmek için. Ama onun dışında bir şey olursa hemen ara beni. Burak zaten çok ağlayan bir bebek değil ama yine de sorun çıkabilir. Beni haberdar etmeni istiyorum her şeyden."
"Tamam. İstersen sen gelme öğlen. Biz geliriz."
"Salona?"
"Evet. Zaten Burak bu zamana kadar seninle salonda kalmıyor muydu?"
"Kalıyordu evet ama. Bilemedim."
"Bir şey olmaz. Biz gideriz babayı görmeye değil mi miniğim?"

Burak konuştuklarımızı umursamadan sütünü içerken ona gülümseyerek baktım.

"Tamam o zaman."

Kahvaltımı yaptıktan sonra ayağa kalkıp Burak'ı kucağıma aldım.

"Benim minnoşum."

Sıkıca sarıldım bebeğime. Ondan gerçekten ilk defa ayrı kalacaktım ve hiç istemiyordum. Ama maalesef çalışmam gerekiyordu. Yani spor salonuna gitmem gerekiyordu.

Burak doğmadan önce annesiyle boşanma kararı almıştık. Her ne kadar Burak doğana kadar beraber kalalım desem de istememişti ve ben de zorlayacak değildim. O yüzden hamilelik döneminde son 4 ay ayrı kaldık. Ve doğduktan sonra da velayetini kendi isteğiyle bana verdi. Burak'a sadece bir ay olsun bakmaması Burak'ın gelişmesinde etkili oldu tabii ki. Şu an neredeyse altı aylık ama çok küçük bir bebek. Bir elim kadar bedeni olduğu için ona o kadar nazik davranıyorum ki. Zaten dokunursam kırılacak gibi göründüğü için öpüp sevmeye bile kıyamıyorum bazen.

"Heh geldim. Sen işe gidebilirsin artık ben ilgilenirim."

İstemeye istemeye de olsa Burak'ı ona verdim. Kapıya giderken arkamdan geliyordu. Ayakkabılarımı ve ceketimi alıp kapıyı açtım. Son kez Burak'a dönüp elimi salladım gülümseyerek.

"Görüşürüz oğlum."

Eğilip boynundan öpünce minik eliyle omzuma tutundu. Geri çekildiğim anda ellerini bana uzatınca içim bir tuhaf oldu.

"Ihh!"

Emin düşmemesi için bir eliyle karnından tutup destek verince elini tuttum.

"Ama sen böyle yaparsan gidemem ki."

Elimi çekmeye çalışınca bana izin vermeden sıkıca tutundu. Ve tam bu sırada da ağlamaya başladı.

"Oğlum benim."

Hızlıca kucağıma alınca Emin şaşkınca bana baktı.

"Ama... Sen böyle gidemezsin. Çocuk bu ağlayıp ağlayıp unutacak. Böyle yaparsan ayrılamaz senden."
"Ne yapayım? Arkamdan ağlarken nasıl gidebilirim?"

Ben sinirle konuşunca o da kaşlarını çattı.

"Sen ne bağırıyorsun bana?"
"Oğlumla arama girme benim."
"Ama yemedik oğlunu."

Sıkıca sarılıp yumuşacık saçlarından öptüm üst üste.

"Sen de geliyorsun benimle. Bugün salonda durun."
"Hayır."
"Ne demek hayır?"
"Böyle yaparsan alışamaz diyorum. Çocuğu kendine bağlıyorsun. Hem bana da alışamaz böyle yapınca. Ver."
"Sadece bugün diyorum. Bir günden ne olacak?"
"Hadi bugün götürdün yarın nasıl bırakacaksın? Saçmalama lütfen."

Burak'ı kucağından çekip alınca karşı koyamadım. Daha sonra elini tutup kaldırdı ve salladı.

"Hadi görüşürüz babası! Öğlen seni görmeye gelecek oğluşun."

Başka bir şey yapamadan dolu gözleriyle arkamdan bakmasına rağmen evden çıktım. Bu kadar zor olacağını düşünmemiştim.

Emin ilk geldiği anda bile ağlamadan onun kucağında durduğu için aklının ermediğini ve benim gitmemi sorun etmeyeceğini sanmıştım ama şimdi sanki hissetmiş gibi arkamdan ağlıyordu minnoşum.

"Hadi Aslan hadi!"

Elini sallayıp kapıyı üstüme kapatınca hızla arkamı döndüm.

"Yanlış karar. Bu adam ne diye bu kadar dominant acaba? Sanki onun oğlu anasını satayım."

Sinirle evden çıkıp arabaya bindim. Salonu zaten Semih açtığı için erken gitme derdim yoktu. O yüzden rahat rahat gidebilirim.

Salona girip etrafa göz atarak bara ilerledim. Semih beni görünce elindekileri bırakıp yanıma geldi.

"Günaydın abi hoş geldin."
"Günaydın. Hoş buldum. Ne yaptın?"
"Bir şey yapmadım abi normal her şey."
"İyi iyi. Ben spora başlıyorum bir şey yoksa."
"Yok abi."

Ona kafamı sallayıp ayağa kalktım ve her sabah yaptığım spora başladım. Spor salonunu başta büyütmek için açmamıştım. Benim hayalimdeki meslek asker olmaktı. Ama Burak'ın annesi beni kararımdan vazgeçirmişti. O öyle istiyor diye ben de hayalimden vazgeçtim.  Düşündüğüm başka bir meslek yoktu ve o zamanlar da spor yapıyordum sürekli.
Başka bir işte çalışmak istemediğim için de kendimi spora verdim.

Salonu açtıktan sonra çoğu salonun aksine daha kurallı ve nezih bir yer olduğu için gelenler memnun ayrılıyordu ve gittikçe artıyordu sayıları. Bu yüzden de şu an üç tane şubem vardı. Ben sadece evime en yakın olana gidip geliyorum. Diğer ikisine en fazla haftada bir uğrarım. Onların başında da güvendiğim insanlar var. Bir sıkıntı olursa anında haberdar ederler. Spor salonları biraz gergin mekanlardan olduğu için kavga çıkma ihtimali de yüksek yerlerdendi. O yüzden sıkıntı çıkması da çok kolay oluyordu.

"Kolay gelsin abi, kaç setin kaldı?"
"Son setteyim kardeşim. Bitti sayılır."

Son turu da bitirip presin altından kalktım ve havlumu aldım. Az önce konuşan genç gelip prese geçince ağır ağır bara ilerledim. Sanırım salonda ilk günleriydi çünkü yüzü tanıdık görünmedi gözüme.

"Semih."
"Efendim abi?"
"Ben duşa giriyorum. Haberin olsun."
"Tamam abi buralar bende."

Emin ve Burak 🥺





Continue Reading

You'll Also Like

2.3M 143K 60
pabucumun bayboyu Ayşen: Ama senin gibi tiplerden hoşlanmam. Ayşen: Senin gibi tipler dediğim. Ayşen: Kötü çocuk gibi takılan. Ayşen: Zeki ve çalışk...
1.8M 65.5K 58
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
1.1M 15.3K 38
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...
TAKINTI By 🌙

Teen Fiction

1.9M 33K 36
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...