İNCİ

By asin1lnm

2.8M 129K 16.7K

Polis Bey Ahmet Emir'cim: Nasıl görmedim seni İnci: İşinin başında olduğundan görmemiş olabilirsin İnci: Vurm... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
54
55
56

53

21.3K 1.4K 168
By asin1lnm

🫶🏼İNCİ🫶🏼

Biz geldik diye bu kadar kalabalık olduğumuz pikniğe geldiğimizden beri hayatımın anlamıyla vakit geçirememiştim. Sürekli birileri ona seslenip duruyordu. Hayır da diyemediği için herkese bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.

Ailemle iç içe olması hoşuma gitmişti. "Yüzüğüne bakayım bir daha."diyen halama parmağımı uzattım. "Nazar duası da oku." dediğimde gülerek elime vurdu. "Sen de ki şans var ya." dedi ve ağzının içinden söylenip yüzüme tükürdü. Yani tamamen tükürmek değil de 'maşallah sana püü' gibi tükürdü. "Biliyorum canım sağ ol." öpücük atıp kafamı Ahmet Emir'in olduğu tarafa çevirdim.

Abimlerle oturmuş konuşuyordu. Yanlarında eniştelerim de vardı ve ortamın boğuculuğunu düşünüp bir tur da ben boğulmuştum. Kıyamazdım yavruma.

Babam da mangalın başında durmuş, bakınıyordu öyle. Oturduğum yerden kalkıp abimlerin masasına doğru ilerledim. "Ne yapıyorsunuz?" diyerek Ahmet Emir'in yanındaki küçük boşluğa oturdum. Eli sırtıma gitmişti hemen.

"Konuşuyorduk öyle." dedi benim duyabileceğim seste. Abimler enişteme telefonundan bir şey gösterirken iyice Ahmet Emir'e yanaşıp elini tuttum. "Sıkıldın mı?" diye sorduğumda kafasını iki yana salladı. "Hayır bir tanem, iyiyim. Sen keyfine baksana." dediğinde omuz silktim. "Ne biliyim ben yalnız olsaydım çok sıkılırdım burada, o yüzden senin de sıkılacağını düşünüyorum." Kafasını iki yana salladı. "Sıkılmadım ama seni rahat rahat öpememek sinirimi bozmaya başladı." Biraz daha yaklaşıp kulağıma doğru "Markete mi gitmemiz gerekse?" diye sordu.

Hiç tepki vermeden omuzundan destek alarak masadan kalktım.

Annemlerin yanına gidip "Mayonez almadınız mı anne?" diye sordum. Annem kaşlarını çatıp kafasını iki yana salladı. "Unutmuşuz herhalde, abin gitsin alsın."

Bunu diyeceğini bildiğim için tam da bu soruyu sormuştum. "Yok." dedim karşı çıkarak. "Gerek yok." Elini kaldırıp abimi çağırdı yanımıza. "Yemezsin sen doğru düzgün. Gitsin alsın abin."

"Abim gitmez şimdi, biz gidelim Ahmet Emir ile. Sıkıldı zaten eniştemlerin yanında." dediğimde "Tamam." dedi. "Gidin alın ama oyalanmayın çok, hazır olur yarım saate." Baş parmağımla onaylayıp tekrar abimlerin yanına gittim. "Marketten alınacak şeyler varmış." diyerek abime baktım.

Asla sevmiyordu böyle işleri. İkisi de.

"E-ee." dedi yüzünü ekşiterek. "Tamam gideriz biz Ahmet Emir'le." dediğimde Ahmet Emir'cim elindeki sigarayı söndürüp masadan kalktı. "Gidelim." dediğinde annem seslendiği için abimler bir şey diyememişti. Yoksa ikimiz gittiğimiz için bir çıkıntılık yapmadan durmazlardı. Annem 10 numara bir kadındı gerçekten.

Arabaya bindiğimizde Ahmet Emir gülmeye başladı. "Ne oldu?" diye sordum saf saf. "Şeytansın sen." dedi bana.

Terbiyesiz.

"Ne dedin annene? Anında boş an yarattın."

"Özledim diye ağladın kulağıma, sus diye yaptım." Anahtarı çevirip arabayı çalıştırdığında uzanıp benim kemerimi taktı. "Unutma bunu." diye polisliğini yaptığında "Bir polis memurunun gelip takmasını bekliyordum." diye karşılık verdim. Ters ters bakınca "Adı Ahmet Emir olan bir polis memurunun." Kurduğum cümleden memnun olup "Aferin." diyerek yola çıktı.

"Ablanlar yarın kaç gibi gelecek?" heyecanımı bastırmaya çalışıyordum da çok başarılı değildim.

Yarın geleceklerdi ve ailelerimiz tanışacaktı. Büyük ihtimalle bu tanışmadan hemen sonra da yüzük takmış olacaktık.

Heyecanımı bastırmak zorunda değildim ?

"Öğlen de çıkacaklarmış yola, bilmiyorum yani." İstemsizce güldüğümde bana bakıp o da sırıttı. "Ne oldu?" Oturuşumu dikleştirip yüzüğümle oynadım. "Heyecanlandım, evlencez gerçekten." dediğimde "En başında demiştim zaten bunu." dedi ve elimi tuttu. "Yeni evimize taşınacağız, Mercan kız var, Rodi var. Kardeşleri olacak."

O bunları anlatırken ben onun yüzüne bakıyordum. O kadar heyecanlı konuşuyordu ki gerçekten bana aşıktı bu.

"Önce bir evlenelim de." dediğimde araba durdu. El frenini çekip kemerini çözerek bana döndü. "Seni çok seviyorum." Bunu beklemediğim için şaşırarak karşılık verdim. "Ben de seni çok seviyorum." Gülümsedi. "Geçen gün bir rüya gördüm. Gördüğümden beri aklımdan gitmiyor." dediğinde ben de ona döndüm ve anlatmasını bekledim.

"Ben işteyim telefonum çalıyor bakıyorum sen arıyorsun." dedi ve diğer elimden de tuttu. "Heyecanlı bir şekile açıyorum ama sen ağlıyorsun."

"Seni özlemişimdir de ondan ağlıyorumdur kesin." diyerek şakaya vurdum. "Ne olduğunu soruyorum eve gelmen lazım diyorsun, koşa koşa çıkıyorum karakoldan eve geliyorum." Dikkatle onu dinlerken kucağına çekti beni. Temas etmezse ölebilirdi çünkü.

"Neyse geliyorum eve giriyorum içeri. Koltukta oturuyorsun kucağında da bir bebek. Mavi bir battaniyeye sarılı."

"Bizim çocuğumuz mu?" diye sorduğumda kafamı vurdu yavaşça. "Herhalde kızım." Ben gülerken o anlatmaya devam etti. "Susmuyor bu diye ağlıyorsun, bebek ağladıkça sen daha çok ağlıyorsun." Sırıtıyordu bir yandan da.

"Muhtemelen öyle olur Ahmet Emir'cim. Çocuklara bakarım da bebek büyütemem ben." dediğimde kafasını iki yana salladı. "Çok da güzel bakarsın, yemin ederim o an gözümün önünden gitmiyor İnci, kucağında poposuna vurarak uyutmaya çalıştığın bir bebekle seni görmek... Hissettirdiği duyguyu sana nasıl anlatayım ki, anlatamam." Elimi yanağına koyup sevdim. "Erkek miydi bebek?" diye sordum. Kafasını salladı. "Her şeyi maviydi, üzerindeki tulumu, emziği, battaniyesi masmaviydi."

"Allah Allah, hiç öyle cinsiyetçilik yapmam aslında." dedim ama aklımda benim de canlandı.

"İnelim hadi." dedi ve öptü anlımdan.

Marketten mayonez dahil bir şeyler aldıktan sonra annemlerin yanına dönmüştük. Biz gelene kadar masa kurulmuştu. Bir yandan da amacım buydu zaten. Masayı kurmaya yardım etmemiştim.

"Gelin oturun hadi." diyen halamla Ahmet Emir'in kolundan tutup masaya oturtan annem aynı kişilikti resmen. Benim yerim her zaman Ahmet Emir'in yanıydı o yüzden onun yanına oturduktan sonra koluna girip kafamı omuzuna yasladım. Anında saçlarımdan öpünce karşımızda oturan yengem öksürdü. "Sakin olun gençler." dediğinde gülmemi bastıramadım.

Abime dönüp koluna girdi. "Biz de böyleydik ilk zamanlarda. Çok aşık, çok masum." dediğinde abim de yanağını sıktı. Yani anlayamadığım bir ilişkileri vardı ama iyi anlaşıyorlardı.

"Al oğlum." diye kafamın üstünden bir tabak geldi. Ahmet Emir annemin elinden tabağı alıp teşekkür etti.

Kimsenin sesi çıkmadan yemek yerken benim aklımda Ahmet Emir'in rüyası vardı. Odaklanıp yemeğimi bile yiyemiyordum.

Tabağıma konulan köfteye baktım, sonra kafamı kaldırıp babama baktım. "Ye hadi bak duruyor tabağın daha." dedi ama çok doymuştum. Babamdan önce Ahmet Emir kendi tabağındaki köftelerden vermişti çünkü.

"Doydun mu?" diye sordu Ahmet Emir. Kafamı salladım sadece. "Babanın verdiği köfteyi de ye." dedi ama çok doymuştum gerçekten. "Yemin ederim doydum." dediğimde abim çatalını batırıp aldı. "Ben yerim tamam."

Havanın kararmasıyla sonlandırdığımız piknikten sonra Ahmet Emir ile birlikte onun kalacağı otele gelmiştik. Annem bizim evde kalabileceğini söylemişti ama kabul etmemişti. Annem de illa ki sabah kahvaltıya geleceğinin sözünü verdirmiş otele yollamıştı.

Ben de 'buralara yabancı şimdi sıkılmasın' kozumu kullanarak yanına gelmiştim.

Yediğim dondurmanın çubuğuyla oynarken Ahmet Emir'cim elimden aldı. "Kıymık yutacaksın." dedi ve yaptığı çöp poşetine attı. Yattığım yatakta bağdaş kurup oturmaya devam ederken yanıma oturup arkamdan sarıldı. "Bir şeye mi sıkıldı senin güzel canın?"

Ömrüm diye boşuna dememiştim ben.

"Yok." dedim ama aklımı kurcalayan şeyler vardı. "Canım sıkılmadı da aklım karışık biraz."

Saçlarımı ensemde topladı ve omuzuma öpücük bıraktı. "Konuşabiliriz." dedi ve bir daha öptü. "Ya da istersen."

"Ailelerimiz tanışacak diye gerildim biraz. Anlaşamayacaklarını düşünmüyorum asla ama hep bir sorun çıkacakmış gibi geliyor. Bilmiyorum hayatımda hiçbir şey bu kadar yolunda gitmemişti Ahmet Emir hep bir pürüz çıktı, şimdi her şeyin istediğimin de üstünde olması biraz endişelendiriyor beni."

Belimden tutup kendine doğru döndürdü. Bu adam bu kadar kuvvetli miydi yoksa ben onun karşısında dondurmalaştığım için mi bu kadar kolay oluyordu anlamamıştım ama her yere evirip çeviriyordu beni.

"Güzelim benim." dedi. "Endişeni anlıyorum, haklısın ama sana söz, hiçbir şey düşündüğün gibi olmayacak. Seni üzecek bir durumla karşı karşıya gelmene izin verir miyim ben? Sakin ol."

"İzin vermezsin biliyorum." dediğimde "Güzel." dedi. "Şimdi sessizce Beşiktaş'ımın maçını izleyelim gel." Yatağa uzanıp kolunun altına aldı. "Ya!" diyerek kalktım yataktan. "İzlemek istemiyorum seninle maç falan." Gözünü telefondan ayırmadan kolumu tuttu. "Neden kızım?"

"Doğru düzgün izlemiyorsun ki, bağırıyorsun hep." dediğime gülüp "Maç öyle izlenir çünkü." dedi.

Direnmeyip kafamı bacaklarına koydum. Bir yandan açtığı Beşiktaş maçını izliyor, bir yandan da saçımla oynuyordu.

777 -aldım kabul ettim öyle de oldu-

"İnci sarmaları masanın üzerine koyacakmışsın."

"Tamam!" diyerek tencerede kalan son iki sarmayı ağzıma teptim. Saat neredeyse 7 olmuştu ve Ahmet Emirlerin eli kulağındaydı. Her an kapı çalabilirdi.

Giydiğim saten gömleğim şimdiden kırışmıştı bile. Masanın üzerindeki ikramlıkları düzelten annemi durdurup "Gömleğim çok kırışık duruyor mu?" diye sordum. Eliyle yakamı düzeltip "Hayır." dedi. "Çiçek gibisin güzel kızım." Öpücüğümü atıp salonda duran babamın ve gereksiz olduklarına artık emin olduğum abilerimin yanına geldim.

"Babacığım." dedim babama yalakalık yaparken. "Lütfen şu oğullarına söyle de sessiz dursunlar." Babam gülerken büyük abim ayağa kalkıp balkona çıktı. "Konuştuk biz İnci'm, merak etme sen." dediğinde gülümseyip kafamı salladım.

Gerçekten de konuştuklarını düşünmüştüm. Babam ikisine de akıllı davranmaları gerektiğini söylemişti, hissetmiştim. Yaptıklar gereksiz kıskançlığa son vermişlerdi çünkü.

"Geldiler." diyerek balkondan içeriye girdi abim. Heyecanla ayağa kalktığımda yanıma geldi. "Sakin ol, her gün gördüğün çocuk." dediğinde kafamı salladım.

Kolaydı sanki.

Hızlıca kapıya doğru ilerleyip delikten bakmaya başladım. Merdivenlerden önce Berat göründü. Ahmet Emir yakasından tutup annesinin yanına doğru çektirerek öne geçti.

Sağ eliyle sol bileğini sıktı, kapıyı çaldı.

Derin bir nefes alıp verdikten sonra kapıyı açtım. "Hoş geldiniz!" diyerek hepsiyle tokalaştım. En son içeriye giren sevgili kayınbabam Ömer amcanın elini öpüp babama pasladım. "Selamın aleyküm." diyerek elini uzattığı babam "Aleyküm selam." diyerek elini tuttu. Tokalaşmalarını izlerken duygulanmam hakkında daha sonra dalga geçecektim. Kendimle.

"Nasılsınız?" babamın sorusuyla Ömer amca elini kalbine götürdü. "İyiyiz çok şükür, siz nasılsınız?" dediğinde annem içeri geçmelerini söyledi.

"Oturun da rahat rahat konuşun, ayak üstü olmaz öyle." Abimin kurduğu cümleye annemle şoklar içinde baksak da sessiz kalıp içeriye girdik. Berat utanmış olacak ki dayısıyla annesinin arasında uslu uslu oturuyordu. Gözlerimi Berat'tan çekip yanında oturan hayatımın anlamına baktım. Onun da bana baktığını anlamıştım zaten ama hemen bakamamıştım.

"Sen nasılsın oğlum?" sorusuyla gözleri benden çekildi ama ben hala ondaydım.

Annemle kibar kibar konuşmasını dinliyordum bir yandan.

Ayakta dikilmeyi bırakıp annemin yanına oturdum. Babam Ömer amcayla sohbet içerisindeyken arada büyük abim de dahil oluyordu konuşmaya.

Ahmet Emir ablası ve annemin konuşmasını dinlerken bir yandan da Berat'ın oyununa karışıyordu.

"Biz uzatma taraftarı değiliz şahsen." Gülmemi bastırmaya çalışıp babama döndüm. "Evet." dedi Ömer amcaya bakarak. "Ben de değilim, İnci yanımızda yaşamıyor. İstanbul'da kurduğu bir hayatı var. Tek başına olmadığını bilmek beni biraz da olsa rahatlatıyor."

Polis Bey Ahmet Emir'cim "Aklın kalmasın Süleyman amca." deyince babam kafasını eğdi. 'Eyvallah' dermiş gibi.

"Tanıştığımıza sevindim vallahi Ömer, aslan gibi delikanlı yetiştirmişsin." Ansızın Ahmet Emir övülmeye başlanınca ona baktım. Göğsü kabarmıştı.

"Estağfurullah, onunda var kendine göre huysuzlukları." Yanlışlıkla sesli güldüğümde Ömer amca da bana bakıp güldü. "Bak İnci kızım onayladı beni." dediğinde utandım. "Oluyor bazen." diyerek konudan sıyrılmaya çalıştım. "Olacak tabi, nazar boncuğu olsun o da." diyerek annem damadını korumaya geçti.

Tamam anne sen erkek tarafı ol.

Herkesi güldürdükten sonra annemle birlikte mutfağa gidip hazırladığımız ikramlıkları tabaklara koyduk. Yani yengelerim de vardı, onlar koymuş ben de Ahmet Emir ile mesajlaşmıştım.

İnci: Bu akşam nasıl sonlanacak sence

Ahmet Emir'cim: güzel ilerledik bence, haftaya yüzüklerimiz takılır diyorum

İnci: Saçmalama aşkım

İnci: Bu kadar çabuk olacak şey değil

Ahmet Emir'cim: Ya sen benim karım olmak istemiyor musun

Ahmet Emir'cim: Ne bu haller

İnci: İstiyorum tabi eşşek

İnci: İnci Arcek diye ben 💅🧚🏼‍♀️

İnci: dslknldsklsk

Ahmet Emir'cim: Kalpten gideceğim şimdi

Ahmet Emir'cim: Nasıl güzel yakıştı

İnci: Evet biliyorum

İnci: Ondan aşık oldum sana zaten

İnci: Önce soy adına baktım adımla uyuyor mu diye

Birden mutfağın kapısı kapanınca arkamı dönüp kimin geldiğine baktım. Ahmet Emir'i görünce gülümseyerek ayağa kalktım. "Ömrüm sen miydin?" dediğimde kollarını belime sardı. "Ömrüm bendim." dedi ve saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Şunu yapmasından hiç hoşlanmıyordum ama o çok sevdiği için bir şey demiyordum.

"Demek soy adım yakıştığı için evleneceksin benimle?" diye sordu sessiz sessiz. "Bu şekilde konuşmasan olur mu?" diye sordum. "Nasıl konuşuyorum?"

Kendimi geri çekmeye çalıştım ama izin vermedi. "Nasıl konuşuyorum ya?" diye sordu tekrar. "Böyle." dedim elimi göğsüne koyup. "Sevişsek olur mu der gibi." dediğimde güldü.

"O şekilde konuşmamıştım aslında ama senin isteğin buysa, gerçekleştirmek benim için bir emirdir biliyorsun." Elimi kaldırıp yavaşça vurdum göğsüne. "Bence sen konuşmamalısın." Yanağımdan öpüp ellerini belimden çekti.

"Ciddi ciddi ne zaman takarız yüzükleri? Bir tarih isteyecekler bizden." diye sorduğunda kalçamı tezgaha yasladım. "Bilmiyorum ki, elbise alacağız. Yüzük seçeceğiz, hazırlıklar falan. Ne kadar zaman gerekir?" Karşıma geçip kollarını bağladı. "Bilmiyorum, annenle ablam konuşsun bir, biz de ona göre karar veririz." dediğinde baş parmaklarımı kaldırıp onayladım onu.

"Ama." dediğimde bir adım yaklaştı bana. "Söyle yavrum." dedi elini yanağıma yaslayıp. "Söyle bebeğim benim." Söyleyeceğim şeyi unutup "Yaa." dedim iyice uzatarak. "Seni çok sevdiğimi hissettim şu an. Gel, öpeyim bir kere." dediğimde bunu bekler gibi yaklaştı. Öptüğümde geri çekilip "Ne diyecektin ?" diye sordu.

"Çok büyük bir organizasyon yapmayacağız değil mi? Şatafat falan, istemiyorum hiç Ahmet Emir'cim." dediğimde gülerek "Ulan." dedi. "Şu şekilde bana istediğin her şeyi yaptırabileceğinin farkında mısın? Ahmet Emir'cim diyor bir de." Yanaklarımı sıktı küçük bir çocuğu sever gibi. "Isıracağım şimdi ağzını yüzünü." Sevimli göründüğümü düşünerek şımarıklık yapmaya devam ettim.

"Neyi nasıl istiyorsan öyle yapacağız, ikimiz yaşayacağız bu anları." Elimi tutup avuç içimi öptü. "Seni gülerken görmek benim için yeterli." Elimi elinden çekip omuzuna vurdum. "Eşşek seni." dediğimde kafasını sola yatırıp "Hay Allah'ım ya." şeklinde isyan etti.

"Dua et sana çok aşığım da bu hallerin hoşuma gidiyor." diyerek mutfaktan çıktı. Arkasından ben de gülerek çıktığımda Berat koşup bacaklarıma sarıldı. Bu hareketi beklemediğim için sarsılsam da toparlayıp ben de ona sarıldım.

Birlikte içeriye dönüp masaya oturduğumuzda annemle Ahmet Emir'in ablası söz hakkında konuşuyorlardı. "İstemeye gelince tam tarihi kesinleştiririz o zaman."

"Aslında." diyerek muhabetlerine katılınca herkes birden dönüp bana baktı. Yanımda oturan Ahmet Emir'e bakıp utanmamayı dilerken konuşmaya başladım. "Ahmet Emir ile konuştuk az önce, öyle büyük nişan falan istemiyoruz." dediğimde eşim "Evet." diyerek beni onayladı. "İstemeye geldiğimizde yüzüklerimizi de takarız diye düşündük." diye de ekledi.

"Olacak mı öyle? İlk kez evleniyorsun." diye sordu yengem. Şekerim inan ki senlik bir durum yok diyemedim ama ona baktığımda demek istediğimi anlamıştı.

"Anneciğim." dedi annem, bu ses tonunu annem ve benden başka kimse anlamamıştı. 'Senin saçını başını yolarım.' demekti.  "Olmaz öyle şey, istemede takarız yine yüzükleri. Nişansız olmaz." dediğinde "Yok." diyerek karşı çıktım. Kalabalıkta ikna etmek daha kolay olurdu. 

"İstemeye geldiklerinde, söz- nişan bir arada olur." Annem sesli bir nefes verdiğinde Ahmet Emir hemen olaya dahil oldu. "Benim işim de ufak tefek problemler var, çok uzatmak istemediğimiz için böyle bir şeye karar verdik." dediğinde babam kafasını salladı. "Siz nasıl istiyorsanız öyle olacak, evlenecek olan sizsiniz neticede." dediğinde babama bakarken gözlerimden kalp çıkacaktı neredeyse.

Esma abla "Eee, tarih düşündünüz mü?" dediğinde kafamı iki yana salladım. "Hazırlıklar ne kadar sürer ki?"

"Acele etmek istiyorsunuz belli, 2 hafta içinde halletmeye çalışırız." diyerek annem gibi isyan ettiğinde Ömer amca "Tamam." dedi. "Müsaitseniz eğer iki hafta sonra İnci kızımı istemeye geleceğiz."

666

EVLENECEK BUNLAR ANAM

bi önceki bölüm de oy-yorum şekli hiiiççç hoşumuza gitmedi🥲 yorumlarınızı bizimle paylaşın olur mu ? Yıldızımıza da dokunmayı unutmayın.❤️‍🩹

instagram: asin1lnm
aemir.arcek
aarikaninci

Continue Reading

You'll Also Like

192K 16.7K 47
katilim olur musun, yeniden yaşamaya inat?
337K 11.8K 22
(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanlar doğurur... Kapak @-necirvan a ai...
69.4K 3.4K 28
Uyarı: Cinsellik argo sigara küfür bulunmaktadır rahatsız olan okumasın lütfen Okulda geçen eğlenceli bir kurgu 🗝️ "Gör beni artık belki de gerçek...
1.1M 25.4K 40
Tam sınıftan çıkıcaktım ki gelen sesle dikildim kaldım."sen kal ada yapamadığın son soruya bakalım" OLUR OLUR HOCAM BAKALIM. Dırırııırıırıfırı Canı...