Kırmızı

By soul_suckers

5.4K 616 681

Bir adam celladına aşıktı. Bir kadın onu arayan divaneye aşıktı. Ve aşk, bu ikisine hayrandı. ××××××××××××... More

Benim Olmayana Aşığım
Ürpertici His
Kırmızı Gözlü Adam
Kerem
Bir Rüya Gibi
Korku
Rüya
Mor Gözler
Yaşlı Misafir
Karanlığın Efendisi'nin Kalbi
Sen Nesin Böyle?
Tek Bir Damla Kanın
Temas
Uyanış
Gerçekler
Gerçekler 2
Hepsi Yalan
Sevgilim
Kıskançlık Ve Öfke
Git ARON
Kalp kırıklığı
Belki De Aşktan'dı
Bırakma Beni
Peşindeler

Gizli Diyarın Gizli Komşusu

225 33 68
By soul_suckers

Medya= Manga - şimdi göğe dolduk @kzrtma

Yorum yapmayı unutmayın canlar ;-)


××××××××××××××××××××××××××××××××

                               < 6 >

"Kaç yaşındasın Kerem?"

Merakla arabayı kullanan adama döndüm. Yüzünde alaylı bir tebessüm oluştu. "25". "Yaşın senin için komik mi?". Yan bir bakış attı bana. "Evet, çünkü bundan daha yaşlıyım". "Nasıl yani?" gülerek cümlemin devamını getirdim "Yoksa 50 yaşında mısın? Doğruyu söyle, estetik yaptın değil mi?". Şen kahkahası arabanın içinde yankılanırken önüme döndüm. "Hayır, 250 yaşındayım" Ciddiye almamıştım bile bu cümleyi. Ona bir kere olsun dönmemiştim ama eğer dönmüş olsaydım o ciddi halini görür ve anlardım.

Yapmadım, yalnızca holdingin önüne kadar dışarıyı izledim. Dakikalar geçmişken varmıştık. Arabayı otoparka park etmesi ile inerek toplantının düzenleneceği odaya çıktım onunla. "Garip". Anlamayarak arkamdan gelen bedenine baktım. Kaşları derince çatılmış adeta etrafı bir kurt gibi kokluyordu. "Ne garip?"

Gözlerime bakması ve odaya varmamız bir olurken onu umursamadan kapıyı açıp içeri girdim. Tüm gözler içeri girmemiz ile bana kitlenirken arkamdan içeri giren adamın kaskatı kesildiğini hissetmiş ve ona bakmıştım. Hissettiğim gibi öylece bana bakan kalabalığa bakıyordu.

Kaşları deminkine nazaran daha da çatılmıştı. Korktum onun bu sinirli halinden.Adeta kırmızı görmüş bir boğa gibiydi, burnundan soluyordu.

"Vera hanım" sese döndüğüm zaman ellisinde olan bir adamın bana tebessüm ile baktığını gördüm. Yanında onun yaşlarında bir kadın oturuyordu. Boynunda inciler, ellerinde mücevherler ve omzunda büyük bir kürk vardı. Saçı topuzken adeta ben bir asaletim diye haykırıyordu. Beynimde ki o saklanan iç ses bir an da alay etti onun yalnızca para ile asaleti satın alabileceğini düşünen biri olduğunu fısıldadı kadına yan gözle bakarken.

Gülmek istesem de kendimden emin bir duruşla bir adım attım masaya. Ne olmuştu bilmiyordum ama alaylı iç sesimle gülüşürken onlara attığım adım acı içinde kaşlarını çatmalarına neden oldu. Sanki olabilirmiş gibi sandalyeye yapışmış, adeta tek bir bütün halindelerdi.

"İyi misiniz?". "E-evet iyiyiz". Anladım dercesine başımı salladım ve dibime kadar giren Kereme baktım. Hala sinirliydi. "Efendim toplantıyı iptal edin". Sinirle kaşlarım çatıldı. "Ne iptali Kerem, delirdin mi sen? Kaç aydır bu günü bekliyorum". Sinirli halimle başını önüne saygıyla eğip geriye adımladı ve arkamda bir koruma gibi dikeldi.

Bana bakan kalabalığa dönerek iç çekip en başta ki koltuğa kurtuldum. "Hoş geldiniz". "Hoş bulduk Vera hanım". Demin acı içerisinde duran ikili şimdi rahatlamış gibiydi. Öyle ki artık onlar dibime kadar giriyordu.

"Başlayalım o zaman"

....

Toplantı bitmemiş ama ben bitmiştim. Nedendir bilmiyorum, ruhumda ki enerji bu odaya girdiğimden beri çekilmiş gibiydi. Yanı başımda ayakta dikilen Kerem bir kere olsun gözlerini bana bakan ikiliden çekmemiş ve sanki tetikte beklemiş gibiydi.

İç çektim nefes almaya çalışırken. Başım dönmeye başlamıştı artık. Daralıyordum bu koca odanın içerisinde. Toplantıyı bitirmek için dudaklarımı araladım ama tek bir ses dahi çıkmamıştı. Gözlerimi yumarak Kereme baktım, bakmamla göz göze gelmemiz onun zaten bana baktığını fısıldarken yardım dilenir gibi diktim gözlerimi ona.

Anlamıştı, öyle ki öncekine nazaran daha güçlü bir şekilde sesini bulup herkese hitaben konuştu.

"Bu kadarı yeterli, geri kalan tüm belgeleri başka zamana konuşuruz. Toplantı bitti!"

Emri alan tüm herkes, Murat dahi çıkarken hala da kalkmayan ikiliye baktım. Gözlerini bana psikopatça dikmiş bekliyorlardı. Anlamaya çalışırken kaşlarım çatıldı ama dönen başım bir an nefes almamı dahi engelledi. Başım önüme doğru düşerken Kerem omzundan tutup anlayamadığım bir dilde cümleler kurmuş ve ikilinin aniden kalkıp koşarcasına gitmesine neden olmuştu.

"Efendim iyi misiniz?"

"Hıhı" çıkıyordu yalnızca dudaklarım arasından. Gözlerim açılmıyordu, zorluyordum ama zorlamam yalnızca nefesimi kesiyordu. Başımın geriye gittiğini ve beraberinde ise havalandığımı anladım. Ben o halde kendimle savaş verirken Kerem beni kucağına almış nereye gittiğini bilmediğim bir yere götürüyordu.

Kapattım gözlerimi. Başım geriye düşmüş, uzun saçlarım onun her adımında bir o yana bir bu yana sallanıyordu. Hissediyordum.

Bu pozisyon boynumu ağrıtsa dahi kımıldayamadım. Felç olmuş gibiydim adeta.

"Derin nefes almaya çalış, kendine geliceksin güven bana" der demez sırtım yumuşacık bir yere temas etti. Buranın ofisimde ki gizli bölmede yer alan odam olduğunu anlamıştım. Burayı Keremin nasıl bildiğini dahi düşünemedim, belki de umursamadım bilmiyorum. Sadece uyumak istiyordum.

"Sakın uyuma!" aklımdan geçeni bilir gibiydi. Ne düşünsem cevap veriyor adeta leb demeden leblebiyi anlıyordu. "Uykum var" dedim zar zor nefesimi o kaybettiğim yerde bularak. Ölü gibiydi sesim. Orada bulunan tüm enerjiyi çekiyordu içine. Dayanmaya çalışsam da yapamıyordum. Karanlığın o yumuşacık hissi, bambaşka diyarlarda gezme heyecanı bedenimi ele geçirirken kendimi teslim etmeye başladım.

Uykuya yenik düşmeden önce duyduğum en son şey yalnızca "Abi... Buradalardı!" olmuştu.

.... Karanlıktı, o gün gördüğüm rüya gibi bu rüyamda karanlıktı. Etrafıma bakıyordum ama boştu, bomboştu.. "İnkar etme!" gelen bu cümle ile irkilerek karanlıkta bir noktaya dikkat kesildim. Bu ses ne erkeğe ait ne de kadına aitti. Farklı bir tınısı vardı, insanın içine içine işliyordu.

"Sen de kimsin?". "İnkar etme!" Kaşlarım çatıldı derince. "Ne saçmalıyorsun sen, ne inkarı?". Sinirlenmeye başlamıştım. "O sese kulak ver Vera". "Ne sesi? Ne diyorsun sen? Göster kendini!". "O sese kulak ver Vera!"

Karanlıktan, kuş cıvıltıları ile uyandım. Gözlerim yavaşça aralanırken güneşin o keskin ışığı gözlerimi delip geçmişti adeta. Titrek bir nefes çektim ciğerlerime, aldığım koku huzurla beni mest ederken bir yerden tanıdık geldiğini hissettim. Tanıdıktı bu koku..

İçinde olduğum odaya baktığım zaman da benim odam olmadığını anladım. Buranın neresi olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Oda adeta bir ağacın kavuğu gibi tasarlanmıştı. Masasından yatağın başlığına kadar her şey tahtayken açık olan pencereden o bahar çiçeklerini ve ağaçların döktüğü rengarenk çiçekleri görüyordum. Hayran olmuştum ama bu hayranlığım açılan kapı ile sönerken içeri elinde ki tepsi ile giren kadına dikmiştim bakışlarımı.

Yattığım yataktan yavaşça doğruldum. Bana baktı anında ve tebessüm etti. "Günaydın, uyandığınızı farketmedim". Sessiz kalarak inceledim onu. Up uzun siyah saçları vardı, gözleri ela ve teni esmere yakındı. Minik burnu, kalın dudakları ve gür kaşları ile çok güzeldi.

Cevap verme gereği duydum samimi tebessüm eden kıza. "Günaydın. Neredeyim?". Etrafına şöyle bir bakıp tepsiyi kucağıma koydu. Tepsi bile tahtaydı. "Burası benim evim". "Yani? Neredeyim?"

Tepsideki domates, salatalık iştah açıcıydı. "Kaldığın evin az ilerisi." tepside olan gözlerim şokla ona kaydı. Bir komşum olduğunu bilmiyor olmam beni epey dehşete düşürmüş ve o kırmızı gözlü adamın gerçekte bir insan olduğunu ve komşum olduğu şüphesine itmişti. "P-peki beni buraya kim getirdi?". Dememle içeri Keremin girmesi bir olurken az da olsa anlamıştım beni getireni.

"Kerem?". "Uyanmışsınız, sevindim". Selam verdi her daim yaptığı gibi eğilerek. Küçük bir tebessüm sunup bir ona bir de kıza baktım. Anlamış gibi konuştu. "Burası benim sevd-" Bir an da ikili göz göze gelmişken aralarında geçen o bakışma yüzümde ki tebessümün gerçek bir hale dönüşmesine neden oldu. Keremin bu denli bir bakışa sahip olduğunu ilk defa görüyordum.

Öyle merhametle bakıyordu ki, adeta erimiştim. Birbirlerini seviyorlardı.

"Şey, burası arkadaşımın yani onun evi. Siz öyle kötü olunca yanına getirdim. İyi bir doktordur". Kıza baktığım zaman onun utançla eline bakıp bir çocuk gibi parmakları ile oynadığını farmetmiştim. Çok tatlıydı ve bu tatlılığı beni acıktırmıştı.

Aralarında geçen bakışması tebessüm ile izlerken bir yandan da çocuk gibi kahvaltımı etmeye başladım. Tüm her şeyi bir kaç dakika içerisinde yedikten sonra tabağın kenarında duran kesilmemiş salatalığı elime alıp kıtır kıtır yedim. Çıkan sesle anca bakışları bana dönmüş ve şokla aralanmıştı gördükleri boş tepsiyle.

"Yani siz birbirinize aşıksınız öyle mi?" Korktular. Hem de öyle bir korktular ile sanki evde biri varmışcasına odanın içerisine bakmış ve kendilerinden bakışlarını kaçırarak kekelemeye başlamışlardı aynı an da.

"H-hayır, yani e-evet biz -". "Anladım anladım, sanırım ilişkinizi onaylamayan üçüncü kişi var."

Üçüncü kişi dememle bile başları önlerine eğilirken sorumu sordum. "Merak ediyorum da kim bu sizi onaylamayan kişi?". Salatalığı yerken bir ürperti hissettim bedenimde. Saçlarım bir an rüzgarın esintisinden havalanıp uçuşurken ikili ellerini önlerinde birleştirip başlarını eğdi.

Şokla bakıyordum olan bitene. Kimse yoktu ama onlar camın önünde biri varmışcasına selam veriyorlardı.

"Delilerin yanına düştük" Kendi kendime fııakdadıktan sonra tebessüm ettim "Benim gibi olan çokmuş". Diyerek tekrar salatalıktan bir ısırık daha aldım.

İkili yavaşça doğrulup bana dönerlerken konuştum. "Çok iyi anlaşacağız" Şaşırdı kız. "Nasıl yani?". "Ben deliyim, sizde delisiniz ve bu dünya deliler ile çok güzel". Bir ısırık daha aldım salatalıktan ve onun kahkaha atmasına neden oldum. Kerem duyduğu bu hoş kahkaha karşısında hayran dolu olan bakışlarını kıza dikti ama bir an da yerinde sendeleyip yana kayarken camın oraya kısa bir bakış atıp bana baktı.

"Ne oluyor sana Kerem?". Doğruldum yerimden elimde biten salatalıkla. "Hadi ben deliyim kabul ama siz benden de deli gibisiniz?" Sessiz kalmaları artık bıktırmıştı beni. "Neyse, ormanda bir komşum olduğunu bilmiyordum"

Cümlem ile anında tebessüm eden kıza baktım. "Aslında ben biliyordum"."Ve yanıma hiç gelmedin?" bu cümlem onu duraksattı. "Şey, ben gelemedim özür dilerim". "Özür dilenecek bir durum değil. Asıl ben özür dilerim seni bilmediğim için."

Odaya baktım. "Burada yalnız mı kalıyorsun?". "Evet,"

"Keşke seninle daha önce tanışsaydım, bu koca ormanda tek başına kalmazdın". İç çekerek yatağa oturdu, artık yüz yüze duruyorduk ve ben ela gözlerinin en derinliklerinde ki kırmızı noktayı görebiliyordum.

Konuşması ona öylece bakan benle dururken yutkundu. Korkmuş gibiydi vereceğim tepkiden, anlamıştı o rengi gördüğümü.

"Gözlerin-". Korku ile gözlerini kaçırdı ve geriye adımladı. Kerem dahi bana aynı hisle bakarken tebessüm ettim. "Gözlerin çok güzel". İnsan nasıl şaşırırdı bilirdim. Çevremde var olan bir çok insanda bunu görmüş ve adeta insan sarrafına dönüşmüştüm. Nasıl biri olduğunu gözünden tanıyordum, şimdi olduğu gibi.

Öyle bir şaşırdı ki bu cümlem, sanki çölde yapayalnız yürüyen bir adamın su bulması ama halüsünasyon sanarak atıp toprağa karışan sıvının su olduğunu anladıktan hemen sonra gelen şaşkınlık hissi gibiydi. İyi bir insandı ismini bilmediğim kız ve kanım ona çok ısınmıştı.

"Adın ne?"

Buz gibi elini elimin üzerine attı.

"Mahber"

Bölüm sonu

Yeni karakter açıldı. Sizce nasıl bir kız olucak? Bir kaç ipucu verdim hatta bir kaç değil bayağı yazdım kız hakkında bilgileri.

Umarım beğeniyorsunuzdur bebişlerim. Oy ve yorumları unutmayın ;-)

Keremi ve Mahberi de şöyle bırakayım.

Continue Reading

You'll Also Like

1.6M 72.3K 62
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
5.2M 284K 29
Sarhoş olduğu gece bir adamla birlikte olan Kayra, sabah uyandığında kendini tanımadığı bir adamla bulur. Evden apar topar kaçan Kayra, birlikte old...
1.1M 49.5K 51
Ela'nın Siyah'ı...
286K 1.2K 40
seks hayatın bir parçası...