{Tamamlandı} Çirkin Aşkı

By _Aytac_

328K 17.1K 2.5K

Atılan tokatın sesi hala ikisinin de kulaklarında yankılanırken gözleri bir kez daha buluştu. İlk kez kadının... More

☆1☆
☆2☆
☆3☆
☆4☆
☆5☆
☆6☆
☆7☆
☆8☆
☆9☆
☆10☆
☆11☆
☆12☆{Ara Bölüm}
☆13☆
☆14☆
☆15☆
☆16☆
☆17☆
☆18☆
☆19☆
☆20☆
☆21☆{Sezon Finali}
☆22☆{Yeni Sezon Giriş}
☆23☆
☆24☆
☆25☆
☆26☆Geçmiş☆
☆27☆
☆28☆
☆29☆
☆30☆
☆31☆
☆32☆
☆33☆
☆34☆
☆35☆
☆36☆
☆37☆
☆38☆
☆39☆
☆40☆
☆41☆
☆42☆
☆Final☆
Veda

☆43☆

2.9K 153 24
By _Aytac_

Genç kadın adamın haftalardır baygın olan bedenini havluyla temizlemeyi bitirdikten sonra elini tutarak yatağın yanındaki sandalyeye oturdu. Caner tam olarak üç haftadır komadaydı. Onunla aynı zamanda ameliyata giren Ekim uyanmış olsa da, hala ruhu hastane yatağındaydı. Sevdiği adam onun yüzünden bu haldeyken başka ne yapabilirdi ki? Onun yaşamak için hiçbir nedeni yoktu ki. Ne diye Caner yaşasın diye kendinden vazgeçmişti? Uyandığı günden beri zihninde dönüp duran düşünceler bunlardı işte.

Adamın elini tutarak başını birleşen ellerinin üzerine yasladı. Çok yorgundu. Uykusuzluk ve stres bedenini, ruhunu tüketmiş durumdaydı. Ne Nazan ne de Çağla Canerin durumuyla ilgili onu suçlayan tek kelime etmişlerdi ama bunun önemi yoktu ki. Kadın her şeyi kendi kendine yapıyordu. Bir anneyi oğlundan, bir kardeşi abisinden etmişti. Bu durumda olması gereken oydu. Hem Ekimin ardında bırakacağı kimsesi de yoktu. Ne diye sevdiklerinden vazgeçmişti ki?

"Ekim, duyuyor musun beni?"

Omzuna dokunan el ile irkilerek bakışlarını yanında duran Çağlaya çevirdi. Ne zamandır yanındaydı? Hiçbir fikri yoktu. Düşüncelerine öylesine dalmıştı ki, birinin odaya girdiğini bile fark etmemişti. Toparlana bildiğinde boğuk sesiyle "Nazan hanım nasıl?" diye sordu. Kadın oğlunun uyanamama ihtimalini öğrendiğinden beri ilaçlarla ayakta duruyordu. Zor da olsa kadını hastanede kalmasının anlamsız olduğuna, günde sadece bir kez gelmesi konusunda ikna etmişlerdi. Günün her saatini Canerin yanında geçiren tek kişi Ekimdi.

"İlacını verdim. Birkaç saat uyuyacak. Araf sağ olsun, yardımcısını bize gönderdi. Annemin yanında o duruyor."

Başını sallayarak kızı onaylayıp yeşillerini yeniden sevdiği adama çevirdi. Caner günden güne zayıflıyor, bedeni soğuyordu. Anılarının çoğu kötü olsa da, ona sarıldığı zamanları hatırladığında şu an dokunduğu ten canını yakıyordu. Yaşananlara rağmen adamı bu halde görmeyi hiçbir zaman istememişti. Tek isteği yaralarını sarmaktı. Birlikteyken yapamazlardı, bu yüzden ayrılmışlardı. Şimdi eline şans geçse, iki yıl önceye geri dönse aynı şeyi yapıp yapmayacağını merak ediyordu. Yaralarına rağmen Canerle devam eder miydi? Kendini sevmeyi başaramadan ilişkilerini devam ettirebilir miydi? İki kişilikli yaşamına devam edeceğini bildiği halde sevdiği adamla devam eder miydi? Hiçbir fikri yoktu.

Olması gerekenlerin olduğunu düşünüyordu. İyileşmeden birbirlerine iyi gelemezlerdi. Hem hayatın onlar için neler planladığını nereden bilebilirlerdi ki? Ölüm Ekimin kapısını tahmin bile edemeyeceği kadar erken çalmıştı. Bir şeyleri değiştire bilse sadece Canerin onu kurtarmaya karar verdiği anı değiştirirdi. Tanıştıkları andan beri canı yanan, aşağılanan, yaralanan o iken şu an suçlu hissetmesi doğru değildi. Ekim birbirlerini gerçek anlamda affetmelerini istemişti. Tüm kırgınlıkların yok olup geriye sadece aşklarının kaldığı anın gelmesini istemişti. Şimdiyse bu şansı kaybetmişlerdi. Onun için ölümü göze alan birine kırgın kalmaya nasıl devam edebilirdi?

"Ekim, benim sana anlatmam gereken bir şey var."

Canerin elini biraz daha sıkarak "Zamanım bol," dedi. Ne kadar umutlanmak istese de, adamın henüz uyanmak gibi ihtimali olmadığının farkındaydı. Aklı başında kim anestezi alerjisi olduğu halde isteyerek ameliyathaneye girerdi ki? Sapasağlam biri kendine bunu neden yapardı? Ekim cevabın elbette farkındaydı ama düşünmek canını yakıyordu. Onlarınki gibi sadece zarar veren bir aşkın sonucunun böyle olması ironikti.

"Abim ameliyattan önce benden bir şey istedi. Sana ilk aşkını anlatmamı istedi." Kızın dudaklarından dökülenlerle kaşlarını çatarak bakışlarını ona çevirdi. Uyandığından beri Çağatayla bile doğru dürüst konuşmadığından Çağlayla da pek muhabbetleri olmamıştı. Sadece onun Canerden ismini bildiği kız kardeşi olduğunu biliyordu. Şu an için fazlasına da ihtiyacı yoktu, sevdiği adam uyandığı zaman gerçek anlamda tanışacaklardı. Hem onunla hem de ailesiyle. "Sana yaptıklarının sadece küçük bir kısmını biliyorum ve benden öfkesinin nedenini anlatmamı istedi. Elbette sende açtığı yaraları affettiremez ama en azından bilmeni istiyor."

"Neyi bilmemi istiyor?" demesi üzerine Çağla yatağın diğer kısmında duran sandalyeye oturdu. Anlatacakları sadece abisinin değil, onun da canını yakmış olan anılardı. Zordu. Yurt dışına gittiği zaman Canerin iyileştiğini sanmıştı ama şimdi görüyordu ki, durumu daha da kötüye gitmişti. Yarası kanamayı bırakmamış, o da Ekimi yaralamıştı. Söylediklerinde samimiydi. Kadına yaptığı sözlü ve fiziksel şiddetin nedeni olamazdı. Anlatmasını istemesinin tek nedeni Ekimin kendisini suçlamaması içindi. Zaten bu yüzden isteğini kabul etmişti.

"Abim lisenin son yılında benim sınıfımdan bir kıza aşık olmuştu. Öncesinde pek okulu seven biri değildi ama ne zaman Mine hayatına girdi, o zaman bambaşka biri oldu. Okula herkesten önce gider, kaçmaya bayılan kendisi değilmiş gibi Minenin dersi bitmeden dışarı adımını atmazdı. Her gün sırasına farkı çikolatalar ve küçük notlar bırakırdı biliyor musun? Onu öyle gördüğümde ne kadar şaşırdığımı sana anlatamam."

Ekim de aynı şekilde şaşırmıştı. Onun tanıdığı Canerle kardeşinin anlattığı kişi arasında inanılmaz bir uçurum vardı. Rüyaların Kızıyken gördüğü gülümsemeler bile çok azken aşk sarhoşu olmuş Caneri düşünebilmek zordu. İşin en kötüsü ise böylesine aşık olduğu kadının kendisi olmadığını bilmekti.

"Yıl sonuna kadar her şey bu şekilde devam etti. Çikolatalar, çiçekler ve küçük notlar Minenin tanımadığı birinden hoşlanmasına neden olmuştu. Mezuniyet balosundan önce de abim yine not yazarak onu davet etti. İlişkileri o gece başladı. Dizi ve ya film izler gibi izlemiştim yüz yüze geldikleri anı. Üstelik aynı şekilde devam ettiler. Abim üniversitedeki ilk yılında dersi biter bitmez Mineyi okuldan almaya gelirdi. Okulumuzun yanındaki kafede bir saat otururlar, günün devamında da sürekli konuşurlardı. Bana hep garip gelirdi çünkü konuşacak şeylerinin nasıl bitmediğini anlamazdım." Ekimin burnunu çektiğini duyunca bakışlarını abisinden kadına çevirdi. Ağlıyordu. Gerçekten ona anlatması doğru muydu? Abisi evlendiği kadını sevmemiş, canını yakmıştı. Şimdi bir zamanlar başka kadını canından çok sevmiş olduğunu öğrenmek ona iyi gelecek miydi? Bilmiyordu. Tek bildiği abisinin belki de son isteğini yerine getirmek zorunda olduğuydu. "Sorunlar Minenin okulu bitirip abimle aynı üniversiteyi kazanmasıyla birlikte başladı. Ben insanların her birine saygı duyan biriyim. Çocukluğumdan beri abimle böyle büyüdük. O yüzden lütfen bu dediğimi yanlış anlama. Mine görünüşü yüzünden üniversitedekiler tarafından dışlanıyordu. Özellikle de abimle yan yana oldukları zamanlarda fazlasıyla can yakıcı sözler duyardı. Kimse ikisini yakıştırmıyordu ve insanları bilirsin, acımasızlar. Bu yüzden onları zerre kadar yakıştırmadıklarını açıkça söylüyorlardı."

Kızın dudaklarından dökülenler Ekime tanıştıkları zamanı hatırlatmıştı. Caner gerçekten de zamanında insanların deyimiyle çirkin biriyle mi birlikte olmuştu? Onu ilk gördüğü zaman neredeyse kusacakmış gibi görünen adam mıydı Mine denen kıza delicesine aşık olan? Ona ucube diyen adam mıydı Çağlanın anlattığı?

"Mine bir ara ilişkilerini bitirmekten bahsetmişti çünkü insanların söylediklerine dayanamıyordu. Depresyonun eşiğindeyken abim ortalığı birbirine kattı. Sevgilisine hakaret eden herkesin yapmış olduğu bir pisliği üniversitenin sosyal medya hesabında patlattı. O günden sonra Mineye çirkin demeye kimse cesaret edemedi. Yıllar boyunca yaşadıkları tek sorun buydu ve nedeni de tamamen onlar dışındaki insanlardı." Anlatması gerekenlerin sırası kötü anılara gelince derin bir nefes aldı. "Okulda olduğu gibi üniversiteden de ilk mezun olan abim oldu. Mine son senesindeyken abim sabahtan akşama kadar evlilik hazırlıklarıyla ilgileniyordu. Hayallerindeki gibi bir ev, işletecekleri restoran derken zamanının çoğunu bunlara ayırmaya başladı. Tek isteği sevdiği kadınla hayal ettikleri gibi evlenmekti. Bu yüzden durmadan çabalıyordu. Ta ki..."

Ekim sessizce ağlamaya devam ederken "Ta ki?" dedi boğuk sesiyle. İşlerin bir yerde kontrolden çıktığını anlamıştı ama neler olduğunu tahmin edemiyordu. Ne yaşanmıştı da o aşık adam tanıştığı acımasız adama dönüşmüştü? Mine ona ne yapmıştı da içindeki tüm güzel duygular yok olmuştu?

"Ta ki Minenin mezun olduğu güne kadar. Abime kutlama yapmayacaklarını söylemişti ama tesadüfen balo yaptıklarını öğrendik. Saçma gelmişti. Yalnız gitmek isteyebilirdi ama ne diye abimden baloya gittiğini saklamıştı ki? Abim bunu evlenince taşınacakları evdeki duvarlardan birini boyarken öğrendi. Düşünebiliyor musun? Biri gelecekleri için çalışırken diğeri yalan söylemişti ve bunu o anda öğrendi."

"Baloya gitti mi?"

"Gitti."

Aklından geçen senaryolardan en mantıklı olanını aklından geçirirken "Düşündüğüm şey mi oldu?" diye sordu. Birinin baloya gittiğini saklaması için mantıklı tek neden vardı. Oraya başkasıyla gitmek istemiş olmalıydı. Canerin bilmemesi gereken biriyle...

"Üniversitede tanıştığı biriyleymiş. Üstelik öyle arkadaş olarak da gitmemişler. Abim öpüştüklerini görmüş. En garibi de ne biliyor musun? Tek kelime etmeden, kendini bile göstermeden oradan ayrılmış. O gece bana Minenin baloda olmadığını söyledi. Birkaç ay boyunca aldatıldığını bildiği halde sustu." Gözyaşları yanaklarını ıslatmaya başlarken boğuk sesiyle "Minenin ona söylemesini beklemiş. En azından ona gerçekleri söyleyecek kadar değer vermesini ummuş," dediğinde kontrolünü kaybetmişti. Abisi gibi aşık bir adamın kalbinin bu şekilde kırılmış olmasını hala kabullenemiyordu.

Ekim gözlerinin önüne inmek üzere olan perdeyle gözlerini kırpıştırdı. Kendine yaptıkları yetmezmiş gibi bir de adamın acılarını omuzlayınca vücudu tepki göstermişti. Zorlukla "Nasıl ortaya çıktı?" demesi üzerine Çağla derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştı. Canerin o zamanlar ne hale geldiğini hatırlamak nefes almasını zorlaştırıyordu. Geçirdiği depresyonu, içtiği ilaçları, kaybettiği kiloları görmek babasından sonra onu da kaybedeceklerini düşündürtmüştü.

"Mineyi istemeye gittiğimiz gün herkesin önünde ondan sakladığı bir şey olup olmadığını sordu. Son ana kadar hak ettikleri şekilde ayrılmalarını istemiş. Mine hiçbir şey söylemedi. Başka biriyle birlikte değilmiş gibi onu ne kadar sevdiğini, aralarında sır olması ihtimalinin olmadığını söyledi. Abim yine kendini bozmadı biliyor musun? Bağırmadan, ortalığı dağıtmadan onu aldattığını bildiğini ve evlenmeyeceklerini, ilişkilerinin bittiğini söyleyip evden ayrıldı. Biz bile daha büyük tepki gösterdik biliyor musun? Aldatıldığı halde sevdiği kadından ayrılırken kalbini kıracak tek kelime söylemedi." Çağla yanaklarını ıslatan yaşları silerek bakışlarını Ekime çevirdi. O da artık ağlamıyordu. "Yani benim abim senin tanıştığın o adam değildi, Ekim. Sana çirkin diyecek, yanlış kelimeler söyleyecek, canını yakacak biri değildi. Yaptıklarının özrü yok, biliyorum ama en azından hatalarının nedenini bil istedi, istedim. O herkesin çirkin dediği bir kadına ölümüne aşıktı ve kalbi en kötü şekilde kırıldı. Öfkesi, nefreti... Her şeyi bu yüzdendi. Başka zaman tanışsanız eminim ilişkiniz bambaşka olurdu."

Annesinin ilacının etkisi geçmeden evde olması gerektiğinden ayağa kalktı. Ekimin de öğrendiklerini hazmetmesi gerekiyordu. Yine de kendini tutamayarak "Yanlış zamanda doğru kadınla karşılaşacağını bilemediği için ben onun adına özür dilerim," yaşadıkları her şeyi açıklayan cümleyi söyledi. Kapıya doğru ilerlerken doktorun söylediklerini hatırladığından duraksamıştı. Nakil işlemi sonrasında yaklaşık üç ay boyunca hastanın nakle bağlı komplikasyonlar ve fonksiyonlar için yakından takip edilmesi gerekiyor ama Ekim hanım sadece uyandığı gün kontrol edildi. Bize izin vermiyor. Üstelik ne doğru dürüst besleniyor ne de uyuyor. Böyle giderse hiç istemediğimiz durumlarla karşılaşacağız. Çağla kadının neden böyle yaptığını bilse de, buna sessiz kalamazdı. Abisi o yaşasın diye hayatından vazgeçmişti. Ona verilen yeni hayatından böylesine kolay vazgeçmemeliydi. "Lütfen kontrollerini zamanında yaptır, Ekim. Abim bu hale gelesin diye hayatını riske atmadı. Onu affetmen kolay değil, biliyorum ama en azından bunu son isteği gibi görüp kendine iyi bak."

Yeniden baş başa kaldıklarında Ekimin zihni karmakarışıktı. Ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu. O insanların güzel olduğu için paramparça olmuştu. Aynada gördüğü yansımasından nefret etmiş, iki farklı kişi olarak yaşamaya başlamıştı. Caner ise çirkin bir kadına aşık olduğu için paramparça olmuştu. Kalbindeki tüm güzel duyguları gömmüş, kendini nefretten yeniden yaratmıştı. Yaşadıkları tüm acılar bu yüzdendi işte. Güzel ve çirkin. İnsanların yarattığı bu iğrenç algı yüzünden birbirlerine iyi gelebilecek iki kişi kırgınlıklarının esiri olmuşlardı. Kalplerine baksalar aşık olacakken Caner kadının çirkin halini ilk aşkına benzettiği için, Ekim de terk edilme nedeni olan güzelliğini bulamayan adamın nefreti yüzünden kendilerine acı çektirmişlerdi.

Şimdi geldikleri durum da buydu işte. Biri hastane yatağında, diğeri yanı başında ölüyordu. Yaşayabilecekleri mutluluklardan mahrum halde yaşam mücadelesi veriyorlardı. Ekimin gözleri yeniden kararınca başını birleştirdiği ellerine yaslayıp sevdiği adamın kokusunu içine çekti. Elbette duydukları yaşadıklarını unutturamazdı ama elinde değildi. Aldatıldığını öğrenen ve bunu bilmesine rağmen sevdiği kadından gerçeği duymayı bekleyen Caneri düşünmek kalbini kırıyordu.

"Uyan artık, Caner. Zor olacak, biliyorum ama yeniden başlamak istiyorum. Sen benim kendime yaptığım haksızlıkları yok et, ben Minenin parçalara ayırdığı kalbini onarayım. Bunu hak ediyoruz. Duyuyor musun? İkimiz de mutlu olmayı sonuna kadar hak ediyoruz. Uyanman gerekiyor. Hak ettiğimizi alabilmemiz için uyanman gerekiyor. Sana seni sevdiğimi ve affettiğimi söylemem için uyanman gerekiyor."

Ve gözlerini kapatarak ruhunu sarmaya başlayan karanlığa teslim oldu. Sevdiği adamın tenine dokunurken, kokusunu solurken daldığı uyku en huzurlu uykularındandı. Uyanmak istemeyeceği kadar huzurluydu...

Düşüncelerinizi yorum olarak bırakmayı unutmayın. Emeğe saygı duyup değerlendiren herkese sevgilerle...♥

Continue Reading

You'll Also Like

GECENİN BÜYÜSÜ By Kübra

Historical Fiction

776K 42.9K 54
Biri hiç sevilmemiş, diğeri hiç sevmemişti.
214K 6.6K 13
Yakışıklı ama bir o kadar zalim ve hırlı olan futbolcumuzla masum öğretmenimizin tutku dolu aşkı...
490 74 15
"Hiç kitap okumazdı o seni okurum o bana yeter kitap gibi kadınsın zaten derdi. Ama bilmezdi ki onun lügatindeki hiçbir söz benim kırıklığımı anlatab...
20.4K 160 2
Katl ettiği ruhların kokusu, bedenine sinmiş bir adam... Bir katil... Yaradılışından itibaren öldürmek için var olan, hücrelerine değin memâtla kutsa...