Rehine - BxB

By LisaY33

1.2M 82.7K 35.9K

Yarın dönemeyeceğim çünkü şeytan, bir iblisini bana ayırdı. Uyarı!!! Madde kullanımı ve +18 unsurlar içermekt... More

Giriş: Soygun
1
2
3
4
5
6
7
O Kadar Da Masum Değilim
9
10
11
12
13
14
15
Tam Bir Efsane
17
18
19
20
21
Bana Güvenme
Sevip Ölüme Terk Etmek
24
25
26
27
28
29
I Fucked Up
My Daddy's Got A Gun
32
İntikamını İstiyorum
High All The Time
35
We Fight Every Night
38
39
40
Ukala
42
Hepsini Alabilir Misin?
You Know That; I Love You Boy
45
Melekler Ölmeyi Hak Eder
Son: Soygun
Şeytan - Taekook
Özel Bölüm

We All Go To Hell

12K 951 712
By LisaY33

Karakterlerim türk ama genelde onları anlatacak şarkıları ingilizce bulabiliyorum. Uygun türkçe şarkılarınız da varsa önerebilirsiniz.

"Mama, we all go to hell. (Anne, hepimiz cehenneme gidiyoruz.)" İşaret parmağımın tırnağı ile fayans üzerinde ritim tutmaya başladım. İkinci vuruş da müziğe eklenirken orta parmağımın tırnağını da ekledim.

"Mama, we all go to hell." Sözleri tekrarlarken gözlerim Arslan'daydı. Nasıl yapılacağını anlattığım boyayı saç kremi karıştırıyordu. Saçlarımın dibini açmayı başarmıştık. Derimi yaktığı için biraz mızıkçılık etsem de eğlenmiştim. Her şey eskisi gibiydi çünkü ben de eskisi gibiydim. Sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Onu bozmuyordum çünkü yorulmuştum. Ayrıca karşı çıktıkça daha büyük yara alıyordum. Pes etmiyordu. Benden daha dayanıklıydı. Belki suyuna gidersem beni bırakabilirdi.

"I'm writing this letter and wishing you well, (bu mektubu yazıyorum ve sana iyilik diliyorum.)" Sözleri düzgünce söylesem de kendi annem için düşüncem oldukça farklıydı. Şimdilerde kimin altında olduğunu bilmiyordum ama umarım orada ölürdü.

"Hazır." Arslan boya kabını da alarak önüme geldi. Camın hemen önüne, tezgaha oturduğum için saçlarımı her yandan rahatlıkla görebiliyordu.

Önümde durduğu anda bacaklarımı beline sardım.

"Enseden başla." Doğru olan bu olduğu için değil, onu öpmek istediğim için burayı söylemiştim. Ben boynuna girerken o da açılan kısma boyayı sürmeye başladı.

Dudaklarım sıcak tenini bulurken oldukça özlediğimi fark ettim. Son sevişmemizin üstünden sadece üç gün geçmişti ama o kadar çok şey hissetmiştim ki üç gün üç ay gibi gelmişti.

Arslan'ın da aynı hisleri paylaştığını belli etmemeye çalışsa da değişen nefesinden anlıyordum; derinleşiyordu. Hüzünlüydü. Neler olduğunu düşünmeyi ve sormayı bırakmış olmam kötü şeylerin düzeldiği anlamına gelmiyordu. Sadece artık dünyanın geri kalanı sikimde değildi.

"Seni özledim." Dedim hafifçe boynunu ısırarak.

"Ben de gerçek seni özledim." Sözleri beni durdurdu. Gerçek beni, ben bile tanımıyordum. Tanımak istemeyeceğim kadar kötüydü. Gerçek ben yatağa bağladığı kişiydim. Mutlu ben ise şu an yanında olduğu için gülümsediği kişiydi. Mutluluğumu bana veren şeyi benden çalıyordu ve bir de bu halimi istiyordu. Düşüncelerimi yüzüne bağıra bağıra söylemek istesem de hepsini yuttum. Uyumlu olmazsam istediğimi alamazdım.

Beni mutlu eden tek şeye vücuduna yöneldim. Daha saçımın önünü boyamadığı için kafamı omzuna koydum. Ellerim sırtını bulurken sarıldım. Bunu içimden geldiği için yapıyordum. Başka şekilde, başka sözlerle onu kandırmaya çalışabilirdim, yapacaktım da ama bu sarılma sadece istediğim içindi. Onu gerçekten istiyordum. Uyuşturucuyu istediğim kadar Arslan'ı da istiyordum. İkisini de aynı anda alamadığım için öfkeliydim. Seçmek istemiyordum. Arslan'ı kaybetmek istemiyordum. Beni buna zorlamasından nefret ediyordum. Onu tercih etmeyeceğimi bilerek beni bağlıyordu.

Çenemi tutarak başımı kaldırdı. O tepeleri yaparken benim gözlerim, saçlarımda dolanan yeşil gözlerdeydi.

"Şu an böyle hissettiğim için söyleyeceğim ama bir daha böyle hissetmezsem beni suçlayamazsın." Ne dediğimi anlayamayarak gözlerini yüzüme indirdi.

"Sanırım seni seviyorum." Kelimeler dudaklarımdan dökülürken ne kadar ciddi olduğumu bilmiyordum. Sadece söylemek istemiştim. Gerçekten böyle hissetmiyordum bile. "Yani dünyadaki favori şeyim değilsin. Biliyorum ben senin için öyleyim, yani benim gibi tapılası biri tabii ki de sana en değerli gelecektir..." Cümleyi uzatmak ve kendimle ilgili konuşmak en iyi kaçma yolumken Arslan beni durdurdu.

"Doruk..." Gözleri tekrardan saçlarıma kayarken elleri de iş yapmayı sürdürdü. Beni tam olarak ciddiye almıyordu. "Beni sevdiğine sevindim. İkinci olmak güzelmiş, ben ilk onda olmayı bile beklemiyordum." Dedi alayla.

"Kendini küçük görme o sağlam kalçalar seni direk ilk beşe atar. Gözler için bir sıra ileri ve ağzıma sığmayan sikin içinde iki sıra ileri, sonra ta da ikincilik!" Kollarımı açarken sırıttım da. Yerini hakkediyordu. Uyuşturuclar olmasa ona bağımlı olurdum.

"Az önce objeleştirildim mi?" Tek kaşı sorgularcasına kalktı ama hala gülüyordu.

"Bana karşı çok şirinsin Arslan. Üstte olanın değişme zamanı geldi. Aşık çocuklar sikilir, sikmez." Sözlerim onu kahkahalara boğarken ben sadece sırıttım.

"Bana yalvarırken de böyle cesur olsan..." Boyalı ellerini umursamayarak boynumu tuttu. Sıkmıyordu, bunu beni yükseltmek için yapıyordu.

"Her seferinde daha da ileri gitmemi istiyorsun, sonra da durmam için yalvarıyorsun. Sevdiğime şükret Doruk yoksa kaçarak uzaklaşırdın." Elini çektiğinde mavi boya bulaşan yerler derimden daha azdı. Bunu büyüklüğünü göstermek içim yapıyordu.

"Oyun oynayalım." Dedim tezgahtan inerken. "Saçımı yıkayıp geleyim de oyun oynayalım."

"Nasıl istersen." Dedi.

*

Parmaklarım sırt çizgisinden yukarı doğru yükselirken gözlerim de hemen karşımda olan orman yeşili gözlerdeydi. Gurur yapmadığım tek konu altında olmaktı. Tıpkı şimdi olduğu gibi yataktayken üzerimde durması bile hoşuma gidiyordu.

Sevgisini seviyordum, her ne kadar başta inanmasam da o her seferinde bana kanıtlamıştı. Ona tutunmaktan korkmuştum ama şimdi beni tutmasını istiyordum. On sekizlik bir ergen değildim ama koruyucu kanatlar bazen gerçekten de güzel olabiliyordu.

Parmaklarım ensesini bulduğunda saçlarını hafifçe çektim. Hafifçe havaya doğru kalkarak dudaklarımı ateş gibi yanan dudaklarına değdirdim. Her ne kadar öpmek için deli olsam da öpmedim.

"Seni seviyorum." Banyodayken bunu düşünmüştüm. Gerçekten böyle hissettmiyordum ama nedense dudaklarıma geldiği anda onları tutamıyordum. Gerçek olmayan sözler onun canını yakardı ama yine de ne zaman istersem o zaman söylemek istiyordum. Duygularını umursamamak zalimceydi, keşke sadece kendikilerimle ilgilenecek kadar bencil olmasaydım. Sözlerime karşılık gülümsedi.

"İçimdeyken zevkten deli oluyorum. Özellikle de duyularım açıkken." İsteğime tatlı sözler ile başladım. "Sadece bir mikrogram kadar..." Arslan doğrularak geri çekildi. Ne yapmaya çalıştığımı anlamıştı. Daha sözlerimi bitirmemiştim ama yüzü dinlemek istemediğini ele veriyordu.

"Dur! Öyle demek istemedim." Telaşla konuştum ama hayal kırıklığını engelleyemedim. "Arslan!" Ne diyeceğimi bilemediğim için onu kendime çekmeye çalıştım ama direndi.

"Bütün kelimeler bunun içindi değil mi?"

"Hayır!" Planım vardı ama ona uyuşturucu için seni seviyorum dememiştim.

"Bak yapma, lütfen." Sözlerime rağmen yataktan kalkarak ayaklandı. Ben de peşinden kalktım.

"Beni anlamalısın Arslan." İroni dolu gülüşü beni bölmeye yetmedi. "Hatalıyım biliyorum, asla o kadar fazla almamalıydım. Beni birkaç gün uzak tutmanı anlıyorum. Kesinlikle haklısın." Sözlerimi duymak istemeyerek banyoya yöneldi ama peşinden ayrılmadım.

"Üç gün oldu. Bak sadece az bir doz, beni öldürmeyecek, sen her zaman beni kontrol edebilirsin. Şu partide eğlenen çocuklar gibi olacağım. Oldukça az alacağım. Sadece eğlence için. Beni gerçek Doruk yapabilmek için. Aşık olduğun o eğlenceli..." Anice arkasını döndüğünde ona toslamamak için son anda durdum.

"Seni sevmem için bir şey kullanmana gerek yok. Sen onlar olmadan da Doruksun. Güçlüsün, akıllısın ve onlarla yapabileceğin her şeysin. Sadece bunu göremeyecek kadar körsün." İşaret parmağını kaldırarak şakağıma bastırdı. "Onlara ihtiyacın yok!" Her bir kelimeyi vurgulayarak ve her birinin arasında parmağını şakağımdan çekip tekrar koyarak aklıma sokmaya çalıştı.

"Yanılıyorsun!" Dedim elini uzaklaştırarak. "Ne yaşadığımı bilmiyorsun. Onlar yokken neler hissettiğimi, şeytanlarımı bilmiyorsun. Onları duymuyorsun Arslan." Bu sefer üzerine doğru yürüyen ben oldum. Sadece bir adım geri attı, sonrasında yaklaşmama rağmen geri çekilmedi.

"Onlarla yaşamak nasıl bir duygu bilmiyorsun! Asla susmuyorlar, geçmiş asla susmuyor, durmuyor, beni sürekli kovalıyor!" Geçmişe karşı hissettiğim öfke yanlış kişinin üstüne boşalıyordu ama sikimde değildi.

"Sen, ben değilsin! Onun için benim yerime karar vermeyi bırak. Benim yerimde olsan..." Arslan beni omuzlarımdan kavrayarak tuttu ve bedenimi duvara yasladı.

"Ne olurdu? Farklı olduğumu mu sanıyorsun? Kaç kişiyi öldürdüğümü biliyor musun? Aile adım için neler yaptım biliyor musun? Sence ailem sevgi dolu muydu? Beni saran bir annem var mıydı? Sence ben ne kadar iyiydim? Ne yaşadığını biliyorum. Bununla savaşacak kadar güçlü olduğunu biliyorum. Kimse bana yapmadı ama ben sana güveniyorum Doruk." Başımı sallayarak reddettim onu. Ben, onun kadar güçlü değildim. Geçmişi kaldıracak kadar güçlü değildim.

"Lütfen, bana bunu yapma. Beni her şeyden koruyacağını söylemiştin, lütfen geçmişten de koru." Gözlerini yumarak acıyı silmeye çalıştı ama yapamazdı. Öyle olsaydı çoktan sonsuzluğa kadar kapatırdım gözlerimi.

"Üzgünüm. Seni, sadece senden koruyabilirim." Benden ayrılarak odadan çıktı.

O gidene kadar öylece kalakaldım. Bedeninin yok olması ile oluşan boşlukta kendimi görüyordum. Ayna karşımdaydı ve bana kaçtığım kişiyi gösteriyordu. Zavallı Doruk'u. Yaralı, kırgın, yalvaran... Onu silmek için yılları harcamıştım. Yeni kişiliğim ile mutluydum. Beni öldürse bile mutluluk veriyordu. Ben, tekrardan bu Doruk olamazdım.

Aynaya doğru adımladım ve göz altımdaki morluklara baktım. Yüzüme baktım, yalvaracak kadar düşen dudaklarıma ve gözlerime. İğrenerek baktım her bir detaya.

Aynadaki yansımam tek yumruğum ile yere inerken görüntüm bana son iyiliğini yaparak aynadan keskin bir parça verdi.

Arslan tekrar içeri girdiğinde bu parçayı boğazımda görecekti.

Bana yapmamam için yalavarırken aşık olduğu ve seslendiği kişinin çoktan öldüğünü bilmeyecekti bile. Aynayı kırarak öldürmüştüm onu. Şimdi ölecek olan bir bedendi ve bunun bir anlamı yoktu.

"Üzgünüm." Son sözlerimin ardından gözümü yumdum. Arslan'ın bağırışları kulağımdayken camı boğazıma batırdım.

*

Gözlerimin tekrar açılacağını düşünmemiştim. Boynumda camdan iz bile olmadığını fark ettiğimde oldukça şaşırdım. İplerin olmadığını gördüğümde şaşkınlık daha da büyüdü ve yanına endişeyi de aldı. Ve en son silah seslerini duydum. Bu dehşeti getirdi.

Şu an hepiniz ne oluyor amk diyorsunuz. Kendinizi bana bırakın, her şeyin ağzına sıçar sonra da toplarım dhehsjwjaj Kaos'u yaratma ve toplama konusunda mükemmelimdir. Eski okuyucularım bilir.

(Bkg'cilere selam çakıyorum)

Kurguda her şey hem beklediğiniz gibi ilerliyor. Hem de oldukça farklı gidiyor. Bunu nasıl başarıyorum açıklayayım; ben de yazarken öğreniyorum. Doruk başımda anlatıyor olanları.

-Lisa

Continue Reading

You'll Also Like

3.8M 221K 66
05...: Of var ya bi koysan yıkılır buralar Kemalim: ? Kemalim: Yanlış oldu galiba. 05...: Yalnız olabiliriz ama yanlış asla
5.5K 216 6
Aradan 1 sene geçmiş... Poyraz istediğini almış, şampiyon olmuş. Batuhan kariyerinde iyi bir basamak atlamış, yeni sezonda reyting rekorları kıran bi...
1.5M 90.4K 41
UYARI: hikayede 18+ sahneler, kan, vahşet ve birçok rahatsız edici öğe olacaktır. Rahatsız olanlar uyarı bıraktığım yerleri okumasınlar Serinin 1, 2...
1.5K 165 19
Louis Tomlinson yetenekli bir oyuncu. Harry Styles ise onun biricik makyözü. Harry, Louis'nin onu arkadaştan öte biri olarak görmesi için her şeyi gö...