TARAF

608 54 11
                                    

O günün boktan geçeceğini, saat sabah 04.00 sularında gelen telefonla anlamıştı Kuzey. Sevgilisi tüm acelesine rağmen jilet gibi takımını özenle üzerine geçirmiş, saçlarının arasına ve alnına bir kaç derin öpücük kondurarak çıkmıştı. Ve aradan geçen iki saatin sonunda bu kez onun telefonu çalmış Kürşad ona acı haberi vermişti,

"Salih kuyucu... Ölmüş."

Hatta uzun bir sessizlik çınlattı kulaklarını. Kuzey ne diyeceğini bilemiyor ağzı açılıp kapanıyordu. Nihayet sözcükler dudaklarından dökülebildiğinde sordu,

"Nasıl?"

"Adamlar bizi ayakta uyuymuş resmen. Üzerimde ve evin her yerinde böcek çıktı."

"Bu böcek umarım bildiğimiz o küçük tiksindirici varlıklardandır."dese de, Kuzey Kürşad'ın onu kastetmediğinin bilincindeydi.

Uzunca bir soluk bıraktı Kürşad,

"Bence cevabı biliyorsun."

"Neredesin?"

"Olay yerinde.

"Offf. Şimdi ne olacak?"

"Birazdan ofise geçip orayı da kontrol edeceğim. Yüksek ihtimalle oradan da çıkar. Sonrasında savcıya uğrayacağım. Konuşmamız gereken bir mesele var."

Kaşarlı çatıldı Kuzey'in,

"Kamber'den mi bahsediyorsun? Ne meselesi?"

Kürşad geçiştirdi,

"Davayla ilgili işte, senin benim bildiğimiz şeyler."

Kuzey ikna olmasa da uzatmadı ve aklını kurcalayıp duran şeyi sordu,

"Sence... Burda da varmıdır o böceklerden."

Eğer öyleyse bu böcekleri yerleştirenler bilgi değil, genel itibarı ile Kuzey ve Kamber'in sevişme esnasındaki iniltilerini kayıt altına almışlardı. Bu düşünceyle kızardığını hissetti Kuzey.

"Bilemiyorum, sen yine de kontrol etsen iyi olur."

"Edeceğim. Bu arada sence böcekleri yerleştirenler katilin peşinde olduğu kodamanlar mı yoksa... Katilin ta kendisi mi?"

"Beynim durmuş gibi, ne yazık ki hiç bir fikrim yok."

"Anladım. Kendine dikkat et, beni de daha sık ara. Ben işe geçiyorum, bu sıra çok boşladım. Hoş Kamber'e kalsa başıma bir iş gelmesin diye, beni evden çıkarmaz."

Gözlerini devirdi hattın diğer ucundan Kürşad,

"Geçen seferki olaydan sonra dışarının bulunduğun evden daha güvenli olduğunu düşünüyorum."

"Haklısın galiba."

"Ben hep haklıyımdır." Bunun üzerine ikisi de gülmüşlerdi. Yaşanan olaylar bu iki adamın sıkı bir dostluk geliştirmesine neden olmuştu.

"Neyse, görüşürüz sonra. Kendine dikkat et."

"Sen de."

Telefon konuşması sona ererken Kuzey dolabını açmış krem rengi ince bir boğazlı, üstüne beyaz bir gömlek geçirmiş ve altına da kahverengi fitilli pantolonunu giymişti. Aynada biraz daha kendine bakmış ardından içinde kahverengi, krem, beyaz ve siyah renkler barındıran, baklava desenli bir süveter giymişti. Yine kahverengi olan, ince kordonlu, zarif görünüşlü bir saat ve uzun süredir takmadığı yuvarlak gözlüklerini taktı. Derecesi çok düşük olduğundan pek takmıyordu. Bugün Kuzey sonbaharı üzerinde taşıyordu.

Kamber'in her daim şık oluşu Kuzey'i etkiliyor ve en az onun gibi özenli olmak istemesine neden oluyordu. Uzun bir süredir bu şekil giyinmiyordu ve nedense heyecanlı hissediyordu.

Hızlıca evden çıkıp iş yerine geçen Kuzey geldiği gibi bir kaç dosyaya gömülmüştü. Bu ofise yıllar sonra ilk kez mutlu ve hevesli bir şekilde gelmişti. Nedeninin sabaha kadar sevgilisinin, onun saçlarını okşayıp, omuzlarına, ensesine, sırtına küçük öpücükler kondurup, kulağına tatlı sözler fısıldaması olduğunu biliyordu.

Kamber soğuktu... İlişkilerinin başlarında bile o soğukluğu biraz biraz hissediyordu ancak son zamanlarda bunun değiştiğini görebiliyordu. Nihayet Kamber ona kendini tamamen açmıştı. Kamber'in ona duyduğu güveni iliklerine dek hissediyordu. Özlemle dudaklarını ısırdı. Ona ne oluyordu böyle. Hayatı baştan aşağıya Kamber olmuştu.

Düşüncelerini bölen şey vurulan kapısı olmuştu. Gir demesine gerek kalmadan yardımcısı Yasin içeri girmişti,

"Sanırım otopsi yapmamız gereken bir bede-" devam edemezken şaşkınlıkla sordu Yasin, aniden kapıdan çıkıp kirişin yanındaki isim plakasına bakan Kuzey'e,

"Ne yapıyorsun?"

Kuzey gözlerini plakadan çekip kinayeli gözlerini Yasin'e dikti,

"Sen öyle içeri dalınca, acaba burada dingonun ahırı mı yazıyor diye merak ettim."

Yasin hayretle ona baktı. Kuzey genelde böyle şeyleri pek umursamaz ve tek kelime etmeden bezgin, mutsuz ve umutsuz, suratıyla Yasin'in yaşam enerjisini soldurarak ve ayaklarını sürüyerek morga inerdi.

"Kendin gibi davranmıyorsun."

Gülümsedi Kuzey,

"Hayır. Yıllar sonra ilk kez bu denli kendimdeyim."

*****

Kürşad, mermer zeminli koridorda ilerleyip, kahverengi kapılardan birinin önünde durdu ve kararlı bir edayla tıkladı. Çok geçmeden içerde yankılanan gir sesi ile beraber kapı kolunu indirip içeri süzülmüştü.

Karşısındaki adamın keskin ve soğuk gözleri ona bakarken ortamın buz kestiğini hissetti Kürşad ancak bozunduya vermedi.

Floresan lambanın altında, muntazam bir şekilde taranıp şekillendirilmiş saçları güneş gibi parlayan sarışın adam eliyle deri kaplamalı ofis koltuklarından birini işaret etti,

"Seni buraya hangi rüzgar attı, anlat bakalım."

Kürşad koltuğa otururken bu adamın onu deli gibi huzursuz ettiğini hissediyordu.

"Daha ne kadar üç maymunu oynayacağınızı merak ettim sayın savcım."

Kamber ürkütücü bir sakinlikle ardına yaslandı,

"Sanırım seninle, statünün geçerli olmadığı kısa bir konuşma yapabilirim."

Kürşad kendisini aşağılayan ve bunu laf arasında bir hiçmiş gibi yapan adam karşısında ister istemez afallamıştı. Sinirle yumruklarını sıktı,

"Kuzey ile de böyle mi konuşuyorsunuz?"

Kamber'in ifadesiz bakışlarında bir kırılma yakalarken, onun öfkelendiğini sezebiliyordu.

"Sen kimsin ki, onunla kendini bir tutuyorsun?" Bunu öylesine aşağılayıcı bir edayla söylemişti ki, Kürşad, onun ağız dolusu küfür etmesini yeğlerdi.

"Onu tehlikeye sokuyorsun."

"Aklının ermediği şeylere muhalefet olma."

"Söyle öyleyse. Ne halt dönüyor bilmiyorum ama seninle bağlantılı olduğu apaçık ortada. Kimi koruyorsun? Bir seçim yap sayın savcım,"dedi tükürürcesine ve devam etti,

"Ya koruduğun katil ya da Kuzey. Sen de çok iyi biliyorsun ki bu hikayede ikisinden birisinin canı yanacak. Kuzey olayların içindeki en masum kişi, sana güveniyor. Ama Kamber, o çoktan bir kere zarar gördü..."dedi Kuzey'in saldırıya uğradığı zamana atıfta bulunurken.

Kamber sessizliğini korurken, Kürşad önüne kartvizitini iteledi,

"Kararını verirsen ara." Diyerek kalktı ve odayı terk etti. Kamber varmamak için adımlarını yavaşlattığı çıkmaza nihayetinde ulaşmıştı. İşler daha da çirkinleşmeden, tarafını seçmeliydi...

Geçiş bölümü...




You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 06, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

TABİP (BXB)Where stories live. Discover now