SERİ KATİL

3.2K 291 102
                                    

Yasin siyah ceset torbasının fermuarını çekerken Kuzey, kafasını iki yana sallayarak konuştu,

"Bu, bu hafta beşinci kurban oldu. Hepsi aynı teknik ve kesici aletlerle öldürülüyorlar."

Yasin'e yardım edip, kadavrayı çelik bölmelerden birine soktu.

"Aynen. Polisler hala araştırsa da bir ilerleme kaydedememişler. Katil her kim ise oldukça profesyonel ve temiz çalışıyormuş." diye bilgilendirdi Kuzey'i.

Lavaboya doğru ilerleyip ellerindeki lateks eldivenleri sıyırıp, çöp kovasına attılar ve ellerini yıkadılar.

"Aman neyse ne, daha fazla bu tatsız konudan bahsetmeyelim." diyerek ofisine ilerlemeye başladı.

Yasin ise halletmesi gereken bir kaç küçük işini halledip geleceğini söyleyerek çıkmıştı.

Ceketini alan Kuzey de Yasin'in hemen ardından dışarı çıkmış ve adli tıp binasının hemen karşısındaki restoranta gitti.

İkindi vakti olmuştu ancak Kuzey, yeni yemek yiyebilecekti.

Beşinci makdülün incelemesi henüz bitmişti.

Bir an önce ofisteki bir kaç raporu daha inceleyerek eve gitmek ve sıcak bir duşla üzerine sinen ölü ve kimyasal kokusundan kurtulmak istiyordu.

Siparişini verip beklemeye koyulduğu esnada gözleri tanıdık bir yüzün üzerine kitlenmişti.

Kürşad başkomiser bir kaç meslektaşı ile beraber koyu bir sohbete koyulmuş önündeki yemeği yiyiyordu.

Az sonra üzerindeki bakışları hissetmiş olacaktı ki gözleri Kuzey'i bulmuştu.

Hafifça tebessüm ederek başıyla selam veren Kuzey'e aynı şekilde karşılık veren başkomiser gözlerini üzerinden çekmişti.

Arkadaşlarına kısa bir açıklama yaparak kalmış ve Kuzey'in masasına yönelmişti,

"Oturmamda bir sakınca var mı?" diye soran başkomisere şaşkınlıkla baksa da, "tabii oturabilirsiniz. Ne sakıncası olacak?" diye cevap vermişti.

"Açıkçası burayı, sizinle konuşmaya geldiğim gün fark etmiştim. Samimi bir işletme gerçekten de."

"Evet öyledir." dedi Kuzey gerginlikle yerinde kıpırdanarak.

İnsanlarla iletişimi kopalı o kadar uzun zaman olmuştu ki, şu beceriksizce yapılan küçük sohbet bile onu gerim gerim geriyordu.

Ne diyeceğini bilemeyerek oturmaya devam ederken Kürşad başkomiser konuşmaya başladı,

"Aslında bu gün size gelmeyi düşünüyordum."

Merakla kaşları havalanan Kuzey, "neden?" diye sordu.

"Cumhuriyet başsavcısı sorun çıkarıyor.
Neymiş soruşturmayı daha profesyonel başka bir ekibe devredecekmiş." diye söylendi sitemle.

"Yanlış anlamayın ama bu iyi bir şey değil mi?" diye sordu Kuzey çekingen bir tavır ile.

Sorusunu anlayışla karşılayarak cevapladı başkomiser,

"Keşke öyle olsa! Ben soruşturmayı devredeceği ekibi biliyorum. Bir iki iş becerip torpille bir yerlere gelmiş bir avuç işe yaramaz. Yahu adamlar olaya objektif yaklaşmaları gerekirken tamamen ön yargı ile yaklaşıyorlar. Biz neler neler yapıyoruz, nelerle uğraşıyoruz her gün. Bu heriflerden bir cacık olmaz. Bizim çocuklar onları ceplerinden çıkarır..."

Anlayışla başını salladı Kuzey, "kötü olmuş gerçekten, keşke elimden bir şey gelebilse..."

Ancak sözünü bitirir bitirmez "aslında yapabileceğiniz bir şey var. diye atladı başkomiser Kürşad.

"Nasıl?" diye sordu Kuzey anlam veremeyerek.

"Şöyleki Kuzey bey siz konu hakkında oldukça detaylı bilgiye sahipsiniz. Belki savcı ile görüşüp konuşursanız ikna edebilirsiniz." dedi olumlu bir cevap için gözlerinin içine bakarken.

"Ben yapabilir miyim bilemiyorum?" diye hızlıca konuştu Kuzey dizginleyemediği ufak bir telaşla.

"Önemi yok. Konuşmanız kafi. Baktık olmuyor yapacak bir şey yok. Ben eğer kabul ediyorsanız, kısa bir görüşme ayarlayabilirim." karşılığını verdi telaşlı adamı sakinleştirmek adına başkomiser.

Nihayet ikna olan Kuzey, "Denerim..." dedi.

Başkomiser Kürşad teşekkür ederek yerinden kalmış ve arkadaşlarının yanı olan yerine geri dönmüştü.

Ancak Kuzey halen verdiği kararı sorguluyordu.

Bu düşünce merasimi söylediği yemeği gelinceye dek sürmüştü.

Yemeğini yerken ise sürekli koskoca Cumhuriyet başsavcısı ile yapacağı konuşmayı tekrarlıyordu kafasında...


TABİP (BXB)Where stories live. Discover now