KUMAR

2.4K 274 126
                                    

Önceki bölümü atlamayın
:)

Kamber'in, günün nasıl geçti sorusuna karşın Kuzey, açmıştı ağzını yummuştu gözünü.

Büyük bir öfke ve hararetle şikayet etmişti yeni soruşturma ekibini.

Tiksinmiş ifadesi yüzünü gölgelerken, cesetlerin ardından yaptıkları hadsiz yorumları ve goygoyları da anlatmıştı.

Bu sırada da şaraba yükleniyor, kaçıncı olduğunu saymayı çoktan bıraktığı, başka bir kadehi daha dikiyordu kafaya.

Normal şartlarda sarhoş olması kaçınılmazdı, ancak o an öfkesi onu diri tutuyordu.

"Niçin ısrarla bu ekibin soruşturmanın başında olmasını istediğinizi anlamıyorum."

Kuzey'in homurdanması karşısında ciddiyetle cevap verdi,

"En yetenekliler bile başta beceriksizlerdir. Kürşad başkomiserin talim sırasında bir meslektaşını vurduğundan haberin var mı? Mükemmel olmanın yolu hata yapmaktan geçer, hatalarını anlayacaklardır. Bu konuyla bizzat ilgileneceğim."

Kuzey bir an için kendini haksız hissetmişti, ancak bu düşünce kısa sürmüştü zira haklı olduğunu biliyordu.

"Bu arada, evimde bulunan cesede otopsi yapıldı, şimdi işime geri dönebilir miyim?"

"Siz hiç bir doktorun yakınının ameliyatına girdiğini gördünüz mü?"

"Bunun benim durumum ile ne ilgisi var?"

"Doktorlar yakınlarının ameliyatlarına girmezler çünkü duygu yoğunluğu yaşarlar ve onlardan istenen duygusuzca davranmalarıdır, dolayısı ile performans düşüklüğüne yol açarlar.
Siz ise katile karşı çok fazla yargıya varıyor ve onunla birnevi bir yarış haline giriyorsunuz. Bu da sizin objektifliğinize büyük bir darbe vuruyor ve siz profesyonelliğinizi kaybediyorsunuz. Yeterince açık mı?"

"Yanılıyorsunuz, benim tek gayem gerçekleri açıklığa kavuşturmak."

Savcı Kamber'in dudaklarında, kendinden emin bir tebessüm peyda olurken, Kuzey'in beklediğinin aksine polemiğe girmemişti.

Konudan tamamen bağımsız bir soru sormuştu Kamber,

"Daha önce hiç kumar oynamışmıydınız?"

Şaşkınlıkla kaşları havalanan Kuzey, kafasını iki yana sallarken, sözleri ile de tescillemişti verdiği cevabı.

"Hayır. Neden sordunuz?"

"Benimle bir kumara girmenizi istiyorum sizden."

"Nasıl bir kumardan bahsediyorsuz? Dediğim gibi daha önce oynamadım ve oynamayı da bilmem."

"Amacım oyun değil. Sizden bir şey isteyeceğim ve bunun karşılığında da, soruşturmada yer almanızı sağlayacağım."

"Anlayamıyorum, bunun nesi kumar?" diye sordu Kuzey merakla.

"Ne isteyeceğimi bilmeyeceksiniz ve buna rağmen kabul veya reddedeceksiniz."

"Reddedersem?"

"Reddederseniz... Reddederseniz, bir şey olmayacak ve konu burada kapanacak, aynı zamanda siz de soruşturmadan uzak kalmaya devam edeceksiniz."

"Kabul edersem?"

"O zaman da kararınızdan geri dönmek gibi bir seçeneğiniz olmayacak ve isteğimi sorgusuz sualsiz yerine getireceksiniz."

"Bunu düşünsem iyi olur. Ne kadar vaktim var?"

"Vaktiniz yok. Dediğim üzere bu bir kumar. Kumarın yapıtaşı risk almaktır."

Kuzey ne yapacağını da, ne diyeceğini de bilememişti.

Kanındaki alkolün verdiği aptal cesaretiyle kabul etmişti.

"Tamam kabul ediyorum."

"En değerlin üzerine yemin ediyor musun?"

"Evet ediyorum, peki ya sen?"

"Ediyorum... Öyleyse soruşturmaya geri alındın."

Kamberin gözlerindeki hin parıltılardan bihaber Kuzey, sordu;

"Sıra sende, istediğin şey nedir?"

Kamber cevap vermeden önce, derin bakışlarını genç adama dikmişti.

Dudakları şeytani bir muziplikle kıvrılırken, kadehinde kalan şarabın son yudumunu da içerek fısıldadı,

"Bedenini keşfetmek istiyorum..."


Oy verip yorumda bulunmayı unutmayın.

Hoşçakalın.
<3

TABİP (BXB)Where stories live. Discover now