24.Bölüm: Huzursuzluk

58 16 8
                                    


Selam ışıldayan yıldızlar

Şimdi hemen kendinize sessiz bir köşe bulun ve hikayemize kaldığı yerden devam edin.:)

Keyifli okumalar!

Booool bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayalım lütfen⭐

*

Huzursuzluk

*

Hani bitecekti. Bu korkular, üzüntüler, anlaşmazlıklar...

 Bu korkular, üzüntüler, anlaşmazlıklar

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

24.Bölüm: Huzursuzluk

*"Konumu aç. Haritalara gir. Şunu yaz: Özel Mavi Bakış Hastanesi"*

Abimin gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladım.

"Ne olursa olsun onların yanında olmalıyız."

Bunu söylediğim an da gülümsemeye başladı. Benim bu kadar güçlü olacağımı o bile şaşırmıştı. Bende kendime inanamıyordum. Şu anda önemli olan güçlü olmam değildi. Önemli olan sevdiklerimin yanında olmamdı.

"Arabanın anahtarını al hemen çıkalım."

Abim kafasını sallayıp oturduğu yerden kalktı.

Elini uzattı. Elini tutup oturduğum yerden kalktım.

"İyisin dimi İnci?"

"İyiyim."

 Sen hep iyi ol İnci."

Sımsıkı sarıldı. Sımsıkı sarıldım.

"Siz yanımda olduğunuz sürece ben her zaman iyi olurum. Ama öncelikle sevdiklerimizi kurtarmamız gerekiyor."

"İyi ki varsın İnci."

Kollarımı kollarından ayırdım.

"Duygusal adam olma abi. Hadi çok geç kaldık. Gidelim."

Hüzünlü bakışları birden gülümsemeyle değişti.

"Ben odamdan ceketimi alıyorum. Sen de hazırlanmış ol."

Yanımdan ayrıldı. Gözlerim hala ondaydı. Gözlerimden görüntüsü gittiği an hala o tarafa bakakalmıştım. Bir anda rüyadan uyanır gibi oldum. Kendime gelmem için hemen lavaboya gittim. Ellerimi yüzümü yıkadım. Havluyla yüzümü ve elimi kuruladıktan sonra çıktım. Dikkatimi yerdeki kahve çekmişti. Hemen onun da parçalarını toplayıp çöpe attım. Konsolda duran ıslak mendili alıp yeri sildim. Islak mendili de çöpe attıktan sonra portmantonun önüne geldim.

Mavi kabanımı asıldığı yerden aldım. Siyah kısa botlarımı hızlıca portmantodan aldım. Siyah kısa botlarımı giymeye başlamıştım. Hem botlarımı giyiyordum. Hem de babamla Bulut'un nasıl olduğunu düşünüyordum. Her dakika daha da endişeleniyordum.

 Adım sesleri kulaklarımı erişti. Ayakkabılarımı giymiştim. Ayağa kalkıp kabanımı olduğu yerden aldım. Giymeye başladım. Ses kesilmişti. Kimin ayak sesleri olduğunu bildiğim için önemsemedim. 

"İşin bittiyse çıkalım."

Yeşil çantamı portmantodan aldım.  Evin anahtarını da aldım. Hazırlığım bitmişti.

"Hadi çıkalım."

Hızlı adımlarla evden çıktık. Karşımızda duran beyaz arabaya doğru yürüdük. Arabaya yerleştik. Abim hemen arabayı çalıştırdı. Bir yandan emniyet kemerini takıyordu bir yandan da araba sürüyordu. Emniyet kemerimi taktım. Abim kendi telefonunu bana uzattı.

"Konumu aç. Haritalara gir. Şunu yaz: Özel Mavi Bakış Hastanesi"

Dediklerini bir bir yaptım. Telefonunu sabitleyiciye koydum. Yapacak başka bir şey kalmadığından emin olarak etrafa  baktım. Her şey tamamdı. Sakince arkama yaslandım. Dışarı izlemeye başladım. Huzursuzdum. İçim içimi yiyordu. Acaba nolmuştu? Hangi halde görecektik onları? Şu anda tek yapabileceğim zamana bırakmaktı.

Akıp giden zamana...

Düşüncelerimin ardından ortamı sessiz bir melodi sardı. 

Söyledin bana, gösterdin ama olmadı

Seviyordum

Olmaz sanki, yanlış dedim anlamadın

Kızıyordun 

Hani sondu?

Hani bitecekti bu korkular, üzüntüler, anlaşmazlıklar

Sen suçluydun, ben suçluyum demedin mi?

Söyledin mi eski aşkına, ayrıldım ben hadi koş bana...


✨✨Gökyüzünün Yıldızı✨✨

Gökyüzünün YıldızıWhere stories live. Discover now