diyerek kıkırdadı.Küçük kız da duydukları hoşuna gitmiş olacak ki,kıkırdayarak kapatmıştı telefonu.Sinâ telefonunu Derin'in elinden aldı ve komidine bıraktı.Sonra da masalı okumaya devam etti.2-3 sayfa okuduktan sonra kızı uykuya dalmıştı.Genç adam saçlarına 1-2 öpücük kondurup

"İyi uykular bebeğim."

diye mırıldandı ve odadan çıktı.

Az sonra odasında üzerine rahat bir tshirtle eşofman giyiyordu.Çok yorgundu.Ama böyle çok yorgun olduğu zamanlar uyumakta zorlanırdı Sinâ.Saat gece 10'a yaklaşmıştı.Salona geçerek televizyonun karşısına oturdu.Kumandayı eline alarak kanallar arasında kısa bir gezinti yaptığında izleyecek bir şey bulamamıştı.

Böyle zamanlarda çok nadir de olsa,yanında sohbet edebileceği birini istiyordu.Nil ölmeden önce,yoğun işlerinden fırsat bulduğu ender anlarda onunla ettikleri sohbetleri hatırladı.Duruma göre bazen kısa,bazen uzun olurdu bu sohbetler.Ama genç adam her zaman sohbetlerin ardından kendini çok rahat ve huzurlu hissederdi.

İlk kez bu akşam atölyede yalnız kaldıklarında Amber'in de Nil'e çok benzeyen yönleri olduğunu fark etmişti.Genç kadın da tıpkı Nil gibi çocukları çok seviyordu mesela.Ayrıca kendisi gibi çekingen bir yapıya sahipti.İnsanı konuşması için zorlamıyor,karşısındaki kişinin anlatmaya hazır olması için beklemeyi tercih ediyordu.

Belki de kendisine Amber'le bir şans vermeliydi.Belli ki genç kadının henüz paylaşmaya hazır olmadığı  acıları vardı.Tıpkı onun olduğu gibi.Yoksa neden öyle bir anda gözleri dolu dolu olsundu?

"Acaba birlikte yaralarımızı sarabilir miyiz?"

diye geçirdi içinden kısacık bir an.Ardından düşünceleri Derin'e uzandı.Küçük kız genç kadını aradıklarında nasıl da mutlu olmuştu az önce?Derin'in Amber'i çok sevdiği her halinden belliydi.Ama eğer genç kadınla aralarında bir ilişki yaşanmasına izin verirse,durumun aynı şekilde devam edip etmeyeceğini bilemiyordu.Belki de Derin onu Amber'le paylaşma fikrini hiç sevmezdi.Bu olasılığın çok düşük olduğunu bilse de

"Asla olmaz."

da diyemiyordu.Düşüne düşüne kafası allak bullak olmuştu.

"Sinâ işin zor oğlum,hem de çok.Git yat da kafanı topla!"

diye mırıldandı kendi kendine.Saat hayli ilerlemişti.Dişlerini fırçalayıp,ihtiyaçlarını giderdi ve odasına geçti.Kısa bir süre sonra günün yorgunluğuyla huzursuz bir uykuya dalmıştı.


Amber kısa süreli rahat bir yolculuk sonrası otele gelip,odasına çıktı.Zihni Sinâ'yla atölyede geçirdikleri anları düşünmekle meşguldü.Atölye sayesinde genç adamı daha yakından tanıma şansı elde etmişti.Mekân hem düşündüğünden daha büyük,hem de daha temiz ve düzenliydi.Anlaşılan Sinâ,titiz biriydi.Ayrıca oldukça planlı olduğu,her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmeye çabaladığı da belliydi.Yoksa atölyesinin arka tarafında sadece Derin düşünülerek hazırlanmış bir oda olmazdı.

Banyoda rutinlerini halledip,üzerine şort pijama takımını giyerek yatağına uzandı.Sinâ'ya haber vermesi gerektiğini hatırlamıştı.Telefonunu eline alıp,kısa bir mesaj yazdı ve gönderdi.Neredeyse hemen telefonu çalınca şaşırmıştı.Açtı ve önce Sinâ,ardından da Derin'le kısa bir konuşma yaptı.Görüşme bittiğinde aklına Sinâ'nın omzuna dokunduğu o kısacık an gelmişti.Dokunuş çok nazikti.Genç adam onun için endişelenmiş,ona destek olmak istemişti belli ki.Bu dokunuştan hiç rahatsızlık duymamıştı.Belki de birbirlerini okul döneminden tanıdıkları için böyle hissediyordu.O dokunuşun ardından aralarındaki resmîyet de ortadan kalkmıştı.Bu durumdan da hiç rahatsız değildi.Normal olan buydu sanki.

AMBERKde žijí příběhy. Začni objevovat