29. Bölüm

11.4K 1.3K 1.5K
                                    

Hyunjin öfkeden kehribar rengine dönen gözlerini Chris'e yönelti. Hemen yanında duran bedene baktığında aniden bakışları yumuşadı ama öfkesi hâlâ aynıydı. Her yeri kan içindeydi Felix'in. Küçük bedeni daha da küçülmüştü sanki. Bakışları yorgun ve acı doluydu.

Ona doğru adımladı ama Chris işaret parmağını havada salladı.

"Ölmesini istemiyorsan mesafeni koru sevgili yeğenim" dedi Felix'i kolundan tutup ayağa kaldırırken. Bacaklarının gücü yoktu kısa olanın.

"Seni öldüreceğim biliyorsun değil mi?"dedi Hyunjin dişlerinin arasından. Felix'i böyle görmek canını yakıyordu.

"Yapabilir misin merak içindeyim."

"Denemek ister misin?"

Chris güldü. "Belki sonra, henüz eğlencem bitmedi."

"Felix!" Başka bir ses duyulduğunda Jisung çoktan içeri girmişti. Sonra endişeli gözlerini Felix'ten ayırıp sevgilisini buldu. "Minho!!"

"Sana dışarıda beklemeni söylemiştim"diye uyardı Hyunjin.

"Sanki beklerim de... Ben bir polisim Hwang."

Gönderilen adrese doğru yola çıktığında Jisung'u polis merkezinin önünde bulmuştu Hyunjin. Telaşlıydı ve çevresindeki diğer polislere emir vermekle meşguldu. Saatlerdir bir sonuca ulaşamadığı her hâlinden belli oluyordu. Arabasını durdurdu ve "Atla, Felix'i ve abisini kurtaracağız"diye söylemişti Hyunjin. Jisung onu ilk gördüğünde biraz şaşırmıştı ama içinde hiç tereddüt yoktu ve hemen arabaya binmişti. Onlara ne kadar çabuk ulaşırsa o kadar iyi hissedecekti, o an böyle düşünmüştü.

Belindeki silahı elinde aldı ve Chris'e doğrulttu Jisung. Ama bu Chris'i etkilemiş gibi görünmüyordu. Aksine eğlenir gibi bir hâli vardı.
 
"Yanında bu kadar çok aptal insan olması... Beni hâyâl kırıklığına uğratmaya devam ediyorsun."

"Felix'i ve abisini bırak... Senin derdin benimle!"

"Aksine... Seninle hiçbir derdim yok sevgili yeğenim. Benim derdim insanlar ve senin insanlara olan gereksiz sempatinle. Abim gibi aşırı merhametli olmanı sorun etmiyordum ama bir insana aşık olmak mı? Bu... Bu iğrenç, cidden..."

Chris cümlesini bitirdiğinde arkadan bir kıkırtı duyuldu. Sarışın kadın Minho'yu tutmaya devam ederken gülmesine engel olamıyordu. Daha önce duyduğunda da komik gelmişti, şimdide.

"Ah maalesef... ?"diye söylendi Chris alaycı bir gülümsemeyle.

"Neyse biz artık işimize dönelim. Acaba ne yapsak... Ne dersin Felix? Dakikalar önce yaptığım teklif hâlâ geçerli. Abini alıp buradan gidebilirsin. Ve söz veriyorum seni rahat bırakacağım."

Felix zor ayakta duruyordu ama bir yandan da içinde yanan öfke ateşi ile dik durmaya ve bu adama fırsat vermemeye çalışıyordu.

"Eğer abimin gitmesine izin verirsen, bana istediğini yapmakta özgürsün. Kanımı mı içmek istiyorsun? İç! Öldürmek mi istiyorsun? Öldür öyleyse. Senden korkmuyorum. Yeterki ailemi rahat bırak. O sizi bilmiyordu bile... "

"Felix!"dedi Hyunjin, acı dolu bir sesi vardı.

"Yapma... Ona böyle şeyler söyleme."

"Evet Lix lütfen."diye destek çıktı Jisung. Minho ise dolu gözlerle kardeşine bakıyordu.

"Ben... Abimi, seni ve..." Felix'in dolu gözleri Hyunjin'inkiler ile buluştu."Korkumak istiyorum Jisung. Siz benim ailemsiniz. Şu hayatta değer verdiklerim sadece sizlersiniz. Hiçbirinizi kaybedemem. Bunu göze alamam."

SILLAGE! [HyunLix]Where stories live. Discover now