15. Bölüm

13.5K 1.4K 961
                                    

Hyunjin karanlık bodrumda ilerlerken tek duyduğu zincirlerin çarpma sesi ve hırıltılardı. Demir kapının ardındaki koyu sarı gözler sanki geldiğini hissetmiş gibi kapıya odaklanırken Hyunjin büyük bir gürültüyle kapıyı açmıştı. Buraya o günden beri sık sık uğruyordu ama artık sabrı kalmamıştı.

Vampir Hyunjin'i görür görmez tiksintiyle ona baktı.

"Bunu kendi ırkına nasıl yaparsın?"diye haykırdı vampir. Gözleri saf öfke doluydu.

Hyunjin sinirli bir şekilde vampiri çenesinden tuttu.

"Onu masum bir insanı öldürmeden önce düşünecektin aptal! Bu hayatın kuralları var. Ve sen bu kuralların en mühim olanını çiğnedin. Bir insanı öldürdün. Sen ve senin gibiler yüzünden asırlık düzeni bozmanıza izin vermeyeceğim. Şimdi uslu bir vampir ol ve kimin emri altında olduğunu söyle."

"Sana hiçbir şey söylemeyeceğim."

"Öyle mi? Pekâlâ..."dedi ellerini kütletirken.

"Seninle mekân değişikliği yapalım. Burası fazlasıyla güneş alıyor, eminim seversin." Hyunjin vampire bakıp gülümserken vampirin korkuyla yüzü gerilmişti.

"Umurumda değil... İstersen beni direkt ateşe ver. Asla söylemem."

"Anlıyorum..."

Hyunjin vampiri zincirlerinden tutup sürükledi. Dediği gibi tamamen güneş ışığı alan bir yerdi. Kendisi ışığın olduğu yerin gerisinde dururken vampiri içeri attı. Zincirlerin yere çarpma sesi ile vampirin etinin yanma sesi birbirine şimdi karışıyordu.

Güneş ışığı vampirin derisini yakarken Hyunjin onu dikkatle izliyordu.

"İnsan ırkını koruduğuna pişman olacaksın."

Vampir dişleri arasından konuşurken teni yanmaya devam etti. Hyunjin ise o kül olana kadar sesini çıkarmadı.

                                   ●●●

"Jisung!" Felix arkadaşına doğru ilerlerken elindeki fotoğraf makinesini hazır halde tutuyordu.

"Seni olay yerinde görmeyi sanırım özlemişim"dedi Jisung, Felix'in omuzuna dokunurken.

"Ben pek özlediğimi söyleyemem. Ceset görmekten bayılacağım. Ne güzel mola vermiştim. Felix bir an son gördüğü cesedin Linda olduğunu hatırlayınca üzgün hissetmişti.

"Neden sadece senin dışında bir polis var?"

"Açıkçası burası dışında birkaç cinayet yeri daha var. Ekiplere ayrıldık."

"Ayrılacak kadar çok olmaya başladı hı? Daha sonra oralara da uğramam gerekecek. Hoş yağmur yağacak gibi"

"Evet, hava yine oldukça kasvetli. Ve biz cesetlerle uğraşıyoruz. Bu iş artık canımı sıkmaya başladı."

Senin mi benim mi?, diye içinden geçirdi Felix cesedin fotoğraflarını çekerken.

"Felix?"

Jisung dikkatle arkadaşına bakıyordu.

"Bana ne zaman anlatacaksın?"

"Hı? Neyi anlatmamı istiyorsun ki?"

"Her şeyi... O evden ayrılalı 2 gün oldu ve sen dalgın gibisin. O gün söylediklerini de hesaba katarsam bir şeyler sakladığın apaçık ortada. Neyden çekiniyorsun bilmiyorum ama ben senin arkadaşınım. Her şeyi anlatabilirsin. Gerekirse seni kendim korurum. Sana kimsenin zarar vermesine izin vermem."

Felix buruk bir tebessüm ile Jisung'a bakıyordu. Yüzünde ben seni hak edecek ne yaptım?, der gibi bir ifade vardı. Onu en başta endişelendiren kendisiydi ve şimdi bir şeyleri saklıyor olmak hiç hoşuna gitmiyordu.

SILLAGE! [HyunLix]Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu