Fırtına gibi esen Azrail ağa...

5.4K 234 57
                                    

MERYEMCE...

Sapsarı bir burçak tarlasının ortasındaydım. Tarlanın sonundan doğan güneşin ışıkları burçaklara vururken iyice gözlerimi almıştı. Elimi gözüme siper ettiğimde tarlanın ortasında kocaman bir çınar ağacı gördüm. Ağaca doğru yürürken belime kadar gelen burçaklara elimi sürüyor, burçakların aralarındaki gelincikleri seviyordum. Ağaca yaklaştıkça kulaklarıma tanıdık gür bir ses gelmeye başladı. Sese doğru yürüdükçe Talha'mın kahkahasını duymaya başladım. Biraz daha hızlı yürümeye başladığımda ağacın altındaki kocaman masayı görmüştüm. Masanın başında Hamza dedem oturuyordu. Sağ tarafında fotoğraflardan tanıdığım kadarıyla oturan Mizgin babaanneydi. Masanın diğer başında bir adam vardı yanında oturan kadın, hatırladığım kadarıyla Hazar abimin annesi Belkıs anneydi. Gülerek onlara bakarken, arkamdan bacaklarıma biri sarıldı. Arkama baktığımda, esmer bir kadın vardı. Gülerek bana bakıyordu. Biraz bakışlarımı aşağıya indirdiğimde Talha'm minik eşkıyam gülerek bana bakıyordu. Kucağıma aldığımda sıkıca boynuma sarıldı. Ağlayarak yere oturdum onunla. Bağdaş kurduğum bacaklarıma Talha'yı oturttum. Saçlarını, yüzünün her yerini öpüyordum. Talha yüzümü iki elinin arasına alıp;

"Annem, dur dur. Bak bu burçak tarlası var ya benim. Hamza dedem aldı bana. Hatırlıyor musun seninle kocaman burçak tarlasında piknik yapacağız kimse bizi bulamayacak demiştik. Anne ben buradayım ama sen kalma anne git. Mina sen yoksun diye yalnız, herkes seni istiyor senin güçlü duruşunu gülmeni. Anne sen biliyor musun ben kendime burada aşk anne yaptım. Bak bu kız dila, Hazar amcamın kız kardeşiymiş biliyor musun? Bana çok güzel bakıyor beni kucağında yatırıyor hep. Annem biz sizi buradan hissediyoruz. Anne beni herkes azat etti ama herkes azat etti. Sıra sende hadi annem"

Kucağımda Talha ile ayağa kalktığımda dedem yüzüme bakmıyordu, yanına gittiğim de;

"Hiç yüzüme bakma hanım ağam. Sen bana verdiğin sözü böyle mi tutuyorsun. Mustafa'ma böyle mi destek oluyorsun. Hadi artık kalk ayağa, sırtını sıvazla oğlumun. Benim, Mustafam, benim Civan'ım yoruldu. Özüne dön Meryemce Alibeyoğlu özüne dön"

"Dede ben"

"Dede ben yok Meryemce ilk göz ağrımı, Hamza'mın emanetine sahip çık "

"Mizgin hanım ben"

"Meryemce hadi kızım, Hazar'ım seni bekliyor mutlu etmeyecek misin kimsesizi mi"

"Belkıs anne"

Kucağımda Talha ile yürümeye başladığımda, Talha yanağımı bastırarak öptü. Gözlerine baktığımda ağlayarak;

"Annem, benim güçlü annem. Hadi eski annem ol. "

"Söz bebeğim olacağım. "

"Ol anne ama gel artık sev beni. "

Talha'yı yere koyduğumda, yere dizlerimin üzerine çöktüm. Talha dudaklarını kalbimin üzerine bastırdıktan sonra koklayarak öptü. Saçını ağlayarak sevdiğimde;

"Ağlama annem, ben hep buradayım, sen güldüğünde güleceğim. Ağladığında, ağladığında kahrolurum annem. "

"Tamam annem"

"Anne sana son bir şey diyeyim. Ben sen ve babamın yani ağa olan badimin oğluydum. Hep de öyle kalacak. Sizi çok seviyorum annem. Unutma anne dün babam azat etti sıra sende"

Talha bir anda kaybolmuştu. Etrafıma baktığımda ağaçta, masada yoktu. Birden biri kolumu tuttu. Yanıma baktığımda Dila gülerek bana bakıyordu. Elimin içini öpüp, sağ eliyle tarlanın sonunu gösterdi. Kocaman ailem bana bakıyordu. Tekrar Dilaya döndüğümde ağlayarak;

DELİ VE ASİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin