Kocasının, Hamza ağanın ruhu....

4K 224 36
                                    

MERT...

Üç gündür olduğu gibi yine boş yataktan uyanmıştım. Yataktan kalktığımda ayağıma terliklerimi giyerken, aynanın önündeki Karam ile Nisa'nın resmini bir öpücük attım. Odamdan çıkarken evin sessizliği canımı sıktı. Merdivenleri inerken içimde nedensiz bir korku olmuştu. Adımlarımı mutfağa attığımda yanılmadığımı anladım. Nisa'm üzerinde siyah geceliğiyle sırtı mutfak kapısına dönük, bahçeyi izliyordu. Arkasından yaklaşıp, başını yanaklarından tutarak arkaya yatırdım. Gülerek anlına dudaklarımı bastırıp Derin bir nefes aldım. Başını serbest bıraktığımda önüne geçip diz çöktüm. Başımı kucağında olan elinin üzerine yaslayarak;

"Papatyam neyin var hasta mısın?"

"Hayır hasta değilim"

"Neyin var o zaman"

"Ben Mardin'e gitmek istiyorum"

"Bensiz mi papatyam, haftaya gideceğiz işte"

"Ben yalnızım Mert çok yalnızım. Sabah gidiyorsun gece yarısı geliyorsun. Beni yurda da göndermiyorsun."

"Ben senin kocanım, ben sana bakamıyor muyum?"

"Sorunu bu mu zannediyorsun Mert. Ufacık çocuktum, yüze yakın çocuğun içinde büyüdüm. Kalabalıkta yaşadım. Şimdi bana tek başıma bu büyük evde yaşa diyorsun. Akşama kadar beni bekle diyorsun"

"Ne yapmamı istiyorsun Nisa, hadi gel şirkete gidelim."

"Orada oturmayacak mıyım"

"Mardin'de eve gelelim diyen sendin. Sebep neydi? Mirza baba ile Mihriban anne Devrandan önce düğün yapalım size demesiydi"

" Konumuz buna mı geçti Mert. Olmazdı Mert benim kimim kimsem yok ki"

"Sana inanmıyorum Nisa, Gülcan yengemin kimi vardı ablam ona anne ve baba oldu sende oradaydın. Görmedin mi? Meryemce sultan seni kimsesiz bırakır mıydı. Mustafa abim baban olurken ablam annen olmaz mıydı"

"Gülcan yengemin geçmişi temiz, Babası asker annesi doğururken vefat etmiş"

"Nisa yine aynı mevzuya dönme ne olur"

"Niye ben alıştım, doğru ama benim annem barlarda kendini pazarlayan bir kadın baba ise belli değil. ben bildiğin pi-"

Nisa'nın sözünü bir anda ayağa kalkarak kesmiştim. Ben ellerimi belime sinirle koyduğumda, Nisada ayağa kalktı. Gözlerime bakarken, parmağımı ona sallayarak;

"Sakın Nisa sakın o kelimeyi kendine kullanma"

"Niye zoruna gidiyor dimi"

"Nisa yeter anlıyor musun yeter. Niye bu gerçeği sana söylediyseler artık"

"Anlamıyorsun Mert, Bak ben Meryemce ablamın gölgesinde huzuru sakinliği buldum. Alibeyoğlu ailesi bana güven ve mutluluk veriyor. Seni orada yengelerimle, Mihriban anneyle, Ayşe yengeyle beklemek daha huzurlu daha keyifliydi. Gençlere takılmayı Mina ve Talha'nın peşine koşturmayı özledim."

"Sen iyi değilsin Nisa,"

"İyi değilim iyi değilim, bırak gideyim. Gülcan yengemle, Avşin yengemle, Kader yengemle ve selvi yengemle çay içmeyi çok özledim. Başımı Mihriban annenin omzuna koyup gençliklerini dinlemeyi özledim."

"Tamam gülüm haftaya gideceğiz"

"Hala haftaya diyorsun ya"

"Ne diyeceğimi şaşırdım sana"

Sinirle elimi saçımdan geçirip Nisa'ya baktığımda göz yaşları yanaklarından çenesine doğru yol almıştı. Benim kimsesiz meleğimin ağlaması canımı aşırı yakmıştı. Hızla yanına gidip kollarımın arasına aldım. Elleri belimi bulduğunda daha çok içime sokmak ister gibi sıkıca sarıldım. Nisa içini çekerek;

DELİ VE ASİWhere stories live. Discover now