Kavuşmak imkansız...

7.8K 396 151
                                    


MERYEMCE...

Mehmet Akif'in ne yapmak istediğini bildiğim için hafif gülümseyerek bir adım ondan uzaklaştım. Elimdeki çiçekleri kokladıktan sonra tebessümle;

"Bunun cevabını ben sana çok önce vermiştim" 

Mehmet hemen ayağa kalktı. Gözlerime bakarken;

"Meryemce ben seni çok seviyorum. Seni burada da görünce yaptığım hatayı anlayıp bir şans daha istiyorum. Kendimi affettireceğime söz veriyorum"

"Hiç bir zaman seni sevmedim. Hem sen demez miydin delilerin sevmeye hükmü yok diye." 

Mehmet kaşlarını çatarak elindeki yüzü yere atıp iki kolumu sıkıca tutarak;

"Seni seviyorum Meryemce niye anlamıyorsun" 

Bir hışımla kollarımı kurtarıp;

"Bana dokunulmayacağını bilmiyor musun"

Mehmet Akif beni duymazlıktan gelerek ellerini bana uzatırken, Mehmet'in ceketin yakalarını tutarak  'yeter seni uyardım kaç kere ' dedikten sonra burnuna kafa attım. Mehmet yere düştüğünde yanıma gelen Mert'e ;

"Ben gidiyorum Mina'm sana emanet" 

Hızlı adımlar atarak salondan çıkarken arkamdan birinin bekle beni demesiyle arkama baktım. Baran abi yanıma gelip;

"Yürü beraber gidiyoruz"

Baran abinin arabasına bindiğimizde ne Baran abim konuşuyordu ne de ben. Baran abi zifiri karanlıkta arabayı kullanırken sadece  susuyorduk. Bir anda önüme uzatılan su şişesiyle soluma baktım. Baran abim ;

"İç içindeki sinirini alır"

Yavaşça başımı salladıktan sonra suyu içtim. Baran abi simsiyah bir yerde durduğunda ona baktım. Arabanın farlarını kapadığında ona doğru döndüm. Baran abi dışarıya bakarak;

"Deli doktor gidiyormuşsun "

"Baran ağam  olmadı işte ayak uyduramadım "

"Sen ne diyorsan o kardeşim. Ben bekle derim. Gitme yani "

"Hemen gidemiyorum zaten "

"Gitme zaten .." 

Başımı salladığımda  Baran abinin telefonu çaldı. Bana uzatınca  Mert'in ismini gördüm. Hemen açtığımda  Mert konuşmama fırsat vermeden;

"Abla biz eve geçtik haberin olsun. Baran abiye de söyle Zümrüt yenge yanımda. Bu arada Mehmet'in burnunu fena kırdın. "

" Tamam kardeşim " 

Telefonu kapatarak Baran abiye uzattığımda, alıp cebine koydu. Arabayı çalıştırıp zifiri karanlıktan aşağıya arabayı sürmeye başladı.  Geldiğimiz yer çok ama çok karanlıktı etrafa baktıktan sonra;

" Beni öldürmek gibi bir niyetin varsa söyle "

"Yok kız ne öldürmesi sen bize daha  çok lazımsın. Hadi in arabadan"

Arabadan indiğimde Baran abi arabanın farlarını yaktı. Cama yaklaştığımda camı açtı. Tebessümle;

"Bak orada bir kuyu var, o kuyu benim, Bedo, Mustafa Hamza'nın kuyusu. İstediğimiz zaman tek başımıza gelip içimizde ne varsa buraya dökeriz.. Hadi sıra sende ben arabadayım. Korkma sakın" 

Tamam manasında başımı sallayarak kuyuya doğru yürümeye başladım. Arabaya doğru baktığımda Baran müzik dinliyordu fakat gözleri benim üzerimdeydi. Kuyunun başına geldiğimde ellerimi kenarlara koydum. İçine doğru baktıktan sonra  önce avazım çıktığı kadar bağırdım. Öyle bir bağırdım ki kuyuda yankılanan çığlığım beni daha kötü etti. Konuşamadan hıçkırarak ağlamaya başladım. Ağladıkça ağladım. Dizlerimin üzerine çöktüğümde  içimin çekildiğini fark ettim.  

DELİ VE ASİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin