BÖLÜM 29 "İLELEBET SENİNİM"

1.3K 107 50
                                    

Yazar'dan ;

"Deniz'e mahkum gibiyim. "

dedi Esma.

" Öyle bir mahkumiyet ki müebbet yemeye razıyım."

Gözlerinde biriken bir iki damla yaşı elinin tersiyle silip burnunu çekti.

Elini toprağın üzerine koydu. Ve soğuktan karıncalanan teni bir kez daha fısıldadı Hz. Muhammed (s.a.v.) gibi öksüz kalışını.

Alevden bir mühür değdi yüreğine.

"Benim için en zoru , hiç bilmediğim bir memlekette , hiç bilmediğim insanların arasına karışıp , kaynaşmak değil aslında... Benim için en zoru bir zamanlar bedenini çepeçevre sarmış olan bu toprağa dokunamamak..."

Derin bir nefes aldı.

"Babam'ın sıcak ellerini saçlarımda hissedememek . Gözümün nuru deyişini , omzunda yatarken duyamamak..."

Bakışlarını gökyüzüne çevirdi.

"Nasıl alışacağım anne? Gözlerim , harelerinde gökyüzü saklı adama bakarken nasıl gidereceğim size olan özlemimi?"

Soğuk bir nefes firar etti dudaklarının arasından. Ellerinin tersi ile gözlerini silip dudaklarına tezat bi gülümseme kondurdu.

"Her seferinde kırıyorum yeminimi. Ağlamayacağım diye iki üç hecesi kırık sözler veriyorum sürekli..."

Ellerini yüreğinin üzerine koydu.

"Alevlerin ağırlığını sardığı yüreğime söz geçiremiyorum bir türlü..."

Dedi ve neşeden uzak bi kıkırtı düştü dudaklarından.

"Sonunda buldum seni sevgili karıcığım..."

Esma duyduğu ses ile korkuyla irkilerek arkasını döndü.

Yavuz , dudaklarında hüzünlü bir tebessümün kırıntıları , gözlerinde karanlık geceye inat parıltılar ile ona bakıyordu.

Ama öyle bir bakıştı ki bu ruhuna gün batımlarını fısıldıyordu. Kara kışın ardından gelen baharları müjdeliyordu.

Esma alelacele sildi göz yaşlarını ve ayağa fırladı.

"Beni neden arıyorsun bakalım kocam bey..."

Yavuz'un tebessümü yavaş yavaş silindi ve yüzünü hoşnutsuzca buruşturdu.

"Yahu hatun diyecek başka bir şey mi bulamadın."

Esma biraz önce ağlayan Hazen'i çıktığı dolaba tıktı hızla ve gerçek bir gülümseme ile aydınlattı yüzünü.

Hiç bir şey demeden annesinin mezar taşını okşadı. Ellerini açıp gözlerini karanlığa yumdu. Tamamladı söyleyemediklerini ve bir bir ileti dualarını alemlerin Rabbine.

Ellerini yüzüne sürüp içten bir amin ile sükut nakışlı sözleri son bulurken açtı gözlerini ve hemen yanı başında Yavuz'un dua edişini , dudaklarının kıpırdanışını ve suretinde yer edinen huzur'u izledi.

Duasını bitirip amin diyerek ellerini yüzüne sürdü.

Mezarın üzerinde biten bir kaç yabani otu temizledi. Ardından Esma'nın dökmek için hazır ettiği suyu yavaşça döktü mezara.

Kalan suyun yarısı ile kuşların su içtiği kase biçiminde ki suyu tazeledi. Geri kalan kısmını da Esma'nın kardeşinin küçücük mezarını suladı.

Esma tüm olanları yaşlı gözlerle izledi. Bu kez saklamadan akıttı göz yaşlarını ağır usul. Tutmadan, göğe
saldı hıçkırıklarını.

UZLETWhere stories live. Discover now