BÖLÜM 40 "EMANET"

946 76 58
                                    

Yazar'dan;

Yavuz için duran zaman tekrar akmaya başladı. Bedeninin etrafını saran kara bulutlar ayaklarını olduğu yere kitlemişti sanki.

Yokluğuyla ciğerini yakan evladının açtığı yaraları biraz da olsa aran bu güzel haberle gözünden koca bir damla yaş süzüldü tekrar.

Bu sıcak damla sakallarının arasından akıp giderken kendine geldi. Esma... O yaşıyordu. Bırakmamıştı onu.

Bir anda koşmaya başlayarak üçer beşer indi merdivenleri.

Yüreğinde ki yük her adımda parça parça yok olurken gözlerinden yaşlar süzülmeye devam ediyordu.

Bir merdivenin daha sonuna geldiğinde Esma'nın yattığı odanın önünde ki kalabalığı gördü buğulu gözleriyle.

Herkes mutluluk gözyaşları eşliğinde şükürler ediyordu.

Öylece kaldı Yavuz tekrar. Esma'sına ne diyecekti? Ona bebeklerini soracaktı. Ne cevap verecekti?

Yavuz kalbinin kör kuyularına hapsolmuş bir şekilde öylece merdivenlerin dibinde dikilirken Esma'nın yattığı yoğun bakım odasının kapısının aralandığını gördü.

Bir hemşire odadan çıkarak kalabalığa sessiz olmaları gerektiğini hatırlattı. Hemen akabinde 'Yavuz hanginiz?' diye sordu.

O an Yavuz, omuzlarında daha da ağırlaşan yüke rağmen zorla bir adım attı ve yorgun sesi ile 'benim' dedi.

Tüm yüzler ona döndüğünde Yavuz acıyla başını eğdi. Yavaşça kapının önüne geldiğinde kendini bir uçurum kenarında hissediyordu.

Düştüğünde Esma'nın yanında olacağı bir uçurum...

Hemşire ve tüm kalabalık Yavuz'a acıyan gözlerle bakıyordu. Yavuz görmese de göğüs kafesinde ki evlat acısının hemen başına pinekleyen garip bir duyguyla hissediyordu.

Hemşire,

"Esma hanım sizi sayıklıyor."

Dedi. Yavuz o an başını kaldırdı ve hemşireye,

"O iyi olacak değil mi? Yani şuan iyi değil mi? Yanına girmek istiyorum. Buna müsaade var mı? "

Hemşire başıyla onayladı.

"Hayati tehlikeyi atlattı. Gereken diğer açıklamayı doktorunuz size iletecek. Şimdi beni takip edin lütfen. "

~15 Dakika Sonra~

Yavuz, başına taktığı boneyi çekiştirerek yoğun bakımın kapısının önüne dikildi.

Aldığı derin nefesler eşliğinde ciğerine dolan hastane kokusu midesini bulandırsada aldırmadı. Birazdan, saatler sonra Esma'sını görecekti.

İçinde bir yerlerde kopan fırtınalara rağmen gülümseyerek, saçlarına, yanaklarına öpücükler konduracaktı.

Derin bir nefes daha alarak hemşireye baktı ve hazır olduğunu ifade edercesine başını salladı. Hemşire,

"Lütfen hastayı fazla yormayın."

Dedi ve yoğun bakım ünitesinin kapısını açan tuşa bastı.

Kapı , Yavuz'a bir kaç dakika gibi gelen bir sürenin ardından açıldı. Suratına hafif soğuk hava çarparken gözlerine biriken yaşları sildi ve gülümsemeye çalışarak odaya girdi.

Odaya adımını attığı ilk anda yüzünde ki gülümseme silindi ve bedeni yüreği gibi acıyla titredi ve kendine ettiği tüm yeminler buhar olup uçtu.

UZLETWhere stories live. Discover now