BÖLÜM 41 "TAM İYİLEŞTİM DERKEN"

563 67 50
                                    

Yazar'dan;

Güneşin yüzüne vuran sıcaklığıyla açtı gözlerini Esma. Kıpırtısızca duran perdelerin ardından baktı güneşe. Önceden iliklerine kadar onu ısıtan güneş eskisi kadar parlak gelmiyordu gözüne. Soluk bir turuncu çokça gri hatta siyahtı.

Isıtmanın aksine kemiklerini sızlatacak kadar üşütüyordu her bir zerresini. Öyle bir üşümeydi ki bu kat kat yorganlara sarılsa yine de geçmeyecekti titremesi.

Esma bit kaç dakika öyle durdu. Adından tekrar yumdu gözlerini. Bedenini sıkıca saran Yavuz'un kolları arasına iyice sinerek yasladı göğsüne başını.

Onun kokusunu içine çekerken eli karnına gitti. Yavrusunun Özlemi ile tekrar parçalanırken yüreği onun kokusunu doya doya alamamış olmanın acısı ile bir damla yaş süzüldü gözlerinden.

"Rabbim seni benden daha çok seviyormuş bebeğim... Cennet kapısında bekle beni. Kavuşacağım sana..."

Diyerek sildi göz yaşlarını. Ve dakikalarca kıpırdamadan sığındığı limanda ölüme daha önce hiç bu kadar yaklaşmadığını düşündü.

Daha sonra ölüm bu kadar ani ve yakınken hala Rabbine yönelmemekte ısrar eden onca insanın ahvali geldi aklına ve bir damla yaş daha süzüldü gözünden.

Bu yaş en çokta Allah nedir bilmeden, yarınlar hiç bitmeyecekmiş gibi yaşayıp giden gençler için aktı.

Gözlerini sıkı sıkı yumarak,

"Rabbim sen yolundan şaşırmış kullarını doğru yola ilet. Bilhassa gençlerimizi..."

Diye geçirdi içinden.

Daha fazla yatamayacağını anladığında Yavuz'un kolları arasından yavaşça sıyrıldı. Ayaklarını yataktan aşağı sarkıtarak oturur vaziyete geldi.

Bir kaç derin nefes alıp saate bakmak için başını kaldırdığında başucunda duran kurumuş çiçekler çekti dikkatini.

Çiçeği veren küçük çocuğun masum suretinde parlayan gözleri , dudakları temiz yüzü gözlerinin önüne geldiğinde koca bir tebessüm yayıldı yüzüne. Anlık da olsa dağıldı ruhuna çöken kara bulutlar. Üzerinde ki ölü toprağı parça parça döküldü ve yeni bir filiz verdi göğe.

Çocuğun şen sesi yüreğinin her bir fersahında yayılırken Allah'ın her şerrin ardından göndereceği hayrı bilmenin mutluluğu sardı ruhunu.

Kuru çiçeklerin üzerinde parmak uçlarını gezdirerek yavaşça kalktı yataktan.

Sırtından aşağı salınan saçlarını toplamak için tokasına bakındı bir süre. Daha sonra Yavuz'un parmakları arasında ki tokasını gördü.

Yüzünde ki gülümsemeyi genişleterek yavaşça eğildi eşinin yüzüne. Dağılmış saçlarını, göz kapaklarının çevresinde ki çizgileri, kirli sakallarını okşadı hafifçe incitmekten korkarcasına.

"Hayatımın en güzel baharı adam..."

Diye fısıldadı yavaşça. Yanağına bir buse kondurdu ve tam doğrulacağı sırada bilekleri Yavuz'un sıcak elleri ile buluştu.

Esma gözlerini Yavuz'un uyku mahmuru gözlerine dikti gülümseyerek.

"Sen ne zamandır uyanıksın?"

Yavuz doğrularak sırtını yatak başlığına yasladı ve Esma'nın elleri arasında ki bileklerini bırakmadan yatağa oturttu.

Gülümseyerek Esma'nın sırtına doğru pervasızca salınan bir kaç saç tutamını parmaklarına doladı.

UZLETWhere stories live. Discover now