BÖLÜM 2"YENİ ÖĞRETMEN!"

6.7K 380 117
                                    

Esma Hazen ŞAHİN'den;

Hayalin her an göz kapaklarımda iken ruhum sesinin hafızımdan silinişinin acısı ile kıvranmaktaydı.

Özlem denen illetin kolları boğazıma dolanıp beni nefessiz bırakıyor ve kelimelerin anlamını yitirmesine sebebiyet veriyordu.

Asırlar geçse de ruhumda ki o boşluk dolmayacaktı.

Sanki içim dışım annemin acısıyla dolmuş ve kendime yer kalmamıştı.

Yüreğinde meydana gelen depremlerin hezeyanları gözlerime vuruyor ve ağlamak denen ruha şifa yaşlar sızıyorudu göz bebeklerimden.

Ama olmazdı.. Şimdi sırası değildi. Gece olana kadar dayanmalı ve o zaman birikmişlerimle ıslatmalıydım yastığımı.

Şimdi olmazdı.

Sorsalar neden ağlıyorsun diye anlatamazdım ki. Kelimeleri bir araya getirip cümle kuramazdım ki ben.

Ne zaman anlatmaya kalksam içimde ki yangını lal olur dilim , dururdu zihnim. Hıçkırıklar boğazıma dizilir, yüreğim başka memleketlere göç ederdi..

Gözlerim öylece dalmışken boşluğa , kolumda hissettiğim acı beni çivilendiğim hüznümden koparıp , olduğum yere geri getirmişti.

Kolumu ovalayarak kaşlarımı çattım ve yanında oturan arkadaşıma kızgınca bir bakış attım.

Nihal. İlk oyun arkadaşım , ilk okul arkadaşım , can yoldaşımdı.

Uzun kiprikleri kahverengi gözleri ve tatlı diliyle hemen dikkatimi çekmiş ve ilk kez biriyle arkadaş olmayı istemiştim.
Onunla büyümüş ,onunla beraber çalışıp , çabalayıp Kur'an kursu öğretmeni olmuştuk.

Kısacası farklı hayatlarımızın tek ortak noktası bir olan hayallerimizdi. Bu yüzden de tek ve en iyi arkadaşı olmuştuk birbirimizin.

Ağzıma biriken kötü sözleri yutarak kaşlarımı daha çok çattım.

"Ne yapıyorsun kızım ya.. Bende ki de can yani , kumaş parçası değil."

Nihal kızgınca gözlerini devirip büzdüğü dudakları ve alaylı sesiyle beni taklit etti.

"Ne yıpıyırısın kızım yıaaymış. Bir saattir sana sesleniyorum. Sanırsın astral seyahate çıkmış. Geri dönderene kadar kendimi parçaladım."

O sırada gözlerimi çardağın etrafını saran üzüm bağına gezdirerek onu dinlemiyormuş gibi yapıyordum.

"Ya Esma sen adamı hasta edersin. Seni alana acıyorum."

"Haa. Ne dedin. Üzüm yapraklarını toplama zamanı gelmiş mi diye bakıyordum da duymamışım.."

Diye sırıttığımda Nihal gülümseyerek koluma vurdu.

"Ya sen beni nasıl deli edeceğini iyi biliyorsun. Gel buraya hain dost."

Diyerek açtığı kollarının arasına girip başımı omzuna yasladım.

Tek kolunu omzuma atıp başını kafamın üzerine yasladı.

"Aff evlenince ben senden nasıl ayrılacağım kızım ya.."

Diyerek derin bir iç çekti.

Nihal yaklaşık 1 yıldır köyümüzün gençlerinden Mustafa abi ile nişanlıydı.
Gözünü açmış onu görmüş ve küçük kalbine onun kocaman sevgisini yerleştirmişti. O sevgiyi bu zamana kadar sabrederek , harama batmadan içinde saklamış ve en sonunda mükafatını en temiz şekilde almıştı.

UZLETWhere stories live. Discover now