Kocasının, Hamza ağanın ruhu....

Start bij het begin
                                    

Yataktan bir adım uzaklaşmıştım ki;

"Sevgilim namazdan sonra yatarım ama"

"Tamam güneşim uyu birtanem"

Banyoya bir adım atmıştım ki karnıma giren sancıyla elim karnıma gitmişti. Kapıyı kapatıp lavaboya ellerimi dayayarak soğuk suyu açtım. Ellerimi biraz soğuk suyun altına tutmuştum. Abdest alıp banyonun kapısını açmamla bir anda hafif korkuyla bir adım geriye gittim. Asim başını kapının pervazına yaslamış uykusuna devam ediyordu. Soğuk ellerimi yanağına koyduğumda bir anda bileklerimi tuttu. Gözlerinden saniyelik geçen sinirle zor yutkunmuştum. Ne olduğunu anlamasıyla ellerimi ellerinin arasına alıp, el içlerimi öpmeye başladı. Dudaklarımı başının üzerine kısa süre bastırdıktan sonra;

"Isıtma bilerek soğuk suyla abdest aldım"

"Hasta olursun ama hamilelikte hastalık ağır geçiyormuş"

"Merak etme hasta olmam, bir sürü vitamin kullanıyorum üstüne pekmez yiyorum"

Ellerimi son kez öpüp banyoya girdiğinde bende dolabımıza yaklaştım. Dolabımı açtığımda elbisemi alırken dikkatimi dolabın içindeki ufak keseler çekti. Hemen Mustafa'nın tarafını açtığımda yüzüme aptal bir tebessüm meydana geldi. Sultan ablam benim gibi nazara inandığı için dolabımızı çörek otuyla doldurmuştu.

Seccademi yere serdiğimde, banyonun kapısı açılmıştı. Niyetlenmeden arkama baktığımda kirli sakallarından süzülen suyu elindeki havluya silerken, dolaptan onun seccadesini alıp, bir iki adım önüme sermiştim. Arkamı döndüğümde elini yanağıma koyup;

"Allah razı olsun marabam"

Gülerek seccademe geçip niyetlenmiştim. Sünneti kıldıktan sonra Mustafa imamım olmuş niyetlenmişti. Namazımız bittiğinde tesbihlerimizi çekerken, göz göze gelmiştik. Mustafa'mın gözlerinde gördüğüm şükür benim kalbimden geçmişti. Dua etmeye geçtiğimde Mustafa seccadesini katlayıp arkama gelip oturdu. Ellerini benim ellerimin altına koyarak dua etmeye başladı. Duamız bittiğinde ellerimizi kendi yüzümüze değil birbirimizin yüzüne sürerek amin demiştik. Ayağa kalktığında bana da elini uzattı. Bende ondan destek alıp ayağa kalkmıştım. Arkamı dönüp dolaba doğru bir adım atmıştım ki Mustafa kolumdan tutup kendine çevirdi beni. Yüzümü iki elinin arasına alıp önce burnumun ucuna sonra dudaklarıma ufak bir öpücük kondurduğunda;

" Ne oldu kocam"

"Karım yanakların dolmaya başladı. Kilo almaya başladıkça güzeldin iyice güzel bir hatun oldu. Bak minik Mirzama bir şey demem ama o Ömer Hamzaya söyle adam akılı olsun, kudurmasın"

"Mustafa ya"

"Şaka bir tanem şaka, biliyorum birinden yardım alarak bir şey yapmaktan nefret ediyorsun. Sabret az kaldı. Biliyor musun ? senin kokun mutluluk, varlığın huzur hayatım"

"Şey..ıımm hadi sen yatağa, çocuklarımızın yanına bende hazırlanayım"

"Nereye gül güzelim"

"Hastaneye şeker yüklemesine gidiyorum."

"Tamam bende hazırlanayım"

"Yok sevgilim, ben giderim aşkım. Sen çocuklarımızla ilgilen, ben kahvaltıya gelene kadar"

Mustafa kollarının arasına alıp, boynumu öpmüştü. Ayrılıyordum ki bir elini belime koyup diğer eliyle karnımı severek şakağımı öptü. Yatağa yanına ucuna gidip ayak ucundan emekleyerek çocukların arasına girmişti. Ben hazırlanmaya başladığımda Mustafa'm çoktan uykuya geçmişti. Üzerime lacivert göğüs altından bağcıklı elbisemi, beyaz hırkamı ve şalımı başıma bağladım. Kol çantamı ve biraz kalın olan siyah şalımı almıştım. Kapıdan çıkarken odanın loş ışığını tamamen kapamıştım.

DELİ VE ASİWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu