23.Bölüm : Gevezelik

3.4K 97 20
                                    

Arkadaşlar, bu bölüm - gunes-ruya 'nın kaleminden çıktı. Rüyacım, teşekkür ederim.

İthaf isteyenler lütfen bildirsinler.

**

Bazı anlar vardır geçmeyen, durmasını istediğin ya da o anın tadını çıkarabilmek için uzun bir süre hareketsiz kalmak istediğin anlar... 

Kalbimdeki kıpırtıyı, nefesimin onun dudaklarının arasından geçip birbirine karıştığını, belime dolanan kaslı kolları ve parmaklarının kıpırtısıyla titreyen bedenimi, her şeyi o kadar net hissediyorum ki, sanki zaman durmuş ve bizim için akmıyormuş gibi. Belimin kavisinde dolanan parmakları nefesimi kesecek gibi hissediyorum; oysa ki şuan onun dudaklarından çıkan solukla hayatta kalıyorum. Ondan soluk alıyorum... O kadar değişik bir his ki... kelimelere sığdıramıyorum.

Kerem, alt dudağımı dudaklarıyla daha iyi kavradığında ona bir süredir karşılık veremediğimi yeni fark ediyorum. Dudaklarımı yavaşça aralayıp oynatmaya başladığımda derinden gelen bir sesle inliyor ve belimdeki paraklarının baskısını arttırıp beni iyice kendisine yaslıyor. Öpüsüşünü hızlandırıyor ve dudaklarımı bir kez daha araladığımda sıcak dilini dudaklarımın arasından kaydırıp dilimle buluşturuyor. Ruhum ateşe verilmiş gibi hissediyorum.  Tadı o kadar güzel geliyor ki inlememek için Kerem'in üst dudağını dişliyorum. 

Ellerimin ne zaman boynuna dolandığından bi' haber daha fazla doluyorum ve parmaklarımın altındaki kısa saçları okşuyorum, kendime daha çok bastırıyorum sanki arada her hangi bir boşluk varmış gibi.

Sanki ikimizde birbirimize muhtaçmışız gibi öpüyoruz birbirimizi. Şimdiye kadar bir kaç kez öpüşmüş olsak bile ilk defa öpücüğümüze anlam katıyoruz, hissediyoruz, bedenlerimiz birbirine bu kadar yakınken dışarıdaki havaya inat cayır cayır yanıyoruz. Güneş bile bu soğuk havaya etkisini göstermezken biz onlara tezat birbirimizi ısıtıyoruz en derinden.

Kerem, hafifçe eğilip belimi daha iyi kavrıyor ve beni hafifçe yükseltiyor. Boşlukta kalan bacaklarımı sanki yeri orasıymış gibi Kerem'in beline doluyorum ve hafif sarsıntıya karşı gözlerimi açıyorum, dudaklarımı büyük bir isteksizlikle ayırıyorum sevdimin dudaklarından, beni seven kişinin istekli ddudaklarından. 

Göz göze geldiğimiz an şaşkınlıkla açılıyor gözlerim. Kerem'in, yeşilin hangi tonunun olduğunu henüz çözemediğim gözleri bu gün ışığına rağmen, gökyüzündeki parlak fakat bir o kadar da soğuk güneşe rağmen ilk defa bu kadar koyu görüyorum. Bir  kaç adım daha attıktan sonra sırtım evin ahşap, cilalı duvarına değiyor. Gözlerine o kadar derinden bakıyorum ki, göz bebeklerinin parlaklığında kendimi görüyorum.

Bir süre gözlerimin içine baktıktan sonra bakışları dudaklarıma kayıyor. Yavaşça gözlerini kapatıyor ve kendisini rahatlatmak için mi, yoksa kendisine hakim olmak için mi bilemiyorum derin bir nefes alıyor ve tekrar dudaklarıma yönelip birleştiriyor dudaklarımızı. Gözlerimi kapatıp olabildiğince karşılık vermeye çalışıyorum öpüşüne. 

O kadar mükkemmel bir his ki... açıklayamıyorum. 

Dilini tekrar dudaklarımın arasından kaydırdığında nefesimin teklediğini hissediyorum, kalbimin sesini kulaklarımda işitiyorum, tüm bedenimin titrediğini hissediyorum... Ve bunun yanı sıra kalçalarımın altındaki kabarıklığı da...

Korkudan ne yapacağımı bilemediğim için Kerem'den ayrılmaya çalışıyorum, ama buna izin vermiyor ve alt dudağımı dudaklarının arasında sıkıştırıp eziyor. Beklemediğim bu olay karşısında inliyorum, kadınsı ve tahrik edici bir inleme. O sesin benden çıktığına inanamıyorum. 

Kıvırcık ve Turuncu (ZEYKER)Where stories live. Discover now