"Eh peki o zaman Lâl,siz de mahallemize hoşgeldiniz Amber hanım.Kızımın sevincini mazur görün lütfen."

Lâl hemen gülümseyerek sohbete dahil olmuştu yeniden.

"Amber hanım da ne Sinâ'cım?Siz komşu olacaksınız ama,bu ne resmîyet!"

Amber araya girme ihtiyacı hissedip konuştu bu sözler üzerine.Anlaşılan Sinâ da onun gibi kolay yakınlık kuramayan çekingen biriydi.

"Ne demek Sina Bey,kızınız gerçekten çok tatlı.Ayrıca bana dilediğiniz gibi hitap edebilirsiniz.Her şey zamanla olur,zorlamanın hiç gereği yok."

Bu kez pes etme sırası Lâl'deydi.Genç kadının Sinâ'ya benzediğini anlamıştı çünkü.Daha fazla üzerlerine giderek gelecekteki planlarının bozulmasını istemiyordu.

"Eh tamam canım!Sizin tercihiniz."

deyip Derin'i yanağından öptü.Sonra da

"Hadi Amber,eve bakalım artık istersen."

diye devam etti.Az sonra 2 kadın

"Sonra görüşürüz!"

diyerek kırmızı evin kapısından içeri girip gözden kaybolmuşlardı.


Genç adam Derin'le başbaşa kaldığında düşüncelere daldı.Yeni komşu kadınla benzer yönleri olmasına sevinmişti.Amber de onun gibi insanlara kolay alışamıyordu belli ki.Yeni insanlarla iletişim kurabilmek için zamana ihtiyaç duyuyordu.

Ama Lâl,tıpkı yıllar önce ona yaptığı gibi sıcak ve sevecen tavırlarıyla genç kadının duvarlarını yıkmayı kolayca başarmış,onunla dost olmanın bir yolunu bulmuştu yine de.

Çağrı,Derin'le birlikte buraya taşındığında ilk tanıştığı insan sayılabilirdi.Tabi kaldıkları pansiyonun sahiplerini saymazsa.Numarasını onlardan almış ve aramıştı.Genç adam sıcak biriydi.Çok kısa bir sürede şimdiki evlerine yerleşmelerini sağlamıştı.Çağrı'yla tanışmalarından çok kısa bir süre sonra genç adamın nişanlısı Lâl girmişti hayatlarına.O da tıpkı nişanlısı gibi sevecen ve neşeliydi.Mobilya mağazasında çalıştığından evin dekorasyonunda çok yardımı dokunmuştu.Ama en büyük yardımı o dönemde sadece 3 yaşında olan Derin'e bakmak ve evi çekip çevirmek üzere Firuze hanımı Sinâ'yla tanıştırmasıydı.Firuze hanımın kocası Hasan Efendi de evin bahçesinin bakımından sorumluydu.

Kısacası bu 4 insan Sinâ ve Derin'in bu küçük sahil beldesindeki ailesini oluşturuyordu.

"Baba,ben artık yoruldum.Eve girelim mi?"

diye soran Derin'in sesiyle ana döndü.

"Nasıl istersen güzelim,gel de seni kurulayalım o zaman."

dediğinde Derin havuzdan çıkmış,babasının elleri arasında tuttuğu havluya sarınmıştı çoktan.

Baba-kız el ele eve girdiler.Derin bir koşu banyoya gidip üzerini değiştirdi ve kelebeğiyle oynamak üzere soluğu salonda aldı.Üzerine sabahki beyaz penye ve lilâ taytı giymişti.

"Babacım,kelebek harika olmuş.Çok teşekkür ederim."

diye seslendi genç adama.Sonra da kelebeği eline alıp havaya kaldırarak,salonda koşturmaya başladı.Çok eğleniyordu.Sinâ bu sırada ıslak mayoyu kuruması için asmış,havuzun suyunu boşaltmıştı.İşleri bittiğinde,salondaki gri koltuğa yayılıp,gülümseyerek kızını izlemeye koyuldu.Derin'in enerjisine hayran olmamak mümkün değildi.

"Rica ederim güzelim,beğenmene sevindim."

diye konuştuğu sırada gözü kısa bir an pencereye kaydı.Amber ve Lâl evde işlerini bitirmiş,Lâl'in arabasına biniyorlardı.Kısacık bir an

AMBERWhere stories live. Discover now