#Final#

179 10 8
                                    

"Benden değilmiş."
Ares bu duruma o kadar sevinmişti ki zar zor sağladığı dengesi Athena'nın omzuna tebrik yumruğu atmasıyla yerle bir olmuştu.
Hep bir elden onu yerden kaldırmaya çalışırken Francis ve arkadaşları bebeğin odasına gidip koridordaki kalabalığı azalttılar.
"Buraya yakışıklı bir doktor bakabilir mi acaba?"-O
*       *       *
Ares muayene odasına alınıp neyi var neyi yok baktırırken yanında yalnızca ben vardım.
Parmakları çıkmıştı, yüzünde ve vücudunda birkaç çürükten başka bir sorunu yok gibiydi.
Athena ve Berfu odanın dışında gün sonu analizi yaparlarken Aycan Hanım, bebeğin gerçekten Ares'ten olmadığından emin olmak için siyahi akrabaları olup olmadığını araştırıyordu.
"Canın çok acıyor mu?"
Hayır anlamında başını sallayarak yamulmuş parmaklarının olduğu eliyle sedyenin boş tarafına oturmamı işaret etti.
Yavaşça yanına oturup elini tuttum.
"Eğer şu boyunluk olmasaydı, seni öpmek isterdim."
Başını hareket ettiremediğini gösterince güldüm.
"Başın hiç beladan kurtulmaz mı senin?"
"Hiç sorma."
Gülümsemeyi sürdürdüm. Elimi yanağında gezdirip dudaklarından yavaşça öptüm.
Daha ileriye gitmeyeceğimi anladığında gülümsedi.
"Neyse, bununla idare edeceğiz artık."
"Hanımlar, beyler hadi Skyler ile tanışalım."
Athena davetkâr bir hareketle kapıyı açtı.
Ares'e yerinden kalkması için yardım ettim. Ağır adımlarla Angele ve bebeğin olduğu odaya ilerledik. İçerisi sakindi, belli ki Francis herkesi göndermişti.
Angele'ye çok kızgındım, onun yüzünden neler yaşadığımızı düşününce öfkem dahada artıyor, ama bebeğini görünce öfkem bir süreliğine yerini merhamete bırakmıştı.
O, o kadar güzeldi ki.
"O... O inanılmaz."
Hayranlıkla izliyordum bebeği. Küçücük ellerine, parmaklarına dokundum.
"Ben çok üzgünüm. Özür dilerim."-Ang
"Angele told everything. Sorry bro"
(Angele her şeyi anlattı. Üzgünüm kardeşim.)
Francis tokalaşmak için elini uzattı. Ares'in bir eli belimdeydi, diğerindeyse alçı vardı. Belimdeki elini çekmeyerek diğerini uzattı ve Francis ile tokalaştı.
"I hope it doesn't happen again."
(Umarım bir daha olmaz.)
Athena bebeğin beşiğinin yanında diz çökmüş hayranlıkla ona bakarken Berfu'ya döndü.
"Ahh Berfu, ne kadar da güzel öyle değil mi?"
"Evet, o gerçekten çok güzel."
Yerinden kalkıp heyecanla Berfu'nun ellerini tuttu ve o inanılmaz cümle dudaklarından döküldü.
"Sevgilim, hadi 2. çocuğu yapalım."
Berfu'nun gözleri ardına kadar aralanırken yüzü utançtan kıpkırmızı olmuştu.
Ne söylediğini anlamamazlıktan gelerek gözlerini kırpıştırdı.
"Eğer o kadar bebek sevmek istiyorsan evde bizi bekleyen kızımızın yanına dönebiliriz aşkım."
İkimizde gülerek izliyorduk onları.
Ares belimde ki elini çekerek önümde diz çöktü. O ana kadar ne olduğunu anlayamamıştım. Sağlam elinde tuttuğu yüzüğü bana uzatarak sordu.
"Benimle evlenir misin?"
Şimdi şaşırma sırası bendeydi, bir damattan evlenme teklifi alıyordum.
Ares'ten aldığım ikinci evlenme teklifiydi bu ve yine hastaneydik.
"Tanrım, bu hayatımda ki en heyecanlı gün!"-O
Orlando burnunu çekerek izliyordu bizi.
"Say yes Kumsal!"-Ang
Kalbim yerinden çıkacaktı sanki, herkes bana bakıyordu. Benimse dilim tutulmuştu adeta.
"Evet! Evet seninle evlenirim Ares!"
Cevabımla yüzü aydınlanmıştı. Gülümseyerek yerinden kalktı, yüzüğü takmasına yardım ettim.
Birbirimizi tutkuyla öptükten sonra sımsıkı sarıldık.
"Hadi sevgilim ne olur sende evet de, gel yapalım şu ikinci çocuğu..."-A
* * *
Evime Ares ile birlikte döndüm.
Yaşanan tüm olumsuzlukların geride kaldığını bilmek huzur verirken, önümüzde güzel günlerin olduğunu bilmek de umut vericiydi.
Yapılan hataların telafi edilme vaktiydi, kaybedilen zamanın geri kazanacaktık.
Ona yapabildiğim en güzel yemekleri hazırlamıştım.
Yeme bozukluğu hala düzelmiş olmasa da çabaladığını görmek güzeldi.
Biz birlikte iyileşecektik.
Aradan birkaç hafta geçti...
Aramıza hiç zaman girmemiş gibiydi. Her şey eskisinden çok daha iyi gidiyordu.
İkimizde uyuyabiliyor, yemek yiyebiliyor ve hiç antidepresana ihtiyaç duymuyorduk.
Normal insanlar gibi dışarıya çıkıyor, birlikte yemek pişiriyor ve sevdiğimiz şeyleri yapıyorduk.
Birbirimizden başka düşüneceğimiz kimse yoktu.
Huzur buydu, mutluluk da öyle...
Her gece yanımda sevdiğim adam yatıyordu.
Onun sesiyle uyuyor, kokusunu ciğerlerime doldurarak uyanıyordum.
Tarifi edilmez bir mutluluktu bu.
Teklifinden bir ay sonra sade bir nikahla evlendik.
Düğün yapmak yerine sadece arkadaşlarımız ve ailemizin olduğu bir kutlama yaptık.
Her şey hayalimin ötesindeydi.

♠️S A R M A Ş I K /2 ♠️ Where stories live. Discover now