#36

72 5 2
                                    

"Athena... Seni burada görmeyi ummuyordum. Öbür tarafta havalar nasıldı ?"
"Sanırım keşfetmek üzeresin."
"Tamam herkes sakin olsun. Neden her yetişkin insan gibi medenice konuşmuyoruz?"-Ela
"Silahını indir."-Ath
"Bizi vurmayacağını nereden bileceğim?"
"Ayaz silahını indir. Bizi vurmayacak."
Ela'nın cümlesiyle silahını indiren adam meydan okurcasına gözlerimize baktı.
"Burada ne işiniz var?"
"Asıl sizin ne işiniz var? Burayı nasıl buldunuz?"
"Zor olmadı, arkanda daha sağlam adamlar bırakmalısın."
"O rezil bekçiye güvenemeyeceğimizi söylemiştim sana !"
"Kes sesini!"
"Elizan nerede?"
"Kimden bahsettiğinizi bilmiyorum."
"Yalan söylemeyi kes artık Ela. Bebeği benden zorla aldınız. Seni hatırlamayacağımı mı sanıyordun?"
"Bak sen biri evinden dışarı çıkmış sonunda. Senin hala klinikte olman gerekmiyor muydu ?"
O dakikaya kadar olanları sessizce dinleyen Ares, Ela'ya sessizce yaklaşıp onu boynundan hafifçe tuttu.
"Burada ki herkes gerçeği biliyor. Bunu zorlaştırmasan iyi edersin."
"Ayaz..."
"Onu rahat bırak."
"Sakın bir adım daha atma."
Athena, Ayaz ile Ares'in arasında durdu.
"Anlaşılan bu işi konuşarak halledemeyeğiz."
Athena silahı Ayaz'ın başına dayadı.
"Konuşacak mısın , yoksa sevgili arkadaşının beynini mi dağıtayım?"
"Blöf yapıyor Ela sakın bir şey söyleme!"
Athena güldü... Ayaz'ın cesaret verme çabasının aksine Ela ne, Athena'nın ne kadar ciddi olduğunu biliyordu.
Sağır eden birkaç saniyelik sessizliği, silahın emniyetini devre dışı bırakan Athena bozmuştu. Korkuyla birkaç adım geriledim. Artık saniyeler değil saliseler söz konusuydu.
Gözlerimi kapattım, birazdan olacak olan şeyleri kaldırabileceğimi sanmıyordum.
"Athena, lütfen ona zarar verme! Yalvarırım yapma !"
"Kızım nerede Ela?"
"Onu Tekinlere verdim."
"Kime verdin?!"
"Çoktandır peşindeler, beni buldular ve bir anlaşma yaptık. Kızın onların elinde."
Ares, Athena sorgulayıcı gözlerle baktı. Ela elleri arasından sıyrılıp Ayaz'a sarıldı.
"Acele etmelisiniz. Yoksa kızını bir daha asla göremeyeceksin."
         *    *     *
Eve döndük. Ares ve Athena yol boyunca tek kelime konuşmadılar. Bunun fırtına öncesi sessizlik olduğunun farkındaydım. Düşündüğüm tek şey en az hasarla atlatılabilmesiydi.
Berfu, Athena'nın gözlerine umutla bakmıştı.
Ona istediğini verememiştik. Elizan hala yoktu ve vaktimiz azalıyordu.
"Kızımız Ela'da değilmiş ?"
"Kızımız burada da değil."
"Ela onu birine vermiş."
"Kime?"
Berfu'nun gerginliğinin artışı sesinden çok net anlaşılıyordu.
Elleriyle yüzünü kapatarak ağlamaya başladı.
Athena önünde diz çöküp bileklerinden tuttu.
"Berfu lütfen ağlama onu bize geri getireceğim."
"Ona bir şey yaparlarsa ben..."
Athena, Berfu'ya sımsıkı sarıldığında Aycan Hanım merdivenlerin başında görüldü.
"Burada oturup ağlayıp sızlayacağına Athena'ya yardım etsen hepimize daha faydalı olursun Berfucuğum."
"Kızı rahat bırak Aycan, torunumuz için endişeleniyorsan sende artık taşın altına elini koymalısın."
"Hazır lafı açılmışken Tekinler hakkında ne biliyorsun anlatsana anne. Hepimizin duyması gereken şeyler var"-Ares
"Ares şimdi sırası değil."-Ath
"Vaktimiz azalıyor! Her geçen saniye Elizan bizden biraz daha fazla uzaklaşıyor."
"Geçmiş hakkında konuşacaksak, hepimizin hesap vermesi gereken çok konu var öyle değil mi Ares ?"
"Benim saklayacak bir şeyim yok ama sen Athena'yı öldürürken bir çok sorunu da beraberinde getirdin!"
"Ares!"
"Athena, şimdi veya asla!"
"Tekinler ile ilgili neyi merak ediyorsun, o aileden yıllardır haber almıyoruz."-Meh
"Ben söyleyeyim. Athena'yı ona tercih ettiğim için geçmişi hep farklı kimliklerle önümüze seriyor."
Ares sıkıntıyla yüzünü ovuşturdu.
"Konunun Ares bir ilgisi yok bu tamamen benimle ilgili."-Athena
"Evet seninle ilgili, ama kardeşinin de bazı şeyleri artık kabullenmesi gerekiyor."
"Yıllar önce yaptığınız bir hatanın bedelini Elizan çekmemeli! Artık ne yaptığınızla değil ne yapacağımızla ilgilenin!"-Meh
"Ares böylesine kin tuttuğu sürece bu söylediğiniz çok zor olacak Mehmet Bey!"
"Aycan! Neden Ares'i suçlamayı bırakıp bize şu olayı baştan anlatmıyorsun?"
"Neyden bahsettiğinizi anlamıyorum."
"Hurdaya dönmüş arabadan Athena'yı çıkarıp Ares'i ölüme terk ettiğin şu kazadan söz ediyorum."-Meh
"Baba."-Ar
"Bu doğru değil. Kimseyi ölüme terk etmedim!"
"Tamam! Bu kadar yeter ! Her şeyi anlatacağım! Her şey şimdi konuşulacak ve bir daha asla bahsi açılmayacak. Artık kızımı bulmak istiyorum."-Athena
* * *
Yüzüne vuran dayanılmaz sıcaklıkla kendine gelen Athena'nın gözleri önündeki tek görüntü kardeşinin yanında hareketsiz yatışıydı. Onun öldüğü düşüncesi kalbine zehirli bir hançer misali saplandığında kalkmaya çalıştı.
Vücudunun her tarafında kırık cam parçaları saplanmıştı ve başından yüzüne akan kan, burnuna başka hiçbir kokuyu getirmiyordu.
Elini güçlükle kaldırıp Ares'e dokundu.
"Ares."
O kadar güçsüzdü ki ne konuşmaya ne de yardım çağırmaya yetecek kabiliyeti kendinde bulamıyordu.
"Ares uyan."
Sürünerek yanına ulaştığında yüzüne dokundu. Buz gibiydi, hiç tepki vermiyordu.
"Kardeşim uyan. Buradan gitmemiz lazım! Ares kalk."
Göğsünde ki cam parçalarından bir tanesi o üzerine yaslandıkça daha da içeri giriyordu. Acıyla sırt üstü uzanıp ona dokundu.
İlk kez o an öleceğini hissetmişti Athena. Gözlerini ağaçlar üzerinden gökyüzüne diktiğinde karşısında birisi belirdi.
"Athena! Lanet olsun, iyi misin?"
Karşısında ki adamı tanımıyordu.
Adam elini üzerinde gezdirdi.
"Seni buradan götüreceğim. Endişelenme, iyileşeceksin."
"Ares..."
"Şimdi seni kaldıracağız."
"Ares yaşıyor mu?"
"Bundan sonra bu kimliği kullanmayacaksın. Athena Çelebi öldü. Böylesi herkes için daha iyi olacak."
Aradan aylar geçmişti. Athena, nereye götürüldüğü ya da bunu kimin yaptığı konusunda hiç bilgilendirilmemişti.
Evinden, ülkesinden uzakta küçük bir oda içinde sağlığına kavuşması için her şey yapılmış, tüm ihtiyaçları karşılanmıştı.
Aklından geçen tek şey Ares'in hayatta olup olmadığıydı. Bunu öğrenebileceği kimse yoktu. Bulunduğu odada dandik bir televizyon ve sabit bir telefon dışında iletişim kurabileceği hiçbir şey yoktu.
Bir sabah uyandı. Bomboş tavanı izlerken damarlarında dolaşan kan onu zehirliyordu. Derin bir nefes alıp kalp atışını hissetmeye çalıştı. Duvarda ki saatin sabit sesi beyninde yankılanıyordu. Uyuşturucu yoksunluğundan kafayı yemek üzereydi. Yatağından kalkıp pencereden bakındı. Aşağıdaki adamlar kapının önünden bir saniye bile ayrılmıyordu.
Üzerinde ki kıyafetleri çıkartıp siyah bir sweati üzerine geçirdi. Olabildiğince dikkatli bir şekilde kapıyı açıp dışarıyı kolaçan etti ve hızlı adımlarla dış kapıya ulaştı.
"Athena."
"Siz kimsiniz?"
"Aycan Hanım'ın kesin talimatı var. Buradan çıkamazsınız."
"Beni burada sonsuza kadar tutamazsınız. Dışarı çıkmak istiyorum."
"Lütfen size ayrılan odaya çıkın ve zorluk çıkartmayın."
Athena öfkeyle dişlerini sıktı.
"Oraya geri dönmeyeceğim!"
"Burada neler oluyor?"
Uzaktan gelen tanıdık sesin sahibine hepsi kulak kesilmişti. Adamlar teker teker hizaya geçerken Athena dikkatle etrafına bakındı.
"Anne..."
    *     *      *
"Zorluk çıkarmamalısın. Seni buraya yaşaman için getirdim Athena."
"Yaşamam için mi ?"
"Başın dertte."
"Ares nasıl, yaşıyor mu söyle bana kardeşim nasıl ?!"
"O yaşıyor, iyi merak etme. Asıl endişelenmen gereken kişi sensin."
"Ne ?"
"Oğuz peşinde, seni öldürene kadar aramaktan vazgeçmeyecek."
Athena sıkıntıyla nefes aldı.
"Ares'e zarar verir mi?"
"O hiçbir şey hatırlamıyor. İşlerine yarayacağını sanmıyorum."
"Hiçbir şey hatırlamıyor da ne demek ?!"
"Şey, bilirsin işte... Kaza sırasında başını çarpmış. Doktor hafıza kaybı olduğunu söyledi. Birçok şeyi hatırlamıyor."
"Kardeşim beni hatırlamıyor mu ?!"
"Endişelenme, sana dair her şeyi hatırlamasa da bir abisi olduğunu biliyor. Bizim için risk teşkil etmiyor."
"Ares'ten ne zamandan beri risk olarak söz ediyorsun?!"
"Yapma Athena, duygusal düşünürsen kaybedersin. Odaklanman gereken tek bir şey var."
"Onu orada tek başına bıraktım! Lanet olsun ben şerefsin, alçağın tekiyim! Onu orada ölüme terk ettim, şimdi de hafızasında koca bir boşlukla yaşamasına izin mi vereceğim?!"
"Ahh Athena işleri daha da zorlaştırma! Ares, Oğuz ile iş birliğinde olduğunu öğrense sana yine aynı gözle bakar mı sanıyorsun?! İlk işi seni her şeyden mahrum etmek olacak."
"Kardeşime ihanet ettim."
"Aptal olma, her şeyi düzeltme şansın var. Senin yalnızca doğru hamleler yapman koşuluyla Türkiye'ye dönmene izin verebilirim."
"Ne yapmam gerekiyor?"
"Oğuz'dan aldıklarını geri ver Athena."
"Bu mümkün değil yarıdan fazlası tükendi bile."
"O halde yerine koy. Bu eğlendirici madde meselesi gereğinden fazla uzadı."
"Tüm bunların kolay bir şey olduğunu mu sanıyorsun sen?"
"O halde tercihini yap. Hiçbir şey ailemizin itibarından önemli değil. Ona hisse vermene müsade edeceğimi düşünme bile."
"Söz konusu bile olamaz."
Aycan Hanım yaslandığı yerden doğrulup Athena'ya sarıldı.
"Yapman gereken şeyi biliyorsun."

♠️S A R M A Ş I K /2 ♠️ Where stories live. Discover now