#31

87 8 2
                                    

"Elimden geldiğince çabuk olmaya çalıştım. Berfu gitti mi?"
Gelen Ares değil Mehmet Bey'di. Derin bir nefes alıp ayağa kalktım.
"Aa Kumsal, demek sende buradasın. Fazla sıkıntı yaşamayacağız öyleyse."
"Bende öyle olmasını umuyorum. Tabi Elizan buna izin verirse."
Ben beşiği ağır ağır sallarken Mehmet Bey yaklaştı.
"Benim minik kelebeğim bugün ne kadar da huysuz böyle. Elizaan, bak dede sana ne getirdii."
Mehmet Bey onu kucağına alıp sakince konuşmayı sürdürdü. Elizan onun sesiyle biraz sakinleşmişti.
"Ares ile konuştunuz mu?"
Soruyu üstüme alınmamaya çalışarak başka bir şeyle ilgilendim.
"Hayır, bir şey mi oldu?"
"Yoo, dün size söylemem gereken şeyler var dedi merak ettim. Konuşamadık da bir türlü. Sen biliyor musun Kumsal?"
"Hayır ben, ne söyleyecek bilmiyorum. Aslında bakarsanız bilmeniz gereken bir şey var..."
Kapı yeniden çaldığında kalbim aniden hızlanmıştı. Her gerginliğimde olduğu gibi ellerim hemen ceplerimi yoklamış ve bir sigara paketi veya sakin kalmamı sağlayacak ilaçlarımı aramıştı. Ne yazık ki ikisi de yanımda yoktu.
"Nerelerdesin kazanova, fotoğraflarını süt kutusuna bastıracaktık."
Allah'ım saklanmak istiyorum! Beni görmemesi için şu an elimden gelen her şeyi yapabilirim. Ellerimi saçlarıma daldırıp bir sağa bir sola yürürken bir anlığına odadaki varlığını unuttuğum Mehmet Bey ile göz göze geldim.
"İyi misin?"
Hissettiğim her şey yüzüme yansımış olmalıydı. Mehmet Bey bana endişeliyle bakıyordu.
"Yüzün bembeyaz oldu."
"Bakın size kimi getirdim."
Athena ve Ares odaya girdiklerinde koltuğa oturup ellerimle yüzümü kapattım.
"Bizde tam senden bahsediyorduk Ares. Nerelerdeydin?"
Parmaklarımın arasından onları izlemeyi sürdürdüm. Beni görmüştü, görmemesi zaten mümkün olabilir miydi? Hiç bozuntuya vermedi.
"Misafirim vardı, birkaç gündür onunla ilgileniyorum."
Misafirmiş(!) Sen ona müstakbel eşim desene.
"Arkadaşlarınla olan ilişkilerin düzeliyor demek, bu hoşuma gitti."
"Tam olarak arkadaş sayılmaz."
Mehmet Bey biz ona eşi diyelim.
"Arkadaştır o Ares başka ne olacak aaa sende Kumsal yanlış anlayacak bak sonra."
Ellerimi yüzümden çekerek gülümsemeye çalıştım.
"İzninizle, ben gideyim artık."
"Hayır gidemezsin. Yani gitmemelisin, 3 erkek ne yaparız biz, sana ihtiyacımız var. Elizan bizim canımıza okur."
"Bir şey mi oldu?"
"Hayır, sadece. Midem biraz kötü, sizin de tadınızı kaçırmak istemiyorum."
"Bize biraz izin verir misiniz?"
Allah'ım tam şu an! Şu an dünyaya uzaylılar saldırabilir mi lütfen?
Sorunlarla baş edebilme şeklim tam olarak bu. Uzaylılardan medet umuyorum.
Mehmet Bey ve Athena bizi yalnız bıraktıklarında Ares koltuğa oturdu.
"Amacın ne ?"
"Ne?"
"Gayet açık bir soru. Buraya gelirken benimle karşılaşabileceğini bilmiyor muydun? Ne bu tavır ?"
"Doğru, biliyordum. Şimdi sen, buraya seninle karşılaşabilmek için geldiğimi düşünüyorsun değil mi?"
Ares cevap vermedi ama aklından geçenler tam olarak böyleydi.
"Düşündüğün gibi değil. Buraya Berfu istediği için geldim."
"Her neyse, şimdilik neler olduğunu bilmeleri gerekmiyor. Ben anlatana kadar da bir şey belli etmezsen iyi olur."
Athena ve Mehmet Bey'i kastettiği sırada yeniden Elizan'ın ağlaması duyuldu.
Yerinden kalkıp yanlarına gideceğinde bende gitmek için hazırlandım.
"Gitmekte ısrarcısın ha?"
"Birbirimizi görmezsek daha iyi olur diye düşünüyorum."
"Kumsal yapacağın tek şey birkaç saat daha burada oturmak, ondan sonra düşündüğün ne varsa hayata geçirirsin tamam mı?"
Ne kadar da gergin. Acaba bu gerginliğinin tek sebebi ben miyim? Katkım olduğu kesin.
"Tükür kızım amcanın suratına, günlerdir nerdeymiş sor bakalım."
Ares, Elizan'ı kucağına alıp koklayarak öptü.
"Kızmamıştır benim cennetim, cennet kokulum."
Kucağına öyle yakışıyordu ki Elizan. Allah'ım şu görüntü için neler vermezdim.
"Berfu en iyi ihtimalle pazartesi gelebilirmiş."
"Bugün günlerden ne?"
"Cumartesi."
"Baş edebiliriz inanıyorum."
"Büyütmeyin o kadar, alt tarafı küçük bir bebek. Ne kadar zor olabilir ki..."
*      *       *
Elizan yaklaşık 35 dakikadır hiç durmadan ağlıyor. Altını değiştirdik, karnını doyurduk, gazını çıkarttık, uyutmaya çalıştık... Hiç biri işe yaramadı. Buz devrinde ki, bir palamut için başını durmadan derde sokan, ne olduğu belirsiz o hayvan gibi, parmaklarımı göz kapaklarıma sokup çekiştirerek çığlık atmak istiyordum.
"Sorunu ne anlamıyorum, ne yapsak susmuyor."
"Karnı aç olabilir mi?"
"Kaç kere denedik yemiyor."
"Belki şimdi altını pisletmiştir."
"Sen koku alabiliyor musun?"
"Hayır, ağlaması beynimde kalıcı hasara neden oldu galiba, koku alamıyorum. Hala çocuk istiyor musun kardeşim?"
Athena Elizan'ı bir sağa bir sola yürüyerek pışpışlamaya devam ederken sıkıntıyla, küçük bebeği kollarının altından kavrayarak gözlerine baktı.
"Elizan, dinle küçük pırasam böyle ağlayarak bir sonuca varamayız. Bize sorunun ne olduğunu anlatman gerek."
"Karşında ki 2 aylık bir bebek, sorununu anlatabilecek olsa eminim bizim gibi salaklarla uğraşmayıp kendisi halleder, üzerine alınma baba."
"Daha iyi bir fikrin var mı ukala dümbeleği?"
Elizan'ı Athena'nın kucağından alıp başından öptüm. O sırada kafamda aniden bir ampul belirmişti.
"Çok sıcak."
"Berfu klimalar konusunda çok katı. 'Bebeğimizin sağlığı işin en doğru sıcaklık bu Athena!.'"
Athena,Berfu'yu taklit ettikten sonra alnında ki teri silerek duvara yaslandı.
"Hayır Elizan çok sıcak, baksanıza..."
"Vah yavrum, küçücük bebeği hasta mı ettik yoksa?"
"Evet gerçekten fazla sıcak."
"Doktoru arayalım."
"Hayır, hastaneye gidecelim. Onunla kendi doktoru ilgilenecek."
Athena, bebeğini giydirmeye çalışırken ona elimden geldiğince yardım etmeye çalıştım. Her ne kadar benim gelmeme gerek olmadığını düşünsemde cümbür cemaat hastaneye gittik.
Elizan'ı bir hemşireye teslim ettikten sonra onunla ilgilendikleri odanın önünde beklemeye başladık. Athena stresten dudaklarını kemiriyordu.
"İkiniz, küçükken çok hastalanırdınız. Annen sürekli hastaneye gitmekten sıkıldığı için evin bir odasını revir yapmıştı."
"O odayı hatırlıyorum Ares kolumu kırdığında beni oraya sen götürmüştün."
"Kolunu ben kırmadım. Ağaç evden düştün ."
"Peki o ağaç evin tahtalarını kim sökmüştü ?"
"Düşebileceğini düşünemediysen bu benim suçum değil."
"Adım gibi eminim onları benim düşmem için söktüğünden."
"Tamam tamam kesin tartışmayı. Kaç yaşınıza geldiniz hala büyüyemediniz pes vallahi. Kaç sene önceki olay, hala çocuk gibisiniz."
"Athena Çelebi."
Athena kendisine seslenen doktorun yanına gitti.
"Korkacak bir şeyi yok merak etmeyin, grip olmuş."
"Ateşi yine yükselecek mi?"
"Muhtemelen, bu yüzden birkaç ilaç yazdım. Ateşi düşene kadar biraz daha burada kalacak, düştükten sonra çıkabilirsiniz."
Doktorla konuştuktan birkaç dakika sonra Elizan'ın odasına geçtik.
Ares babasını eve bırakmak için yanımızdan ayrıldı.
Athena ile birer kahve alıp bebeği izlerken, konuşma fırsatımız olmuştu.
"Nasıl gidiyor, hayat?"
Gözlerimi devirdim.
"Bok gibi."
Güldü.
"Senin nasıl?"
"Gördüğün gibi işte..."
"Baba olmak sana yakışmış. Çok değişmişsin."
"Hepsi Berfu sayesinde. Bana yepyeni bir hayat verdi. Daha iyi bir insan ve harika bir kız çocuğununun babası olmamı sağladı. O olmasaydı ne yapardım bilmiyorum. Sadece 1 gündür yanımda yok ve ben her şeyi elime yüzüme bulaştırdım."
"Endişelenme, kimse annesinin karnında öğrenmiyor bunları. Sen harika bir babasın inan bana, eminim kızın da böyle düşünüyor ve seni çok seviyordur."
"Teşekkür ederim Kumsal, desteğin için."
Gülümsedim, bir süre sessizlik oldu.
"Ares ile aranızın limoni olduğunun farkındayım. O bir şey anlatmadı, bende ne olduğunu sormadım, sana da sormayacağım. Sadece şunu söylemek istiyorum Kumsal, Ares seni seviyor. Bunu biliyorum, çünkü kardeşimi çok iyi tanıyorum. O seni her şeyden çok seviyor..."
"Bende onu çok seviyorum."
"Bunu duyduğuma sevindim. İkinizin arasındaki meseleye dahil olamam, bu benim haddime düşmez ama bilmeni isterim ki o sen hayatındayken daha mutlu, her anlamda çok daha iyi. Ve... Ve ben kardeşimi geri istiyorum, onu uzun zamandır görmüyorum. Bana onu geri ver lütfen, bunu yapabilecek tek kişi sensin."
Ağlama, ağlama, ağlama. Hadi ama, yapabilirsin.
"Her şeyi mahvettim Athena ve nasıl düzelteceğimi bilmiyorum."
Gözlerini devirdi, gülerek bardağında ki kahveyi bitirdi.
"Bunu en son söylediğimden bu yana tam 4 yıl geçti. Hala hayattayım, sevdiğim insanlar yanımda, uyuşturucuyu bıraktım. Her gün daha iyi bir insan olmak için yeni bir şans."
Uzun bir sessizlik oldu. Athena pencereden dışarıyı seyrediyor ben de söylediklerini düşünüyordum.
"Haklısın."
Ares'i nasıl geri kazanabilirim ki, kendi sorunlarımız haricinde başka bir problemimiz daha vardı. Nerden de girdi ki hayatımıza şu uzun bacaklı kadın.
Offf Allah'ım off, ne yapacağım ben ?
"Lavaboya gitmeliyim, sen buradasın değil mi?"
"Evet."
Athena odadan çıktıktan sonra bir süre daha oturdum, sonra pencereye doğru ilerleyip dışarıda hafif hafif yağan karı izledim. Ares hala dönmemişti, acaba gelecek miydi?
İçeride bir tıkırtı duyduğumda gülümsedim.
"Çabuk döndün."
Arkamı döndüğümdeyse karşımda görmeyi beklediğim kişi yoktu . Elizan'ı kucağına aldığı sırada ona yaklaşıp kolunu tuttum.
"Kimsin sen?! Ne yapıyorsun?!"
"Merhaba Kumsal, hoşçakal Kumsal."

♠️S A R M A Ş I K /2 ♠️ Where stories live. Discover now