Islak Kelebek

533 11 2
                                    

(Cem Adrian-Islak Kelebek 🦋 )
Hayatın insana insana ne sürprizler hazırladığını tahmin etmek çok zor. Onlara hazırlıklı olmak için her önlemi almaya çalışsakta bir yerlerde gizlenip bizi en zayıf yerimizden vurmayı başarıyor.
O gece ölmeyi çok istedim. Tüm benliğimle aklımdan, kalbimden geçen tek dileğim buydu. Bir kez ölüme yatıp bir daha hiç uyanmamak.
Sevdiğim adamın kollarında bunu gerçekleştirmek ne büyük huzurdu.
Çektiği acıyı yüreğimde hissediyorum.
Özür dilerim sevgilim ama hiç tanışmaması, hayatları birbirine karışmaması gereken insanlardık belki de. Lütfen bunu yapma, benim için ıslanmasın kirpiklerin, inan bana böylesi herkes için daha iyi olacak.
Sesini beynimin içinde duyuyorum. Gitmeme izin ver Ares, ben bu dünyada daha fazla kalmak istemiyorum.
Bir daha babamın maç izlerken ki söylenmelerini duyamayacağım, annemin her gelişimde yaptığı en sevdiğim yemekleri yiyemeyeceğim.
Ya bebeğim...
Daha tekmesini bile hissedemeden beni terk eden meleğime ne olacak.
Biz koruyamadık. Annem ve babam ona orada iyi bakarlar mı Ares ?
Bakarlar değil mi?
Peki ben şimdi ölürsem onları görebilecek miyim? Onlar beni görmek isteyecekler midir?
Ya sen ne yapacaksın? Ben gittiğimde hayatı yaşamaya değer bulduğun her şeyi kaybetmeyecek misin? Ben senin olmadığın bir dünyada yaşamak istemezdim. Sende istemezsin değil mi? Biliyorum sevgilim. Aklından geçirdiğin her şeyi hissediyorum.
Bu günlerin geçeceğine gerçekten inanıyor musun?
* * *
Olanların üzerinden 1 ay geçmişti. O süre zarfında Ares söylediği gibi Kumsal ile yalnızca kendisi ilgilenmiş yanına kendisinden başka kimseyi yaklaştırmamıştı. Yemediği halde, her gün hiç usanmadan ona yemeğini hazırlamış ve yedirebilmek için çok uğraşmıştı. Banyosunu hep istediği sıcaklıkta olmuş onu kendi elleriyle özenle yıkamıştı. Her gece en sevdiği yazarın kitabını okumuş, uyuması için şarkılar söylemişti; ama Ares'in tüm gayretlerine rağmen Kumsal'ın ağzından tek kelime bir şey çıkmamış yüzü hiç gülmemişti.
Sevdiği kadının gün geçtikçe kendinden daha fazla uzaklaştığını hissediyor, ne yapsa evdeki buhranı dağıtamıyordu Ares.
Onun için Türkiye'nin en iyi terapistleriyle bile iletişim geçmişti fakat Kumsal hiçbiriyle konuşmamıştı. Hiç usanmadan aynı ümitle her gün onun kalbinin derinliklerine ulaşmaya çalışmıştı ama elde ettiği tek şey koca bir hiçti.
Onun yaşamasını dilerken, belki de kalbi atan bir ölü olmaya mahkum etmişti onu.
Birbirinden farksız geçen günlerin hatta ayların ardından, hayatlarını tamamen değiştirecek o gün gelip çatmıştı.
Baharın müjdecisi ağaçlar çiçeklerle donanmış, çimenler yeniden yeşermişti.
Tüm bakımsızlığına rağmen renklenen bahçeleri, cıvıldaşan kuşlara ev sahipliği yapıyordu.
Bahçenin ortasında duran ahşap sedirlerden bir tanesine oturup bir sigara yaktı. Uykusuzluk sebebiyle yer etmiş baş ağrısıyla alnını ovuştururken derin düşünceler içerisindeydi.
Sigarasından derin bir nefes alıp arkasına yaslandı. Yara yerinde ki, ihmal edildiğini hatlarlatan ağrıyla elini karnına yerleştirdi.
Yağmurlu bir gün olacaktı belli ki. Gökyüzü maviliğini gri bulutlarla örtmüştü.
Ares ifadesizce gökyüzünü izlerken, Kumsal da kapıya yaslanıp sessizce onu izlemişti. Aklından geçen şeylerin ağırlığını artık taşıyamıyordu. Yaslandığı yerden doğruldu. Yerdeki  soğukluk taşlarla temas eden çıplak ayaklarını üşümüştü.
Sakince onun yanına oturdu ve başını omzuna yasladı, Ares kolunu omzuna koyup onu kendine çekti.
"Üşümüşsün."
Elini avucuna hapsedip ısıtmaya çalışırken Kumsal başını kaldırıp gözlerine baktı. Bir şeyler söylemek istemiş ama sonrasında gözlerini kaçırmıştı.
"Sessizliğinle bir şeyler anlatıyorsun. Seni konuşman için zorlamayacağım artık. Susmak mı istiyorsun, istediğin kadar sus. Konuşmak istersen de seni hiç bıkmadan dinleyeceğim ."
Kumsal'ın yanağına bir yaş süzüldü.
Acele ve beceriksiz bir hareketle yanağını silip yönünü tamamen Ares'e döndü.
"Ben ayrılmak istiyorum Ares."
* * *
GÜNÜMÜZ*
"Onu her gördüğümde hissettiğim şey aynı. Sanki yeniden doğuyormuşum gibi, sanki o yerde bulduğum dünyam bense ona deli divane olan ay. Herkesten, her şeyden kıskanıyorum onu. Kimseyle görüşmesin, konuşmasın, gördüğü tek yüz benimki olsun istiyorum. Ona olan sevgim onu korkutuyor. Söyleyin Kumsal Hanım sevmek, sahiplenmek ne zamandır suç?"
Ayarsız kıskançlıkları ve paranoyak tavırları yüzünden çevresine korku veren bu adamın, son davranışı üzerine karısı, onu boşanmakla tehdit ederek destek almaya zorlamıştı.
Seansımız başlayalı neredeyse yarım saat oldu. Yarım saattir kendisini haklı gördüğü konulardan ve karısını ne kadar sevdiğinden bahsedip her cümlesinin sonuna 'sevmek ve sahiplenmek ne zamandır suç ?' sorusunu ekliyordu.
"Bakın Erkan Bey, sevmek, sahiplenmek....  Bunlar gerçekten güzel duygular ama sizinki...
Aşırı dozla zehirliyorsunuz sevdiklerinizi.
Herkesi karşınıza alabileceğiniz biriyle hayatınızı birleştirmeniz harika bir şey. Fakat ben, hala şu soruların cevabını bulamıyorum.
Eşinizin iş yerini basıp çalışma arkadaşlarından birini dövmüşsünüz..."
"Onu ne zaman arasam arkadan o yavşak herifin sesi geliyordu!"
"Eşiniz bir şirkette çalıştığını söyledi. Küçük, kapalı bir oda içersinde fısıldasanız bile odanın diğer ucundaki birinin sizi duyması zor olmayacaktır."
"Anlamıyorsunuz..."
"Araya giren birkaç kişi sayesinde adam sizden şikayetçi olmamış. "
"Şikayetçi olsaydı onu öldürürdüm!"
"Neden?"
"O herifin tek amacı benden kurtulup karıma yanaşabilmek."
"Erkan Bey, karınızın yanında ki her erkek ondan hoşlanıyor demek değildir. Hepimiz insanız. Konuşmak, iletişim içinde olmak en temel ihtiyaçlarımızdan birisi."
Bir süre sessizlik olduktan sonra elimde ki kağıttan Erkan Bey'in eşinin, mailini okumaya devam ettim.
"Eşiniz, tek başına dışarıya çıktığında sürekli problem çıkarttığınızı söylemiş."
"Elbette çıkartacağım! Karım o benim, benim olmadığım yerde onun ne işi olabilir?"
Kağıdı masanın üzerine bırakıp şakaklarıma parmak uçlarımla bastırdım.
"Biriyle evlenmiş olmanız, birbirinizin üzerinde hakimiyet kuracağınız anlamına gelmez. Eşlerin kendi arkadaşları, kendi zevkleri ve ilgi alanları olmaya devam edebilir. Ama sizin evlilik anlayışınız üzerine kendi düşüncelerimi söylemem gerekirse şunu bilmelisiniz Erkan Bey, siz kendinize bir hayat arkadaşı değil, üzerinde egemenlik kurabileceğiniz bir arkadaş edinmek istemişsiniz. Gerçek sevgi böyle bir şey değil."
"Siz ne anlarsınız gerçek sevgiden, hayatınızda kaç evlilik yaptınızda karşıma geçip bana ders vermeye çalışıyorsunuz?!"
"İnanın bana sevmeyi de sevilmeyi de çok iyi biliyorum ve size de yanlışlarınızı göstererek yardımcı olmaya çalışıyorum. Bunun için evli olmama gerek yok."
Gözlerim saate iliştikten sonra ellerimi masaya koyup oturduğum yerden kalktım.
"Bugün ki seansımız bitti. Tekrar gelmenizi rica ediyorum. Size ve eşinize faydam olmasını çok isterim.
"Ne fayda ama."
"İyi günler Erkan Bey."
Tokalaştıktan sonra odamdan çıkan adamın ardından Esin girmişti.
"Odada ki gerginlik sinirimi bozuyor. Hemen çıkmalıyız çünkü açlıktan ölmek üzerim!"
* * *
Esin ile beraber klinikten çıkıp yakınlardaki bir kafeye yemek yemeğe gitmiştik.
Tamamen psikoloji alanında hizmet veren bu seçkin klinikten, okuldan mezun olduğumda teklif gelmişti. Bünyesinde 10 psikiyatr 12 psikolog barındırıyor. Buraya girebilmek için yıllarını harcayan insanlar tanıyorum. Hayat sürprizlerle dolu.
"Koray düğünü Londra'da yapalım diyor. Sonra da oraya yerleşecekmişiz. Çok kararısızım, tüm hayatımı buraya göre ayarlamıştım."
"Yine mi evlendikten sonra nerede yaşayacağınız konusu ?
"Her şeye sıfırdan başlamak çok zor Kumsal, ama onu da çok seviyorum. Bilmiyorum, kafam çok karışık."
"Londra'da yaşamanın artı ve eksi yönlerini bir kağıda yaz. En doğru kararı vereceğine inanıyorum."
Bir süre sessizlik olduktan sonra Esin arkasına yaslanıp bir süre beni süzdü.
"Senin durumlar nasıl?"
"Benim bir durumum yok. Her şey yolunda"
"Yapma Kumsal, seninle konuşmak isteyen çok fazla insan var ve sen hiçbiriyle görüşmüyorsun. Benimle bile sadece öğle yemeği yiyorsun. İyi görünmüyorsun."
Esin omzuma dokunup endişeli gözlerle baktı.
"Biliyorum."
"Bir şey sormak istiyorum ama bana doğruyu söyleyeceksin"
"Tabi."
"Ares'i hala seviyorsun değil mi?"
Sorunun Ares ile ilgili olacağını nasıl tahmin edemedim😒.
"Elbette hayır. Hem konunun Ares ile ne ilgisi var ? Geçti gitti işte, artık herkes kendi yoluna bakıyor. Gençtik, toyduk, acele karar verdik ama bitti işte."
"Tamam canım. Kötü bir şey söylemedim kızma hemen."
"Ares ve ben birbirimizin hayatından da kalbinden de çıktık Esin. Eskiyi anmak acıdan başka bir şey kazandırmıyor. "
"Tamam, sen öyle diyorsan öyledir."
Yemeklerimiz gelene kadar ikimizde konuşmamıştık. Geldiğinde de durum farklı olmamıştı. Ares'i düşününce ne konuşma isteği ne de yeme iştahı kalmıştı.
* * *
Evime gelip güzel bir duş aldıktan sonra yatağıma uzandım.
Sırf ses olsun diye açtığım televizyona zaman zaman yoğunlaşırken telefonuma gelen bir mesajla dikkatim başka yöne çevrilmiş oldu.
Berfu : Seninle tanışmak için sabırsızlanıyor.

Berfu : Seninle tanışmak için sabırsızlanıyor

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
♠️S A R M A Ş I K /2 ♠️ Where stories live. Discover now