dokuz

318 29 3
                                    

sabahki olan olay dışında günüm sıradan geçmişti. her zamanki dersler, insanlar, bana yakınlaşmaya çalışan kızlar.....

son dersimden de çıktıktan sonra ders çalışmak için çok nadir de olsa gittiğim cafeye gittim. uzun zamandır görüşemediğim taeyong hyungun çalıştığı cafeye...

cafeye girerek boş olan en köşedeki masalardan birine geçtim. yong hyung beni fark edince hemen yanıma geldi ve bana sarıldı.

-nerlerdeydin, görüşemedik

-ah hyung..

-sorun değil canım öğrencisin sen

ona gülümserken arkadan tanımadığım birisi geldi

-taeyong bu kim? neden bu kadar yakınsın?

sesin sahibini incelemeye başladım. siyah saçları,soguk bir teni vardı. ayrıca boyu da taeyong hyung a göre baya kısaydı.

-ten sevgiliiim, bu jaemin. benim kardeşim gibidir

sevgilisi miymiş?

-aah şey kusura bakma jaemin. ben ten.

bana elini uzattığında bende elimi uzattım tatlı biriydi

-bende jaemin.

ten hyung bana gülümsedikten sonra tae hyung a dönerek

-tae ben çıkıyorum minnieye bakmam gerekiyormuş

-tamam tatlım, öp benin yerime cadıyı

birbirlerine sarılarak vedalaştılar.

onlar çok... çok tatlıydı. acaba bizde öyle olurmuyduk bir gün jeno ile? bir düşününce hiç sanmıyorum..

çünkü jeno beni değil sevgilisi, hayatında bile istemiyor.

-------------

bir kaç saat ders çalışıp bir kaç saatte boş boş oturduktan sonra cafeden ayrılmıştım.

hava durumu bugün güneşli olmasına rağmen şu an deli gibi yağmur yağıyordu. keşke şemsiyemi alsaydım..

hızlı adımlarla evime ulaşmaya çalışırken karanlık sokak ve soguk hava bana hiç yardımcı da olmuyordu.

yoluma biraz daha ilerledikten sonra gelen ağlama sesiyle duraksadım. birisi bir nedenden dolayı ağlıyordu.

sesin geldiği yere mi gitmeliyim?

yoksa eve mi gitmeliyim?

.
.
.
.
.
.
.
jaemin hangisini tercih etsin?

dengesiz |nominWhere stories live. Discover now