KURBAN 2 Bölüm 11

11.5K 573 8
                                    


Her zaman hayata karşı pozitif olmuşumdur. En kötü günlerimde bile. Dimdik durup karşıma çıkan bütün sorunlarla korkusuzca yüzleşmişimdir. Bir şekilde üstesinden gelmiş, her zaman başka bir yolun daha olduğuna inanmışımdır. Yani bu hayatta asla umudumu kaybetmemişimdir. Şimdi de aynı şekilde dimdik durmak için çabalıyorum ama işler bir türlü yoluna girmiyor. Eğer sabredersem geçer diyorum hatta tam geçti sanıyorum, tam o sırada bambaşka bir olay patlak veriyor. Bu hayattaki sınavım hiç bitmeyecekmiş gibi hissediyorum bu sıralar. En büyük sınavım da Rüzgar, bunu biliyorum.

Ona kan verenin Toprak değil de Ömer olduğunu düşünüyor. Buna sevinmeli miyim üzülmeli miyim bilemiyorum. Zaten son zamanlarda neye sevinip neye üzüleceğimi şaşırmış durumdayım.

Kapı yavaşça tıklatılınca Yeliz'in geldiğini hemen anladım. Az sonra Yeliz meyve tabağıyla yanıma gelip oturdu.

"Yeliz, serum bitmiş çıkarabilecek misin?"

Yeliz gülümseyip, "Sanırım!" dedi ve zarif bir şekilde serumu kolumdan çıkardı.

Şaşkın ve hayran kalmış bir ifadeyle, "Etkilendiğimi söylemeliyim, senden iyi bir hemşire olurmuş." deyince, "Yok ya, ben de yeni öğrendim. Kürşat Bey nasıl çıkaracağımı gösterdi." dedi.

"Valla ben onu bunu bilmem. Belli ki elin yatkın bu işlere."

Yeliz gayet mütevazı bir tavırla, "Utandırıyorsunuz beni." dedi.

Özenle dilimlenmiş elmalardan birini ısırırken, "Telefonum nerede? Biliyor musun?" diye sordum.

"Aşağıda, mutfakta. Spor odasında unutmuştunuz, ben de mutfağa bıraktım. Getirmemi ister misiniz?"

"Hayır hayır. Kendim alırım. Çok geç oldu zaten, sen git dinlen. Ben biraz sinema odasına gitmek istiyorum. Kaç gündür aklımda bir film var onu izleyeceğim. İstersen birlikte izleyelim."

"Bence yataktan çıkmayın. Rüzgar Bey giderken yatakta kalmanızı söyledi."

"Hayır. Rüzgar, geldiğimde dinlenmiş ve dinç ol dedi. Şu anda gayet iyi hissediyorum. Bu yüzden sıkıntı yok."

Yeliz ikna olmamış gibi bakmaya devam edince suratımı asarak, "Hadi ama Yeliz! Bütün gün resmen uyudum. Gerçekten şu an iyi hissediyorum." dedim.

"Peki, tamam ama lütfen bütün meyveleri bitirin."

Gülümseyerek, "Tamam." dedim ve tabağı elime alıp yataktan kaktım. Birlikte aşağı indik, o odasına geçerken ben de mutfaktan telefonumu aldım. Sinema odasına ilerlerken Ömer'e mesaj çektim.

"Uyudun mu?"

Sinema odasına gelince dış koridor da dahil olmak üzere bütün ışıkları açtım. Sonra filmlerin olduğu dolaba ilerleyip aklımdaki filmi aramaya başladım. Filmler türlerine göre sıralandığı için bulmam o kadar da zor olmayacaktı.

Üçüncü raf dram/suç türünden filmlerle doluydu. Hızlıca göz gezdirirken tanıdık kapak resmini görünce gülümseyerek, "İşte buldum seni!" diye mırıldandım.

Leon uzun siyah ceketi ve elinden hiç bırakmadığı o çiçeğiyle yanında Mathilda ile yürüyordu. Filmden alınmış bir sahne.

Mesaj sesi gelince filmi DVD çalara taktım ve kumandayı elime alıp rahat koltuklara yerleştim. Filmi başlatıp telefonu elime aldım.

Gönderen Ömer...

"Uyumadım fıstık, bir sorun mu var? Saat biraz geç oldu da."

Şimdi uzun uzadıya mesajla anlatamazdım. Bu yüzden hemen arayıp telefonu kulağıma götürdüm. İlk çalışta telefon açıldı.

KURBANWhere stories live. Discover now