KURBAN 2 -Bölüm 5

Začať od začiatku
                                    

"Yaa, umarım bir şeyi yoktur." diye kendi kedime konuşurken Rüzgar tam karşıma geçip ellerini iki yanımdan tezgâha yasladı.

"Umarım." dedi, beni dinlediğini belli edercesine. Sonra da öylece bakmaya devam etti.

"Ne?" dedim utanarak.

"Şu mırıldandığın şarkı." dedi gözlerini bir saniye bile benden ayırmadan. "Tekrar söylesene."

"Duydun mu?"

Rüzgar olumlu anlamda başımı sallarken, "Evet!" dedi. "Çok tanıdık geldi, tekrar söyle!"

"Söylemesem? Duyduğuna göre sesimin ne kadar büyüleyici olduğunu da anlamış olmalısın." deyip gözlerimi devirdim.

Rüzgar sessizce söylemeni bekliyorum dercesine bakınca başımı öne eğdim ve mırıldanmaya başladım. Sesimi duyamayınca ilk önce dikkat kesilircesine kaşlarını çattı. Ama bu pek de işe yaramamıştı. Daha sonra eğilerek kulağını dudaklarıma yaklaştırdı.

Zaten kısık olan sesim Rüzgar'ın bu hareketiyle hepten kesilmişti.

Rüzgar, "Devam et!" deyince yavaşça onu iterek, "Bu kadar yakınımdayken söyleyemiyorum!" dedim.

"Neden?" diye sorarken dudaklarında şahane bir kıvrım belirdi.

Ne demek neden! Kalbim deli gibi çarparken, nefes almayı unuturken ve o kokun bütün genzime dolarken şarkı söyleyemiyorum işte!

"Şey..." diyerek kendime zaman kazandırmaya çalıştım ve ellerimi yelpaze gibi sallayarak aklıma gelen ilk yalanı söyledim.

"Burası fazla sıcak, sen de böyle yaklaşınca bunaldım."

Aman ne yalan Deniz!

Onu biraz daha ittim. "O yüzden biraz geri..."

Rüzgar yüzüme üflemeye başlayınca aklım durmuş gibi söyleyeceğim bütün kelimeler silinip gitti.

Dudaklarında anlam veremediğim bir tebessümle, "İyi mi böyle?" diye sorunca tam bir aptal gibi başımı iki yana salladım.

Rüzgar'ın yüzündeki tebessüm bu cevabımla daha da büyümüştü.

Biraz daha eğilip tam boynuma üfleyerek, "Peki böyle?" diye sordu.

Nefesini tenimde hissedince bütün vücudum cayır cayır yanarken şimdi bana nasıl olduğumu sorması çok büyük bir haksızlıktı.

Ne diyeceğimi ya da nasıl tepki vereceğimi bilmediğim için paniklemiştim. Göğsüm aldığım hızlı nefeslerle deli gibi inip kalkerken, "Lütfen dur artık!" diyerek elimle ağzını kapattım.

Rüzgar gözlerini kısarak bakınca, "Makarna... Acıktım..." diye geveleyerek normal bir cümle bile kuramadım. Daha sonra elimi çektim ve hızlıca, "Acıktım, makarna pişireceğim." dedim. "Eğer müsaade edersen tabii!"

Rüzgar gülümseyerek sandalyeyi çekti ve oturdu.

"Duyan da ünlü bir lokantada şef sanır seni!"

"Hey! Makarnada üzerime kimseyi tanımam ben!" diye iddialı bir şekilde konuşunca, "Göster bakalım marifetini." dedi, dalga geçerek.

"Görürsün sen!" deyip ocağın altını yaktım. Sonra dolaptan domates ve biber çıkardım. Yıkayıp doğramaya başlayınca gözümün ucuyla Rüzgar'a baktım. Dikkatlice beni izliyordu.

Gözlerimiz buluşunca, "Dikkat et!" diye beni uyardığı anda "Ahh!" diyerek bıçağı bırakıp elimi sallamaya başladım.

Rüzgar hızla yanıma gelince, "Elimi kestim!" diye sızladım.

KURBANWhere stories live. Discover now