1.9

98 18 45
                                    

Bu sana son mektubum.

Ayrılmaya mecburum.

Ne olur anla beni .

Bu aşktan korkuyorum .~ Nilipek,son mektup

Acılarla okuyun..

~~~~~~

Kalbimin ta derinlerinde saklıyorum.

Acılarımı,aşkımı,hüznümü,neşemi.

Ama kimse kalbimin derinlerine inemedi.

Her şey sevdiğin bir şarkıyı açmanla bitmesi gibi bir hızda gerçekleşti,çok hızlı.

Ama kimse sevdiğim şarkıları bilmedi.

Uyandım ve lanet okudum gözlerimi bu kirli dünyaya açtığım için.

Beni dinliyor musun Natalie? İnsanlar dinlemiyor.

Bence anlatamıyorum,derinimde yaram var.

Yarayı saklayamıyor muyum?

Yatakta doğruldum ve ayaklarımı sallandırdım aşağı doğru. Saate takıldı gözüm. Gece on birdi. Tuvalete doğru yürüdüm ve aynanın önüne geçtim.Bozulan uyku düzenimden dolayı gözlerim şişmişti.

Bugün üzerimde ayrı bir durgunluk vardı sanki.

Yüzümü tertemiz yıkadım ve kuruttum.

Yavaş adımlarla salona geçtim. Annem koltukta oturmuş sigara içerken birisiyle mesajlaşıyordu. Karşısındaki koltuğa geçtim. Benim geldiğimi duymuştu ama başını kaldırıp da bakmadı yüzüme.

Biraz orada oturdum ve onu izledim.

Annemle hiç anımız yoktu Natalie. Hiç birlikte çektiğimiz bir fotoğrafımız yoktu. Birlikte lunaparka,sinemaya,yemek yemeye gitmemiştik hiç. Oysa çevremde görürdüm; annesiyle kız gecesi yapanları,eğlenenleri,mutlu olanları...

İçimde hep bir ukde kalmıştı. Ben de yapmayı isterdim bunları. Acaba ölsem annem mezarıma gelir miydi?

Telefonumu elime aldım ve mesaj var mı diye baktım.Yoktu.Ne bekliyordum ki? Kim beni merak edecekti?

Sonra hiç kullanmadığım sosyal medya hesabıma girdim.

Rose gece kulübünden bir fotoğraf paylaşmıştı ve yanında Bruno vardı. Bruno yalandan gülümsüyordu sanki. Rose ise birkaç beğeni almak için elbisesini bile çıkarabilir gibi görünüyodu.

Yazık,çok yazık diye geçirdim içimden Natalie.

Bruno'nun hiçbir suçu yoktu ama cezayı o çekecekti.

Telefonu kapattım.Annemi odada yalnız bıraktım ve eskiden babamın gardırobu olan ama şimdi annemin ayakkabılarını koyduğu dolabı açtım.

Babamın kokusunu unutuyordum Natalie. Sesini,yürüyüşünü,heybetini unutuyordum. O çok sevdiğim hırkasını aldım ve sırtıma geçirdim. Evet,babamın ölümünden sonra gördüğüm ve ağladığım o hırkayı aldım.

Bana olmuyordu, o kadar kiloluydum ki babamın kazağı bile bana olmuyordu. Tabi ya, babam zayıf ve yakışıklı bir adamdı.

Hırkayı sırtımdan çıkardım ve öylece elimde tuttum. Odama doğu adımladım. Bugün sadece yatağımda uyku ile uyanıklık arasında olmayı ve babamın artık kokusunun gittiğini hissettiğim hırkasını koklayacaktım.

Natalie.Where stories live. Discover now