0.4

141 18 23
                                    

Ben geldim!
Acılarla okuyun...

Gönüldedir gözümde silinenler...~emir şamur,saçma sapan

~~
Yoruldum Natalie. Çok yorgunum.
Her şeyden,herkesten yoruldum. Gülümsemek istiyorum, ama gerçekten gülümsemek. İnsanlara selam verir gibi değil. Zorundaymışsın gibi değil.
Hakikat gülümseme.

Acı çekiyorum Natalie. Her zerrem acı çekiyor.

Acı nedir?
Acının bir çok tanımı vardır.

Acı, kanser kızının son kirpiğinin düşüşünü görmektir bazen.

Acı, sevdiğinin gidişini görmektir ya da.

Bazıları için açlıktır acı, bazılarının ise tokluk.
Acı ne olursa olsun, her daim bâkidir.


Eve geldim Natalie, tartıya çıktığımda gördüğüm rakamlar kahrolmama sebep oldu. Sonra annem geldi, tartıdan inmeme fırsat vermeden kiloma baktı.
Attığı iğrenç kahkaha, beni bir kez daha kahretti. Babamdan sonra iyice süzülen bedenini işaret etti ve birkaç şey söyledi. Onu dinleyemedim Natalie.

O kadar üzgündüm ki, kalbimin hudutlarındaki çiçek o gün bir daha soldu.

89.
Tartıda yazan sayı, buydu.

Ağlamadım, çünkü söz vermiştim Natalie. Ama yemek yedim. Ağlamamı bastırmak için yemek yedim. Üzülmemin sebebi boğazımdan kayan lokmalardı, mutlu olmamın sebebi yine aynıydı.

Tanrım,eğer babamın dediği gibi varsan, bana bir yardım eli uzat. Yardımına ihtiyacım var.

Babam geldi aklıma Natalie. Ölümü aniydi. Tanrı onu benden o kadar hızlı almıştı ki, belki de bundan dolayı tam bağlanamıyordum ona. Babam gibi teslim olamıyordum. Ama eğer Tanrı varsa, babamı cennetin bir köşesine yerleştirdiğine eminim Natalie.

Babam çok iyi bir adamdı. Ve Tanrı iyi adamları severdi.

Bana beni sevdiğini söyleyen tek kişiydi babam. Saçlarımı seven, yanaklarımdan öpen, elimden tutan tek kişi. Onu kaybetmek,bir marangozun aylarca uğraşarak yaptığı evin tek bir darbeyle yıkılması gibiydi. Aniden gelen bir hiçlik hissi.
Zaten tombul olan ben hızla kilo almaya başladım. Annem ise ağlayamadığından acısını bana bağırarak çıkarıyordu. Ağlamaktan korkuyordu Natalie. Ama bilmiyordu ki ağlamak en çok cesaret isteyen ve en erdemli eylemdi.

Hızla aldığım kilolar yüzünden yüzüm solmuştu. Ben bu çilelerle uğraşırken Tanrı bana Alex'i ve onun tayfasını yollamıştı.
Tanrı,insanların iyiliği için onlara melek misali insanlar yollarken, bana gerçek bir şeytan yollamıştı Natalie.

Belki de benim bu hayata gönderilme sebebim, figüran olmaktı. Hayat bir filmdi, Tanrı senarist. Ve ben, sadece figürandım.

Duyduğum hakaretler, aldığım tacizlerin sayısı kilomu geçmişti.

Birisini taciz etmek için ona pis bir şekilde dokunmak gerekmezdi. Ona hakaret etmek, onu çirkin sözlerle üzmek de tacizdi.

Anlatmak istedim, anneme söylemek istedim. Ama o da aynısını yaparken ona söylemek çözüm olmayacaktı. Tanrı beni sınıyordu, ve benim sabrım sınanılmayacak kadar çoktu.

Eğer bir gün ölürsem, ve bu defteri yakmamış olursam Natalie, umarım kimse bulmaz. Çünkü acılarım bana özel. Bu zamana kadar kimseye acılarımı anlatmadım, kendi acımla kendim savaştım. Bundan sonra da bir şey olması değiştirmezdi.

Hiçbir şeyi değiştirmezdi Natalie.

Belki de bu zamana kadar dayanmamın sebebi buydu Natalie.
Güçlü bir insanın sırrı;ağlar, gözyaşını siler, hiçbir şey olmamış gibi gülümser. Ama unutmaz, onu bir gece yarısı yatağının ucuna oturup hıçkırarak ağlatan acıyı, asla unutmaz Natalie.

O çok güzel Natalie, ve ben çok çirkinim.

~~
Her acının bir adı vardır. Bir derecesi vardır ya da. Bazı kişiler için sınavdan doksan sekiz almak acıdır, bazıları için ise annesinin ona şiddet uygulaması.
Sizden tek isteğim, empati kurabilmeniz. Bazı kişiler görüyorum, sevgilisinden ayrılmış diye intihar edecek. Yapmayın, lütfen yapmayın. Sizin intihar etmek istediğiniz şey, başkalarının duası olabilir. Biraz düşünün derim.
Acılarla kalın...

Natalie.Kde žijí příběhy. Začni objevovat