4.9

365 21 1
                                    

"Abla uyansana, Poyraz ab- eniştem geldi en az 1 saattir aşağıda seni bekliyor."

"Tamam ya kalktım."

"Kesin kalktın ya gerçekten, bak şimdi de ayaktasın(!) Ben gidiyorum kalk."

"Hıhı"

---

"Bal'ım."

"Poyraz."

"Hadi kalk birtanem. Birtanem ne be? Kalksana Bal'ım. Sürprizim var dedim."

"Poyraz."

"Efendim? Kız kalksana."

"Kalkıyom tamam."

"Abi bize ordan iki dürüm iki ayran."

Ayran mı, dürüm mü?

"Dürüm? Dürüm! Nerde dürüm? Döner dürüm? Tavuk döner?"

Gülmeye başladı.

"He dürüm. Benim için bile bu kadar heyecanlanmadın. Beni dürümle aldatıyorsun."

Kollarını birbirine bağlayıp trip attı ama ben bunu takamadım bile. Aklımda bir sürü soru vardı.

"Niye buradasın?"

"Buluşacaktık."

Mantıklı cevap. Ben beğendim şahsen.

"Saat kaç?"

Kolundaki saatine baktı.

"11'e 23 dakika var."

Ne? 11 mi? Saat 8 gibi buluşacaktık aptal kafam.

"Oha! Çık çık çık çık üzerimi değiştireyim."

"Tamam çabuk ol."

Kapıya doğru yaklaştı ki onu durdurdum. "Ya da dur."

"Saçmalıyosun?"

Çapkın bakışlar olmazsa olmazı tabii. "Sus be terbiyesiz, sen saçmalıyorsun. Daha soracak sorularım var o yüzden dur."

"Ha, tamam. Ben de bir an sandım ki..."

"Ne sandın diye sormayacağım düşündüklerini yazmışsın gibi okudum resmen. Neyse, nasıl girdin odama?"

"Yürüyerek."

Alkışladım. Hemde baya bir alkışladım. Sonra gittim anlından öptüm "Mükemmel zeka sevgilim benim."

Önce bir güldü. "Dalga geçme cadaloz."

"Diyorum ki, annem babam hayırdır? Nasıl müsade buldun buraya girmek için?"

"Az önce saat kaç dedim?"

11 dedi. Yani 10 buçuk. E o zaman? Annem ve babam şirkette. Babam bayağı iyileştiği için şirkete gidip gelmeye başladı. Annem de her ihtimale karşı yanında ve babam çok yorulmasın diye işlerinde yardımcı oluyor.

"İşteler. Peki Öykü?"

"Toprakla beraber ders çalışmaya gittiler."

"Doğru, bu gün ders calışacaklardı."

"Tamam artık çıkabilirsin."

"Çıkmasam-"

"Defol!"

---

Tabii ki sürprizi olduğu için güzel giyinecektim. Beyaz bol bir gömlek, siyah bir kot pantolon, gömleğin sadece önünü pantolonun içine sıkıştırdım, göğsümün hizasında biten bir kolye, siyah küçük ama zincirli bir çanta ve bal rengi bantlı, tabanı siyah bir topuklu ayakkabı ile bence gayet başarılı bir kombindi. Saçlarımı da azıcık dalgalandırıp serbest bıraktım.

Sade ama belli olacak bir makyaj da yaptıktan sonra hazırdım. Kendimi saat 11'e ayarlamıştım ve saat tam 11'di şu an. 16 dakikada hazırlanarak kendi rekorumu kırmıştım.

"Geellldiiiimmm."

"Oha! OOhaa!"

"Ne oldu be? Çok mu güzel olmuşum yoksa?"

Evet falan demesini bekliyordum gerçekten. Ama Allah'ımın odunu "Yok, çok çabuk hazırlandın diye dedim." dedi.

Kaşlarımı çatarak baktığımda dediğinin farkına varmış olacak ki "Yani ben hızlı hazırlandığını belirtmek istedim. Güzel olmuşsun tabii. Her zaman güzelsin zaten..."

Elimi tuttu ve tuttuğu elimi havaya kaldırıp yeni elbisesini deneyen küçük bir kız gibi kendi eksenimde döndürdü beni.

"Şu güzelliğe şu ihtişama şu asilliğe bak be. Kimin sevgilisi?"

"Pisliksin."

"Ne yaptım ben şimdi? Bir saattir güzelliğini övüyorum."

"Kötü anlamda demedim ki."

Kötü anlamda dememiştim gerçekten. Azıcık sinirlenemiyordum ki. Hemen gönlümü alıyordu.

"Neyse. Gel gidelim hadi."

Elimi tuttu ve yürümeye başladık. Biraz(!) yürüdükten sonra Poyraz durdu ve bana baktı. Önce aklına bir şey gelmiştir falan dedim yürümeye devam ettim, elini çekiştiriyordum ama o gelmiyordu.

Gülmeye başladı. "Ne oldu Poyraz?" gerçekten derdi neydi şu an? Anladığım için değil ama sırf o güldüğü için ben de gülmeye başladım.

"Nereye gidiyoruz biz?"

"Bilmem? Sürpriz demiştin."

Manyak, hem sürpriz diyor hem de nereye gittiğimizi bana soruyordu.

"Sahile gidecektik."

"NE?"

Masum masum bakıyordu ama bu sefer sinirlenmiştim.

"Öyle el ele tutuşunca aklımdan gitmiş."

"Poyraz yarım saati aşkın yürüyoruz farkındasındır umarım."

"Sen bekle ben arabayı alayım geleyim. Koşup hızlıca gelirim."

Bizim eve beni almaya arabayla gelmişti. Aslında evlerimiz pek uzak sayılmazdı ama gideceğimiz yer, sahil, bizim evden yürüyerek gidilebilecek bir yer asla değil. Arabayla bile 45 dakika sürüyorken yürümek akıl karı değil.

Biz de öyle kafamıza göre çıkmışız. Arabayı unutmuşuz. Günümüzden yarım saat eksildi.

"Saçmalama gel şuraya taksiyle falan gideriz."

"Olmaz. Araba olmazsa olmaz. Arabayı almam gerek."

"Ta eve kadar yürüyemzsin hayır ya. Binelim taksiye gidelim işte."

"Eve kadar taksiyle gitsek nasıl olur sence?"

"Mantıklı."

---

Niye tutturduysa araba diye. Taksiyle de hallederdik işimizi.


Bal'ım [TAMAMLANDI] Where stories live. Discover now