3.7

565 31 7
                                    

Nefesini tenimde hissedebileceğim kadar yaklaştığında kalp atışlarını dışarıdan bomba patlama sesi kadar duyulduğuna emindim.

Ve artık aramızda sınırlar kalmamıştı. Dudaklarını dudaklarımın üzerine örttüğü an sanki dünya ayağımın altından kaymıştı. Ayaklarım titremeye, vücudumdaki ısı ani düşüşe ve yükselişe geçiyordu. Kendimi çok kötü hissediyordum ama aynı zamanda dünyanın en mutlu insanıydım.

Onun elleri yanaklarımdaydı fakat ben gerçekten uyuşmuştum. İki elim iki yanıma salık durumdaydı. İstesem de oynatamazdım.

Kalbimin ritmini hissedemiyordum. Ya hissedemeyeceğim kadar yavaş ya da ritmini yakalayamayacağım kadar hızlı atıyordu.

Önce dudakları sonra elleri tenimden çekildiğinde benim gözlerim hala kapalıydı. Yaşadıklarımın gerçek olmama ihtimali korkutuyordu beni. Gözleri açtığımda karşımda olmama ihtimali...

Zor da olsa gözlerimi açtım. O da bunu bekliyormuş gibi gözlerime bakıyormuş meğer,  gözlerimi araladığımda bir çocuk gibi mutlu oldu. Onun gülümsemesi benim yüzüme de bulaştı. Koca kumsalın ortasında salak salak sırıtıyorduk.

Gerçi benim mutlu olmamdaki en büyük etken hala karşımda olmasıydı. Herşeyin gerçek olmasıydı. 3 yıldır gerçekleşmeyecek de olsa hayal ettiğim an, hayat ettiğinin de ötesinde bir güzellikte gerçekleşmişti.

"Ben sanırım.. Seni seviyorum Balım."

Gözlerimin içine bakıp kurduğu cümle sadece 5 kelime, 28 harften oluşuyordu. Ama benim içimde arta arta arta bir dağ kadar olmuştu. Söylediği 5 kelime, 28 harften oluşan cümle, o küçücük cümle benim içimde ağrı dağından daha büyüktü. Burj Khalifa'dan bile, Dünya'dan, Güneş'ten bile.

İçim içime sığmazken bunlar da taşmıştı içimden. Bu duygular dışarıdan nasıl görünüyordu bilmiyorum ama umrumda değildi.

Biraz daha olduğum yerde bekledikten sonra ayaklarım beni denizin azıcık daha derin kısımlarına yönlendirdi. Yaklaşık 30 cm derinliğe geldiğinde kendi kendinde durdu.

Vücudumdaki her organ bu akşam kendi bağımsışığını ilan etmişti. İstedikleri gibi takılıyorlardı.

Hala ve hala olanlara inanamıyordum, şok içerisindeydim. Bu seferde bu bataklıktan çekip çıkaran onun sesi olmuştu.

"Bana kızdın mı?"

Ve dilim, o hala bağımsızlığını ilan edememiş miydi yoksa? Diye düşünürken, biraz da onun yüzüne bakamamanın verdiği cesaretle aralandı ağzım.

"Şu an nasıl duygular içerisindeyim emin ol bilmiyorum. Ama emin olduğum tek bir duygu var, mutluyum. Şu anı rüyamda görseydim uyandığımda kendime kızardım 'umutlanmasana salak!' diye. Ama şu an gerçek olduğunu bilmek harika bir duygu."

Ayak seslerinin bana yaklaştığını duydum. Ama o kadar açmıştım ki içimi dur durak bilmiyordu sözler cümleler.

"Bak denize, birden içi ısındı mutluluğunu görünce."

Arkamdan belime sarılan kollarla hafif irkilsem de devam ettim. "Ve ben.." karnımda birleştirdiği ellerinin üzerine ellerimi koydum. "Bak bana, ben de sıcacık oldum."

Kafasını omzuma koydu, yanaklarının birbirine dokunuyordu. "Utandığındandır o." Kıkırdama sesini duyduğumda cidden utandığımı hissettim. Ne yapacağımı bilemezken gözüme ilk kestirdiğim yola başvurdum. Elimi az önce sıcak dediğim ama gerçekten çok serin olan, kış ayında olmamızın hakkını veren suya daldırıp avcumdaki suyu üzerine attım.

Sanki kıyafetlerine leke sürmüşüm gibi üzerini süzdükten sonra bana 'sen bittin!' bakışı attı ve benimkinden daha büyük olan elleriyle bana kocaman bir avuç suyu fırlattı.

"Elbiseeeemm! Elbisemi ıslattım! Seni hain!"

Artık iki küçük çocuk gibi bu soğukta su savaşı yapıyorduk. Kahkaha sesleri etrafımızda yankılanırken sanki dünyada şu an bizden başka kimse yokmuş gibi hissettim. Ve harika bir duyguydu. O ve ben artık BİZ olmuştuk.

Bal'ım [TAMAMLANDI] Onde as histórias ganham vida. Descobre agora