Специаьный раздел

360 49 122
                                    

"Gerçekten senin adına çok sevindim Taehyung." Genç kadın karşısındaki çocuğa gülümsemiş ve omzuna dokunmuştu.

"Teşekkürler sejin. Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım." Taehyung minnet duyar bir sesle konuşmuştu ancak Seokjin bu konuşmadan pek memnun olmamış olacak ki Taehyung'u cimciklemişti.

Tae derin bir şekilde inledikten sonra jin'in imasına anlamış ve cümlesini devam ettirmişti.

"Tabii hyunglarım da bana fazlasıyla yardımcı oldular. Özellikle Seokjin hyung." Ortamdaki herkes gülmüş ve Taehyung'a bakmıştı.

"Peki Taehyung, yazdığın kitap hakkında en çok gelen sorulardan biri de bu hikayenin gerçek olup olmadığı. Gerçekten jennie diye bir kız oldu mu ve orada anlatılan yedi çocuk siz misiniz?" Üyeler hep birlikte acı bir gülümseme bırakmıştı ortama.

"Evet," dedi Taehyung çatallaşmış sesiyle.
"Kitaptaki her şey gerçek ve o yedi çocuk biziz. Jennie de benim ilk ve tek aşık olduğum kadın. Ne yazık ki onun kıymetini bilemeyecek kadar aptaldım. Ona bir veda bile edemedim. Bu yüzden hyunglarımla birlikte böyle bir kitap yazmak istedik. Her ne kadar kitap bana ait olsa da yazımlarda onların da emeği var."

Sunucu biraz uzaklaşmıştı Üyelerden. Ne de olsa zamanında savunmasız bir kıza zorbalık etmiş ve gencecik yaşında intihar etmesine neden olmuşlardı. Jimin bozdu sessizliği.

"Şu an burada bulunan insanların bize karşı olan yaklaşımlarının değiştiğini ve bizden soğuduklarını görebiliyorum. Gönül isterdi ki bu kitap mutlu sonla bitsin, jennie yanımızda olsun ve biz bu anıları hatırlarken gülelim. Ama bizim berbat karakterlerimiz bunu mahvetti. Onu bu hale getiren de bizdik, öldüren de."

"Ve onu dinlemek yerine uçuruma itmeyi tercih ettiniz."  Demişti sunucu sinirli bir sesle. Üyeler susmayı tercih etti çünkü sunucu haklıydı.

"Her neyse benim sanata saygım sonsuzdur. Peki bir diğer soru;
Şu an kitapta bahsedilen karakterlerden bazıları burada yok. Örneğin jennie'nin annesi ve babası, iki yakın arkadaşı, nayeon denilen kız, avukat ve kwan. Bunlar nerede ve şu an ne yapıyorlar? Hala görüşüyor musunuz?" Bu soruya elbette suga cevap verecekti.

"Jennie gittikten sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Na-yeon zaten psikolojik sorunları olan biriydi, jennie gittikten sonra da kendisine ileri derecede şizofreni tanısı kondu ve hastaneye yatırıldı. Bazen onu ziyarete gidiyoruz." Jungkook konuşmayı devam ettirdi.

"Annesi seoul'de bir yetimhane açtı ve şu an orada küçük çocuklara bakıyor. Babası ise şu an yurt dışında böyle bir yetimhane işletiyor."

"Kwan jennie'nin mektubundan sonra tutuklanıp cezaevine gönderildi." Dedi ve devam etti namjoon.

"Ji-won Gecesini gündüzünü Na-yeon'un hastanesinde geçiriyor. Ne kadar kötü olursa olsun sonuçta Na-yeon onun sevdiği kızdı. Onu hale çok seviyor ve fırsat buldukça onunla konuşuyoruz tabii Taehyung hariç." Herkes kısa bir bakışla Tae'ye dönmüştü. J-hope konuşan ilk kişiydi.

"Ji-hyo jennie'nin hayatını kaybettiği hastanede doktor oldu. Eskisi gibi mutlu değil ve pişman ama hayatına devam ediyor, bizimle birlikte. Avukat bir süre bizi hapise attırmak için uğraştı ancak sonradan jennie'yi dinleyip yakamızı bıraktı. Jennie'nin annesinin işlettiği yetimhane'nin karşısına bir kafe açtı ve avukatlığı bırakıp orada çalışmaya başladı.İşte biz de buradayız. Neredeyse her gün jennie'nin mezarına gidiyoruz." Sunucu başını sallayarak elindeki kağıda dönmüş ve diğer soruyu sormuştu.

"Diğer soru; Seokjin'in annesi nerede ve diğer üyelerin skandalları halloldu mu?" Jin ışık saçan buruk bir gülümseme sunmuştu.

"O hâlâ aynı barda çalışıyor sanırım. Jennie öldüğünden beri bir kere yanına gitmedim. J-hope annesinin kıymetini anladı ve artık ona kötü davranmıyor. Yoongi artık uyuşturucu bağımlısı değil ve ji-hyo ile evlilik yolunda ilerliyorlar." Namjoon sözünü kesmişti hoseok'un.

"Ben de seung-wan ile evlilik yolundayım, Jennie'nin bana bıraktığı bir hazine kendisi. Jimin ve jungkook'un bir skandalı olduğunu düşünmüyorum aşık olmak suç değildir çünkü onlar da normal bir şekilde hayatlarına devam ediyorlar." Seyircilerden büyük bir alkış koparken Jimin ve jungkook birbirine bakıp ellerini birleştirmişlerdi.

"Babam, bir kumarhanede basılması üzerine tutuklanıp cezaevine gönderildi ve ayıptır söylemesi şu an mirası bana ait." Deyip sırıtan Namjoon'a herkes gülmüştü. Sözünü kesen kişi ise uzun zamandır konuşmayan Taehyung'du.

"Ben artık sinir hastası değilim. Kendimi kontrol etmeyi öğrendim ve tedavime hâlâ devam ediyorum. Biz iğrenç insanlardık ama jennie bizi baştan yarattı. Bize pişmanlığıyla, mutluluğuyla, göz yaşlarıyla, çığlıklarıyla, iyilikleriyle, kötülükleriyle ve en önemlisi sevgiyle dolu olan insanlığı, hayatı öğretti. Yaşamıyor olması bizi görmediği anlamına gelmiyor. İzninizle buradan ona seslenmek istiyorum." Sunucunun yüzü yumuşamış ve başıyla onaylamıştı Taehyung'u.

"Kim jennie, ilk ve tek aşkım seni çok sevdiğimi bilmeni ve bir gün yanına geleceğimi unutmamanı istiyorum. Şimdiki ve ilerideki yaşamımda sevgilinden asla utanmamanı sağlayacağım. Ben senin gurur duyacağın ve oradakilere göğsünü kabartarak anlatacağın bir ben yaratacağım söz veriyorum." Sonlara doğru sesi kısılmış ve kendini tutamayarak ağlamaya başlamıştı. Tabii stüdyodaki herkes de onunla birlikte göz yaşları akıtmıştı.

Şeytan ve meleğin aşkı zaten hiçbir zaman iyi bitmezdi. Şeytan oyun oynamayı, melek ise intikam almayı severdi. Aslında bu hikayede ne melek vardı ne de şeytan. Bu hikayenin gerçek kahramanı sadece ve sadece AŞK olmuştu. Kazanamamıştı belki ama kimseye "ben savaşmadım" da demeyecekti. Zannederler ki giden hep suçludur. Zannnederler ki gidenler hep kötüdür. Peki ya, gideni gitmek zorunda bırakanlara ne denirdi?

 Peki ya, gideni gitmek zorunda bırakanlara ne denirdi?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

*
Selam.
Aslında böyle bir şeyi hiç düşünmüyordum ama hem yorumalarda hem de mesajlarımda özel bölüm yap diyen çok olduğu için yapmak istedim.

Umarım hoşunuza gitmiştir, istediğiniz gibi bir sondur ve aklınızda soru işareti kalmamıştır.

Bana hem öfkeyi, hem sevgiyi hem de utanç duygusunu baskılayan ilk ve muhtemelen tek kitabım.

Konuşmalar kısmına yaptığım açıklamayı ve bu kitabın açıklamasını mutlaka okuyup ona göre yorum yapın herhangi bir "seni kadın düşmanı! Erkekleri egemenleştirmişsin. Tacizi meşrulaştırmışsın!" Diyen biriyle karşılaşmak istemiyorum.

Çünkü öyle biri değilim. Eşitliği değil, denkliği savunurum.

Şimdiye kadar kitabıma destek olup oy veren, yorum yapan ve yanımda olan kim varsa teşekkür ederim. Umarım size layık bir son yapabilmişimdir.

Diğer kitabım olan wristband'e bakmayı unutmayın lütfen.

Seviliyorsunuz ~

TWØ FÂČE [K.J/K.T]Where stories live. Discover now