двадцать третья глава

325 67 296
                                    

"Любовь начинается с улыбки, растет с поцелуем и заканчивается слезой."
*

Sargılı ayağıma rağmen giydiğim topuklular her ne kadar canımı yaksa da umursamamış ve yanıbaşımda giydiğim elbisenin kısalığında takılıp kalmış olan,etraftaki herkese 'bakarsanız ölürsünüz' bakışları atan sevgilim koluna tutunarak yürümeye devam etmiştim.

Hoş gerçi kimsenin derdi biz değil,giydiği mayo benzeri mükemmel deri bir kıyafet ile havada sıfır açarak sadece kollarıyla tutunduğu direkte dans eden orta yaşlı kadındı.

Tanrım... Elimde olsa Taehyung'u bırakıp kadına çıkma teklifi edecektim. Öyle mükemmel öyle güzeldi. Duyduğuma göre bir oğlu ve de boşandığı bir kocası vardı. Neden boşandıklarını anlamak zor değildi. Kim direk dansı yapan bir kadın ile birlikte olmak isterdi ki? Hadi diyelim istedi,etraftaki o iğrenç düşünceli ve ön yargılı insanların ağzını dinlemek kolay mıydı? Ben cevap vereyim;
Kesinlikle değildi....

"Sana söyledim o kadar kısa giyinme diye. Üstelik yürüyemiyorsun bile. Bir de şu ağır şeyi aldın iyice yürüyemez oldun. Jennie ne var bu clup'ta tanrı aşkına gel gidelim hadi." Bu yüksek sesli müziği bile bastıran kalın ses-ona kalın ses demekten asla vazgeçmeyeceğim- konuştuğunda bakışlarımı direk dansı yapan kadından çekip ona çevirmiştim.

"Burada tek bakılanın ben olduğuma emin misin Kim Taehyung? Bana diyorsun ama seninde benden bir farkın varmış gibi durmuyor. Buradan bir kızı dövmeden çıkarsam iyi olacak sanki hm? Ayrıca o 'ağır' dediğin şeyin bir adı var. "Fotoğraf makinesi" bil diye söyledim sevgilim~" 'sevgilim' kelimesini söylerken biraz daha yaklaşmış ve yumuşacık yanaklarını sıkarak geri çekilmiştim.

Etrafa göz gezdirirken biraz daha bakındığımda bir kez daha anlamıştım ne kadar şanslı olduğumu. En önde sahneyi tam görecek şekilde ayrılan bir yer vardı. Üstelik boştu. Oraya oturabilirdik.

"Hadi gelin şuraya geçelim. Hem dans eden kadını daha iyi görebiliriz." Taehyung'un elinden tuttuğumda ji-hyo'da yoongi'nin elinden tutmuş ve peşimizden sürüklemişti. Diğerleri de mecburen bizim olduğumuz taraftan gelmeye başlamıştı.

*

Kızlar her şeyden habersiz bir şekilde peşinden sürüklediği adamlarla beraber mutlulukla yürürken,oğlanların içi hala huzursuzdu. Ancak orada herkesten daha huzursuz olan biri vardı.
Kim seok-jin......

*

"Aman tanrım bakın nasıl da dönüyor direğin etrafında!" Ben çığlık atarcasına bağırdığımda fotoğraf makinemi biraz daha zoom yapmış ve kadını çekmeye devam etmiştim. Ancak benimle aynı fikirde olan tek kişi ji-hyo gibi duruyordu. Bangtan,buraya geldiği için hiçte mutlu gibi durmuyordu.

"Hadi ama neyiniz var sizin? Neşelensenize biraz!" Bağırarak kurduğum cümleleri hepsinin duyduğundan şüpheliydim. Zira müziğin yanında kadın için ölüp biten kişilerin çığlıkları da bir hayli yüksekti.

"Jennie" Sabahtan beri ağzından tek kelime dahi çıkarmayan seok-jin konuştuğunda bakışlarımı fotoğraf makinemden çekip ona dikmiştim.

Bana sabah bağırmıştı. Ondan mütevellit biraz da olsa kırgındım ona. Hemen yumuşamak istemiyordum.

"Ne oldu?" Lafımı bitirdiğimde Taehyung yanımdan kalkmış ve seok-jin'in olduğu yere gitmişti. Seok-jin ise yanıma gelerek Taehyung'un eski oturduğu yere,yani yanıma oturmuştu.

TWØ FÂČE [K.J/K.T]Onde histórias criam vida. Descubra agora