тринадцатый раздел

440 88 35
                                    

(Medyayı dinleyerek okuyun.)

İnsan kendiyle çelişir ve haksız oldugu yerde haklı çıkmak için her şeyi yapar. Birinden korktuğunuzu fark ettirmeniz,o kişinin daha çok cesaretlenmesine ve size daha fazla zarar vermesine sebep olur. Siz ise bunu bilmeden ondan korktuğunuzu belli etmeye devam edersiniz. İşte şeytanda böyledir. Sizi ağına düşürdükten sonra sizi belli şeylerle korkutur ve sizin korkunuzdan beslenir. Şeytanı yaratanda sizsiniz büyütende. Melek ise apayrıdır. O,
göz yaşlarından ve acılardan beslenir. Öyle şeyler görmüştür ki,yaşadığınız şeyler ona vız gelir tırıs gider. Bu yüzden olan her şeyden mutlu olmayı görev bilmiştir kendine. Mutluluğu odur çünkü onun. Amman dikkat edin meleğin ters tarafı kötüdür. Zira melek mutluluğunu korumak için her şeyi yapar. Gerekirse şeytandan bile kötü olur. İşte bu yüzden kimse bakmaz meleğin yüzüne. Daha doğrusu yüzlerine...

*

"Jennie? Neyin var bugün biraz solgun gözüküyorsun?"

"Ha? Ne?"

Şu an derste olmam gerekirken ben depoda deri koltuğa oturmuş kwan'a ne yapacağımı düşünürken yedi ucube karşımda bana garip bir şekilde bakıyordu.
Cidden onun için dersi asmıştım. Ona karşı ne yapacağımı bilmiyordum ve kafam karışıktı. Bana yardım lazımdı.
Güçlü birilerinden.

"Jennie? Ne olduğunu anlatmayacak mısın?"

Jungkook'un sorusu tüm dikkatimi karşımda bana meraklı gözlerle bakan ucubelere çevrilmiş ve düşündüğüm 'güçlü birileri' olan karakterleri bulmamı sağlamıştı. Bunun sevinciyle hafifçe sırıtmıştım.

"İntikamda iyi misiniz romeo'lar?"

Sırıtışımla beraber sorduğum soru karşımdakilerin resmen göz bebeklerini titretmişti. Şu an çokta iyi görünmediğimin farkındaydım.

"Neden soruyorsun?"

J-hope hem korku hem de endişe barındıran sesiyle sorduğunda aklıma beni dövdükleri ilk gün sorduğu soru gelmişti.

"Adın ne senin?"

Şimdiye kadar bana zararı dokunmayan ve içimden bir sesin iyi olduğunu söylediği adam konuştuğunda sorusuna onun ses tonuyla ve cümlesiyle karşılık vermeyi seçmiştim.

"Adın ne senin?"

Yine sırıtmış ve ona da aynı sahneyi hatırlatacak bir şey yapmıştım.
Sorusuna onun ses tonuyla ve cümlesiyle karşılık vermeyi şeçmiştim.

"Neden soruyorsun?"

Hobie bir anda afallamış ve gözlerini aşağı indirerek bir süre öylece durmuştu. Fakat afallayan sadece o değildi. Diğerleri de onun gibiydi. Akıllarına o gün gelmişti ve karşımda sandalyede oturmaları o sahneyi daha da canlı kılıyordu. Bu onlara da bana da hiç yardımcı olmuyordu çünkü o gün benim için ızdıraptı.

"Tamam. Sorgulamıyorum ama kimden veya neyden intikam alacağız?"

Hobie kendine gelmiş ve başını sağa sola yatırmıştı.

TWØ FÂČE [K.J/K.T]Where stories live. Discover now